Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 PAZARIN PENCERESİNDEN Türk'ün kötülenmesi... SELÇUK EREZ B 2000yılında, Kurt WeiU'danparçaları Ute Lemper söylüyor. ne, plak ve film dönemi başladı. Tüm çabası eşinin yapıtlan üstünde odaklaştı. 1931 'de bütün Berlin operalannca Aufstieg und Fall der Stadt Mahagonny geri çevrildi. Bunun üzerine Weill, Jcnny rolünü Lenya'nın Theater am Kürfürstendamm'da söyleyebileceği şekilde değiştirdi. Die sieben Todsünden'deki Anna rolünü 1933'te onun için bestelemişti. Eylül 1935'te New York'a gitmek üzere yola çıkmca yeniden bir araya geldiler. 1936 'da yeniden evlendiler. Weill 1943"'te Amerikan vatandaşı oldu. . Lenya, The Eternal Road'da (1937) Mirriam rolünü canlandırdı, ünlü Le Ruban Bleu gece kulübünde şarkı söyledi ve Max, vvell Anderson'un A Candle in the Wind'inde (1942 Rüzgârdaki Mum) Helen Hayes ilebirlikteoynadı. Weill ile Lenya çiftiLady in the Park'ın (Parktaki Hanım) başan kazanmasının ardından New York eyaletinde RocklandilindeBrookHouse'ısannaldılar. Bu sırada Lenya Weill' ın altı şarkısının plağını hazırladı. Amerika'nın Sesi'nin savaş sırasındaki yayınlarına katkıda bulundu. The Firebrand of Florence'daki (Floransa'daki Meşale) düşes tiplemesinin yergili eleştirilerle karşılanması üzerine sahne yaşamından çekildi. Artık yeteneklerine güvenemeyen Lenya, Weill' ın ölümünden sonra Town Hall 'da düzenlenen bir anı konserinde şarkı söylemeyi istemeye istemeye kabul etti. lnanılmaz bir başan kazanarak 1965'ekadarheryıl yeniden sahneye çıkmaya başladı. 1951'de George Davis ile evjendi. Lenya, Davis'in teşvikiyle 1952'de ÜçKuruşlukOpera'nın Leonard Bernstein' ın yönetiminde Brandeis'teki konser uyarlamasında, 1954'te de Theater Lys'teki temsilinde Jenny rolünde söylemeyi kabul etti. Bu sonuncu icrasıyla Tony Ödülü kazandı. Böylece Weill rönesansını başlattı ve yaşamının geri kalanını buna adadı. 1975'te, 77 yaşındayken Weiü'ın bazı yapıtlarınm Amerika'da ilk temsi llerinde sahneye çıkmayı tasarlarken kansere yakalandı. 27 Kasım 1981 'de öldü. VVeiH'ın müzik yapıtlannın yanı sıra, yazılan derlenerek dört kitap olarak yayım ! ugün bizi rahatsız eden "soykınm" I tasanlannın ardında yatanlan anlamak için 18. yüzyıla kadar uzanmak gerekir. O yılların süpergücü oian Britanya politikalarını, kuvvetinin başlıca ekonomik kaynağı olan Hindistan'ı elde tutmak ve bu yanmadaya giden yolu kontrolü altında bulundurmak amacıyla belirierdi. Osmanlı Devletinin çöküşünün, Avrupa'nın güçlü ülkelerinin bu bölgeye sarkarak Hindistan'ı elinde tutmasını imkân.sızlaştıracağından korkan Britanya, 18. yy sonlanna kadar Osmanlı Devletinin ayakta kalmasından yana olmuştur. (Bkz. B. W. Tuchman: Bible and Svvord. NY Univ Press. 982) Ancak, 187778 Osmanlı Rus Savaşı'ndan sonra, Osmanlının zayıflığını ve bu devleti ayakta tutmanın imkânsız olduğunu kavrayan Ingilizler, bu tarihten sonra politikalarını, "Osmanlı çöküşünden sonra bu alanı kendine yatkın tampon devletlerie doldurulmasını sağlamak" şeklinde değiştirmiştir. Bu olası dolgular, Yunanistan ve Ermenistan'dır. 30 Mayıs 1878'de Lord Salisbury, Londra'da Kont Suvalof ile bir antlaşma imzalayarak "Aya Stefanos Antlaşması'yla Rusya'ya tanınan Ermenilerte ilgilenme hakkının Britanya'ya da tanınmasını sağlamıştı. Berlin Antlaşması sırasında Ingilizler, Osmanlılardan Ermenilerte ilgili ıslahat istemişlerdir. 187981 yılları arasında bu konuyu ele alan Ingiliz konsoloslannın raporları on mavi kitap halinde yayımlanmıştı. Ancak, bu tarihlerden sonra Ermenilerin bu bölgede Ingilizlerce özlenen bir tampon devlet oluşturamayacaklan anlaşıldığından strateji değiştirilmiş ve mavi kitaplann yayınına son verilmiştir. Bu sonuca yol açan birçok inceleme ve rapor sahibi arasında, Fred Burnaby gibilerin (1986'da Anadolu'yu gezdikten sonra) yazmış olduklan da vardır. (Bkz. On horseback through Asia Minor, SampsonMarston,): Burnaby'yi şaşırtan ilk olay, kendisine başvurur vurmaz gerekli izinlerin verilmesidir. Bundan sonra, birbiri ardından yapmış olduğu gözlemler, o tarihlerde Türkler konusunda söylenenlerin doğru olmadığını anlamasına yol açar: • Sıvas'a beş saat uzaklıktaki Dudusa Köyü'nde Ermenilerin koyunlannı çalan bir Türk'ün, vali tarafından cezalandırıldığını öğrenir. • Her gittiği yerde hapishaneleri gezer. Kimse onun tutukevi ziyaretlerıni engellemez. Bu ara cezaevlerindeki Türk ve Hıristiyan tutukluların oranlarını saptar: Mesela, Arapkir'dekinde bulunan 7 tutukludan altısının Türk, birinin de Ermeni olduğunu görür. Oysa o sırada Arapkir nüfusunun yarısı Ermenidir. Tutukevlerinde gördükleri, Türk hapishanelerinin Hıristiyanlarla dolu olduğu iddialarını çürütüverir. • Erzincan Mutasarrıfı, Rus casuslannın, Van cıvarındaki Kürtleri, Ermeriiler aleyhinde kullanmak istediklerini açıklar. • Erzurum'dakı Rus konsolosu, Ermenilere Rus pasaportu vermekte ve para dağıtmaktadır. Barnaby gibi inceleyicilerin gözlemleri, Türklerle ilgili söylentilerin asılsız olduğunu ama her şeyden önemlisiErmenilerin, Ruslann güdümünde olduklannı, Ingilizlerin bu bölgede oluşturulması istenen bir Ermeni devletini kontrol edemeyeceklerini ortaya çıkanr. Oyleyse? Bu bölge, Osmanlı Devleti çöktükten sonra, Ingiltere'ye daha yakın olan Yunanistan tarafından doldurulmahdır.. Başka olasılıklar yok mudur? Tabii ki vardır bu olasılıklar. Mesela, Kırım'da savaşmış, Ermenistan ve Besarabya'da RusTürk sınırını saptayan uluslararası komisyonda çalışmış olan ünlü Ingiliz Generali Gordon'un 1880'de bastınp ilgililere yolladığı memorandumda açıklanır (Bkz. 25 Eylül 1885, Time VVeekly) "Aya Stefanos ve Berlin Andlaşmalan" başlığını taşıyan bu raporda, "Türk imparatorluğunun kaçınılmaz çöküşünün, dünya sulhünü sarsmadan geçiştirilmesi için Mithat Paşa Anayasası'nın yeniden işleriik kazanmasının gerektiği, bu gerçekleşirse sultan ve etrafındakiler gittikten sonra oluşacak boşluğun, eyalet temsilcileri Mithat Paşa... (yani milletvekilleri) tarafından doldurulacağı, böylece hükümetin devamlılığı korunarak buranın yabancılar tarafından işgalinin engellenebileceği bildirilmiştir. Sonuçta ne olur? Çariık Rusya'sı önce sendeler, sonra çöker; Anadolu'da Ermeni devleti kurulamaz. Britanya'da da Gordon gibilerin isabetli görüşleri rağbet görmez ve Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti çökertilince, Yunanistan donatılıp Türkiye'ye saldırtılır. Burada da evdeki hesap cepheye uymaz: Gordon haklı çıkar: Boşluk, Yunanistan ya da Ermenistan değil de, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin milletvekillerinin oluşturduğu meclis tarafından doldurulur, Oluşturulması tasarianmış Yunanlı ve Ermeni dolgu devletlerine zemin sağlamak için girişilmiş bunca propaganda da üstlerine yenileri eklenerek Anadolu'dan kaçanlarca dünyanın dört bir yanında sürdürülmeye devam edilir. Propaganda aynıdır ama amaç farklıdır: Türkten nefret, Anadolu dışında kalacağı anlaşılan bu ülkeler için ulusal kimlik oluşturmaya yarar! ^ Brecht'le ortaklaşa yarattılar. WeUl'ın karısı Lotte Lenya...