02 Ağustos 2025 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 AGUSTOS 1999. SAYI 698 turizm merkezlerinden biri olacağinı anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Bizler ufacık, bir avuç kumsalları bile dev kayalara kurban ederken onlar sahile yol yanaştırmıyorlar. 19 Acaristan, Gürcistan'a bağlı özerk bir cumhuriyet. Yaklaşık 400 bin nüfusuvar. Vâlâ Nurettln ve Nâzım Hikmet delikanlılık yıllarında gittikleri Batum'un sahillerinl şöyle anlatmışlardı: "Çakıllardakl halkın üçte ikisl Adem'le Havva kadar çıplaktılar. Kadınlar, kızlar göğüsleri ve her organları meydanda dolaşlyor ya da çeşKll pozlarda yatıyorlardı. duyduğunu belirtiyor. Şu anda Acaristan'ı yeniden imar edenlerin de gerçek işadamlan olduğunu söylüyor. Gelen herkese büyük olanaklar tanıyacaklarını belirtiyor. Gürcistan ve Acaristan'ın Türkiye ile birçok ortak proje yürüttüğünü anımsatıyor Abaşidze. Bunlardan en önemlisi enerji yatırımları. Deriner Barajı ile başlayan enerji yatınmlan sürecinde Türkmen doğalgazının Batum'danTürkiye'ye verilmesi vc Doğu Karadeniz'in enerji gereksinmelerinin karşılanması bunlardan birkaçı. Kafkaslar'da dış güçlerin egemenlik kurma çabaları sürüyor. Gerek stratejik üstünlük ve gerekse petrol boru hatları olayı bütün bu süreci belirliyor. Kasım ayındayapılacak parlamento seçimleri için Gürcistan De vlet Başkanı Eduard Şevardnadzc'nin Halk Partisi ile Abaşidze'nin Demokratik Değişim İçin Birlik Partisi başagüreşiyor. Abaşidze'nin partisinin bu başarısı bazı kesimleri kızdınyor ki, kendisi alcyhine, Gürcistan 'da büyük bir kampanya yürütülüyor. Abaşidze'yeyöneliksuikastgirişimleri olacağı haberleri alınıyor. Bu ise Kafkaslar'da fitilin ateşlenmesi anlamına geliyor. PAZARIN PENCERESINDEN Politikada yeni bir çığır SELÇUK EREZ Güvenllk sağlandı... Gürcistan' ın genelinde bazı sorunlar varsa da Acaristan'da güvenlik tamamen sağlanmış. Cumhurbaşkanı Aslan Abaşidze, ilk zamanlarda insanların suça ve şiddete yöneldiklerini söylüyor. Hırsızlık, dolandıncilık, soygun, öldürme ve yaralama olaylan... Zaman içinde önlemleralmışlar. Bakmışlarki güvenlik kuvvetleri içinde de benzeri davranışlan yapanlar var, mafya cirit atıyor, bu kez önlemleri arttırmışlar. Abaşidze'nin söylediğine göre dörtyıldırarabahirsızlığıolmamış, bir yıldır da hiçbir hırsızhğarastlanmamış. Abaşidze'nin en büyük başarısı Acaristan'ısavaşabulaştırmamak olmuş. Abhazya'daki savaşta ateşkes ilan edilmesinden sonrakendi sınırlanna dayanan silahlı gruplan ülkeye sokmamış. "Silahlannızı bırakın öyle girin" demiş. Aynı silahlı gruplar Gürcistan' ın diğer yerlcrinde çok sorun yaratmışlar. Ama Acaristan'da giderek huzur ve güven oluşturulmuş. S Acaristan gözlemlerimizi VâlâNurettin'in 1921'insoErkekler de öyle..." Yanlışları aşalım... ğuk bir kış günü Batum'dan Tiflis'e giden bir trenin komAbaşidze, Türkiye ile ülpartımanındaki gözlemleriyle noktalayakesi arasındaki ilişkilerin çok olumlu oldulım... ğunu vurguluyor. 1997'de Istanbul'da bypass yaptırdığı sırada Cumhurbaşkanı Sü"...Vagonuniçinibirsürüposbıyıklı.çok leyman Demirel'inözel ilgisini unutamıyor. yakışıklı erkeklerle başörtülü, çok güzel kadınlar doldurmuştu. Gençler de güzeldi, ihSürecin başlangıcında iş çevrclcri açısıntiyarlarda. BunlargenellikleGürcülerdi.Zadanikitaraftada büyük yanlışlaryapıldığını ten Batum da Acara'dır. Acara ise Gürcisvurguluyor. Türkiye'den bu ülkeye giden çok tan'ın muhtarbirparçacığı halindedir. Birdc say ıda "köşe dönücü", birçok dolandıncılık devlet başkanlan vardır. Ancak yabancı göz, olayınakarışmış,kamukurumlarınabirçok Acaralı ile Gürcüyü birbirinden ayıramaz. borç bırakmış. Bu süreç karşılıkh işlemiş. Bunlar, gırtlaktan çıkan harflcrle konıujarak, Acaristan hâlâ Türk markalı, çok kötümalkeyifli kahkahalaratarak sepetlerini açtılar. larladolu. Şarap şişelerini çıkardılar. Hababam yiyor, Bütün bu yanlışlıklan aşarak yeni bir sayiçiyor,şarkısöylüyorlardı.Bizcdeikramlar faaçmak gerektirdiğini vurguluyor Abaşidgeliyordu.Çokcömert.yiğitkişilerdi..."^ ze ve gerçek Türk işadamlarına büyük saygı Işadamı Erol Aksoy un (bankacı Aksoy değil) yaptırdığı uluslararasıticaretmerkezL ayın Ecovit, bizi gün aşırı şaşırtıyor: örnekler o kadar bol ki, insan hangi birini örnek vereceğine güç karar veriyor. Bir kaçından söz açmakla yetinelim: * Fethullah Gülen'in kasetleri televizyonda yayımlandığında hükümet ortakları, hocanın dediklerini eleştirmemek, karşı çıkmamak için ellerinden geleni yaptılar. Sayın Ecevit, bu konuda başı çekti: Insanın "takıyye yapa yapa, takıyye yaptığı yani elalemi kandırdığı, yalan söylediği konudazamanla samimileşebileceğini" açıkladı. * Geçen yıl ekonomi daralınca Sayın Ecevit, bunun kendisinin de ortağı olduğu hükümetin hatalarının değil, global krizin ve vergi yasasının uzun süre Meclis'ten çıkamamasının sonucu olduğunu savunmuştu. * Sayın Ecevit ve Sayın Mesut Yılmaz'ın işbırliğiyle "Mali Milat" olarak vaftiz edilen, "Ak Çarşamba" olarak selamlanan, "Yüzyılın Vergi Refonnu" olarak sunulan vergi yasasının yaraıiı olmadığı, ekonomiyi daralttığı anlaşılınca da "Yüzyılın Vergi Reformu"nu fıilen yana ıten yeni bir önlemler paketi hazırlandı ve Sayın Ecevit, kurallardan asla geriye dönülmediğini ve Uzakdoğu'da hüküm sürmekte olan iktisadi sıkıntılann bize yansımasıyla sıkışan tüccarımıza ve sanayicimize kolaylıklar sağlanılması için bazı ertelemeler yapıldığını açıkladı. * Hükümet son zamanlarda bir de dış ticarette yararlı gelişmelere yol açacağı gerekçesiyle TBMM'ye "tahkim"i kabil kılan bir anayasa değişikliği önerisi yolladı. Ama Sn. Mümtaz Soysal, 16 Temmuz'da Ankara'da toplanmış olan "Idari Sözleşmeler ve Uluslararası Tahkim Paneli"nde söz alan uzmanların ve öğretim üyelerinin tümünün "tahkim" için herhangi bir anayasa değişikliğine gerek olmadığı konusunda fikir biıiiğine vardıklarını yansıttı köşe yazısında. Sayın Coşkun Kırca da geçen hafta Sabah'taki köşesinde, hükümetin istediği doğrultuda bir anayasa degişikliğinln, aslında beklenenin tam tersi sonuçlara yol açacağını belirtip çıkar yolun ne olduğunu anlatmaktaydı. ' Kıbrıs konusu yeniden gündemde. Sayın Başbakanımız iki taraf arasında görüşmeler sağlamak için baskı yapan ABD ve AB yetkililerine cevap veriyor: "KKTC'yi devlet olarak tanımazsanız konuşulmaz!" Birleşmiş Milletler'in KKTC'nin tanınmayacağını belirten karartarı bulunduğuna göre görüşmelere bu gerekçe ile katılmayıp konuşmalardan kaçınan taraf damgasını yemek yerine "Rum kısmı, teröre destek vermeyi sürdürdükçe, PKK'ye artık destek vermediğini, bundan böyle vermeyeceğini açıklamadıkça konuşulmaz!" gibi gerekçeleri ileri sürmek gerektiğini söylüyor işi bilenler; böyle davranmakla, bu konuda ABD ile AB yetkililerinin üzerimize beraberce varmasını engelleyebilecegi, KKC ve Türkiye'nin "konuşmalardan kaçınan taraf" olmakla itham edilemeyeceği de anlaşılıyor. Bu şaşırtıcı özgün yönetım ve açıklama uslubunun hangi politika bilımi kitabının neresınde yer aldığını çok aradık ama bulamadık. Yapmış olduğumuz incelemeler politika sımrlarını aşıp felsefe, sosyoloji ve sanat alanlarına da uzanınca bazı ipuçları başgösterdi: Mesela, Octavıa Paz A. Cemal tarafından çevrilıp Gergedan dergısınde 1987'de yayımlanmış bir yazısında şöyle diyordu: "Achlm Von Arnim'in bir kahramanının dediği gibi 'Gerçekliğin gözleriyle gördüğünü duşlemin gördüğünden güçlükle ayırabıliyorum...' Gerçekliğin bu köklü dönüşümu bakımından düşsel görüntüler belli arketipler sağlar.Bu konuda tek kaynak düşler değildir; delilikten gündüz görülen düşlere değin başka benzer konumlar da gerçekliğe bakışımızda aksaklıklara ve yeniden uyum sağlamalara yol açar. Breton ve Eluard, bu izlenceye sadık kalarak akıl hastalarının düşünme biçimlerini taklit edeıier; Dali, bir süre kritik paronoya'dan yararlanır. Aragon, 'Une Vague des Reves'i yazar... Alışılmamışın ortaya çıkmasını sağlamanın bir başka yöntemi de, noımal bir nesneyi hep aıt olduğu yerden alıp başka bir yere koymaktır. Bir dikiş makinesi ile bir şemsiyenin bir otopsi masasında karşılaşmaları gibi.... Bilinç, dünya saçmalığına bir başka saçmalıkla karşı çıkar... Bütün bu yöntemler ne geçmışte ne de günümüzde estetik türden alıştırmalar niteliğini taşımamışlardır. Amaçları köklü bir değişime yöneliktir... Sallantıda bir uygaıiığın bize tek gerçek diye benimsettiği bir gerçekliği yıkmaktır." "Gerçeküstücülük" başlığını taşıyan bu yazıyı ve surrealizm konusunda yazılmış diğer makaleleri okudukça Bülent Bey'in yaptıgının politikamızda surrealizm çığırını açmak olduğunu kavrıyoruz. Bu bir açıdan kıvanç vericidir ve ülkemizde bu konuda varolan ciddi bir ekslkliği gidermek, arayı kapatmak için çaba gösterenleri de Salvador Dali eleştirmemek gerekir. Açıklayalım: Cemal Süreya'nın aynı dergideki bir makalesinden sürrealizm'in edebiyatımıza fazla grimemiş olduğunu, bunun daha çok "Aman aman dostum ben sana küstüm armudu kestim tavana astım Annem yoğurt getirdi karıncalar üşüştü kedi burnun batırdı Bu kediyi napmalı pencereden atmalı Pencerede bir kuş var kanadında gümüş var Eniştemin cebinde türiü türlü yemiş var Yemişimi yediler Bana miskin dediler ben miskinden beterim sokak sokak gezerim" gibi çocuk tekerlemelerimizde görülebildiğini öğreniyoaız. Türk resminde? Eh biraz varmış ama sinemamızda? Onat Kutlar'a göre burada da pek azmış: Bazı yerli yapımlarımızda "Fatih Sultan Mehmed'in kolunda görülen Omega marka saât ya da madencilerin kafasına kask yerine uydurulan oturaklar gibi aykırı objelerin gerçeküstücü anlamda bir araya gelişleri" sayılmazsa Türk filmi de surrealist ürünler açısından pek zayıfmış. Herhalde aradan yıllar geçtikten sonra, geri dönüp baktığımızda, Bülent Bey'in bu günlerde söylediklerlni anımsadığımızda onu ve hükümetini eleştirmek şöyle dursun, kendilerini ve arkadaşlarını politikamızda açtıklan bu yeni çığır nedeniyle saygıyla anacagız.^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle