Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MAYIS 1998. SAY1 636 KULTUR KITAPLARI Borusan bünyesinde, Ahmet Ertuğ ve Ahmet Kocabıyık tarafından yürütülen kültür yayıncılığı kapsamında, Türkiye'nin tarih ve kültür zenginliklerini uluslararası platforma sunan kitaplar yayımlanıyor. Dünya kültürel mirasının önemli yapıtları arasında yer alan Selçuklu, Osmanlı ve Bizans sanatı ve mimarısine ilişkin bu kitaplardan ilki, "Istanbul: City of Seven Hills" adını taşıyor. Bizans uzmanı Prof. Cyril Mango tarafından yazılan kitabın fotoğraflan mimar Ahmet Ertuğ tarafından çekilmiş. Okuyucuyu Istanbul üzerinde havadan görsel bir gezintiye çıkaran bu kitabın gerçekleştirilmesinde Gürol Kara ve Ara Güler'in de katkıları var. "Silks for the Sultans" İse1997 Frankfurt Kıtap Fuan'nın gözdelerinden biriydi. Topkapı Sarayı padişah elbiseleri seksiyonunda korunan kaftan, şalvar, tılsımlı gömleklerden oluşan giysilerin anlatıldığı kitap Dr. Patricia Baker, elbise ve kumaş küratörü Jennifer VVearden ve Topkapı Sarayı padişah elbiseleri bölümü şefi Hülya Tezcan tarafından yazıldı. "Hagia Sophia: A Vision for the Empires" adlı kitap ise dünyanın en önemli kültürel miraslarından Aya Sofya'yı Ahmet Ertuğ ve Cyril Mango'nun kaleminden aktarırken; 15 ve 17. yüzyıl çinilerinı konu alan "Gardens of Paradise", Türk sanatında uzman Prof. VValter Denny ve Ahmet Ertuğ'un incelikli çalışmalarını biraraya getiriyor.^ cak bu programda, katıluncılarakendi içlerindcki doğal ritmi bulmaları ve kullanmalarmdakılavuzlukyapacak.Müziğinvazgeçilmezunsuruenstrümanlarhakkındasonderecc ilginç, bilgilendirici birdiğeratölye ise "Yaylı(t'algılannÖyküsü"baslıgınıtasıyor. Klasik Batı Miiziği yaylı çalgılan yapımcısı EeevitTunalı'nınyönettiğibuatölyedeyaylıçalgılarmbaslangıcındanbugünegeçirdiği evrim anlatılıyor ve nasıl yapıldıkları uygulamalı olarak göstcriliyor. önümüzdeki günlerde Borusan Kültür'ün atölyelcrinc bir yenisi daha katılacak. "Blektronik Mibikte Ikinci Dönem: Dijital Bilgisayarlı Teknoloji" başlığını taşıyan atölyeyi A BDTi ünlü kompozitör ve piyanist Sorrel Haysyönetecek. Hays,buçalışmada analog sestcn dijital bilgisayarlı sesegecjs ve 21. y üzy ılda elektronik müzik alanında gerçcklesmesi beklenen olasılıklar üzerinde duracak. BASKENT GUNLERİ Suna Kan kemanına da, hayranlanna da kavuşacak MÜŞERREF HKKİMOĞLU D Anadolu'da bir orkestra... Borusan Holding, birsanayi grubudesteğiylekurulmusbirodaorkestrasınadasahip. 18 Aralık 1993 'te kurulan orkestra, ilk konserini 1994'teIstanburdaverdi.Üyelerinin coğu ise genç sanatçılar. tstanbul, Ankara, Bursa, Adana ve Mersin gibiillerdeverdiğikonserlerlemüzikseverlcrin yoğun ilgisini toplayan Borusan Oda Orkestras'ı, Bahar Turrıesi' ni kısa süre önce tamamladı.Bursa, Kskişehir, Kayscri ve Afyonlular klasik müziklekeyfiyaşadı. ŞefSaim Akçıl yönetimindeki orkestraya gcnç flüt sanatç IM Büleııt Evcil, piyanist Ayşegül SarıcaveAlmanya'dangençbirsanatçıya, Özgür Aydın'a eslik etti. Anadolu'daki seyirciylebuluşmayıönemsedikleriiçinturneler önümüzdeki yıl dasürecck. Orkestra her yıl, bir sanatçı ileCDçalişması yapıyor. İlk C'D'sini Dcvlet Sanateısı piyanist Gülsin Onay ile gerçekieştiren Borusan Oda Orkestrası, flüt sanatçısı Şefika Kutluer ve viyola sanatçısı Ruşcn Güneş ile de çalıştı. Ingiltere'de yaşayan Rusen Günes' in Borusan Oda Orkestrası ile gerçekleştirdiğibucalısmaçokyakmdamüzikseverleıeulaşacak.^ tın.pozitifbilimlerdenfarklıolduğuyönbudur"diyorPaçacı."Sanat, birtoplumunsosyo kültürel geçmişine ve bugününe çok özcl bir baküj sağlar. Benim yapmak istediğim, Klasik Türk Müziği yoluyla bu bakışı sağlamak". Altı bölümlük bu atölyenin sonunda da katılımcılarlaortakbirkoroviilışmasi gerçeklestirmek ıstiyor. Cazgitarının iki yctenek li vc gcnç ismi Sarp Madcıı ile Çağlayan Yıldız ise "Caz Gitarında Yeni Akımlar" baslıklı atölyelcrindc 1970 sonrası caz gitaristlerinin stillerini incelcycrck, gcliştirdikleri akımları tanıtmayı amaçlıyorlar. Sarp Maden,sonyıllardaki tcknolojikgelişmelerincazgitarına da yansıdığmı ve bu ocuklarla Müzik " Atölyesi. enstrümanın sonsuz olanaklara kavuştuğunu söylüyor. Son30yıldaolupbiten bu değişikliklerin ses ve gitaranasıl yansıdığını konu alan buatölyedelîill İTI esel, Allan Holdfeeorih gıbi ünlü caz gitarisllerinin stillcrideanlatılıyor. Tiyatro ve müzık e.alışmalarıyla tanıdığımız sa7 natçı Bora Ayanoğlu ise "Ritın Stüdyosu" başlıklı atölyeealısmasıylaınü/ikseverlerle bulusuyor. Ayanoğlu, tiyatro ve mii/ik ç,alışmalarınatemcl oluştura Çocuk Şenliği küçüklerin çok hoşunıı gitmişti. üşündükçe öfke bastırıyor. 1960'larda atlıyor motosiklete, eşi Faruk Güvenç ile dağ bayır dolaşıyor Anadolu'yu. Yollar bozuk ama küçük bir kaza olmuyor. 1990'lann sonunda da başkentte, üstelik kentin göbeğinde yürürken zincire takılıyor bir kamu kuruluşunun önünde. Kaldırım tümüyle kapanıyor, ışık yok, gösterge yok, zinciri göremiyor Suna Kan. Kaldınmı park yeri gibi kullanan başkentlıler arasında kamu kuruluşları da var, yayaların güvenliğini umursamıyor! Geceyarısına doğru Bayındır Tıp Merkezi'nden bir telefonla öğrendim durumu. Suna Kan'ı tanırım, her şeyi güzel taşır ama bu tür bir nedenle çalmamayı düşünemezdi. Çok önemli iki ameliyat geçirdikten sonra kişiliğine yaraşır biçimde yasal yola başvurdu. Belli bir umursamazlığı belirterek yeni kazaları önlemek istedi. ANKA'nın haberini okuyanlar da büyük tepki gösterdi. Sanatseverler sevgiyle seslendi Suna Kan'a, örgütlenmeyi öngörenler de var. Baştan sona ilgiyle izledim olayı, kazaya yol açan duyarsıziığa karşın doktorların duyarlığı Suna Kan'a yaraşır nitelikte, sevgi, saygı dolu. El cerrahlığının değerii uzmanlan kimin elini onardığını biliyor, o bilinçle değerli bir sanatçıyı kemanına, izleyicilerine kavuşturmak için özen gösteriyor... Programlanan konserlerın tümü gerı kaldı yurt ıçinde de yurt dışında da. Ancak yeni konserler dinlemek umudunu koruyor müzikseverler. CSO'nun bahar konserinden sonra Gürer Aykal'ın odasına gittik hep birlikte. Üç gün üstüste çaldı orkestra, bahar gecelerine yaraşır bir program. Ferit Tüzün'ün Çayda Çıra'sından sonra Rusya'dan gelen Balalayka Grubu da katıldı, akordeonlar, şarkılarla nostaljik dakikalar yaşadı müzikseverler. Bariton'un sesi salonu aşıp dağlara ulaşır gibı. Ikinci bölümde de Ravel'in bolerosu De Falla, Chaprion ve Berustein'in şarkıları var, batı yakasının öyküsünü anlatıyor. Her zaman yazanm, başkentlilerin alkışı da, coşkusu da bilinçli. Neyi, kim, hangi yapıtı, hangı yöneticiyi alkışladığını biliyor, sevgiyle, coşkuyla kucaklıyor. O sıcak kucaklaşma Gürer Aykal'a da uyarı bence. Konserlere başka boyut verdiğini belirtiyor müzikseverler Yorgun ama gülümsüyor, şarapla peynir sunuyor dostlanna. Suna'nın eline bakarken gözleri bulanarak, konuşuyor: Sunacığım yeni mevsim programında Kasım ayında bir konser koydum sana. O konseri özlemle bekliyoruz. önce fizyoterapi, sonra Bodrum, deniz, güneş, kemanıyla buluşacak sanatçımız. Uluslar, ülkeler arasında en güzel köprüyü sanatçılar kurar, barışa giden yolu da açar, diye düşünenler düş kırıklığı yaşadı Atina Senfoni Orkestrası nedeniyle. Son gün haber geldı Atina'dan, gelemiyorlar! Niçin gelmediler acaba, tepkiden mi çekindiler. Ne tepkisı? Zülfü Livaneli konser vermiyor mu Atina'da, Thedorakıs coşkuyla alkışlanmadı mı ülkemizde? Gerginliği Yunan politikacılar tırmandırıyor. Yıllar önce birçok Avrupa ülkesinde terörist kurşunlarıyla kaç dıplomatımızın yaşamı soldu ama çalgıcılarımız, Ankara Oda Orkestrası kurşunlara güzel konserlerle yanıt verdi, hiçbir programı aksatmadı, tepkılerı de müzıkle yanıtladı, müzik ustalarının evrensel yapıtlarıyla. Ustalmar Sınıfı da son örnek değil mi, Ayten Göçer Maria Callas rolüyle sahneye çıktı Atina'da ve alkışlandı değil mi? Gerilimi sanat olayları yumuşatır ancak. Konseri geri bırakanlar yumuşamayı istemiyor mu acaba? Ankara Müzik Festivah'nde son konserlerden birinde Patricia Kaas'ı dinledi müzikseverler. Güzel bir şarkıcı, sesı de güzel, danslan da ama Fransız şarkılarını sevenler düş kırıklığına uğradı galiba, özlemi soldurdu güzel şarkıcı. Biraz da şaşkınhğa yol açtı. Amerikan etkisi Fransa'yı da böylesine etkiliyor demek! Salondaki coşku, alkışlar, ıslıklar da ülkemizdeki Amerikan hayranlığını, etkisini kanıtladı bence, sinemalar, TV ekranları da öyle değil mi? Yazımı 27 Mayısçı dostlanma seslenerek sona erdiriyorum. Kimi artık dünyamızda değil, kimi enfraktüs, kimi ülseıii, kimi kanserli, ama yıldönümleri giderek anlam kazanıyor, karalama, suçlama çabalarına karşın tarihimizdeki yeri, önemi daha çok beliriyor. Elbet eleştirilerim de var ama 27 • Mayıs'ı Atatürkçülüğe dönüş diye yorumluyorum ben. Demokrat Parti yönetimiyle yozlaşan ortamı anndırmayı amaçlayan, başta laiklik Cumhuriyet Suna Kan: Tehlikeli ameHyatlara karşın uyarı görevinden geri kalmadı. ilkelerini, devrimleri yozlaştıran, karşı devrimleri güçlendiren bir dönem sona eriyor. Geniş katılımlı bir kurucu meclisle çağdaş bir anayasa geliyor ülkenin gündemine. Yazarken hüzünle gülümsüyorum. Anayasa görüşmelerini sabaha dek izledim Kurucu Meclis'te. O anayasa yaşama geçerse mutlu bir toplum oluşacağını umut ettim. Galiba çok romantikmişim! O çağdaş anayasa kaç kez onanldı, karşı devrimlerle yeni anayasalar da oluştu, temel haklar, özgürlükler nasıl aşındı, umutlar nasıl soldu sonra. Ancak aşınmayan, solmayan bir gerçek var. Tarihin akışında her şey gıbi 27 Mayıs Devrimi de yerine oturuyor. Karşı devrimler, delinen, onarılan, dahası yeniden hazırlanan anayasalarla nereye geldiğimız ortada. Yozluk, tıkanıklık aşılamıyor, demokrasi işlerliğe kavuşamıyor. 1961 Anayasası uygulansaydı bugün başka bir ortamda olurdu halkımız. 12 Eylül'den sonra bayramı da yasaklandı, ama yıldönümleri gerçekçi bir yaklaşımla kutlanıyor 2000 yılı öncesinde. Yaşama giremeyen anayasa onurlu bir belge, diye anılıyor. O belgeyi oluşturanları ben de saygıyla selamlıyorum. ^