Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MAYIS 1998. SAYI 636 ortaya çıkıyordu. Kartopu oynadık, bahçe kapısının yanına koskocaman kardan adam bileyaptık. Simsiyahgözleri vardı vebabanıneskibirfesidekafasındaduruyordu. Kış günlerinin ardından sert rüzgârlar ve yağmurgeldi;tehlike!içamurbirikintileriyİe dolan sokaklar dereler gibi akıyordu. Özelliklebiryer vardı ki,burada sudeni/gibibirikiyordu,babamgenellikleburadanbir hammalınsırtındageçmek zorunda kalıyordu. ... DERGI DEN Merhaba, Istanbul 'un son yıllarda en güzel yerleri mezarlıklar. Kentin geride kalmış en geniş yesîl alanlan olarak parklara taş çıkartıyorlar. Zaman zaman, bihleri buralara da el atar korkusuyla baktığımız mezarlıklardan birine, Şişli 'deki Ermeni mezarlığına götürüyoruz sizi bu hafta.. Pazarpazarnerden çıktı bu mezarlık gezisi demeyin. Çü'nkü biz orada yatanlann ölümüyle değil yaşamlarıyla ilgilendik. Üstelik bu mezarlık ölümden çok hayatı taşıyor taslarında, topraklannda. Sonuçta ortaya tiyatro tarihiyle ilgili çok güzel bir tanıklık yazı çıktı. Marmara Üniversitesi tletişim Fakültesi Ajansı MlHA dan genç arkadasımız Özden Atik haber için bu mezarlıga gitmisti. tlginç bir rastlantı sonucu orada eski tiyatro oyuncusu ve Agos gazetesi tiyatro yazarı Agop Ayvaz la karsılaşmıs. Agop Bey dostlarmı ziyaret ederken Özden onun yamndan ayrılmamıs. 87yaşındaki Agop Bey de orada yatan tiyatrocuları tek tek Özden 'e tanıtmış. Bu arudu Agop Bey in kendisi için yaptırdıgı apartmana o mezanna bu adı veriyor da uğramışlar. Bir dönem Türk tiyatrosunu vareden sanatçılan anlatan röportaj böyle ortaya çıktı. tsviçre 'li Bay M.'nin Nazi servetini belgeleyen dokümanlann yokedilmemesi için verdiği kavgayı anlatan yazıyı okuduğunuzda. acaba lkinci Dünya Savaşı daha sona ermedi mi diye sormaktan kendinizi alamayacaksınız. Bay M.'yi mahvetmek için medyamn üstlendiği rol de doğrusu bizleri korkuttu. Basın aracılığıyla yargısız infaz dünyamn medeni olduğunu iddia eden ülkelerinde de geçerliliğini koruyor. Bu haftaki dergimizde Muruthan Mungan dan yeni bir öykü bulacaksır.ız. Adı PUHU için Fal Hikâye. Bu yeni yazılmış güzel öyküsünü dergimize gönderdigi için kendisine teşekkür edivoruz. Önümüzdeki hafta yeni bir dergide bulusmaküzere... İpek Çahslar CUMHURİYETDERGİ İMTİYAZ SAHİBİ. BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIKA.Ş.BGENELYAYINYÖNETMENİ:ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMET ÇETİNKAYA • YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ: İBRAHİMYILDIZ1S0RUMIUMÜDÜRFİKRET İLKİZ1YAYINYÖNETMENİ.İPEKÇALIŞLAR1 GÖRSELYÖNETMEN:AYNURÇOLAK1 REK LAM:MEDYAC KAPAK FOTOĞRAFI: SERKAN KIRLI Büyükanne ve sigara Büyükannenin çevresine oturduk. Beni her zaman büyülemiş olan odaya baktım. Beyazperdelerasılı dizi dizi pencereleri vardı. Beyazörtülüalçakdivanlarpencerelerin altından odayı çevreliyordu. Yerde, bizçocukların oturmaya bayıldığımız küçük yumuşakminderlervardı. Sonra, çok azoturulduklarından ötürü boyunlannı bükmüse benzeyen birkaç koltuk vardı. Büyükanne bunları "Avrupalılaşan ve minderleri eski diyeküçümseyen inatçı insanlariçin"koymuştu. Otururken büyükanne pencereden birkâse aldı. Diktörtgen biçiminde, uçları dantela gibi kıvrımlı, üzerindeki renkler solgun ve yumuijak bir kâseydi bu. Kâseyi kucağına koydu vc içinden özenle sigara destesini çıkardı. Yapraklarının ortasını üfleyerek bir kâğıtayırdı vedüzleştirdi. Sonra kâsedenkalın tutamlar halinde duran altın rengi tütündenaldıbirmiktar. Inanılmazinceliktekisigrasını öylegüzel sardı ki. Selm tkrem 'in öliımünden sonra İstanbul'a ffönderilen bir fotoğraft. Namık Kemal'in torunu Selma Ekrem (Bolayır)'ın 1933yıhnda Amerika'da kaleme aldığı anı kitabı yıllar sonra Türkçe'de. Iki mavi arasında uzanan Istanbul'da Abdülhamit istibdadı, işgal yıllan ve genç bir kızın çarşaf kâbusu... Selma Ekrem 'in annebabast Arnavutköy'deki evde... ycmek gecikirsc, büyükbabam büyük biröfdı.Bizçocuklar için kakaoilcbüyükler için keyekapılırdı. Hcrzamanşarapbulunurdu çay onun odasında hazırlanır ve dumanları vebizçocuklaradabirkaçparmak verilirdi. tütereksalonagetirilirdi. Kurtlargibiaçbir i nsan grubu gürültüler ve kahkahalar arasın Islam dininde yasak olduğu için yalnızca dindar Küçük Hala hiç şarap içmezdi. da masada toplanırdı. Savaş Istanbul yaşlanmıştı. Sokaklar boşalmıştı, yalnızca sarsaklaşmış yaşlı adamlarla yüzlerikurşun gibi ağırkadınlar vardı. Gençler gidiyordu, akın akın gittiler ve asla dönmediler. Istanbul eansızdı, aç ve sefildi. Gazeteler hergün upuzun isim listeleri yayınlıyorlar, binlercesisavaşlabirliktcağıragıryokoluyordu. O günlerde kadınlar, hatta crkekler nasıl daağlaşıyorlardı! Birtanıdığarastlamak işkence gibiydi, ölüm ve acılar ortaya dökülüyordu. Vehâlâgençlergidiyor, kadınlar acı çekiyor ve çocuklar büyüyor ve hâlâ savas. sürüyordu. Bir karabasan: çarşaf Çarşaf yaşamıma zal imce dalmıştı; o gündcn itibaren bütün çocukluğumun üstünü kara bir bulut gibi örttü. Bu fikribirtürlükafamdan atamadım; onun korkusu o ana kadar tanıdıgım bütün korkulardan daha kötüydü. Bendenönccmilyonlarcakadınçarşafgiymiştı.Gtizleriminönünekaralığabürünmü!>,yüzleri kapalı bu kadınlargcliyordu küme küme. Bu milyonlarca kara teslifniyet bohçalan üzerimekapanıyordu. Budüşüncc kafamaçöreklenmişıiadetaamakafamidikleştirerekonunüstüneçıktım.Savaşacaktım, bu gölgeleri üzerimden yırtıp atacaktım; mi lyonlarca bohça beni hor görebilir ve bana hakaret edebilirdi, ama ne olursa olsun bcn birbohçaolmayacaktım. Ben rüzgârı sonsuzadeğinyüzümüzdehissetmckistiyordum, yaşamınözgürlüğünetıpkıbirmartıgibidalmak istiyordum Buçirkingiysininbunaltıcı katları benim üzerimeyapışmayacaktı. Anılarındankesitlersunduğumuz Selma Ekrem, Arnavutköy Kız Koleji'ni bitirdikten sonra pcçedcn kaçmak için genç yaşındu Amerika'yayerleşmiş. Amerika'dayaşamınısürdürmckiçinTürkiyc'yianlatankonferanslar verdiği.gazetelere yazılaryazdığı biliniyor. Bir dönem de Ncw York'taki Türk Konsolosluğu'ndaçalıştığı.Türkiye'yiyabancılara tanıtmak amacıyla 1947 yılında yazdığı Türkçeye çevrilmemiş bir kitabı daha var: "Turkey, old and new". (Türkiye eski veyeni)YayımcısıMehmetAtay'ınedindiği bilgiye görc evlenmemiş ve çocuk sahibi ol Akşam Yemeği Arkakapınınyanındaki büyük zil.yemeğin hazırolduğunu haber vermek için kullanılırdı.Bununüzerinehepimizmerddivenlere koşardık. Büyük Hala asabi yürüyüşle başı çeker,ctekleri halılurı .süpürürdü. Eğer büyükhabakeyifliyse,bizçoeuklarıkendisıyleyarışmayaçağırırdı.Böylezamanlarda ikili merdivenden aşağı doğru atılırdık ve kalbim hızla çarpardı. Ben her zaman sonuncuolurdumamaablambazenyuvarlanırcasına biiy ükbabamdan önce iner ve geçmesi için yemek odasının kapısını açardı. Burası hcrkesin yerınin bcllı olduğu kocaman bir masaolan büyük birodaydı.Yemekler uzun sürer, baş uşak birbiri ardına çeşitleri getirirdi masaya. Bir hata yapar ya da bir KaraKış Noel'i kış izledi, hem de son derece sert ve acımasız bir kı^. hvin bahçe kapısı kar yüzünden açılamaz hale gelmiş, bahçe beyaz yığınlarlakaplanmıştı. Hersabahkapıyakadar bir tünel kazmak zorunda kal lyorduk. Su boruları dondu, bazı ları da soğuktan patladı. Günlük su ihtiyacımız için karları eritmek zorunda kaldık. I ler zaman eşeğin iki yanindaasılı büyük küfelerdetaşıdığıekmckleri ev ev dolaşarak satan ekmekçi, o günlerde gelemedi.Babamtipiyekarşındersvermeye gidiyordu; arabalarçalışmadığı için bütün yoluyayanyürüyordu. Amabizçocuklarbu karabayilmıs.tık;Şeb'lebirliktekardakoşuyor, onu karın içine fırlatıyorduk, düştüğü yere batıyor ve ağzı burnu kar içinde yeniden