Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ 0» siye binmiş, konsere yetişmeye çalışmaktadır. Taksidc kendinden başka üç de erkek vardır. Bunlardan birı pantolonunu sıyırarak bacağının kanamakta olduğunu gösterir. Schneemann önce şemsıyesinin ucuyla adamıhafıfçeyaralamışolabileccğinıdüşünür; fakat hemen sonra, bu yağmurlu kentte hepyanındataşıdığı şemsiyesini aceleyleevdençıkarkenalmayıunutmuş. olduğunu fark edcr. TazcKanüçbölümdenoluşuyordu llkbölümde Schneemann belden yukarısı çıplak olarak ve elinde şeffaf bir şcmsiye tutarak danscdiyordu. Ancak izleyicinindikkatinin kendındc, yani sahncdc dans eden ınsan fıgüründe değıl, o figürün gölgesinde yoğunlaşmasını sağlıyordu. Ikinci bölümdc izleyiciyc gösterime kaynaklık eden ruyasını anlatiyordu. Daha dogrusu, yere oturuyor ve ruyayı gördüğü gcccnin gündüzündebaşından geçcnleri notlar halınde yazdığı endcks kartlarını okuyordu. Bu arada arkasındaki duvara da imgeler yansıyordu. Duvara yansıyan gerçekten hem dans eden figürün gölgesi, hem dc ötekiydi. Aynı şekilde, Schneemann'ın rüyasında gördüğü taksideki kadın hem sanatçının kendisi, hem de ötekiydi. Böylclikle, baskılanmış öteki, şimdiki anın söyleminckatılıyor.görünürlükkazanıyor, kendini ifade ediyordu. Üçüncü bölümdc Schneemann rüyasını yorumluyordu. Freud'nun terminolojisine başvurarak söyleyecek olduğumuzda Schneemann'ın rüyası alışılmadık, bilinenlere hiç benzemeyen niteliktedir. Rüyayı gördüğü gecenin ertesi sabahında adet kanaması geçırdiğinı açıklar. Rüyadagörülen kan erkekler vekadınlariçin farklı anlamlartaşır. Kan, tepkisel erkek mitolojısinin mürekkepidir. Erkekler kankardeşolurlar; birbirlcrine düşman kcsilir, kardeş kanı döker, intikamalır, kanlabeslenirler. Beri yandan kadınlar doğantn döngüsüne koşut bir düzenlilıkle adct görürler. Bu bakımdan adet kanı, kadın ve doğa arasındaki uyumu simgeler. Schneemann'ın elindeki şemsiye şeffaflığından dolay ı hem ışık geçirir, hem de gölge düşürür. Şemsiyeningeneldeikilibiryapısı vardır: Açıldığında fallus'u çağnştınr. Bu haliylesaldırılarıbertarafetmededelicibir silah olarak kullanılabilir. Schneemann kapanan şemsiyenin vul va biçimine de vurgu yapar. Ne ki, sıradan bir bakış ve bilinç kapanan bir şemsiyenin vulva biçimini ve buna bağlı niteliklerini kavrayamaz. Postyapısalcı feminist Luce Ingaray,"Düzayna"diyor, "kadının cinsel özgünlüğünu yansıtamaz. Kadın özgürlüğünü araştırabilmek için ancak jinckologlann kullandıkları spekülom adıylabilinenözel aynaylaolanaklıdır. Nasıl ki düz ayna kadının cinsel özgünlüğünu gösteremezsc cril bakış da bu özgünlüğü görcmez, kavrayamaz." Shcneemann, kapanan şemsiyenin vulva biçimine vurgu yaparken fallusmerkezlibakışı siliyordu. BirzamanIar42. Cadde'nin striptizkulüplerinde çalışmış, porno filmlerde rol almış, New York sokaklarında ve masaj salonlarında fahişclik yapmış ve nihayet 1985 yılından ıtıbaren kendini ifade edcbilmek, deneyimlerini dığer kadınlara ıletebilmek için gösterim sanatına yönelmiş olan "post pom modernist" (buonunkcndinitelcmcsi)AnnieSprınklc, sahnede iri bir dıldo ilc masturbasyon yaptıktan sonra scyircilere bir spekülom vercrek onları rahmıni incelemeye davet etmiştı. Böylelikle,C'aroleeSchneemann'danyıllar sonra ama kesinlıkle onu izleyerek, bir yandan kadının cinsel özgünlüğünu görünür kılmayaçalışmış,bcn yandan da kadın bedenininhazalabilmekapasıtesınisınayarak"haz politiktir" (pleasure is political) sözüyle özetlcnebilecek biranlayışı hayata geçirmışYAZI VE FOTOĞRAFLAR: UFUKTEKİN T Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Bada için yaşamın anlamı bisiklet Bisiklet sevdası ıpkı matbaa gibi ülkemıze çok geç gelen bir buluş bisiklet. llk bisiklet tasarımıl645'te gerçckleştırilmiş. Osmanlı ise kapılarını tam 245 yıl sonra yani 1890 yılındaaçmışbisiklete. OtomobilsevdasmayenikdüşmemışüçAdanalı'yabisikletli yaşamın anlamını sorduk. Adana Adli Tıp Kurumu'nda görev yapan Dr. Bülent Savran, "sporolsun"diye bısıklete binenlerden değil. Yedi yaşından beri bisikletle haşırneşir. llk kcz 28 cant bisikletin sahibi olduğunda lise ikide okuyormuş. Incbolutaraflarındabulaşıkçılıkyaparakbiriktirdiği parasıyla satın almış ilk bisiklctini. "Dağları, tepcleri kendi gücümle aşmak müthiş bir keyif" diyor. Bisıklete düşkünlüğünü de "dağcının zirveye ulaşma" merakınabenzetıyor. Pcdallarabiryüklenişle50kilometre gıdipgelebıllyor Yani bir günde ıahatlıkla 100 kilometre yol katedebıliyor. Günlük ortalamasını ise hiç 30 kilometrenin altına düşürmemiş. Eşi sosyal antropolog Gülnaz Savran'la her haftasonu bisiklet turuna çıkmayı da ihmal etmiyorlar. "3 günde 2 ya da 4 günde 3 gün mutlaka bisikletebiniyorum. Günde 50, hatta 100 kilometre yaptığım çok oldu. Yorgunluk mu, hayır. Binerkcn bir özgürlük, rahatlama, boşalma duygusu yaşıyorum. Sanki doğay la başa çıkıyormuşum gıbi bir his kaplıyor içimi. Yağmurda bi nmek de güzel, hatta belkı daha dakeyifli diyebılinm." Bülent Savran 40 y aşında. "Bir gün mutlaka" gerçekleştirmek istediğibirhayalı var: "Eşim Gülnaz'ı henüz ikna edemedim tur için. tyi bir grupbulabilirsemtüm Akdeniz sahilini salt bisiklctle turlamak istiyorum Çocukluğum ve gençliğimde DatçaMarmarisMuğlaarasınıkatederdim. Şımdi bin kilometre yapmaya hazırım ama ne fırsat ne arkadaş bulabıldim şu ana kadar." Mırtluyum, çünkü özgürüm "Spor olsun" diye pedal basmayan bir diğer "bisiklet meraklısı"daemekliişçi Mustafa Demir. Bulgaristan'ın Tarpovişte kentinde doğan Demir, 50 yaşmda. Evli, iki çocuklu Demir debisıkletsizyapamıyor. "Her şeyden önce ekonomik. Ne arabaya benzin, ne dolmuşa ve otobüse para ödemcm gerekiyor. Ikincisi; sağlık. Bisikletimin sayesinde hiç hastalanmadım. Ve üçüncü ne Doktor Bülent Savran, Işçi emeklisi Mustafa Demir ve Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Bada... Üç Adanalı. Ortak özellikleri bisikletli yaşamlan. Dr. Bülent Savran, pedallannı 50 ' kilometrelik mesafeler için de kuüanıyor (solda). Demir, bisiklet{ ekonomik de seviyor , (sağda).