19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET DERGt diğini açıklayan pragmatik ve herhangi bir ideolojiyibenimsemeyenbaşkanlarcayönetiliyordu. Listenin başında ise Uganda'nın neoliberal başkanı Yowerı Museveni bulunuyordu. Onu ise Eritrea, Etiyopya, Ruanda ve Güney Afrika'nın başkanları izlıyordu. Onlan birleştirennokta 'Afrika Rönesansf idi. Ayrıca tüm bu adamlar anglosakson dilleri konuşuyor ve Amerika tarafından da destekleniyordu. Amerika, Afrika'yı birbütün olarak keşfetmişti ama Clinton bir kaşif olarak gezisi boyunca çok farklı tepkiler aldı. Örneğin Uganda elit grupları yeni ticaret yasalarını şiddetle desteklerken, Güney Afrika'da kitlesel protestolaryapıldı.Buprotestolarınen büyük nedeni ise 1800 Afrika ürününün Amerikan pazarlarınasınırsızgirişhakkıtanınmasınin iki koşulabağlı olmasıydı: Siyasi bağımlılık ve kapitalist anlayış çerçevesine sadakat... Hangi ülkelerin bu kıstaslara uygunolupolmadığınıise.ABDbirbırinden bağımsız örnekler olarak ele alıp değerlendırecekti. Güney Afrika'nın NVashington diplomatlarından Franklin Sonn bu yasanın ulusal bagımsızlıklarını ve onurlarını rencide ettiğini söylerken, Randall Robinson ise daha da ileriye giderek, "Bu yasa Afrika'yı milyonlarca çokuluslu kuruluşun tarlası haline getirccek yeni bir sömürgeleştirme komplosudur"diyordu. Tüm bu suçlamalar, globallcşme kavgasının en yoğun olduğu dönemlerde Afrikayı anglosakson tipi yeni bir kapitalizmdalgası tehlikesı karşısinda uyaran Fransızların ekmeğine yağ sürüyordu. Fransa o günlerde Afrika'daki arkabahçesinin küçülmesinden endişelenmişti. Çünkü 30 yıl boyunca tek dış güç olarak kalmış, geniş bir bölgede askeri birkorumaşetnsiyesioluşturmuştu. Fransa kendini, kıtadabulundurduğu iki düzıne silahlı müdahale kuvvcti (birliği) aracılığıyla Afrika'nın jandarması ilan etmiş, iktidarları desteklemişvedüşürmüş, 'vekil'devletlerin savunmadanekonomiyepolitikalanndaetkinolmuştu. Dünyanın jandarması Amerika ise o dönemlerde bütün uluslararası anlaşmalara aykırı bu garip müdahaledcn pek rahatsı/ olmamıştı. Sonuç olarak soğuk savaş dönemiydi ve Rusya'yı üçüncü dünya devletlerinden bir şekilde uzak tutmak gerekiyordu, Kcndisi de arka bahçesi olarak kabul ettiği Latin Amerika'da aynı yöntemi uyguluyordu. Amerika o süreçte Afrika ile ilgilenmiyordu ve böylece ıpleri Fransa'nın eline bırakmakta da bir sakınca görmcdı. Rekabet soğuk savaşın sona ermesiyk başladı. Fransızların Afrikapolitikalarındar sorumlu ve 1958 yılından bu yana Charles DeGaulleçıkışlı FransaAfrika gizli diplomasisinin başında bulunan Jaques Foccan anılannda Afrika üzerinde oluşturulan gucün korunması için her yöntemin geçerli olduğunu ve bu yöntemler arasında da ukıslararası kuruluşlar, gizli servisler, haberleşmc ağlan, askeri uzmanlar ve diktatörler bulun duğunu açıkca yazmiştı. Jaques Chirac Ağustos 1995'deyaptığı Afrika gezisi sıra sında "Anglosaksonlar Fransa'yı hiçbır be del ödemeksizin Afrika'dan söküp atmanır hayallerini kuruyorlar" demiş, siyah kardeş leri tarafından dakikalarca ayakta alkışlan mıştı. Buolaydanyaklaşıkıki yıl sonra, 1( Temmuz 1997'deElizeSarayı'birarayatop ladığı Afrika uzmanlannın önüne Ulusal Sa vunma Enstitüsü'nün hazırladığı bir rapon koyarak, "Afrikadaki gelişme konusunda ta mamen yanıldık" dedi. Aynı raporda Fransa nın soyunduğujandarmalık sistemininçök tüğü de yazıhydı. Amerikalılar, Afrika'nı|ı yeraltı kaynaklarına çoktan el atmışlardı. Fransa'nın Afrika üzerinde sadece ekono mik değil,kültürel hegcmonyası da yavft: Açgözlü beyaz karcleş frika üzerinde dönen oyuniar ve Afrika etrafında kızışan savaş" başlığı, tozlanmış arIşivlerdcki bilgilere ait değil. 1997 Temmuz ayında hazırlanan 37 sayfalık gizlibirraporunkonu.su. RaporuGüney Afrika gizliservisi hazırlamışve Afrika'dayeni ekonomik iktidar savaşlarına ait bılgi vc belgclerledonatılmış. Bukavga, varlığını ıkı tarafın da inkâr cttiği biri eski diğeri de yeni iki hegemonyacı gücün arasında geçiyor. Rakiplerin isimleri Fransa vc Amerika. Genişlemepolitikalarınıbenimsemişolduğufısıltıları kulaktan kulağa yayılan ve Afrika kıtasının en gelişmiş ülkesi olan Güney Afrika ise bu kavgayı kaygıyla izliyor. Savaşan taraflar kavgalarını artık büyük babaları gibi, süngüler, toplar, ağaçlardan oyulmuşkayıklarvelncillerleyürütmüyorlar. Uydular,borsalar, araştırmaekiplerialmişonlannyerini. Zatcnuğruna savaş verilen de kakao, muz, köleler ya da fildişi olmaktançıkıp.stratejıkhammaddeler, büyük enerj i rezervleri ve geleceğin kitlesel pazarlanolmuş. Dünyanın en büyük kobalt, bakır, altın clmas, gümüş, çinko, kadmiyum, germaniyum ve uranyum madenlcri damarları Afrika'dabulunuyor. Kongovadisindekisukaynaklarının eşi benzeri yok. Afrika'nın batı kıyılarında ise Suudi Arabistan kaynaklarınaeşitmiktarlardapetrol var. Ve750milyon Afiikalı da, Batı ürünlerinekavuşmayı hasretle bekleyen potansiycl bir tükctici kitlesi... Hazırlanan rapora göre Amerika'da ise, hükümet, sanayi ve gizli servislerden oluşan iktidar ekonomik bağlantılannıçoğalttıkçaçoğaltıyor. G lobal leşme adı verilen hilkat garibesi kisvesi altında 'yeni sömürgecilik' hareketlcrini çoktan başlatmış durumdalar. Almanya'nın sömürgeleri üzerindeki haklan Birinci DünyaSavaşı'ndansonraelinden alınmıştı. lngilizlcr sömürgelerinde ortaya "A! çıkankitlehareketlerınden sonra 60'lıy ıllardasömürgeleştirmektengönüllü olarak vazgeçtiklerini açıklamış, Portekizliler ise bu kararıalmaktagecikerek,sömürgelerindcn ayaklanmalar sonucunda kovulmuşlardı. Fransızlar, siyah Afrika'yı resmi olarak terketselerde politık, ekonomik ve askeri alandaki baskın etkileri, Fransı? ekonomisi çıkarlan doğrultusunda, çok da azalmamıştı. Ancak devreye birden Amerika girdi. AfrikaMa petrol ve altın var. Afrikalılar ise tüketime açık, doymamış bir toplum. Amerikalılar Afrika'ya en baba adamlannı, Bill Clinton'ı gönderdiler. Artık sömürgeciler, süngüler, toplar ve Incille yürütmüyor kavgayı. Die Zeit, 1997 yılında hazırlanan gizli bir rapordan yola çıkarak Afrika senaryosunu tüm açıklığıyla yazdı. VVashington'dakı ctkin bilim merkezlerınden Council of Foreıgn Rclations'da "Afrika'dabirçok ülkenin yatırım ve ticaret ortağımızhalinegeleceğişugünlerde ABD,sanayii ülkelerinin en büyüğü olma yolunda, yeni fırsatlan kaçırmamalıdır" dendikten ve nıyetilkkezaçıkça ortaya konduktan sonra hemen harekete geçildi. Amerika'nın en baba adamı, Bill C'lınton yanında siyasi dantşmanlar, ekonomi uzman ve patronlan, güvenlik ekibi ve gazetecilerden oluşan 1000 kışılik bir heyetle, 20 yıl sonra ilk kez Afrika'yı ziyareteden Amerikanbaşkanı olarak, Ghana'ya indı. Bu Afrika'ya yapılan en büyük Amerikan çıkarmasıydı... Clinton'un bavulunda ise uçağa binmeden önce son anda ha7irlanan ve daha mürekkebi kurumamış bir yasa taslağı bulunuyordu: "Africa Grovvth ve Opportunity Act"... Kıta içi ticareti canlandıracak böylece de yatınmcıları 'yemleyecekti'. Afrika tarla mı olacak? Açlık simgesi hal ine gelmış bir kıta ile ticaret... Dünyanın, kitlesel soykırımlar, kabile savaşları ve devletlerarası çekişmeleriyle gündemi tutanbirbölgesıyle 'büyük iş'. 186 Amerikan senatörü daha kısa bir süre önce 'Afrika artık kurtanlamaz' tespitini yapmışlardı. Ancak başkan ve adamlan onlan değil, daha geniş bir öngörüye sahip olan umutlu 'Afrika' politikalarını dinlemeyi tercih ettiler. Ettiler çünkü önlcrindeki raporlarda Ghana, Botsvvana, Uganda ve Fildişi sahillerı gibi Batı benzeri bazı Afrika ülkelerinin yıllık yüzde 4 ile 12 arasında büyüme hızına sahip oldukları yazıhydı. Nil nehrinin doğduğu topraklardan en güneydekiKap'akadarbirçokdevlet.seleflerinin yüzyıllarca süren yanlı ve yanlış politikalarma sırt çevirmiş, pazar politikalarını ve demokrasiyi benimseye"rek, ait oldukları ülke ve kıtayı yeniden yaşama döndürmek istc
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle