Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYI I DERC.I Babası, 1933'te îstanbura sığınan Alman Prof. Alfred Heilbronn. Annesi Prof. Mehpare Başarman. O ise, kcndi deyişiyle: "Birtekne kazıntısı" ya da Kurt Lütfü Leopold Heilbronn. Biraz Alman, biraz Türk, biraz Musevi. Peki ama o kim? Yıllar boyıı kimliğini sorguladı. Kişiliğini aradı. Sonunda "basit" gerçeği anladı: O bir istanbullıTydu. Şimdilerde Almanya'da yaşıyor. Son ilgi alanı ise psikoloji ve psikoterapi. Bundan sonra bütün çabası çaresiz görünenlere yardım... Ancak o hâlâ ü/erlerine gelen tehl ikcnin farkındadeğildi. Sonunda üniversitedeki gorevindenuzaklaijtırıldı. Bunarağmenöneelikli çabası, yarım kalan arajjtırnıalarını çok zor koşullardasürdürüptamamlanıakoldu. Eğer e!ji Magdabaskıyapımısaydı veısrarladiretmescydi babam kesinlikle Almanya dışına çıkamazdı" diyor Kurt Heilbronn. Prof. Heilbronn Istanbul'da... Prof. Heilbronn karısının ısrarları üzerine Isviçreclebulunan vezordıırumdaki Alman bilim adamlarının yurtdiijina çıkışlarını organizeeden Prof. Sehvvaız ve Prof. Malche ile ilis.ki kurdu. Aradan fazlabiı zamangeçmeden kendisine TürkiycC'umhuriyeüüniversitelerinde çalı^mak üzere biröneri sunuldu. Buöneriyikabuletti ve 1933'te Istanbul'ageldi. Ksinınari ırktanolnıası nedeniylelstanburanormalbırsjekildetaşınabildi. Münster'deki evine ise el konuldu ve Nazi partisiüyelerinekirayaverildi: "Alman profesörleıe verilen maas Türk meslektaşlarının dört katıydı. Babama dokuzodalıbirevdeverilmisti. Bütünyabancı profesörler içinbirsjart vardı: Birseneiçinde 1 ürkçe öğreneeekler ve derslerini lürkçe vereceklerdi. Babam ikisene içindeTürkçeyiöğrendı. 1934 te annesi de Türk iye'yegeldi. Boğaz'da Bebek'tebirevetaşındılaı. Burada babam veeşj Almanya 'dabeklenmedik şekildeanidenkesilenaileyaîjantısınıtekraı devamettirmeolanağınıbuldıılar. Değismek isteyen I'ürkiye I934'te bu olanağı onlara sağlaınıştı.(,'oeukları Alman Lisesi'ne,daha sonra Robert Kolej'cdevamettiler." Prof. Heilbronn, 1948 yılında "Tıbbiyeli" dergisindeki söylesisinde İstanbul Oniversıtesi'ndeki ilk çalıs.malaı ını anlatmıştı: "Istanburageldiğim zaman, kendimi hiç deiyi birdurumda olmayan, sadeee üç odadan oluşan bir Enstitü'nün öniinde buldum. Yaklaşık bin kadar ögreneiyle derslerimi Zcyncp Hanım'ınhipodromundayapınakzorundaydıın. Hükümet bu durumun ııııkaıısı/lığını kabul etti ve bana yeni enstitü kurmak, sadece 90 bitki yetişen bir bahçecik yerine yeni birbotanikbahçesi düzenlemek ıçın ızın verdi. Yeni enstitünun planı benim, Prof. Andre Navilleki genç ya.şta I937'de Istanbul'da ölecektiveProf. Brauner'indanısmanlığımızdamimar Prof. lgli tarafmdan hazırlandı. 1937'ye kadar aynen bu plana göre bakanlıkçamükemmelbirbinayaptırıldı "(II. Widmann,"Atatürk Üniversite Reformu") Daha sonra yak la^mak ta olan savaş. koşul lanna.gümrüklerdeyaşanansıkıntılararağmenSüleymaniye'deyaklaşık bir hektarlık biralanda,zenginveörııek birbotanikbahçesi oluşturuldu. Prof. Heilbronn, Bolanik Bahçesi'ninşefiolanWalterStephan'labirlikteTürkiye'deilktohumkataloğunuhazırladı. VVinterstein, Brauner, Kosswig'lebiyolojibilimineduyulanilgiyiarttırmak.bilimsel çalışmalaryapmak üzere Biyoloji Derneği'ni kurdu. Yardımeısı Schnee ile Uludağ'ın bitki örtüsünü inceledi. Sehnee Almandı, ancak karısı "ari ırktan" olmadığı için Almanya'yı terk etmeye zorlanmıştı. Schnee, 1937'de Venezuela'ya gitti. Prof. Heilbronn ayrıea çoksayıdabilimselmakaleyayımladı. Bir İstanbul yurttaşı! «* 1. Sayfanın devamı Magda, Protcstan vc ari ırktandı. Iki çocuklarıoldu. llitleriktidarageldigindeikisi dc ilkokula gidiyordu. " diyor Kurt 1 lcilbronnoyıllarıanlatırkcn. Prof. Alfred Heilbronn 18X5 yılında Almanya'da Fürth kentindc doğmuştu. Musevi asıllıydı. 1919'dan sonra Münster Üniversitesi'nde "Botanik Profesorü" olarak görev alaeak,' 33 'e kadar daoradakalacaktı.Çokbüyükbircvdeoturuyorlardı. Büyükbabası buevi 1928'deyaptıımaya baslamıstı. I93()'da ev hazırdı. Özenleyaptırdığıyenievinctas.ınırken bundan sonrakihayatım buevdeailesiyle birlikte mutlu olarak geçireceği ıımudu ve beklentisiiçindeydi.Naziler 1933'teiktidaragelinbirsorunla karsı karşıya kalmıştı. Soruıı Musevi olmasıydi. Ama Musevilik herzaman onun ilgi alanı dısjndakalmıştı. Hayatını hiçbir zaman bir Musevi gibi yasamamıştı. 1920'li yıllarda Protestan kilisesine katılmıştı. Amakiliseyledefazlabirilgisi yoktu. Sadecc bayramlarda ayine gidiyordıı. Din onun için hayatını düzenleyen bir talimatlar dizisideğil,birfelsefesoruıuıydu.Obilimle ilgiliydi.EşidezatenProtestandı. "Babam, birçok Alman Musevisi gibi, 1933'de, neden bir geee içiııde Musevi olduğunun hatırlandığını anlayanıadı. Kcndisine bunun neden hatırlatıldığını, neden asağılanmaya baijlandığınıdahiebirzaman anlayanıadı. Nazilerin bu konuda daha önce verdiği isjaretleri hiç üstüne alınmamiş, hiçbir zamangörmemisyadagörmekisternernişti; rıaıtagörmezlıktcngelmistidediyebilirim" Bu sarsıeı olay aile içinde bugün bile var olan bir kopukluğa neden olacaktı: "Bu olay ailemizdeöteki tarafınageeilmemesi pcreken birçizgi gibi hâlâ var. Çizginin birtarafında Heilbronn ailesinin Musevi üyelcri,diğcrtarafında iseailenindinlerineçokbağlı olan Hıristiyan üyeleri var. Babam bu kopukluktan hiç sözetmedcn senclcree içinde tasıdı. Bugün ise Amerika'da Protestan olan birablam, Isveç'te ise Musevi birkuzenim var. Bunlarla hiçbir zaman açık açık bu konuları hâlâ konusamıyoruz. Bu kopukluk annemdengizlibirmirasolarakbanadakaldı." Prof. Heilbronn kendini bir Alman gibi görse de Nazilcrari ırktan olmayan herkesi loplum yaşamından dış,lamaya kararlıydı. Bu daha sonra kitlesel fiziki yok etmelere kadar gidecekçılgınlığınilkdurağıydı. Prof. Heilbronn, Musevi asıllıydı, ayrıea üniversitede"evrirnteorisi"okutuyordu. Buveriler, onun, Naziler tarafmdan "toplumu tehdit edenbirtehlike"olaraksaptanmasıiçinyeterlinedendi. 1433'tcbirkaçkeretutuklandı. Mehpare Başarman'la evlillk O yıllarda Islanburda yaşayan bir Almaln kolonisi vardı. Kurl Heilbronn sürgündekı Almanlar'ınaralarındaki ılişkileıi şöyleanlatıyor: "Onlarıngclişıyle Lslanbul'daki Alman kolonisi Nazileresieak bakanlar ve Nazilertarafındandıslanan Musevi vesiyasilcr olarak ikiyebölünüyor. Sürgünleı dahaeok kendi aralarında ilişkiler kuruyorlar. Yani baijkabir Alman kolonisi oluştuıuyorlar.Baham sık sık Cosswig, Brauner, Kantarovic, Arndt ve Brcuseh'lagörü.^üyor. Kakat diğcr Yeııi hir hotaııik buhçesi için gerekli izni ulmtştı Prof. llcilhıoıııı. Süleymuniyv'dvyuktaşık hir hektarlık bir alunayayılıyordu bahçe.