25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 virdiği 1987yılınadekoldukçasıkıntıhgünleryaşadı. Budönemdekendisini içkiye verdi. "Ençılgıngünlerimdecumaak^amlanjçkiyebaşlarpazartesisabahınadekiçerdim. Pazartcsisabahalarıyüzünıyercçakılmiijolarak ayılırdım. Birgünsilkclcnipkcndimcgcldim ve bıınun böylc süremeyeceğine karar vcrdim" diyor. O günden sonra içki vc uy uşturucudan uzak durduğunu belirtiyor. Morgan Frccman l937yılında,Mississippi'yebağlıC'harlestonkcntindedoğmuij. Ayınıncılığm doruğa ulaştığı bir döncmdc, Martin Luthcr King'in dcyirııiylc "haksı/lıkların eyaletinde"yetişmiş. "Bu kiiçük kcnttc kısa bir süreyaşadıktan sonra ku/cyc, özgürlüklcreveolanaklarbölgcsinegittim. Aneakyavımımın en acı dcncyimlerini orada yaşadım. 1943 'ten 1949'a dck Chicago'da yaşadım vc bu kentten ncfret cttim" diyor. Peki,yaayınmcılık?"Ayırımcılıkmı!Oda ncyin nesi? Çok anlamsız bir şey bu" diyor. "Ayrı birokulagitmck zorundadegildiın. Gittiğim okul, siyahlarla beyazların birliktc eğilim gördükleri bir okuldu ve verdiği eğitinı kusursuzdu. Mississippi'yi terkeUiğinıde.yaşanıın başka yerlcrde dc pck farklı olmadığını gördüm. Her yerin kcndine göre bir ırkçılik uygulaması vardı,ancak uygularnaüstükapalıbirbiçimdcsürdürülüyordu." Freeman, Hollyvvood'unsayılarıendersiyah yıldızlarından biri olduğu için dilc gctirmesede Martin Luther'in insan hakları konıısundaki girişimlcrindcn pek nasibini alamamiş bir kuşaktan geliyor. Yinc de yıldız açıkca siyasal birtavırsergilemiyor. "Dccp Impact" filmindebirABDBaijkanı'nıcanlandırmasına karşın, Spike Lce gibi köktcnci bir yaklaşımıbeninısememiş. "DrivingMissDaisy" filmindcki rolüylesiyah mcclis üyelcrinin ı>imşeklerini iizcrincçekti. "Amistad" iscolaylara siyahlara özgürlük tanınması için çaba vcrcn insanların bakış acısındun yaklaşan bir filmdi. Pcki Freeman giinümii/ Amcrikasf ndaki ırkçılık konusunda nclcr düşünüyor'.' "Her ycrdc, lıcnıcn lıcıııcn ayııı ijcyc tanık oluyoruz. CJüneyde irkeılık kölcliğin bir u/antısı. Beyazların üstün.siyahlann iscaşağılık olduklarıgörüşüşimdibileegcmen. Ancakkiçinin kcndisini geliştirmcsi yaşadığı ortamla yakındanbağlantılı.Örneğin.benkendisiniaşağı gören bir ailcdcn gelmiyorum. Ailcmin hali vakti ycrindc olmasa da, yoksulluk icinde dcğildik. lin kötüsü insanın kafaca yada ruhcn yoksul olması, hiçhir umııt vc beklcntisi olnıaınası." Babası evi tcrk edince, ona annesi ve anneannesibakımi!}. İçkiye vcrcnve 1961 yılında ölcnbabasmakarsjikayıtMzkalmifj. Freeman Tanrı'yainandığinı.amadindar biri olmadığını, hiçkiliseyegitmediğinidilegetiriyorve "BeninıinandığımTann insanın içindedir" diyor. Kendisine sonsuz inancı olan, ender dürüstlükte bir insan. (,'ocuklanndan sözaçılınca, "iki kızım, iki deoğlum var, en büyüğü 3K,enküçüğüise 26 yaşında" diyor ve 14yıllık evli olduğunu ckliyor. Öyleyse çocuklar bu eşinden değil. "Çocuklarım ötcki üç cvliliğimden"yanıtını veriyor. Üçcvlilik! Kadınlar ondan hoşlanıyorlar mı'.' "Ben onlardan hoşlanıyorum" diyor. BunubirtekGvvyneth Paltrow dile gctirmiş olsa bile, çoğu kadının göziinde Freeman dünyanınençekici erkeği. Yıldızıngündcmindcbundan sonra ikinci biryönetmenlikdeneyimiyeralıyor. 1993'te pek fazlayankı uyandırmayan ilk yönetmcnlikdeneyimi "Bopha" içiniyibirfilmdi,ama Amerikalı izleyieilerin akınedecekleritürde birfilmdeğildi,eünküGüney Afrika'daolanlaronlannpek umurunda dcğil" diyor. Freeman şimdi yapımını kendi şirketinin üstlcndiği"A DayNoPigsVVouldDic" filminiyönetmeye hazırlanıyor. ^ The Times ve Guardian 'dan derlendi. PAZARIN PENCERESINDEN Tarih nasıl yorumlanır? SELÇUK ERKZ D eneysel psikolojı ve davranış bılımı ıle uğraşanlar, çeşıtli ortam şartlarını laboratuvarlarda oluşturarak beyaz farelerin, şecereleri karmaşık rumuzlarla anılan kobayların ve dığer kuçuklü büyüklü yaratıkların nasıl davrandıklarını ıncelerler. Tarih bilimi de, bir açıdan bakıldığında, kendiliğinden oluşan değışık koşullarda insanların ve insan topluluklarının ne şekilde davrandıklarını anlatır bıze. Bundan yüz bin yıl önce, bugün nesli tükenmiş bir canavarı gördüğünde korkan farenin davranışı ıle bugün mahallenin kedilerinden biriyle karşılaşan çağdaş farenın davranışı farklı değıldır. Bu nedenle, günümüzde oluşan koşullar karşısında insanların nasıl davranacaklarını antamak ıçin tarıhe bakmakta yarar vardır. Ülkemizde ders kitaplarında "tarih" diye meydan savaşlarının hikâyeleri anlatılır. Kimi eğridir kimi doğru. Okul kıtaplarımızdakı tarih bılgısı kimi zaman saptırılıp çarpıtılıp okutulur. Öyle kı ülkesınde "buyuk" olarak anılan ve bizim dışımızdakı tum ülkelerın tarih kitaplarında "büyük" olarak okutulan Rus Çarı Petro'nun bizim okul kıtaplarındakı adı "Deli Petro"dur. Bıze zarar vermiş olduğundan sevmediğimiz bu krahn ne "büyük"lüğünden söz eder ne de ona "büyük" dedirten devrımlerını aktarırız öğrencilerimıze! Oysa, tarih gelışmiş ülkelerin çocuklarına, matematik, astronomi, teoloji, felsefe, tıp ve hukuk eğitimi sağlayan üniversitesiyle Avrupa'nın en ileri şehirlerinden biri haline gelmişti. O tarihierde Hıristiyan Avrupa ise karanlık devrini yaşamaktadır: Içınde kurtlar, ayılar, yaban domuzları dolaşan uçsuz bucaksız ormanlar var Batı Avrupa'da. Bu ormanlarda çok sayıda haydut, eşkıya kol gezıyor, kentten kente giden tüccarları, köylüleri soyarak, köy basıp talan ederek geçiniyorlardı. Şehirlerden uzaklaşanlar adam boyu ot bürümüş eskı Roma yollarını izliyor, asırlarca onarılmamış yıkık Roma köprüleri elverdiğince akarsuları aşabıliyorlardı. Avrupa'nın özellikle kuzey bölgelerinde, kış aylarında soğuğun, karanlıgın ağır bastığı, buna karşılık pencere camının bulunmaması ya da sadece zengin şatolarında ve kiliselerde kullanılabılecek kadar pahalı ve nadir olması nedeniyle evlerın sadece cılız mumlarla aydınlatılâbilmesi. çalışılabilen, iş gorülebilen saatleri alabildiğince kısıtlıyordu. Pencereler tahta kepenklerle kapatıhyordu. Bu devirde hastalık salgınları kol gezdıği halde. bugunku anlamda hekimler yoktu: Manastırlarda bazı papazlar otları kaynatıp ilaç yaparlar, hastaları kan alarak sağaltmaya çalışırlardı. Köylerde bu işleri, büyücüler ve yaşlı kadınlar üstlenmişlerdi. Tabii bu koşullarda insan hayatı da alabildiğine kısaydı. 909 tarihınde yayımlanmış olan bir kilise sınodu raporu, durumu şöyle özetlemekteydi: "Kentlerde nüfus azalmakta, manastırlar tahrip ıehiç rastlamadım" diyor. ccman, yalnızea ünlü oluşundan dcğil, i bacaklan vc sırım gibi yapısıyla herkc>akişlarını üzcrindetopluyor. Blucinpannu, iki kulağındaki minik halka küpeleri, i taşlı gumüşyüzüğüyle hemen ilgi odağı 'or. Yü/üeillerlekaplıbuadamdcvinimıde son dcrcce rahat vc uyumlu. Sağlığma tlcrece özen göstcriyor vc bol bol spor yaır. BoşzamanlarındayatıyladenizlereaçılyadaMississippi'dekiçiftliğindeatabi>r. eeınaır m ünc kavuijması cpcy/.aman alOyılınıbaşarılıbirtiyatrooyuncusuolaMew York'tagcçircnyıldızilkfilminiçe Dof>u Roma'yu da buşkentlik eden İstunbulyüzyılın haşında. iîalata Köprüsii... gençlerıne ve halkına artık böyle anlatılmamaktadır Bugün, bu,nedenle Batı'da yazılmış'yapıtlara bakmaz ve bizim ders kıtaplarıyla yetinırsek, mesela ecdadımızın bunca dın arasından Islamiyeti niçin seçtiğini kavrayamayız. Bakın Islamiyeti benımsediğimiz çağlarda, yani 1000 yıl kadar önce Avrupa nasılmış? Rusya'da Slavlar Kiev ve Novgorod şehirlerini kurmuşlardır Bulgarlar, bugün yaşadıkları topraklara ulaşmışlar, Polonyalılar da bugün Rusya dediğimiz bölgeden kalkıp halen oturdukları yerlere ulaşmışlardır: Polonyalılar, 966'da Başbuğları Mıesko Katolik olunca kitle halinde bu dıni benımsemişler. Macarlar, önce Avrupa'nın altını üstüne getirmişler ama Alman krallarından Büyük Otto, 955 yılında onlara haddini bildirmiş; onlar da Katolikleşip yerlerine çöreklenmişler. Istanbul, daha doğrusu Konstantin Kenti, o tarıhlerde bir Doğu imparatorluğunun başşehrıydi: Golişmiş sanatı, edebiyatı, ordusu, hastaneleriyle o çağın en kalkınmışlarındandı. O zamanlarda Hindistan'dan Ispanya'ya kadar uzanan topraklarda Islamiyet hâkimdı. Bu yenı dinden olanlar, Ispanya'da görülmemiş bir kalkınmaya yol açmışlardı: Bunlar, silah yapımında, tekstilde, özellikle halıcılıkta çok ılerlemiş, pirinç, şekerkamışı, pamuk, buğday ve zeytin üretiminde ileri derecede başarılı olmuşlardı. Başkentleri olan Kordoba'da yarım milyon insan yaşıyor ve bu kent, yedi yüz camısi, birçok kilisesı ve sinagogu ile, üç yüz hamamı, dört yüz bin kitaplık kütüphanesiyle, olmaktadır. Tann korkusu kalmamıştı; güçlü, fakiri ezmekte, kiliselerin malvarlıkları yağmalanmaktadır. Insanlar bırbırlerını, denizdeki balıklar gıbı yıyıp bıtirmektedirler." Bu manzaraya, tanımlamalara bakıp da o zamanlar Maveraün nehir, biraz sonra da Anadolu'nun doğusuna ulaşmış olan ecdadımızın niçin Islam dinini kabullenmiş olduğunu anlamamak imkansızdır: Çünkü o çağda bu dinden olanlar o çağın en ılerı uygarlığını, kültürünü temsıl ediyorlardı. Bunu anladıktan sonra, bugün Hazar Denizi'nin çevresinden ve Anadolu'nun doğusundan ötede yer alan coğrafyamız içinde hangi kültür ve uygarlık düzeyine yöneleceğimizi nasıl tayin edecegiz? Bu tarihi bilgilerle donandığımızda ve bugünkü gerçeklere bakarak tek kıstası "din bağı" olarak kabul eden münfesih köktendinci parti yöneticilerinin önerdikleri gibi Islam dininin hüküm sürdüğü topraklarda, geri kalmış ülkelerle mi halvet olacak ve ortak pazarlar mı kuracağız? Yoksa, Islam ülkelerinin parlak çağlarında, bu dinden olanların uyanış, ilerleme ve uygarlıkta başı çektikleri çağlarda akla usa uygun davranmış olan ecdadımızın izinde yolumuzu sürdürüp ya da onlardan daha geri katalı ve ilkel olmadığımızı gösterip bugün en ileri düzeye varmış uygarlıkların yer aldığı Batı'ya mı yöneteceğiz? fşte tarihten kıssa çıkarmak budur ve tarih, okullarımızda bu sorulara yol açacak, öğrencilerimizin bu konularda düşünmelerine neden olacak şekilde okutulmalıdır! ^ 1'ın unutamayacağınız karesL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle