Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt Resimlerinde "başka" bir dünyayı izliyoruz. Yurdun, bugüne kadar stüdyosuna kapandığını, kendi dışındakilerle ruh dünyası arasındaki tezatları dengelediğini söylüyor. Sığınaktaki düşler DUYGU DURCiUN 7 engin birdüş gücünü yansıtan yapıtları izleyiciyi bir bir masal evreninc davet ediyor. Dünya, zengin birrenkpaleti içindeçokçeşitli insan .surctlcrindcn oluşan kocabirpanayıralanı sankı. Kadınlar, erkcklcr, palyaçolar, kanatlı atlar, bu fantastikdünyadanbizi izliyor. 29 Eylül19 Ekim tarihleri arasında Vakko Ankara Sanat Galerısı'ndekikis,ısel scrgisinın ardından son döncm yapıtlannı 1130 Kasım tarihleri arasında Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi 'nde sergilcyccek olan Yurdun, "gerçek"lerden kaeıpmasal!ara,mitolojiyesığınanyapıtlannda yas,amı, ilışkilen, toplumsal hayattakadınınyerinısorguluyor. Yurdun ile resimleri üzerine konuştuk. Rcsimlcrinizdc, "gerçek" dünyadan çok farklı, çok daha masalsı "başka" bir dünyanın yansımalarını izliyoruz. Günümüzün"sert" yaşamkoşullarından bir kaçışı simgeliyor belki de bu farklı dünya. Bir sanatçı olarak, "gerçek" ile "düş" arasındaki gidiş gelişi nasıl yaşıyorsunuz? "Kupidon' Kapıdan çıkarken yadaçıkmadan önce gerçek dünya ile yüzyüzeyimzaten. lsterdimki,ogÜ7clliklcrcdahakısamesafelerle ulaşabiley im ve atölyeme bir hırsız gibi gitmek yerine daha birscreserpegideyim. Belki deatölyem,benimiçin bu kadaryarı bakir ve kut.sal bir mekân olmaktan ziyade daha dışadönük bir çalışmaortamı haline gelebilirdi,kim bilır...Birsığınağagıdergıbıstüdyomakapanıp benım dışımdakilerle ruh dünyamın tezatlarını dengelemeye çalıştım durdum sjmdiye dek. Hayatımdakı düşlere gelınce,onlar hep vardı zaten. Küçüklüğümde büyükanneminbanaanlattığıfantastikhikâyelerle büyüdüm. Eve gazete olarak bir Cumhuriyet girerdi. Fakat gazeteden hiçbir şey anlamazdım. Tek baktığım yer, başında sac olarak bir soru işareti taşıyan Prof. Nimbüs'ün maceralan idi, o kadar. Daha ileriki yaşlarda ise okuduğum gazete, dergı ve kitaplarbana yetmemeye başladı ve öyle bir zaman geldi ki, bir gün yazılan kitapların hepsinin okunacağı ve kitapsız kalacağım paranoyasına kapıldım. Annemle babam, dcrslcrimi cngellcr korkasu ile, cvc gircn kitaplan benden saklar oldular. Tabii bundan sonrabenim en büyük zevkim onları gizlice bulup okumakoldu. Birkısımdüşlerin vegerçeklerin daha çocukluğumda nasıl harmanlandığınadairufak bir anekdot sayılabilirbu anlattıklanm. Yapıtlarınızda cinsellik olgusunun da öncmli bir yeri var. Ancak bağırmayan, asla ön plana çıkmayan bir cinsellik bu. Adeta bir tül perdesi ile örtülü. Bu konuya bakışınızı veyapıtlarınızdaki yansımalarını öğrenebilir miyiz? Buna cinsellik demeyelim de "aşk" diyelim. Dünyaya, insanlığa ve beşeriyete duyulan aşk. Çok geniş bir perspektifi olan bir konu. Bunu sürekli işledim ve işlemeyedevam edeceğim. Yaşamımın anlamı ve gayesi de budur zaten. Bunları zaman içinde bir giz perdesi ardından yavaş yavaş vereceğime inanıyorum. Yapıtlanmdaki cinsellik olgusuna gelince, bunlan zaman zaman hiçbir gizliliğe gerek duymadan açık ve net bir biçimde zaten sergilemişirndir. Fakat bir çalışmam var kı, orada cinselliğikullanarakfarklıbirmesajvermeyeçalıştım. Genellikle yanlış anlaşıldı. Bunun ayırdına varabilen çok az kişi oldu. Gencllikle kadınlar, resmin önünden utanarak ve alelacele geçip gittiler. Yüzleri kızaranlara bile rastladım. Ne yazık! Geçenlerde bu resmi bir gazete neşretme cesaretı gösterdi. Çok memnun oldum. Fakat orada da fotoğrafın net okunmadığını gördüm. Fikirlerine eskiden beri değer verdiğim bir arkadaş, bir tesadüf eseri gazeteyi görmüş. Ne anladıgını sorduğumda, resmin yanında durmakta olan benim ne giydiğimi, başımdaki tülün annemden kalıp kalmadıgnıı sordu. Yine bir şeylerin boşa gittiği hissine kapı ldığım bir sırada, bana neanlatmak istediğımi söfdn. Onaanlattıklanmı şimdi aynen tekrarlıyorum. Fotoğraflaki resmin adı "Tek Platform". Resimdeki eteklerini yukarı kaldırmış bir kadın vardır ve takmış olduğu erkek cınsel organını teşhir etmektedir. Resim bundan ibaret amaardında yatan fikir şu; bu davranı^ ile bu kadın dünyaya meydan okumaktadır ve gercktiğindc kadinlann daerkekler gibi, erkek cınsel organını tıpkı bir silah gibi kuşanıp, bu dünya platformunda yerlcrini alabilecekleri vurgulanmak istenmektedir. Zaten bizim kadınlarımız bu işi ezelden beri yapıyorlar, ama ataerkil bir toplum haline getirildiğimiz için bunların farkına varmakta güçlük çckiliyor. Kurtuluş Savaşı'nda kadınlanmızın yaptıklan herkesin malumu. Gidin Anadolu'ya, köylükadınlanrruzınAnadolu'yu nasıl sırtlanndataşıdıklannı göreceksiniz. Ben buna şahıdim, bunu yaşıyorum ve biliyorum. Çocuğu doğuran ve bakan, evini derleyip toplayan, yemeği pişiren, tarladaki ürünü ucuz gündcliklerle kaldıran o Anadolu kadını. Evindeki hayat standartım biraz daha yükseltmeyeçalışmakiçinaldığıbeyazeşyanıntaksidinidenkleştiren de aynı kadın. Köylü kadınlarımızın beş aşağı beş yukarı profili böyle. Yalnız yaptığı işin ne mene bir iij olduğunun ayırdına varmış. değil, kanımca problem dc burada. Sergide yer alan yapıtlarınız, topluma yönelik kuşkucu, sorgulayıcı bakışın i/.lerini taşıyor sanki. Hayat, büyük bir panayır alanı gibi görünüyor bu eserlerde. Umutsuz, şaşkın, çılgın bakıslarıyla öne çıkıyor insan portreleriniz. Nasıl bir toplumdayaşıyoruzsizce ve bu yaşadıklarınız sanat üretiminizi nasıl etkiliyor? Nasıl bir toplumdayaş,adığımızbelli bir kesitın malumu. Yaşanan buinişçıkışlar, istesek de ıstemesek de bızı derınden etkiliyor. Nekadaratölyelerekapansakvekendimizıdış dünyadan soyutlasak da o dış dünya gel ip bizım kapımızı çalıyor. Buetkilenmelerinsonucunda, hayatınbanahissettırdiklerini, yalın bir dille anlatmayaçalışıyorum ben de, hepsi bu... Heykel deyaptığınızı biliyoru/. Resim ve heykel nerelerde buluşuyor; nerelerdeayrılıyor? Güzel sanatların tek bir ortakdili vardır. Resimde ve heykel burada buluşuyor. Plastık sanatlarolsun, müzikve edebiyatolsun.bencehepsinin bir siyahbeyazı vardır. Müzisyenin müzikte, edebiyatçının edebıyatta yaptığını plastik sanatlarla uğraşan sanatçılar da bu alanda yapıyor. Bir ressamınheykelitatmasıonaartıpuangetirirdiyedüşünüyorum. Yaptığım heykellerden sonra, resimdeki ışık ve gölge problemi beni daha da kendine çekti ve matematiksel bir fanteziyedönüştüdiyebilinm. B ir heykeltraşın da resm i denemesi nde y arar görüyorum. Resimde üçüncü boyutu siz ortaya koymak durumundasınız. Perspektif ve mekân endişesi duyarsınız. Heykelde ıse, rölyefhariç üçüncü boyut eJinizin altındadır. Resimde yaptığınız her şey size aittir fakat heykel döküm olacaksa birtakım sürprizleri de sizin üstlenmeniz gerekebilir.^