06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 TEMMUZ 1996. SAYI 540 Demi Moore'unson filmi "Striptiz"dcn 12 milyon dolar alması üzerine Hollyvvood'da başİatilanastronornikücrettartışmasinaCurtis'intepkisioIdukçafarklı."Sinemadünyasında bu kadar yıl ayakta kalabilmcnin sırrı başkalarının aldığı paralarla ilgilenmemcmdir. Menajerim bu konudaçok sıkı tembihli. Ona kapı kapı dolaşıp beni pa/arlamamasını söyledinı. Buçokaşağılayıcıbirşcy. Mcnajcrim gelen tekliflcri değerlendirmek vc bana yalnızca uygun olanlan yansıtmakla yüküınlü. Bugün bcni ben yapan filmlerin hcpsindc yönetmenler bana geldi. True Lies'da Jim C"ameron kapıma kadar gclerek bu harika rolii teklifetti. A Fish Called Wanda'da John Cleese filmindc oynarsam çok mııtlu olacağını söyledi. Biryönetmeni beğenmem için onun filminde oynamam gerekmiyor. Örneğin Woody Allen çok beğcndiğim bir yönetmen. Ancak beni hiçbir filmdcoynatmaması ona duyduğuııı hayranlığı azaltmaz. Onun dünyasında ycr almak bile beni mutlu etmeye yetiyor." Curtis, rekabetin kıskançlık boyutlarına vardırılnıasından rahatsız. Onun sinenıa dünyasında"dönendolaplarla"il^^f*gilenccek kadar bol zamanıolmadiğını söyleyensanatçı bu kadar kaypakbirortamda ancak tutarlı bir politi çimde sıra beklerken okuduğum magazin dergilerindenöğreniyorum. Yinedcitirafetmeliyimkisanatçılaraödenenmiklarlançok fazla buluyorum. Bu paraların bir kısmını hayır i«jlerine ayırmalılar. Ne var ki birisi bana 12 milyon teklif etse, 'Teşekkürcdcrim ben almayayım. Bana 1 milyon yeter' demem. Şimdi bana teklifedilcn miktann üzerinde bir ücret istesem belki de kapımı birdaha kimse çalmaz.." Birsanatçınınkendikişiliğineyakınrollerdedahabaşarılı olduğuna ilişkingenel kanı ona göre anlamsız: "(îerçek yaşamımda yapamadığım şeyleri filmlerdeyapmaktançok büyükkeyifalıyorum.Banabcnzeyenkişilikleri canlandırırken can sıkıntısından patlıyorum. Benimle aynı diizeyde olan insanlarla birlikte olmaktansa, işini sonuçlandirmak içinşartlarızorlayan.olanaksızıolanaklıkılan insanlarla birlikte olmayı tercih ediyorum. Örneğin Indian Runncr filmiyle Sean Pcnn, muhteşem bir performans sergiledi. Gary Oldman da büy ük sanatçı. Aneak Meryl Streep'ianlayamıyorum.SophiesChoicefiImini çevirirken sete gelmeden önce evde erkendenkalkıp,çocuklannıdoyurupokullarına gönderdikten sonra, f ilmdeki o korkunç sahneyi nasıl oynadı? Işte bunuaklım al•m, mıyor." BAŞKENT GUNLERI Ressamlar gerçek çizgileri yakalıyor MÜŞKRREF HEKtMOĞLU elefon çaldı, mimar dostum Ragıp , Buluç. Gel, sana bir resim gösterelim, «? dıye çağırıyor beni. Ben de coşkuyla koştum. Oya Buluç'un portresini göreceğim. Turan Erol yaptı. Içinden geliyor, tuvalin başına oturuyor bir gün, karşısında Oya Buluç yok ama ressamların güzel gözleri var. Portrenin karşısında hayran durdum, seyrettim uzun uzun. Renkli değil, ama genç ve güzel bir kadının solmayan renklerini yansıtıyor, geçmişten geleceğe uzanır gibi, kapalı denizlerden okyanuslara ulaşır gibi, bir güzelliğin gizemini yansıtıyor. Kucağında bir çocuk, belki Cem, belki Efe, belki de tüm çocukların simgesi, Madonna havasında, Meryem Ana'yı çağrıştıran bir Oya Buluç. Karşı duvarda da Ragıp Buluç var, Orhan Peker'den bir anı. Ressamın sıcak yüreğini, sevgisini, dostluğunu da yansıtıyor. Bence Atakule'ye de benziyor, başkentlı bir mimarın Cinnah yokuşunda yükselen yapıtına... Ankara'nın neresine gitseniz o kule selamlar sizi. Benim de penceremde her zaman. Geceleri ışıklarını seyrederim, önünden geçerken öfkelenir, hüzünlenirim. Yok, baloncular, simitçıler, mısırcılar, piyango biletçilerinden ötürü değil, döner merdivenınde dalgalanan kalabalığı nedenıyle de değil, o kalabalığı seviyorum. Başkent varoşları bu güzel kulede buluşuyor bence, azınlığı değil, çoğunluğu kucakhyor günün her saatinde. Bir mimar için mutlu bir olay bu. öfkem yerel yöneticilerden kaynaklanıyor, hayli soğuk, sevgisiz bakıyorlar kuleye, çevresi, önünde uzanan park çöplük nerdeyse! Bir açıkoturum nedenıyle gittiğim Seymenler Parkı'nda da aynı durum, nerdeyse coca cola ağacı üreyecek köşelerinde! Parklara temiz hava için gidilir değil mi? Oysa gözlerimiz de, ciğerlerimiz de kirleniyor. Elbet bir de kulaklarımız var, o açıkoturumda kimi konuşmalarla hayli kirlendi doğrusu. Çankaya tepesinde, vaktiyle Atatürk'ün, Inönü'nün, Fevzi Çakmak'ın oturduğu Oya Buluç tepeler nelere tanık oldu o akşam. Dünya tersine döner gibi!.. Ben yine portrelere dönüyorum. Turan Erol'un yaptığı başka portreler canlanıyor gözümde. Ozan Cahit Külebi'nin portresi, Süheyla Külebi'nin portresi, o portreyi eşini yıtirdikten sonra istiyor ozanımız. Dünyamızdan ayrılan bir kadın, Turan Erol'un fırçasıyla yeniden doğarak geliyor kocasının yanına. Bir de kalpaklı portre var. Şimdi nerede bilmem ama bulup müzeye konmalı bence. Herkes görmeli o portreyi. Turan Erol'un fırçası güzel yakalıyor Mustafa Kemal'i. Nâzım'ın dizesini renklendiren bir portre. Gerçekten sarışın bir kurda benziyor. Şu günlerde neler düşünüyor kımbilir! Olaylara nasıl bakıyor, gözlerinde sitem mi var, diken mi? Biraz da babalar ve çocuklardan söz edelim mi? Oya Buluç'un portresinden sonra Efe Buluç'un çalışmalarını izledim ekranda. New York'ta Pratt Çizim Enstitüsü'nde okuyor Efe Buluç, mimar babadan güzel bir uzantı. Ekranda bir ayakkabı, renkli, çiçekli, hippileri anımsattı bana. Derken sade çizgili bir iskemle, bir paravan, Japonya'da staj yaptığı dönemden çalışmalar. Yıllar ne çabuk geçiyor! Babasının atölyesınde projeler, maketler arasında dolaşan güzel çocuk canlanıyor gözümde. Çankaya kulesinin gizli bir yerine imzasını atmak istiyordu, kuleyi öylesine sevmişti. Şimdi de öz ürünlerini imzalıyor. Kuzey, orta ve Güney Avrupa ülkelerinde yaptığı geziyi anlatıyor bana, Milano'daki sergide gördüklerini. Genç bir öğrenciye yeni ufuklar açan bir gezi gerçekten. Geziyor, görüyor, yıl yıl, kent kent okuyor mimarlık tarihini. Büyük ustaları tanıyor yapıtlarında, taşına, toprağına dokunuyor. Ülkemizdeki mimarlık öğrencileri de bu olanağı bulabilse keşke! Politikacılar seçim bölgelerine üniversite açılsın istiyor, iktidarları döneminde açılan üniversitelerle övünüyor ama Anadolu üniversitelerinde okuyan gençler Istanbul'u, Ankara'yı bilmiyor! Topraklarımızdaki uygarlıkları, kültür varlıklarımızı görmek olanağı yok, müzeye gidemiyor, konser ka izlenerek ayakta kalınacağına inanıyor. "Filmdünyasındaki dedikodu1ari ancak diy Ünlü sanatçı aynca romantik komedilerde rol almaktan da hoşlanmıyor. "Pretty VVoman, Sleepless in Seattle, While You were Sleeping, Four Wedings and a Funcral gibi filmlerde oynamak istcmcm. Çünkü bu filmlerbeııımbeklcntilerimikörüklüyor. Filmden sonra eve döndüğümde kocama bir göz atıyorum. Nerede Hugh Grand, nerede beniın pasaklı kocam. Sonuç olarak moralim bozuluyor." Curtis kendine teklif edilen roller konusunda her zaman esnek. Katı prcnsiplcre takılmıyor. "Stiidyolar bana rol kabul ettirmek için kapımda sıra olmuyorlar. Benimle aynı işj yapacak, bcnzcr nitelikte, 35 yaş. kuşağında biralay kadın sanatçı var. Ancak ben 'Şu filmde başrolde oynadım. Bu filmde anneyi canlandırmam' gibi saçmalıklar yapmıyorum. Bu nedenle işsiz kalmam söz konusu değil. My Girl, Mother's Boys, Forever Young gibi filmlerde anneyi canlandırdım. Yarın büyükanne de olurum. Örncğin geçen güntelefonlabirTVdizisinde oynamam için teklif aldım. Eğerdizi güzelse ve yarım kalma riski yoksa ben bu dizideoynarım." 50'li yılların en gözde iki sanatçısının çocuğu olarak film dünyasının içinde büyüyen Curtis, Hollywood'u herkesten iyi tanıyor. Son yıllarda bu iğneli fıçida iyiceyıpranmış.l996yılınıdinlenerek ve çocuk kitapları yazarak gcçirecek. Amacazip bir teklif gelirse geri çevirmeyccek.^ Derleyen: REYHANOKSAY dinlemiyor, tiyatro, opera, bale izlemiyor. Kitabevlerini dolaşmıyor. Üniversite öğrenimi yalnız diploma almak değil bence. O diplomayı boyutlandırmak gerekiyor. Boyutlandıramayanlar bir meslek adamı oluyor ancak. Acı ama gerçek, başkentte okuyanlar da olanaklardan yeteri kadar yararlanamıyor. örneğin müzik öğrencileri konsere gelmıyor, hatta öğretim üyeleri, dahası çalgıcılar da. Gezgin piyango biletçisi Adem Gerçek'i siz de tanıyorsunuz artık. Bursalı okurumuz. Diploması yok ama Cumhuriyet okuru. Suna Kan'ı, Meriç Sümen'i benim yazılarımdan tanıyor. Kızlarından birine keman öğretiyor dar bütçesiyle. Sanat lisesine gönderiyor, ötekinin baleci olmasını istiyor. Istediği oldu, iki kızı da sınava girdi. Biri Bilkent Müzik Fakültesi'nde, öteki Istanbul Konservatuvarı Bale Bölümünde okumak hakkını kazandı. Adem Gerçek'in de başı göğe erdi! Işık Gerçek Ankara'da yalnız bir gün kaldı, Bilkent Üniversitesi'nden sonra soluğu nerde aldı biliyor musunuz? Anıt Kabir'de, elinde keman kutusuyla selamladı Atatürk'ü. Bunlar da var.^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle