Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERG İlk kurşunun düşman kabul edilen insanı, ikincisinin ise gazeteciyi hedef aldığını hiç düşünmüş müydünüz? Ara Güler ve Coşkun AraFın her karesi bir kere daha soruyor sanki bizlere: "Sen istemezsen, ben istemezsem nasıl çıkar bu savaşlar?" Ikinci kurşun gazeteci için ... sanki. Ara Güler ve Coşkun Aral'ın tstanbul'da Millı Reasürans SanatGalerisi'ndeaçtıklan "Işte Bu Bizim Dünyamız"adlı sergıdekı fotoğraflara bakarken, unuttuğumu sandığırri bufotoğrafkaresınıeninceaynntılanna kadar hatırlıyordum. Fotoğraf, Vietnam Savaşı sırasına çekılmişti.Oyıllanyaşamışolanlarhemenhatırlayacaktir. Gazetelerde yayımlanmıştı. Altındakı haberde, fotoğraf çekıldiktenazsonra Vietnamlı polis şefinın sılahını ateşleyerek •'şüpheli"Vıetnamlı'nınbeynıniparamparça ettiğı açıklanıyordu. Bu sahncnın fotoğrafı hiçbirzamangörülemeyecektı.Çünküçekilememişti. Ama o mermınin adamın beynine girişi, kafasının sarsılması, kanlar ıçınde beynininetrafadağılması,birfilmgıbıbinlerce kez gözümüzün önünde canlanmıştı.. O mermi sanki bizim beynımize saplanmıştı. Ölümü tenimizde hissetmiştik; isyan ettiricıydi. lsyanettik. TümdünyaylabırlikteAmerika'yılanetleyençığlıklarlasokaklaradöküldük. Sonunda Dünya Savaşı galibi, 196O'lı yılların yenilmezdevi,dünyanın"efendisi"Amerikatrajik bir yenilgiye uğray ınca bu kez sevinç çığlıkları yükselecektimeydanlardan. Emperyalist bir savaş makinesine karşı kutlanmaya değerbirzaferkazanılmıştı. Amaneyazık İci, bu tepki ler yeni yeni savaşlann çıkmasına engelolamayacaktı. Ara Güler Coşkun Aral sergisi Mart 'ı/ı JO'una dek açık. (Yer: Miltı Reasürans) Ara Güler/Hindistan 1986 (üstte), Eritre 19. ü Tok karenln büyüsü Bırtek kare fotoğraf gazetelerde haberlennı okuduğumuz, bizlerden binlerce kilometre uzakta yaşanan çırkın bir savaşı, bütün dünyada "hürriyet savunucusu" olarak sunulan Amerika'nın özgürlük isteyen yoksul bir halk üzerinde uyguladığı vahşeti ruhumuzun enderinlerindehıssetmemızı sağlamıştı. Daha önce Vietnam'da savaşan askerlerin, bombaatanuçaklarınfotoğraflarınıgörmüştük. Ama hiçbınbu fotoğraf kadar etkılememışti bizleri. Daha sonra da görcccğimiz napalmla yanmış çocuklann, aç çıplak kaçan insanlann, yakılıp yıkılmış köylerin fotoğrafları da bu kadar etkiliolamayacaktı. Coşkun Aral'a göre iki savaş fotoğrafçısı kuşağı vardı; Vietnam ve Beyrut. Aral, Beyrut kuşağındaydı, ancak Vietnam fotoğrafını elbette ki hatırlıyordu. Söylendiğine göre savaştan sonra gazetecıler Vıetnamlı polis şefiniAmenka'dabulmuşlar. Şef, "Fotoğraf çekıldiğinın farkında değildim. Yoksa ikinci kurşun da gazeteciye giderdi," demış. Coşkun Aral bu anısını savaş muhabirlerinın yaşadıklantehlikelere bir örnek olarak anlatıyordu muhtemelen. Ancak onun bu duygulannı paylaşmak mümkün değildıro an. Çünkü yı llar önce sızı binlerce kez öldürmüş bir savaş cellatınınyıllar.sonra tekrarkarşınıza çıkı vermesı ve bu denlı pervasızca konuşabilmcsı ölümün otanıdık temasını bir kere daha teninızde duymanıza yetmiştir. O silahın so MURAT URAL iysilennden polis olduğu anlaşılan biradam, sokağın ortasında, insanların gözü önünde bir sivili durdurmuş. Tabancasını adamın şakağına dayamış. Adamın ellerı arkasından bağlı. Gözlen sımsıkı kapalı. Başı tabancadan yana bıraz eğılmış ve hafıfçe yukarıya kalkmış. Yüzü, boynu gerılebıldığı kadar gerılmış sanki mermıyı karşılayıp, gerı çevırmck istermişgıbı. Polısinyüzünevebütünhareketlerınc öldürmenın kararlılığı sinmış. Polıs ölümün yeryüzündeki en gerçek görüntüsü ğuk namlusu bir kere daha şakağınıza dayanmıştır. Birkeredahakafanızabirmermi saplanmıştır. Başınızyukanyadoğrubırkere daha sarsılmış ve beyniniz bir kere daha etrafa dağılmıştır. farklı. Medya dünyanınheryennden, enkısa sürede, en çarpıcı görüntülen elde edebılıyor, Insanlığın trajedisl lelevızyonunhenuzyaşamımızagirmediğı, medya ve ıletışımın bu denlı yaygınlaşmadığı 1960'lıyıllardabirtekfotoğrafkaresinın bu denlı etkıliolması çeşitlıyorumlarlaaçıklanabılır. Ancak yı 11ar sonra sızi böyle duygular içıne sürükleyebılmesıne ne demelı? Bugün durum kuşkusuz 1960'lardan çok ise artık naklen savaş yayını yapıyorlar. Savaş dışında, özell ıkle Amenka ve Uzakdoğu kaynaklı şiddet filmlerı sınemalarda hiçbırkısıtlamaolmadansürekligöstenliyor Televizyonlardaen sert şiddet fılmlennın yanı sıra, "Realıty Show" adı verilen göstenlerle toplumdakı şiddet olay ları, cn vahşı sahneleriyle yayınlanıyor. Ve bu programlar "ratıng"alıyor;ailelerçocuklarıylabırlıktebu yayınları ızıyor. Böylc olunca medya, ıçinde bulunduğuçılgınrekabetortamındaetkılibir izleyicılerine ulaştırabıliyor. Televiziyonlar