Katalog

18 CUMHURİYET DERGİ ECE TEMELKURAN esikalı Yarim" filminin en güzel yeri, kimse öyle düşünmese de, Türkan Şoray'la Izzet Günay' ın konserveleri raflara yerleştirdikleri sahnedir. lzzetailesini, Türkan da her gecesi daha kötü bir serüven olan birhayatı bırakıp gelmiştir. Karşılaştıkları kavşaktan önce, ters yöne doğru gitmekte olan bu iki seyyah, gözüpek iki masal kahramanıdır aslında. lkisi de ne biçim korkusuzdurlar o anda, konservelerin arasında." Dünyayı Kurtaran Adam" filmindeki Cüneyt Arkın bile bu kadar kahraman değildir. Ne "esans"kokanbirkadının,nedekansınıve çocuklannı terkeden bir adamın göğüsleyebileceği bir şeydirkonservelerve bulaşık. Sizin de aklıniza, sevgilerimizi yönlendırenin heyecanlardan çok, korkular olduğu geldi mi? Sizce de ayn ayn evlerde, yaşadığırruz aşkımsı şey lerde bir tür korkakl ık, bir tür kaçma hali yok mu? Bütün bunları bir karar vermemek için mi yapıyoruz, yoksa bittiğinde herşeyin bir düş olduğu yalanını daha kolay söylemek için mi? Kolay unutmak için mi taksilere, otobüslere binip duruyoruz? Acı çekmemek için gitgide daha kolay ve daha berbat şeyler yaşamıyor muyuz? Neden ilişkiler, dişmacunun ortasmdan sıkılması, çamaşır, bulaşık ve diğer tuhaf sorunlara yenikdüşer? işte tambusıradaTülay German. Birçoğu onu, eski 45'liklerin çalındığı radyo programlarından tanıyabilir. "Burçak Tarlası", "KızılcıklarOldu mu", "Yarının Şarkısı." Büyüsü biraz da çıtırtılannda olan bu şarkılar, Tülay German'ınşarkılan. Radyo programlarında bir akşam tesadüfen karşılaşılan ve "Aaa, ne güzel" denilen, ardı arkası da pek soruşturulmayan şarkılarbunlar. Neyse ki Tülay German bir kitap yazmış. Üzerinde kendi resmi var. Kitabın kapağını açtıran önemli nedenlerden biri de bu. Bilgi Yayınevi 'nden çıktı. Hemen gidip almalı. Neden? V Hayatta en çok sevllen... Çünkü, kadınla erkek, bu hayatta, o tuhaf çocuk şarkısında olduğu gibi bir parça domatesle beyaz peynir gibi olmal ı. Hamburgerle patates ya da kırmızı şarapla et gibi değil, domatesle beyaz peynir gibi, alçakgönüllü, keyifli ve öyle işte. Bırileri böyle olmuş işte. Tülay German, "Erdemli Yıllar" kitabında, bunu anlatıyor. Kitabı okumak zorunluluğunun birinci nedeni bu. Demek kı birileri bu dünyadabaşarabilmiş. German, hayatta en çok sevdiği varlık olan Erdem Buri'yi anlatıyor kitabın büyük bir bölümünde. Belki de Buri'den önceki hayatını bile Buri ile yaşamının kendine verdiğı biçimle algılay ıp anlatıyor. Bu, bayat bir" sevelimsevi lelim" hikâyesine övgü değil, başka türlü. Yiğit bir öykü. öykü, gerçekten de bir kış gecesi başlıyor. German 27 Ocak 1935'de IstanbulFatih'tedoğuyor. İki yaşmda, yazlık ev sahipleri Matmazel 'den yelpazesini istiyor. O da vermiyor. O zaman kimseden bir şey istememeye karar veriyor. Dört yaşında, sanki herşeyin sonrasını bilirgibi, bakın şu kız çocuğuna, "Gurbet elde kimsesizim, bunasebepyaroldu"şarkısınısöylüyor. Piyano dersleri alıyor. tlkokula giderken "7 Gün" dergisinden kendine, anne ve baba beğeniyor. 8 yaşında kız olmahikâyesinden sıkılıp erkek kılığına giriyor, balkondan güzel kızlan seyrediyor. llk kanadığında evi terketmeye karar veriyor ve "ŞehvetKurbanı" filmindeCahideSonku'nunyaptıgıgibiyastığınüzerinebirmektupbırakıpkapıdançıkıyor. 11 yaşında aynı mahalledcn Bülent'e aşıkoluyor.Topoynamakistiyoronunla. Bülent, "Ben hiç futbol oynayan kız görmcdim"deyince,tepesıatıyor. Bülcntonu, tncesu'nun kenarına götürüyor. Çok fena. Elını tutuyor. Gerçekten çok fena. Aşık oluyor Lanet kolej yılları başlıyor. Onu, "1yı bir hanımefendi"yapmaya çalışıyorlar. O, yatakhanede hortlak olup kızlan korkutuyor, Görkenıli yaşamak însan, hiç kuşkulanmadan, sırtüstü bırakabilir mi kendini bir başka insana? Hiç "eşit" bir aşk yaşanmış mıdır? Bir insan bir insanı "Beni seviyor mu acaba" sorusu olmadan sevmiş midir? Bütün bu zor soruların yanıtı için, işte Tülay German. Hep "Yarının şarkısı"nı söyleyen kadm. Aşkın ve şarkının kahramanı.