Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
' • V DERGI İKİNCİKURŞUN Â â GAZETECİİÇİN... Ara Güler ile Coşkun AraVın her karesi soruyor: "istemezsen, ben istemezsem nasıl çıkar bu savaşlar? " SUSANFALUDİ Amerikalıfeminist Susan Faludi,90'hyıllann feminizm karşıtlannın salt kırbaçlarından güç aldıklan görüşünde... PARASIZ PAZAR EKİ ORADA BIR KOYVAR, BEYKOZ'DA. YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ASLI ULUSOY iç kimse bir otobüsün, hele hele tıka basalığıyla ünlü İETT otobüslerinden birinin, bir mucize yaratacağına ınanmaz. Inanması güç ya, İETT'nin 136 numaralı otobüsü, bir mucize yaratıyor ve yolculannı tstanbul'un bir kıyısından alarak, bambaşka bir dünyaya taşıyor: "Beykoz'a bağlı, Mahmut Şevket Paşa Köyü'ne." Beykoz'dan köye uzanan 13 kilometrelik yol boyunca, "şehirli gözler", bırbirındcn güzel görüntüler bombardımanına tutuluyor. Bu sarho^luğu yalnızca "şehırlıler" yaşıyor Çünkü, yıllar yılı aynı şeyleri görmekten olacak, köylülerden hıç kimse, başını kaldınp da dışarıyla ılgılenmıyor. Herkes sohbeti, seyire tercıh etmiş durumda. Ilk durak: "Beykoz Korusu"... Sağlı sollu selama durmuş askerleri andıran ağaçlar, biraz sonra başlayacak "şenlığin" ılk habercilen. Koruyu geçtıkten sonra otobüs daracık, patikayı andıran bir yola gınyor ve o andan itıbaren şu soru gelip gidiyor: "Istanbul'da mıyım?" Çünkü, gözün görebildiğı son noktaya kadar her yerde, ycşilin her tonu ve sonbahardan kalma kızıl ve kışın yalnızlığı saımaş dolaş... Şaşılacak derecede ınsansız bir yol burası. Bir süre sonra, oraya buraya serpıştinlmış evler göze çarpıyor. Yıne de burası, "bazılarının" dıkkatınden kaçmamış olmalı kı, villalann inşaatına çoktan başlanmış bile.. Durun. Üzülmeyin.. Karadenız'i andıran coğrafya, tam olarak keşfedilemediğinden olsa gerek, arazinin çok büyük bir bölümü boş. Bu dar ve süreklı dönen yolda birdenbire bir tabela: "Elmalı Köyü" Yaşama olan bu kısa tanıklığımızdan sonra, yıne kımi zaman boş, kımı zaman tek tük evlerin refakat ettığı asfalt ama bakımsız yolda, yolculuğumuzu .sürdürüyoruz. Yolculuk boyunca karşılaştığımız tek kışı, eşeğının üstünde salına salına yol alan, Devamı 10 sayfada