Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25ŞUBAT 1996. SAYI 518 13 le kısıtlı olmayan tipik bir Amerikan fenomenidir. Temelde herşey gibi, toplumsal çelişkileri de ekonomik yörüngelere oturtma eğiliminden kaynaklanır. Çoğumuz sadece orta sınıf içinde bir yeredinme çabası gösteririz. Nasıl oluşu önemli değildir. Special: Bill Clinton'ın görev alışından sonra da, sosyal rcformlar ve kadın hakları konusunda bir umut doğmadı ını? Yok mu? Faludi: Clintonciddiumutlaragebe bir hava yaratmıştı. Onun scçim kampanyaları sırasında, VVashingtontarihininenbüyükgösterilerindenbiriyapıldı.Kadınlar kürtaj vekendi bedenleri üzcrinde söz hakkı için yürüdüler. Bugösteriye 500 bineyakın kadın katıldı. Special: Sonrasındaneoldu? Faludi: Çok fazla birşey olmadı. Problem kadınlann bu harcketinin neredeyse sadece kürtaj hakkınaodaklanmışolmasıydı. Vellıristiyan hukukunun kürtaj hakkını tanımamasıydı. Ancak bu hareket sonrasında bu şekıldc çoğunluğun kazanılamayacağıdaanlaşıldı... Special: Kadınhareketi biranlamdabaşarısızlığından kendisi mi sorumlu? Faludi: Oşekildeifadcctmezdim. 1992 yılında gelcneksel metod ve stratejilerin işlevscllığinisonkezgördük.lmza kampanyaları, gösteri yürüyüşlcri, para toplamak gibi kitle organizasyonlannı kasdcdiyorum. Ancak ondan sonra telekominikasyonağlannıarkasına alan politik unsurlar bizi aştılar. Televizyon istasyonlan,radyolan veinternetbağlantılarıyla... Special: Muhafa/.akârların son çıkışımn politikalarının içcriği iledc ilgisi varmı? Faludi :Buülkederin birekonomikve sosyal krizyaşıyor. Halkınbüyük birçoğunluğununyaklaşıkonyıldırrcelücretlerininsürekli düşmesi sonuçları kaçınılmaz bir felaket ancak Clinton dahil kimse bunu ağzına almıyor. Bunakarşıncumhuriyetçilcrideolojileriyle kısır birtakım beyaz adamların oylannı toplayıpduruyorlar. Special: Ancak anlaşılan kısır birtakım siyah adamlarda muhafazakârbiralana kayarak, Louis Farrkhans'ın 'Nation of Islam' olay ında gördüğümüz gibi milyonların yürüyüşünü gerçekleştirdilcr. Faludi: Farrakhans'ın 'Million Man March'gösterisi,tamamendepolitizeedilmiş birgrubuneğilimlcriniyansıttıbanagörc. Special: Artık sadece skandal olarak nitelenebilecek crkek vakalan, futbol stan O. J. Simpson davası gibi, kadın hareketi etrafındaki tartışmalan bastınyor. Faludi: Simpson davası evlilikte şiddet olayını gündeme getirmişti. Biz gün geçtikçe starlara endekslenen bir toplumda yaşıyoruz. Şiddet ve cinsel taciz gibi toplumsal konuları dabubağlamdaolursaclcalıyoruz.Benyinc de bunu ölçüt olarak nitelemekten kaçınınm. Çünkü Simpson davası sırasında evlilik içi şiddet konusu ancak 3 ya da 4 gün konuşuldu. Sonrasında Amerikalı televizyon izleyicisi O. J.Simpson o cinayet gecesinde ne yediği ya da savcının hangi kuaföre gittiği gibi konularlailgilendi. Special: Sızce cinsel şiddet konusu biraz da zanlınınbirsiyaholmasındankaynaklanmadı mı? Faludi: Olmasa dabu türmedyatik oluşumlar sonucunda toplumda zenci Amerikalıiarla cinsel şiddet kavramını yanyana getiren bir kanaat uyandı. Bu tür televizyon spekülasyonlan beyaz kitlelerde siyah adamın şiddet ve seks konusunda zaafları olduğu düşüncesini güçlendiriyor. Ancak gcrçeklerçok daha karmaşık vc beyaz adamlar aslında siyahlardan hiç de daha iyi değillcr. ^ Amerikalı Feminist Susan Faludi, Backlash (Erkeklik Geri Tepti) kitabının yazan. Bir zamanlar Wall Street Journal ve The New Yorker dergileri adına muhabirlik yapan Faludi, Pulitzer ödüllü. Spiegel Special Dergisi, Faludi ile kadınlara karşı yürütülen savaş üzerine konuştu. pccial: 1992yılındaçıkan Backlash isimli kitabınızda, 80'li yilları kadınlara karşı ilan edilen gayn resmi birsavaşınonyılıolaraknitelediniz. 9O'lı yıllann ilk yarısı için düşüncelcrinizneler? Faludi: Beklediğimden daha kötü. Kitabımda değindiğim savaş daha da acımasızca sürdürülüyor. Bcnim ülkemdcki Hıristiyan düşün ve haklarının yükselişine bir bakın. Pratiktekürtajailişkinuygulamalarabakın... Special: Kadınlaröncedendahamı rahattılar? Faludi: Maalesef öyle. 80'li yıllardafeminizm karşıtları hem sevip hem dövme yöntemiyle hareket ediyorlardı. Şimdi ise sadece dövme yöntemi kaldı, kırbaç lannı ellerine aldılar. Kürtaj konusunda uygulamalarkarşıt grupların şiddet ve yaptırım metodlarıyla başlayıp, sosyal yardım yasalannın değiştirilmesine kadar uzanıyor. Tüm bunlann içinde fcminizmin özünün tcoride ve pratikte lanetlcnmesi var. Special: Amerika'dakı feminist hareketin Batı Avrupa'dakinden daha sert bir muhalefetle karşılaşması nereden kaynaklanıyor? Faludi: Bu benim de çözemediğim büyiik bilmecelerdenbiri...Buradaçokçelişkılibir durumla karşı karşıyayız. Bugün Amerikalı kadınlara ençokneden rahatsızlıkduyduklannı soracak olsanız, çoğunluğun size vereceği yanıtlaraynı olacaktır: eşit olmayan ücretler, iş yerlerinde cinsel taciz, çocuk yuvalannda yetersizlik, kürtaj yasağı... Bunlar feministlertarafındanyoğunluklavurgulanankonulardır. Buna rağmen kadınlann daçoğu feminist sözcüğü karşısında ürkmektedir. Special: Nedenböylcolduğunadair bir tahmininizdcmiyok? Faludi: Benimgörüşümegöre,bununbiraz da beklentilerimizle ilgisi var. Kadın hareketlcrinm metaryal ve sosyal anlamda bizlere her türlü getirisini scve scve kabul ediyoruz. Ancak bu erkck kadın güç çekişmesinin politik anlamda ortaya konuşu olduğunda, tıpkı kadınınmilıterhareketlerdevaroluşununyarattığırahatsızlıkgibibirrahatsızlıkduyuluyor. Special: Amerika'daki kadın diğeryerlerdcki kadınlardan daha dcpolitize denebilir i? mı.' Faludi: Depolitizasyon, sadece feminizmkadın taşıyordu. O, buna şu eki yapmıştı: 'Ben bir Barbıe kuklası değilım.' Feminizm, her şey genel olarak görüldüğünde, kadınlann süs eşyaları, doğurgan ideal analar ve çeşitlı boş zaman değerlendirme örgütlerının üyelerı olmadıklarını gösterdı. Onlar, dünya nüfusunun yarısını ki şimdi yarısından da fazlasını oluştururlar. Onlar, dünyadaki gelişmelere katılmakta, nüfusun ikinci yarısı kadar hakka sahiptirler. Ayrıca, gelişmelerı yonlendirmek ıçın de aynı güce ve yeteneğe sahiptirler. Feminizmin TürkçesLAŞKlNELÇ/ programında temel sorunlar yer almaktadır. Kadınlann, 'Kamuya açık adaletle, özel mutluluk' arasında bir seçım yapmaması amaçlanıyor. Istenen, kadınlann kendı kimliklerini saptamakta özgür olmaları. Bunun karşı tezı, kımlığınin ona zorlu bir etiket gibi takılmasıdır. • Bu tür görüşlerın günümüzde bıle son derece ikircikli karşılanması, biz Amerikalı kadınlann, eşitligin düşsel ülkesine gırmeden önce katedeceğı çok uzun bir yol olduğunu gösterlyor." ^ BACKLASH'DEN BİR ALINTI "Feminizm sözcüğünün anlamı, 27 Nisan 1895'te Athenaeum'da yayımlanan bir kıtap tanıtma yazısından beri değişmedi. Bu kitapta kadın, 'bağımsızlığı içın çarpışabilecek güce sahıp insan' olarak tanımlanıyordu. Bu ınsan, yüz yıl önce Ibsen'ın 'Bir Kukla Evi' adlı piyesindeki Nora'nın haykırdığı şeyle aynı: 'Her şeyden önce, ben bir insanım!' Bu sözlerı ıçeren bir pankartı, 1970'te grev gözcülüğü yapan bir