Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 TEMMUZ 1995. SAYI 485 17 feryat figandan kısa süre sonra evienenbabası. Bugün bile anlam veremiyor. Yoksa babasını protesto etmek için mi evlenmcmişti? Belki de sevdiği adam başkasını seçtiği için... Yadaçevresinde oluşan "yiğit kız" imajınakıyamamıştı. Ne olursa olsun, bütün kardeşleri evini barkını kurup çoluk çocuğa karıştığı, kcndisine de iy i kısmetler çıktığı haldeevlenememişti işte. Dahası 'melekanacığının' yerinegelen o kadına da dayanamamıştı. Oysa iyi yürekli birkadındı. Orta yaşın üstündcki o çocuksuz dulun bütün yakınlaşma çabalarını geri çevirmiş, dahası evden ayrılmayı istemişti. Sonundabaşkabireve çıkmıştı. llâlâ çalıştığı bankadan aldığı maaş. kirasını karşılıyordu o zamanlar. Sonra geçinemezoldu; evini bir arkadaşıyla paylaşmaya başladı. O da aynldıktan sonra yalnızhk ürküntüsü başladı. Hiç beklenmedik bir anda üvcy anası ölüncc de döndü baba evine. Babası sevecen, sabırlı değildi artık. Gcçimsizbirihtiyardı. Normal evlenme yaşını çok geride bırakmış olmasaydı, kim olursa olsun birisiyle yaşamını birleştirebilccckti. Biryandanbczginliğin,öte yandananılannkuşattığıevdcyaşamak zordu. Boğuntusuna sınırlı arkadaşçevresiylekatlanmayaçalışıyordu. Birdegünlüklcriyle... En büyük dayanağı... Emekliliğine epeyce zaman vardı; yine de kırk yaşına bastığı günküürpertidenkurtulamıyordu. Yaşamımn kalın çizgilerini kimbilir kaçıncı kez geçirdi aklından; hızla... Ince çizgiler o günlüklerdeydi. Pembe bloknotunu çıkardı çantasından. Güner'le karşılaşmasının öyküsünü yazdı kısacık. Yine sevdiği adama... Asla yollanmayacak bir mektup biçiminde. Yazdıklan yaşam denilen o kalın örgüye katılan cılız bir tel olacaktı, okadar... Bir güz bahçesinde, coşkunun, hüznün, incecik birpişmanlığın izlenimlcriylc dolu satırlanna nokta yerinc çiçek, virgül yerine minicik yürek resimleri koymuyordu artık. Kaçan birşcyleri yakalamanın telaşıyla yazıyordu. Satırlannı "Sıradan bir gündü" diye bitirdikten sonra bloknotu kapatıpkalktı. Markete uğrayıptemizlik tozuyla makarna alacağını anımsayıncasevındi. Kısa saçlannı uzatmayıdailkkez düşündü nedense...^ "Sen de mi Güner?" dedi. "Yahu ne diye bucak bucak kaçıyorsunuz geçmişimizden?" Güner yanıt vermedi. Çoktan bitmiş bir gençlik maeerasıydı nereden baksan. Aslında macera bile denilmez. Bu düşünceyi anlatmaya çalışan gülümsemesinc, incecikten bir küçümseme rengi katılmıştı. Kabarık sarı saçlannı düzeltirken, bilgece bir sesle: "Boş ver Nuriş'ciğim" diyebildiancak. Semaver gcldi o sıra. G üncr evkadınlığındanhoşnutluğunu belirtmck isterccsine doldurdu çayları. Küçük musluğu kapatırken çok renkli bıı güz yaprağı düştü scmaverin yanına.Yaprak, unutulmuşbir aşkın renklcrindeydi. Genç kadın usulca aldı yaprağı, az ötedeki havuzun kirli sularına attı. O an, Nuriş'in yüreğinde boy veren umutlu yeşil dalın hepten kınlıp kuruduğunu görcmedi. Bir yudum aldığı bardağını bırakırkcn: "Çay güzelmiş" dedi yalnızca. Bu bcylik sözü işitmedi Nuriş. Kendi bardağı öylecene duruyordu. Gözleri havuzun yapay mavisinde kısırbirdöngüdeçırpınıpduran,ara sıra güz güneşinin sarılığını yansıtarak savrulan sularda... Sular gibi savrulan gençlik aşklannı düşünüyordu. Özsuyu çekilmiş ağaçlara dönüşen evilikleri. Çoktan çoluk çocuğa kavuşan uzaklardaki, unutamadıği sevgiliyi... Güner' in çayını bitirirbitirmezkalkacağını... Bir de az sonra bu masada yazacağı mektubu... Hani bir yerlere yollamayı hiç düşünmeden yazdığı mektuplanndan biri... Kendine değil, unutamadığı sevgiliye seslenen onlarcamektuptanbirini işte. Herşeyi çoktan unutan, ancak ara sıra televizyonda iş adamlan toplantısında gördüğüeski sevgliye... Yüzündeki hoşnutsuz anlamın işlerinden mi, eviliğinden mi, yoksa çocuklannın sorunlanndan mı ol uştuğunu kestiremeden... Çayını bitiren Güner, arkadaşının düşüncelerinden habersiz, aklı prova için bekleyen terzisinde: "KalkalımmıT'dedi. tçindeki nedensiz çatlamalar, kınlıp dökülmeler dışa vurmasın diye özenle denetlediği scsiyle: "Sen kalk canım, ben biraz daha kalacağım. Seviyorum burayı" dedi. Güner eski halinc döndü birden. Dikkatlc edinilmiş, gülüşüyle selamladı arkadaşını. Rujunu sakınarak öptü Nuriş'in kırışmayayüztutan yanaklannı. Gitti... ASUMAN Muhasebe servisi aşılmaz Bizimkiler gene har vurup harman savurmuşlar. Maaşlannı daha ayın 28'inde bitirmişler. Pazar Dergi'den Aynur (Çolak), Bilim Teknik'ten Tüles (Hasdemir), Kitap Eki'nden Dilek (llkorur) veçizer takımından Kamil (Masaracı) muhasebeden avans istediler. Birkişi 5 milyon, bir başkası 6 milyon, biri 4 milyon, biri de 1,5 milyon lira avans istemişlerdi. Bu arkadaşlar ayrı günlerde izin yapıyorlar: Pazartesi, pazar, cumartesi ve salı. Her biri izin gününde bile gazeteye gelip avanslannın sonucunu beklediler. Sonuçta birinin avans isteği tümüyle reddedildi. Biri avans bir yana borçlu çıktı. Bir istediği avansı alırkcn birine ise istediğinin sadece 3 milyonu verildi. lpuçlannı değerlendirerek kiınin nc kadar avans istediğini, ne kadar aldığını ve ne gün izin yaptığını bulun. # Aynur, Kamil'in izin günündcn sonraki gün izin yapıyor ve 2,5 milyon avans isteyen o değildi. LUTFİYE AYDIN 1949 yılında Gaziantep'te doğdu. Giresun Kız llköğretim Okulu'nda, Mardin/Midyat, Zonguldak/Devrek, Gaziantep liselerinde Türk Dili ve Yazın öğretmeni olarak görev yaptı. Şimdı radyo eğitim programcısı olarak çalışıyor. öykü yazmaya profesyonel anlamda 1979 yılında başlayan Lütfiye Aydın, uzun süre TV için belgesel fılmler hazırladı. Şimdi radyoya drama programları hazırlıyor. Ikili yalnızhk (1985), Cemre (1990), Senginsemai Bir ölüm (1991), ölüm Erken Bir Akşamdır (1994) adlı öykü kitapları var. Evli. Yirmi yaşında bir kız annesi. Dilek'in izingünü cumartesi ya da pazar değil. 0 Avans almak bir yana borçlu çıkan kişi 5 milyon izin istcmemişti ve izin günü salı değil. Tüles avans alabilenlerdendi ve izin günü Kamil'den bir gün önce. # Pazar günü izin yapan 6 milyon avans istemişti ama muhasebeden ona bir ödeme yapılmadı ve o Aynur değildi. Kamil salı günleri izin yapmıyor vc avans istemi reddedilcn o değil Aynur. • Tüles pazar günü izin yapmıyor ve 4 milyon avans isteyen de o. Nuriş gidenin salınarak uzaklaşmasını izledi bir süre. Zaten hoş bir kız olan Güner'in şimdi de çok güzel bir kadın olduğunu düşündü. Son derece de bakımlı... Geride özene, sevecenliğe, azıcık da kıskançlığa benzeyen karmakanşık bir duygu bıraktığından habersiz gidiyordu. Çay bahçesinin kapısında gözden yitti. Birden okulu bitirdiği y ılı düşündü Nuriş. Aynlık anını... Yatılı okulun "Nizamiye" dedikleri büyük kapısında vedalaşıp aynldıktan sonra bir daha görüşme fırsatı olmamıştı Güner'le. Herkeskendi memlcketinc, bir anlamda yeni yaşamlanna açılan kapılara doğru uzaklaşmıştı. Kcndisine açılan kapıdan nerclere gideceğini bilmiyordu henüz. Evine döndükten sonra bir süredir kalbinden rahatsız olan anasını yitirdiği gün gcldi aklına, nedense... Hemen ardından da o gün yaşanan AYNUR KAMİL TÜLE8 DİLEK PAZARTESİ PAZAR SALI CUMARTESİ BORÇLU AYNEN ALDI 3 MİLYON RET