22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 KISA ÖYKÜ tı epeyce önce. Belki şu an karşısında oturan Güner de benzer duygulan yaşıyordu. Belki de ona yakıştırdığı yaşam öyküsü doğru değildi. Sözgelimi çocuklan olmayabilirdi. "Kaç çocuğun var?" diye sordu birden. "İki. Biri kız, öteki erkek" diye yanıtladı Güner. Belli belirsiz gülümsedi kısa saçlı. Standartbir mutluluğun üçüncü boyutu da tamamdı demck ki. Uzun saçlı milyonlarca benzcri olan öyküsünü anlattı. "Birde yazlığımız tamamlanırsa" diye bitirdi sözlerini. Araya giren onlarca yılın özlemi soğudu birden. Sıcaklık ilkin suskunluğa dönüştü. Zorlama sözcüklerin, tümcelerin aral ığından süzüldü sonra kopmalar, uzaklaşmalar. Yabancılaşmanın buzul çıtırtılannı duydu içinde kısa saçlı. Güner'in saatine bakmasıyla kalan sıcaklık da yitti. Yine de anlatılmaya değer bir şeyler arandı. Kaynağı belirsiz kırgınlığını gizleyecek şeyler bulmak istiyordu: "O kayıp pullar öyküsünü anımsadın mı Güner?" "Neymiş o?" "Hani okuldayken havalem gecikmişti de beş parasız kalmıştım bir süre." Güner, hâlâ anımsayabilmiş de CUMHURIYET DERGt Lütfiye Aydın'dan bir öykü GUZ GUNEŞI H iç umulmadık bir yerde, zamanda karşılaşmanın kestane fişeği sevinçleriyle ışıl ışıldılar. tkisinin de gidilecek yerleri, görülecek insanlan, verilecek hesaplan olmalıydı. Yine de bütün zorunlulukla'rı unutturan bir sıcaklık dolanıyordu yürcklerini. Tam önünde durduklan gösterişli vitrinin camlannda yansıyan yalnızca görüntüleri değildi; coşkuydu, hüzündü, güzellikti. "Gel" dedi kısa saçlası. "Şurada oturalım biraz. "Eliyle, üstgeçidin ötesindeki parkı, oradaki çay bahçesini gösteriyordu. "Hadi geleyim" dedi beriki; büyük bir cesaret gösterisine hazırlanmışçasına, röfleli kabarık saçlannı savurarak. Bir anda onlarca yaş gençleşmenin haşarı gülümsemesiyle yüzündeki pudra badanası çatlayıp pul pul dökülmüştü sanki: Kabarık saman saçlan iki kara örgüye dönüştü, ince siyah çorabı koyulaştı; bir yangınlakül olan Kız Lisesinin delibozuk Güner'i oldu bir anda. Kısa saçlısı bu değişimi gördü. Kendinden hoşnut olmanın ışıltısı parladı gözleride. "lyi ki değişmemişim" diye geçirdi içinden. Mutlu bile sayılabilirdi o sıra. "Ne güzel, yüreğim aynı yürek." Durgun bir yaz sonu ikindisinin ölgün sarılığında yüzüyordu her şey, yürüdüler çay bahçesine doğru. Girdiler. Park eskiden olduğu gibi kalabalık değildi. Birkaç güzyaprağmınyüzdüğühavuz, sembolistbir dize güzelliğinde yine... Oturdular. Yanıbaşlanndabitiveren garsona iki kişilik semaver söylediler. "Eee, noktalan çiçekten mektuplar yazıyor rriusun hâlâ Nuriş?" dedi uzun saçlısı. Nuriş gülümsedi. Adını unutmamıştı Güner, ne güzel... Şuncayıldan sonra bile fosforları kararmamış gözlerini kırpıştırdı: "Evet. Noktalan çiçek, virgülle tt tt Bir güz bahçesinde, coşkunun, hüznün, incecik bir pişmanlığın izlenimleriyle dolu satırlarına nokta yerine çiçek, virgül yerine de minicik yürek resimleri koymuyordu artık. ğildi. llkgcnçlik günlerine öylesine uzaktıki... "Eve mektupyazmıştım. Ancak zarfa yapıştıracak pul için bile param yoktu da senden borç almıştım hani, anımsadın mı?" Güner anımsadı.öykünün gerisini tamamladı. Dalgınlıkla o pullan da düşürmüş, mektubu yollayamamıştı. Sözlerini gülümseyerek bitirdi: "Ah, ne dalgın kızdın sen..." Kısa saçlı, bugün bile şiir defterinin arasında sakladığı mektubu düşündü. Ara sıra açıp okurdu. Zaman geçtikçe daha çok seviniyordu o mcktupu gönderemediğine. Hem ri yürek resimlerinden mektuplaryazmaktan vazgeçmedim. Sevgiden hâlâ umudu kesmcdim işte." Tam da Güner'in yanıtını beklerken, gözü arkadaşının cline ilişti. Onun anlattıklarını algılayamıyordu. Arkadaşının yalnızca pırlanta aly ansı bile konumunu çizmeye yetiyordu: Evli, kocası varlıkh, güzel çocuklan olan rahat bir kadın.Mutlulukla rahatlık arasındaki o ince çizgi kimbilirkaçıncı kezgeçti aklından. Bir dizi soru biçiminde... Böy le rahat, güvenli bir başka arkadaşı, "Sanki her gün kanlı biftek yiyormuşum gibi tiksinti veren bir konforu yaşıyorum" diye yakınmış eski günlerden bir andaçtı, hem de bellek görevi yapıyordu. En büyük yaran da günlük tutma alışkanlığını oluşturmasıydı. O günden sonra kocaman bir defter almış, günlüğüne hem aldığı mektuplan, hem de yazdıklannınbirerkopyasmı koymaya başlamıştı. Güzel şeydi anılarlayaşamak... Artık o günlükleri temize çekip, bir gençlik albümü olarak saklamayı düşünüyordu. Birden irkildi. Yaşlanıyormuydu yoksa? Güner bu dalıp gitmelerc bir anlam verememişebenziyordu. llgiyle izliyordu kısa saçlıyı. Tam o sırada başladı müzik. öğrencilik günlerinin çok sevilen bir parçası. O güzelim şarkıyla dalgın1 ığından sıynlan Nuriş, bir süre eşlik etti müziğe. SonraBeatles'ı kendi haline bırakıp: "Sizin şarkınızdı değil mi?" dedi. "Neler söylüyorsun sen?" derecesine baktı Güner. Eski arkadaşının yüzüne çizilen kopuş resmine de alabildiğine uzaktı, bu beklenmedik çıkışa da... Çok katlı mağazanın kapısında karşılaştıkları an yaşadıklan coşkulu hüzünden çok farklıydı duygulan. Nuriş, kocaman çantasından çıkardığı çakmağıyla sigarasını bırakırken masaya, yüzünü buruşturdu. Sonra sitemle:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle