Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30TEMMUZ 1995. SAYI 488 mıgençlerindilındendüşmediğiıçin, onun konserinde Açıkhava'nın da dolup taşacağını sanıyorduk. Oysa lstanbul'un muhleşem caz seyireileri bizi genc yanıltarak (belki dersımizi alınzda, bundan böylc hangı konserin ii) yapacağı yolunda saçma sapantahminleryürütmektenvazgeçeriz), N' Dour'dan nispcten uzak durdu. Şarkıcı, uykusundan fcda cderck promosyona yardımcı olmaya çalışmasına rağmen, 2500 civarında bilct sattı. Çünkü onunşarkılannıbilipscvcnlcr, bu şarkıların oııa aıt olduğunu bilmiyorlardı. Dolayısıyla Youssou. hitlerini dc, ycrdc oturarak çalıp söyledikleri "Senegalese Niglıt" mııhabbetini de hazır bulunanlara sundu. Ancak ertesi gündenitibaren,"Yahu, konserçok iyiymiş. Gclemediğime üzüldüm" faslı başladı. Yaııi görünen odurki, Live Aid konserleriyle uluslararası müzik arenasına çıkan, olağanüstü bir sese (ancak, ses ayarında volümü gereksiz yere çok yüksek tutturmuştu) ve ritim duygusu (halıyle) çok yüksek, iyi bir gruba salıip sanatçı, bir dalıa Istanbul'a geldiğinde Açıkhava adanı olmayacak. Üzülecekbirşeyyok. Hcrkes(MilesDavis, yadaDizzyGillespiedeğilse)buyoldan geçer. Youssou, mbalax'ıyla, Wolofetkili müziğiyle, sosyal/siyasal mesajlarıyla ilgilenen insanlarbile bulabi I ir o vaki'. Keşke daha önceden, Batı müzik dünyasındaki hamisi PeterGabrieriebaşbaşaçekilmiş resımler talan dağıtsaymış. Ncyse, dedik ya, öncmi yok. Youssou daha çokgenç. Ertcsi akşamki konser, bilet satışı olarak Youssou'dan çok daha iyiydi. Wynton Marsalis Istanbul'a ilk kez gelmiyordu çünkü. Necip Türk halkı onu daha önce dinlemişti, kim olduğunu biliyorlardı. Halta belki Branford'a kızan püristler, onun geleneksel cazı el üstündc tulan, yenilikçilcrc dc pek iyi gözle bakmayan kardeşinin konserine büsbütün aşkla gelerek, tercihlerini ve kırgınlıklannıböylecebellietmişlerdir. Wynton, müzik direktörüsıfatıylaLincoln CenterCazOrke.strası'nı yönetiyordu. On sekiz kişilik grup çok iyi müzisyenlerden oluşuyordu. çok iyi çalıyorlardı. fevkalade disiplinli, buna rağmen keyifliydiler. Wynton iyi bir günündcydi. "Yönettiğim zaman asla çalmam" dediği haldc, trompetını deçalmıştı.Gerçionugerçektendinlemek isteyenlere yetecek kadardcğil ama, olsun. Aksi takdirdedısiplinden fire verilirdiyeendişeediyordu hcrhalde. Ama Allah için iyi birkonı serdi. Ayrıca Wynton da, fUzyon yapanlara ağzmdan alevler saçarak, M iles Davis'i bilc "soytanlık"la suçlayıp"müzelik"olduğucevabınıaldığı günlerı geridc bırakmıştı. Basın toplantısı yaptı. Hiçbir zaman "Cazeğlendirmemeli" demedigini, laflarını daima baglam dışı kullandıkları için yanlışanlaşıldığını söyledi. Cazdünyasında birlikte ve ayrı ayrı örnek oluşturarakçığıraçan Marsalis kardeşlerin küçüğü, Lincoln Center'ın eğitim etkinlikleri konusundada, büyük birheyccanlabilgı verdı. Bu etkinlikleri bu turnclerinde Avrupa'ya da taşımışlardı. Bazı ülkelerde kurslar açıp dersler vcreceklerdi. Ancak Türkiyebuülkelere dahil değildi. Ama ders vermeseler de, konserleri ile köklerine bağlı, gclencksel cazın nasıl birşeyolduğukonusıındatertenıiz örnekler suıulukları söylenebilir. Ertesi akşamki konserde ise, "Açıkhava dolar mı. dolmaz mı?" gibilerdcn bir sorun yoklu. Aslında bu fcstivalin, iki konser hariç, scyirci sorunu da yoktu ama, her konser bir Randy Crawford, Manhattan Transfer, Jan Garbarek, lıatta scyırcileri kiismeden önce John Mcl auglin performansı gösteremiyordu elbette. Nereden baksanız, Randy Crutvford. Onu izlcınn. . ı kapıda Açıkhava Tiyatrosu bcş bm kişi alıyor. Ama Oregon'ıın konseri, iyi bir konser sundular. Sonuçta, rnüAya Irini'deydi. On yıl önce Spor Serzisyenler dahil, hcrkes sonuçtan gi Sarayı'nı dolduran dörtbin civamemnun kaldı. Dcmck böyle şeyler nnda seyirciyi hop oturup hop kalktıdcoluyor. Hatta Aya Irini'ninduvarran Towner, Moore ve McCandles, ları ve güvercinleri bile, bu yeni mübusefer çok dalıa küçük birmekânzik türünden ijikayetçi görünmüyordakonsersunacaktı. Üstelik, Aya Iridu. Birsonraki akşamgene. Açıkhani de upuzun tarihi boyunca ilk ke/. va Tiyatrosu'na vc "Orkestra Taş"labir caz konserine sahne oluyordu. rımıza, yani kendilerine davetiye ya Oregon bu kez Trilok Gurtu'suz gclda kartlarına numara vcrilmeyen gadi (McLaughlin de öyle yapmıştı), zetcci makule.sinin oturmak zorunda vurmaçalgı cksikliğini yenilerdc kulkaldıgı orkestra önündcki taşlara lanmaya başladıklan syntcsizer ile döndük. Numara sahibi gazeteciler, telafiediyorlardı.'Sound'larıpckdegcncllikle etkin oldukları varsayılan ğişmemiş, sanki biraz daha belirgincditörlerden, idaıi birim yetkılilerinleşmis,ti. Çok iyiydiler. Onları takdirden ve "büyük baş"lardan oluşuyor. le karşılayan seyirciler önünde çok Caz üzerine yazarak iskemleye oturmayı ba^aranlarda var. Ama .nankörlüketmeyeyim. Buyıl ilk dcta, telcvizyona da söyleijiler yapan biri sıfatıyla, sahncarkasınageçmemisağlayan kırmızı ^eritli bir"Aİl Access" kartım vardı. Tek sorunu, güvenlikgörevlilerinin "AN Acccss"in ne olduğunu anlamamaları, insanı tanımamakta da inat ctmcleri olus>luruyordu. Bunadasükür. Biz, bu festivalin güvcnliği de Drcam Pot'a verilecek diye hayli endi^e etmiştik çünkü. Hiç degilse bu ckipteki bazı ki^iler, Vakfındiğeretkinüklerindenâijinamızdı. Üstelik, Görgün Taner'in sıkı lembihi saycsinde, dans etmeye yeltcnen kişileri, kasvet verici bir okulaile birliği disiplini ve dondurucubırpolissertliğiyle, yerlerıne oturmaları için ikazetmiyorlardı. Doğal olarak, dans etmeye yeltenen kişi sayısı da azdı. Insan garip kaldı. birmahluktur. Neyse, kahramanımız Randy Crawford. Halkımızakınakın onu izlemeye gelmiş, hatta Açıkhava Tiyatrosu'na sığmadıklan için bir kısmı onu izleyememişti. Randy'nin durumun farkında olduğunu sanmıyorum, çünkü bu dünyanın dışına çıkmış gibi bir hali vardı. Aramızda sadccc bcdcncn bulunuyormuş gibi, garip bir ş.ekilde gülümsüyordu. Bu arada, saçlannıkestirmişve hayli kiloalmiijtı. Yani onu rcsimlerindentanıyanlara on kişi arasından tcşhis ettirmeye kalksanız, iyi ihtimallc yüzdc on civannda doğru cevap alırdınız. Ama tam bir profesyonel gibi geldi, üstünetitreyenmenejerininfulservisi altındasoundcheck'ini yaptı. Hat FESTİVAL 21 ta basına da bcşon dakika ayırdı. Hiçbir sorduğumuza doğrudürüst cevap vermese de. Bclli ki bir an önce bu iijten kurtulmak ıstıyordu. Türkiye'den çok memnundu. Repertuvan bildiğimizden pek farklı değildi. Yeni albümii "Don't Say it'sOver" gerçekten de "onun dinamik ve siirckligelişensanatçıkişiliğineyepyeni bir boyut kazandırmış"sa bile, bu boyut bizce malum olmadı. Üstelik, yağsaın mı yağmasam mı dıyc düijiinen havaya inat, üç tane "yağnuır"lu şarkı söyledi. Amaakijamları festıval izleyicilerini ıslatmatnayakararlı görünen havayı tahrik ve teşvik cdemedi.Tevatüregöre, birsonraki günotele geri dönmüş. Ekstra is almı^. The Manhattan Transfer için de aşağı yukarı aynı ijeyleri yazabilirim. Şu farkla ki, basın toplantısı yapmadılar. A/inılibirikikişiylekonserçıkışında kapı ağzında konuştular. Tim Hauser, hcrfırsatta Istanbul'a geleceklerinı söyledi. Zaten bu da bir f'ırsattı, çünkü festivalin ilk programında yer alan Wayne Shorter, l'olygram'la anlaşma imzaladığı için gelemeyince, Manhattan Transfer bu fırsattan yararlanarak onun yerinı doldurmuştu. Eh, ben de Manhattan Transferolup, herhangi biryerde yirmi yıl önceki şarkılarımı, shovv'umu dapck fazladeğiştirmeden söyleyip, karşımda bcş bin kişilik coşkulu vc herhaliylehayranbirseyircitopluluğu bulsam (üstelik dc bir caz festivalinde), oraya her fırsatta giderim. Yeni albümleri "Tonin"bile,eski parçalarından seçmelerdcn oluşan The Manhattan Transfer'in müzik direktörleri ve piyanistleri Yaron Gershovsky'yi takdırle karşıladık, vunnalı çalgılardaki Francisko Colun'un daha önce kıminle geldiğıni hatırlayamadık. Kapı önlerinde kuyruk olup merdiven bileti alanlar dahil (onu da alamayıp konserdcn mahrum kalanların sayısı da hayli çoktu), beş bin kişilik bir grup olarak onlan ızledik. Sonra iç kapıyakadargelen Mercedeslcrine binip gittiler. Şimdi bir konser verselcr, gcne beş bin kişi toplarlar. Ertesi gün hayli heyecanlı bırdurum vardı. Yani, bizim açımızdan. Çünkü bizce festivalin en has caz topluluğu o akşam konser vereccktı: Geri Allen Ron Carter Lenny VVhite. Bilet satışı ise, McCoy Tyncr'ın ilk Istanbul seferi gibi facia boyutunda olmasada(350), acıbirrakamdaydı diyebiliriz: 850. "Akşam gelıp kapıdan bilet alırlar"şeklindekiunmtlarımız da boş çıktı ve son dönemın en parlak piyanistlerinden Gerı Allen, eşsiz Ron Carter ve iyi davulcu Lenny Whitc, Açıkhava'nın alt ortasını biledolduranıayan seyırcılerkarşısında bilgece bir sükunetle çaldı. Çok iyi bir konserdı, hatta festivalin en iyi cazkonseriydidiyebilinz. Çok yetcnekli birercazcı vcbasbayağı birer şöhret olan Allen ve VVhite'ın, özelliklc Allen'ın bakışlarını,* 1 2. Uluslararası Caz Festivali Tito Puente ile bafladı. Ama üstadı âzaın seyircinin ilgisini az buldu.