Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26ŞUBAT 1995. SAYI 466 İNSANLAR 13 Rüzgârı bol adarn Nâzınt Hikmet aşar Kemal, Nâzım Hıkmet'in yakın dostlarından. Onunla çok güzel anıları olduğunu bıhyoruz. "Nâzım bir giin Paris'te bana seninle uzun konuşmamız gerek dedı. Thılda, Vera, Güzin hanım, Abidin Bey ne olacak diye sordum. Nâzım bana, sen onun nasıl halledıleceğıne kanşma o benim ışım diyerek ışı çozebıleceğini söyledı. O yıllarda fnce Memed kıtabım Ingiltere'de bestseller olmuş. Nâzım, bızi Munih lokantasına davet etti. Lokantada rakı yok. Nâzım, bir kadeh rakısını zulasında getirdi. Bir kadehten fazla içmiyordu. Nâzım, biz Yaşar'la bıraz Parti meselesi konuşacağız deyince akan sular durdu. Parti falan, atlatma 1 numarası. önce 'Ortadırek kitabımın ismıni nereden bulduğumu sordu. Ben de bunun bir halk deyışı olduğunu soyledim. Hayır, buna sanatçının e)i değmeden olmaz diyerek ısrar ediyor. Hangi sanatçının eli değecek, tabıı bana söylüyor. Aklımdan öyle bir şey geçtiğı yok. Kafası plak gıbıydi, bir çok şeyi ezbere bılırdı Nâzım'ın ne demek ıstedığını yıllar sonra anladım. 'Demırcıler Çarşısı Cinayeti'ni yazarken, bir çok cümleyi kendimin uydurduğunu fark ettim. Halk dılı başka oluyor, roman dili başka oluyor. Yazılı edebiyat başka, sözlü edebiyat başka. Nâzım bunların hepsini bana yıllar önce söylemiştı. Ben o zaman kabul etmiyordum. Örneğin 'Höyükteki Nar Ağacı' kitabımda bunu yaşadım. Kitabın ılk yarısı tamamen halk anlatımı. Yarıdan sonra yazar dılıne başlıyorum. 'Ince Memed' halk epopeleri diline daha yakındır Ikincı Ince Memed, Üçuncü Ince Memed bıraz daha sıyrılıyor. Ama Demırciler Çarşısı'nda tamamen roman diline geçiyorum." "Nâzım o ay her buluştuğumuzda bana yaşamını anlattı. Ama en ınce aynntısına kadar. Şonra bızden bir gürvizin aldı. Thilda buna şahıt. Şıırlerinı Fransızcaya çevirecekti. Çeviriyı Dobzınskı ısımlı tanınmış bir şaırie bırlıkte yapacaklar. Onlar bir tarafta çalışıyorlar, biz diğer tarafta sohbet edıyoruz. Nâzım birden çalışma masasından kalktı ve gelin çocuklar diyerek bizi çağırdı. Bızım masaya oturdu. Dobzınski'yi çevirdi, jnasada unuttu giti. Yeni şiırlerini okumaya başladı. Okuyor, okuyor, aradan neredeyse bir saat geçti. Fukara Dobzinski masada kalakaldı. Nâzım, çevirdıkleri şiırı yanda bırakıp kalkmış, bizım masaya gelmış. Biz Nâzım'ı uyarıyoruz. Etme gözünü seveyim adamı orada yalnız bırakma dıyoruz. Nâzım'da Fransızca bildiğı için birlikte çeviriyorlar. Adamı orada unuttu gitti. Adam kendi kendıne bir şeyler yapmaya çabalıyor. Nazım hiç duymadığımız şiirlerini okuyup duruyor. örneğin aklımda kalanlardan birisı hani 'Güneyde ölmek ıstemiyorum, kuzeyde ölmek istemıyorum' sözleri geçen şiir vardı ya onu okuyor. Thilda, Nâzım için 'müthtş Y rüzgârı olan adam, böyle rüzgar kimsede yoktur' derdı. Ben de 'Nâzım'ın ruzgarı olmayacak da benim mi olacak' diye cevaplardım. Paris'te birlikte çok hoş günler geçirdik." Yaşar Kemal'den, Nâzım'la ılgili değerlendırme yapmasını istiyorum. O da bana Orhan Kemal'den bir örnek vererek, düşüncelerını açıklıyor: "Orhan Kemal, 'Nâzım 7 yaşında bir çocuk' derdi. Ne düşünurse anında söylerdi. Gızlisi saklısı yoktu. Yüreğı ortadaydı. Herkes onun 7 yaşında olduğunu biliyordu, ben de onun bu saflığına tanık oldum." Sohbetlmiz sırasında uzun süre sessız kalan Thilda, söz Nâzım'dan açılınca sessızliğıni bozuyor ve konuşmaya başlıyor. "Nâzım aşık bir adamdı. Ama şu aşk yalnızca kadınlara değildi. Doğaya aşık, şıire aşık, herşeye aşıktı. Yakışıklı adamdı." Nâzım'ın belli kı Yaşar Kemal'in yaşamında büyük bir yeri var. Onu anlatmaktan büyük bir keyıf alıyor. Dosl saydMarıma doğrusu ^iiccıulim. Hcklemezdim. Çünkü ben bu çıkiftmda haksız değildim. ğin, Anadolu halkı 70 yıldır çok zulümçekti diyorum. Onlaryabiliyorlardoğru söylemiyorlar, ya ürküyorlar, korkuyorlar. Türkiye'de bir ilericilik ve tutuculuk kavga^i var. llerici insanlar, benim bu cumhuriyetin ilcricidevrimciyanıniunutupda, yahut gözden kaçırıp da, yahut da kastcn görmemezlikten gelip de, söylemediğimi sanıyorlar. Yahut da devrimlerinyaratıcılannadüşmandırzanncdiyorlar. Ki bunlarbeni tanımıyorlar. Yada yazarlığımı tanımıyorlar. Yazarlığımı sevseier bile beni anlamış dcğillcr. Yazdığım dört ciltlik Incc Memedbuülkenin70yıllıkanatomisidir. Oradaki yazdıklarımın binde birini bu yazdıklarımda yazmadım. Oradaki işkenceleri, oradaki öldürmelerizulmü, o küçiicük makalede nasıl yazardım. Buna kimse ses çıkarmadı. Atatürk Yaşar Kemal, Atatürk konusunda da nelerdüşündüğünü sorduğumuzda şunlan söylüyor: "Atatürk diişmanı olarak sayılacağım ise hiç aklıma gelmemişti. Nereden gelsin. Benim Atatürk için konuştuklarım şu: Ben Marksist bir insanım, olayları ve insanları bu gözle incelerim. tnsan gökten inmez, bir coğrafya üzerinde doğar. Insanadamgasınıocoğrafyavurur. Insan bir dinden gclir, o din daıngasını vurur. Insan, toprağının kültür birikiminden gelir, o vurur damgasını. Komşu ülkelerlc, komşu kültürlerle ilişkisi vardır, o vurur damgasını. Yaşadığı dünya vururdamgasını. Insanın dogal kişiligini yaratan kültürdür. Bu kültüre de kavuşmuş insan, dünya kültürünü de özümserse, o zaman büyük yaratıcı olur. Kendi kültürüne sırtını dönmüş, kendi u ülkede zulüm yok diyorlar... Jandarma Kadirli'den Kozan'a beni hapishaneye götürürken bütün ailem yolu benimle yürüdü. Kaçıyordu, vurduk • demesinler, diye. B "En keyifle okuduğum yazarlardan birisi Ştendhal'dir. Onun 'Kırmızı ve Siyah'ını ve 'Parma Manastırı'nı defalarca okumuşumdur, hâlâ da okurum. önce Nâzım'ın şiırlerini hatmeder sonra Stendhal'e başlarım. Birinde ınanılmaz guzel bir Türkçe, öbüründe ınanılmaz bir roman yapısı. Stendhal, epopeye çok yakın. Montaigne'nin epeyce etkisinde kalmış. Steendhal'i çok seviyorum. Tıpkı arzuhalcı gibi yazıyor. Bütün epopeler gazetedlr. Ne kadar şıirsel olursa olsun, belll bir mantığı var. Shakespeare de buna dahildır. Yahya Kemal'i de bu nedenle sever Nâzım. Örneğin Yahya Kemal'in şu dızeleri' Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Gece şehrin kapısından çıktılar Mehlika Sultan'a aşık yedl genç Kara sevdalı birer aşıktılar' Konuşuyor gıbı bir şey ama aruzla yazılmış bir şıır bu. Nazım, halk gibi konuşan büyük şairler sınıfındandır. ^