Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 CUMHURlYET DERGİ verdi. Bunun sonucu olarak da, Fluxus koalisyonuna katılmış olanlar sık sık, yaptıklannın gerçekte sanat olmadığını ve sanatçı olarak tanımlanmak istcmediklerini belirttiler. Sanat piyasasından korunmaya çalıştılar. Galerilerde sergilenebilinir, müzayedelerdc satın alınabilinir ve özel koleksiyonlarda saklanabilinir sanat objeleri üretmek yerine, bilince doğrudan etkide bulunan ve bellektederinizbırakandeneyimleryaşamayı/yaşatmayı tercih ettiler. Bu nedenle de, geriye olabildiğince az şey bıraktılar. Gerilla taktikleri ve doğrudan eylemlerle sanat dünyasını zaman zaman sabote ettiler. 1962 yılında Londra'da gerçekleştirilcnAykınlarFestivali(Festival of Misfits) gerilla taktiklerine başvurmaları ıçin ilk büyük fırsat olmuştu. Daniel Spoerri, festivalin bir parçası olarak, 1960'larsanatdünyasının marjinal karakterlerinden Victor Musgrave'e ait galeride düzenlenensergideFluxusmılitanlannınyapıtlanndan oluşan koskoca bir labirent kurmak ıstedi. Gustav Metzger galerinin, du varlanna boş çerceveler astı; Ben Vautıersergi boyuncatam onbeşgünsüreyle galerinin pencerelerınden birinde hiç kımıldamadan "canlı bir heykel" olarak dikildi. Emmett Williams ise ziyarctçilere, mühür ve ıstampalarla nasıl şiir yazılabilcceğini gösterdi. Yine Aykırılar Festivali çerçevesinde Çağdaş SanatlarEnstitüsü'ndegerçekleştirilen konserdebukezRobın Pagebirgitan tekmeleyerek salonun dışına sokağa çıkarmış, gitan parçalamada kendisine yardım etmelcri için o sırada yoldan geçenlerden ricada bulunmuş ve gitar onlarca kişinin tekmeleriyle Londra'nın şık bir caddesinde paramparça olmuştu. Robin Page aynca, tuvalin iki boyutuyla sınırlı olmayan, tuvalin önündeki boşluğu (üçüncü boyutu) dolduran çalışmalar da yapmış ve bunlan "meseller" olarak adlandırmıştı. "Meseller"inden birinde Londra caddelerinde kın 1 ıp dökülen gitannın parçalannı da boşluğu doldurnıada kullanmıştı. Tekmelenen gitar, ölü tavşan, Beuys; yemek artıklanndan bir tablo ve Fluxus Sanatta devrimci tufan Akademik sanatı gülünçleştiren, izleyiciden "Sizleri bilmem kaç saat ve dakikanızı sanata ayırmaya özendirmiş olmaktan dolayı pişmanhk duyuyoruz " diye özür dileyen bir akım Flıaus. Ona göre insan olmak eşsiz ve benzersiz olmaktı. HALİL TURHANLI . . . F luxus, çok sayıda devrimci sanat akımını doğurmuş olan bir gerilla dönemin, 1960'lann ürünü. Onu diğerlerinden farklı kılan yanı ıse bir akımdan ziyade, yerleşik sanat kategorileri arasındaki sınırları kaldırmak ve alternatif kültürel formlar yaratmak için bir araya gelmiş bulunan radikal yenihkçi sanatçılarkoalisyonu olmasıydı. Kendisinden önccki karşısanatyaratıcılanndan,dadaistlerden (özellikle Kurt Schvvitters ve Marcel Duchamp'dan), Manzoni ve Yves Klcin'in yenidadacılığından, 1950'lcrin 'happenıng'lerinden, John Cage ve Merce Cunningham'ın Black Mountain College'daki gösterimlerinden izler ve etkiler taşıyordu Fluxus'unvaftizbabası,Amenkalı mimar ve grafik sanatçısı George Maciunas idi. Fluxus sözcüğü, doğa daki ve insan hayatındaki kesintisiz değişimi, sürekli akışkanlığı veyenilenmeyi.durağanlığakarşt koymayı ifade ediyor. Açıktır ki, sürekli değişim içindeki birevrende sanat yapıtı tamamlanmış bir çalışma dcğil, sürekli ilerleyen ve gelişen bir süreçtir. Maciunas, 196061 yılları arasında avantgard bestesi La Monte Young ile işbirlıği yaparak, sahibi olduğu (New York) AG Galeri'de Fluxus adıyla andığı konserler düzenledi. 1963 yılından itibaren yine Fluxus başlığı altında antolojiler yayımlamayabaşladı. 1960'lann ikinci yansında New York'ta, Macıunas'ın öncülüğündekiFluxusetkinlikleriyaygınlık kazanmıştı. Fluxus'un 1970'lerın sonlanna kadar, değişik sanat formlarını yenılıkçı bir yaklaşımla kaynaştıran sanatçılar koalisyonu olarak varlığını sürdürmesini sağlayanda Maciunas oldu. 1966'da kooperatifçiliğe girişerek, Manhattan çevresinde (bugün Soho olarak bilinen yörede) büyük bir sanatçılar komününün oluşmasını sağladı. Beri yandan, ölümüne degin, Fluxusantolojileri yayımlamayı da sürdürdü. 1978 yılında ardından efsaneler, henüz kazanılmamış savaşlar, gerçekleştırilmemiş nice projeler ve en önemlisi de aşağıdaki şu "vasiyet sözler"i bırakarak öldü: "Sanatta devrimci bir tufant ve akmtıyı yiikseltin. Yaşayan sanatın ve karşısanatm ilerlemesini sağlayın ki, Sanatsal olmayun gerçeklik sadece eleşürmenler, sanat merakltları ve profesyonellerce değil, herkes tarafmdan kavranabilsin. Kültürel, toplumsal vepolitik devrimci kadroları birleşik cephe ve eylemde kaynaştırın." Fluxus da tıpkı diğcr karşısanat anlayışları gibi, akademik sanatı gülünçleştırerek onunlaalay etti, yaratma sürecinde rastlantıya büyük önem İnsan benzersiz olandır... Fluxus öncelıkle, sanat yapıtının satın alınabıiinen bir ncsnc ve sanatçının da ayncalıkia bir insan olmadığını kanıtlama girişimiydi. Robert Filliou "sürekli yaratma" ve Gustav Metzger "kendi kendisini yıkan sanat" anlayışlannıbu amaçlageliştirdiler. Filliou, herizleyicinin içindetaşıdığı yaratıcı cocuğu canlandırmak için yola koyuluyor ve ilk adım olarak da, pek çoğumuzun hayli zaman önce unutmuş olduğu bir gerçeği anımsatıyordu: İnsan olmak eşsiz, benzersiz olmaktır. Vc insanlar, tam da bu nedenle yani, benzersizlikle