Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ler'dekı Islanbul Tıyatrosu'nu kıraladı. Sonra da salonlar bırbınni i/ledi. 1914'te Murat ve Cevdet beylerin açtığı Mıllı Sinema ise, Türkler tarafından işlctilen ilk sinema ; oldu. Aynı yıl, I uat U/.kınay ile Kemal Seden, önce Sırkeci'de AIi Bey, sonra da Demirkaprda Kemal Bey sinemalarını açtılar. Aynı U/kınay, malum, Türkiye'dc bir Türkün çektiği ilk tilmi gerçckleştirdi. Yoksa daha oncc yabancılar hayli kamera oynatmıştı Türkiye'de, özellikle de lstanbul'da. Başı, Lumiere kardeşlerin en önemli adamlarından Promio çekmişti. Onun ardından da, Felix Mesguich, Francis Doublier, Charles Moisson, Perrigot gelmişti. Sadece Fransı/.lar mı? Tıpkı Fransız meslektaşları gibı büyük güçlüklerle Türkiye'ye girme izni alan tngiliz, Alman ve ltalyan operatörler de burada lHmler çekmiş ve bir kısmı da, çektikleri filmleri belgesel şeritler halinde Türkiye'de göstermişlerdi. Bir sinema heveslisi Sonuç olarak, yıl 1914'tü, Batı'da sinema ilk altın çağını yaşıyordu, ama Türkiye'de hiçbir Türk filmi çevrilmemişti. WcinbergCambon mücadelesi henüz başlamıştı. ('ambon, lstanbul manzaralarını filme alarak Fransa'ya göndermiş, hatta kopyalarını çekıp Türk halkına göstermişti. Weinberg hemen ona mukabele etti: Fransa'dan aktüel filmler yerine uzun metrajlı fılmler getirdi ve kadınlıerkekli sinema gösterileri düzenleyenbirbaşkarakibine(Assaduryan'a)karşı,okullarda film gösterilerine başladı: Özellikle Mektebi Sultanî (Galalasaray Lisesi ve lstanbul Sultanîsi'nde (lstanbul Hrkek Lisesi). Bu gösterilerde genç bir sinema heveslisi yetişti: Fuat Uzkınay. Türk sinemasına bir öncü olarak hizmet eden Weinberg, 1916' da uyruğundan dolayı Türkiye'den ayrılmakzorundaka'.dı. Onunyerinibaşka bir öncü, Uzkınay aldı. Uzkınay, lstanbul Sultanîsi'nde Dahiliye memuru olarak çalışırken tanışmıştı Weinberg'le. NurullahTilgen'e göre, film makinesine pek meraklıydı. Gösteriler sırasında makineyi inceledi, kullanmasını öğrendi. Weinberg gerçi kimseye makinesini öğretmezdi, hatta göstermezdi ama, Fuat Bey hem okuldaki durumundan faydalanarak, hcm dc Weinberg'e para vererek işi öğrenmişti. Sinema Türkiye'ye, Paris'teki ilk gösterimden sadece bir yıl sonra girse de, Türklerin sinema yapmaya başlaması için aradan on dokuz yıl daha geçmesi gerektı. Ancak, işin keyfı iki taralla da aynıydı. lnsanlar onlarca yıl, hatta yüz yıl önce, perdedc hareket eden resimlcri izlemektenzcvk alıyorlardı. Şimdi dealıyorlar Sinema, ilk gününden bu yana izleyicilerıne keyif verdi, hâlâ da aynı keyfi vermeyi sürdürüyor Adımadım 11 kasımeylemi. Astınlmayanpankartlardaneyazıyordu? Polis kargatulumba götürdüğü eylemcilerin amacını biliyor muydu? Polis memurları Greenpeace'in adını duymuş muydu? Emniyette neler oldu? Eylemcinin kaleminden... Zincirler, iskelet maketleri, Çernobiller ve polisler.,. TtMURDANIŞ 6 azete ve televızyonların haber merkezleri 10 Kasım 1994 perşembe günü şu klasik Greenpeace notunu aldılar, "Lütfen 11 Kasım Cuma günü Büyük Sürmeli Oteli Lobisi'nde olurmusunuz. Greenpeace bir doğrudan eylem yapacak." 11 kasım sabahı, Büyük Sürmeli Oteli'nin lobisinde gördüklcrimız, Türkiyeli ycşiller ve çevreciler Gre enpeace'nin bu doğrudan eyleminin öncekilerden farklı olacağını gösteriyordu. Greenpeace bugüne kadar Türkiye'deki nüklcer karşıtları ile yardımlaşmıştı ama Greenpeace ilk kez bir eylemine Türkiyeli yeşiller ve çevrecileri de katıyordu. Greenpeace'in Türkiyeli, ve "kadrolu" iki eylemcisinden Tolga, doğrudan eylemini bildirdi. Greenpeace Türkiye'de nükleer santral kurulmasını engellemek için Türkiye Elektrik Kurumu'nun Bahçelievler'deki Genel Müdurlük Binası'nın kapılanna eylemcilerini zincirle bağlayacaktı. Bu sırada ölümü temsil eden, kurukafa ve iskelet giysili eylemciler de yere yatarak kapıdaki zincirli eylemciyibloke edeceklerdi Adres ve gerekli mesajlar alındı, herkes en kısa yoldan TF.K binasına doğru yola çıktı. Kıyafettorgiyildi THK'in Bahçelievler'deki büyük binasının yanından geçen yola parkeden kamyonetin etrafında yoğun bir çalışma vardı. Aracın arka kapağından dışarıya zincirler, iskelet maketleri ve elbiseleri, masklar çıkarılıyor, elbiseyi giyen eylemci TEK'in ana giriş kapısına yöneli yordu. Ana kapının yanındaki balkonlara merdivenleri dayayan iki eylemci süratle yukarı çıktı, ellerinde bir pankart vardı. Bu sırada iki eylemci yanlanndaki iki kapıya kendilerini zincirlediler. Aynı sırada ana kapıya ulaşan bir eylemci kendini zincirlemek için ana kapıyı kapattı Fakat ummadığı bir direnişle karşılaştı. Binanın iç güvenlik görevlileri kapıya yüklenip eylemi önlemeye çalışıyorlardı. Kısa bir mücadeleden sonra Greenpeaceli eylemci kendini kapıya zincirlemeyi başardı. Bu sırada kapıyı zorla