Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Ah şu eski fotoğraflar... Ne kadar yabancı, ne kadar eğreti duruyorsunuz o çerçevelerin içinde. Yoksa yabancı bir yerde olduğunuzun farkında mısınız? Bir evden bir eve taşınalı kaç yıl oldu, hatırlıyor musunuz ? CUMHURlYETDERGİ hapılırya. Hilinlinı, koyumayueağını. Aşklaı iiyle kulacuk sanırdım. ( zuman. Yaşlılığı öğrend var ne de kapılışlar. Sur artık benyoktum... Sahi, siz kimdiniz BehlülBey? rin" demış, "Yer kaplamaktan başka bir ışe yaramıyor burada". Sonrasuıalıpıştebucvc, aradanbiryılgeçmesine karşın alıyımadıgmı/ mekana gctırıp plastik boyalı duvara aslılar. Sahi, sız kımsıniz Behlül Bey? Size çeşılli meslekler yakıştırdılar. Kimı tıbbiyeli dedı, kimı kımyager. Kımilerinc görc dc bir çekmecede unutulmuş, yüzyıl sonraortayaçıkacak şurlerın mcçhul ozanı. Ncolursanızolun, şurası açık kı, kendısınc son olarak bir eskici dükkanını seçecek insanlardandeğilsinizsiz... Bu fotoğrafı çcktınrken kim vardı yanınızda? Belki scvgiliniz. Ona da bir isım vcrmck gerekirse ya Münevver demeli yada Hayrünnisa. Belki alıp başını gitmclerc hazırlanıyordu da "dur" diyemedıniz, çektırip bu fotoğrafı verdinizona. Ama belki dekannızdı. Bırakşam suskunluğunuza daha fazla dayanamayıp "gıt" deyivcrmişti, " Konuşabilcccğin başka hayatlar vardır mutlaka". Sonra da albümden bu fotoğrafınızı çıkartıp büyüttürmüş, duvara asmiijtı. Üslclik bcklcmişti de, dünmeyeceğınizi bile bile. Çocuklannız var mıydı? Olsaydı, bu fotoğraf eskicilerc düşmezdi diye düşünüyor insan. Ama ölüm acısının bile bir gün sürdüğü bu devirde bunun nc önemi var ki... Ama'lar bitmiyor ki. Belki de bir çocuğunuz vardı. Şimdi sizin o fotoğrafı çektirdiğinizin iki katı yaşta. Ve şimdi bu fotoğrafın peşinde olmalı. Salt kendi fotoğraflan daeskicilere düşmesindiye... Bir siz dcğilsiniz Behlül Bey bir fotoğrafa sığdmlan hayatı, cskicilcrdc rağbet görcn. Kuledibi'ne gitseniz, bir naylon torba içinde önünüzekoyarlarhayatlan. Fotoğraflararasına sıkışmış birkaç mcktup, mührü silinmiş tapu, havagazı faturası, kimbılir hangi zamanlardan kalma kurdelc parçası, müccvher kutulan "ben de yaşadı m" diyemeyecek kadar yorgundur artık. Incccik bir sızı kalır yüreğinizde, hayattan utanırsınız. Unutmaktırbununadı Behlül Bey. Unutmanın kendini yadsımak olduğunu akıllanndan geçirmeyenlenn manfetıdır Bir de ötekı adıdır yalnızlığın. Hırslann, akıl almaz öfkelenmelerin, ihanetlerin, acılanmaların, umarsızlıkların, pazen yastıklara sevınmelcrın, kar^ı pencerelerin öykülcrını kurmaların, mavılcrin, beyazların alıp başını gitmesıdır. Geriye ne kalır'' Yabancı bir duvarda, yabancı insanlann, yaşamların arasında silik bir görüntü ve unutulmuşluk Sahi, siz kimdiniz Behlül Bey? M # Bu dünya dönüyorsa içinde ben olduğum içindL Müzikti damarlanmda dolaşan. Onunla herşeyi varya dayok edebilirdim. Sözegerekyok sanırdım. Söz sürdü, ben sustum... # Birfilmde, Vivien l karşısında uğra^ıp dııı bu. Halayıldtzolmala yüreklerden süzülmeh ELİFSU erhangi bir evin, herhangi bir duvarında, yaşanırmış gibi yapılıp eskitilmiş eşyalar arasında ne ışiniz var sizin? Ustelık, ne kadar yabancı ne kadar eğreti duruyorsunuz o çerçevenin içindc. Buyaşamlar, kullanılansözcükler, umutlar, surat asnıalar, şu köşedeki televizyondan yüksclen müzik, senlı benli sevişmeler, sabah mahmurlugunda ıçılen neskafeler, evin çocuğunun çaldığı metal kutusu org, rakının masayaşişeylegetirilmesi sizi öfkelendiriyor olmalı... Ama önce size bir isim verilmeli. Mükremin, Saffet, Nazım, Murteza... Hayır, hicbirisi kalemle şekil verilmış kaşlannıza, parlatılmış dudaklarınıza, buğulu bakışlarınıza denk düşmüyor. Sıze Behlül demeli, Behlül Bey. Sizi, Galata'da, Kuledıbi'ndeki eskicilerden birinde bulmuşlar. Ayağının biri kınlmış aslan bacaklı sandalyelcrin, sehpaların, ceviz iki kapılı gardroplann, gramafonlann, çeşmı bülbüllerin, Zekı Müren, Hamiyet Yüceses plaklannın ortasında, çerçevenrzin içinde bir başınaymışsınız. Eskici, "Ne verirseniz ve H # Sistemler değifir, insanlar da. Çocuk bakifları biiyür. Geriye birfotoğraf kalır, cekmecelere sığınmif. Ne ismi vardır artık ne de zamanu..