Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CLJMHURİYETDERGİ yaptırdım. Okadar..." şıyor. Bir de unutulmaktan, yalnız kalmaktan ve ölmektcn korkuyor. Bir gün, yanlanndan arabayla gcçtikten sonra arkasından atılan çığlıkları; "Aaa, o muydu?", "Aaa, bakın Türkan Şoray geçiyor" scslenişlerini duyamamak, unululmanın öteki adı dcgil mı? "Yıllarca, tanınmanın nıutlulugunu yaşadım ben" dıyor Şoray, "Halk çok güzel birycre koydu bı/ı. Hu, manevi bir duygu. Gözlerdeki sevgıyi yakalayabılıyonım. Bunu kızım Yagmıır da hissediyor ve aıınesiyle gururlanıyor. Bunu kaybetmckten korkuyorum." Toplum için taşıdığı korkuları da var Şoray'm. Istiyorki insanlarkötü koşullarda yaşamasın, kirli havayı solumasın... Sıra aşkta. llışkilerınde önce dostluğa önem verdiğini söyleycn Şoray'm hayatında hcrkcsin dc bildiğı iki crkek var. Rüçhan Adlı ve Cihan Ünal. Ikı ilişkısınin de bıtişinin suçlusu sinema degıl Işıylc ilışkilcrini hcrzaman ayrı tuttugunu anlatıyor. Sinemaya adanmış hayat Bugun kcndısiyle hesaplaştıgında, sinemaya verdiklcrini düşünüyor mu Şoray? Belki ama bu sorunun yanıtını o veımeyecck. Sinema tarihçilerinin işi bu. Ankara Film Fcstivali'ndc yaşadığı bir olay var ki, Şoray için gurura vc scvincc ilişkin ipuçlan taşıyor. Festival sırasındayapılanbirsöyleşideonlarcasoru yöneltiliyor Şoray'a. Üstelik cleştirileri de beraberinde taşıyan sorular bunlar. Yaşlılığıncşigindebirkadın sözistiyor."Size teşckküretmekistiyorum"diyorkadın:"Yıllarcabize güzel şeyler yaşattınız. Sadece bununiçinteşekkürediyorum." Sinemayıhalkın yaşattığına, kendisinin ise seyirci ile sinema arasında bir köprü olduğuna inanıyor Şoray. Odabu köprü için tümvarlığınıadamış. Hersenesininherdakikasını sinemaya vcrmiş. Yıllarcaonun sorumluluğunutaşımışsırtında. Değişen koşullara uymaya, en güzelini, en doğrusunu anlatmaya çalışmış. Halk da bu filmlerde bulmuş, bulmak istediğini. Bu filmlerle sorunları üzerine düşünmcyc olanak bulmuş. Bazı filmlerde onunla birlikte acı çekmiş, onunla gülmüş bu halk. tyi de sinemayı yaşatan bu halk şimdi nerede? Neden "Menckşe Koyu" filmini oynatacak sinema bulunamadı? Bu sorunun yanıtı da değişenkoşullardaaranmalı. Adına televizyon denilcn bir kutu var ki, bütün fılmlcri, hayatı eve taşıyor. Buna bir de hcr geçcn gün artan pahalılık eklenıyor ki, beş kişilik ailede öyle her hafta sinemaya gidecek hal bırakmıyor. Şoray'a göre son dönemin fılmlcri dc scyirciyi çekmiyor. Bunlar "entclcktüel bunalımların" altını çizen, yönetmenlerin kcndi dünyalannı anlattığı, kcndidilinibulmayaçalıştıgı fılmler. Bir de Amerikan filmlerinin hegemonyası var. Bunu kırmak oldukça zor. Seyirci artık birer teknik dehası Amerikan fiimlcrini anında izleme şansına sahip. Türk sineması bu fllmlcrlc rckabet etme durumunda. Ama, bütün bunlar yine de sinemaya olan sevginin birtiği anlamı taşımamalı. Telefonlann, mektuplann arkası kcsilmiyor: "Sizi izlemek istiyoruz". Nercdc izleyecekler? Tabii ki sinemada. Ya da sinemayı eve taşıyan televizyonda. lşte bu yüzden Şoray, televizyon filmlerinekarşıdeğil. Artık yeni, farklı bir seyirci kitlesi var. Onlan da gençlik kuruyor. Altmışlı yılların aile seyircisi ise evinde. Sinemacılara düşense onlan sinemaya çekmek. Baş başa verip bu çekim için çözümler önerilmeli. Oylebirfilmyapılmalıki... lşte her şey gelip bu noktada dügümleniyor... Nasıl bir film olacak bu? öncelikle devlet desteklemeli. Y'olun basında. Birses; "kamera. rtık herfllmde birbaskası o... Yaşıyor, hissediyor, oynuyor... İlle de Sabahat Ikı yüzü aşkın filmde, ikı yüzü aşkın karakler arasında bir aynm yapmakta zorlanıyor Türkan Şoray. Hepsi hisscdilcrek canlandırılan roller. Ama bazı filmler var ki, hem konu hem de karakter, oyııncusunda da ız bırakıyor. Şoray'ın unutamadıgı fılmlerı arasında "Mıne" ve fılmle aynı adı taşıyan karckteri, "Scni Seviyorum"un "Selma"sı ve "Selvı Boylum Al Yazmalım"ın "Asya"sı ilk sıralarda. "Vesıkalı Yarim"dcki Sabahat rolünün ise ayrı bir yerı var onun için. Yönctmenler arasında aynm yapmakta zorlanıyor. Kendisi koİay ıletişım kurabildigi için yönctmenle ara.sında pek sorun çıkmıyor. Lütfi Akad'ın setinde, kişiliğine duydugu saygıdan kaynaklanan bir tedirginlık yaşarken Atıf Yılmaz'la bir film çevirmek kurulan arkadaşlıktan olsa gerck, bir keyıf. Ya canlandırmak istcdigi ama. bugüne kadar gerçekleştiremedıgı karakter? Psikolojik sorunları olan bir kadını, onun yaşadıklarını, hisscttiklerini perdcye yansıtmak istiyor. Bir yandan da korkuyor. Ya havaya girer de bu hissedilenleri günlük yaşamına taşırsa? Onun içinburol şimdilikoynanmamalı... Bugüne kadar oynamadığı bir rol daha var, o da büyükannelik. Bu rol için de tarih belli, iki bin yimıi dört yılı. Çünkü o tarihte Şoray, seksen yaşında olacak. O hâlâ "Sultan". Şimdilerde, televizyonda gösterilen "Bir Aşk Uğruna" dizisinin Semra'sı.... Sonra başka kadınlar olacak anlatacağı; Ayşe'ler, Zehra'lar, başka Sabahat'lar, başka Mine'ler. Belki de bir gün bir başkası çıkacak. Yine bir "Karakız" olacak ve ilk fılminde Türkan'ı anlatacak... ^ Sinemasızyaşayamayacak, biliyor. Gençliği, umudu setlere sığdırıyor. Yıllargeçiyor, o artık bir 'Sultan'. Kumeranın ötekiyüzünii tanıyor. O ve sinema. Hâlâ hirlikteler... nulan küçümsenmeyecck para tekliflerine sırt çeviren Türkan Şoray'ın önümüzdeki yıldaki projelerı arasında şarkı söylemek var. Ama yine de sahneye çıkmayacak. Bclki bir kaset dolduracak, belki de bol bol şarkı söylenen bir filmde oynayacak. Müziğintürü de henüz belli değil ama, kaset doldurma isteğinin arkasında "kalıcı bir şeyler yaratma" düşüncesi yatıyor. "Bu benim hobim" diyor Şoray, Geriye ne kalacak? Bilmiyor. "Farklı bir şey bu. Beni sinemanın dışında oyalayacak ikinci bir uğraş." Dünya standartlannda teknolojik donanımgerekli. Bunlar da var. Yani malzeme hazır. Iş helvanın pişirilmesine kaldı. Gerekli olan özgün, çarpıcı bir senaryo ve yaratıcılık. Şoray tanıyı koyuyor. Eksik olan bu işte, "yaratıcılık". Türk sinemasının en büyükeksiği bu işte. Korkular ve aşklar Yıllar öncesinden tescillenmiş bir sultanlık, garanti altına alınmış bir gelecek, bütün bir ömrün adandığı bir uğraş. Bütün bunlara karşın ara sıra da olsa onun da taşıdığı korkular var. önce sinemada iyi bir şeyler yapamamanın korkusunu ta Sıra şarkılarda Gazinoculann sahneye ç ıkması önerilerine, hcr döncmdc önüne su