Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYETDERGl motifı olup çlkıyor ama, Yeşilçam üzerine ığnelemeler de dillerde: "Başrole giden yol, yönetmenin yatağından gcçer." Bu iğnclcmeler Şoray'ın da kulağına gidiyor. Şete ilk girdiğindc on beş yaşında olmasına karşın ne bunu doğrulayacak ne dc sezdirecek bir olayla karşılaşıyor. Üstelik diger başrol oyuncularından fıgüranlara kimsenin böyle bir şey yaşadığını duymuyor bile. Şet, bir işyerı dcğil, sanki aile ocaği. Yemekler paylaşılıyor; soğuklar, sıkıntılar, sevınçlcr. Doğum günleri kutlanıyor. ilk yıllarda onu sete getiren, annesı Meliha Şoray. Yalnız geldiğinde dc korunuyor, kollanıyor, destekleniyor. Namuslu konsomatris İlk fılnılerındc vurgulanan, hep gençliği ve güzellığı Şoray'ın. Yine de bugün gcriye dönüp baktığında yönetmcnlcrın elinde o roldcn o rolc savrulmadığına inanıyor. Bunda jjöhreti erken yakalamanın ve söz sahibi olmanın da önemı büyük. F,h, şöhret de böylc bir şey işte. Sen kurallara değil, kurallar sana uyar... Şoray'ın kurallarındanbiri öpüşmemek, scvişmemek, hatta çıplak görünmcmek. Hani tanı öpüı>me sahnesı geldiğinde kameraya bir çıçek ya da pırıl pınl gökyüzünü göstcrir ya, o filmlerin başrol oyuncularından biri o. Pavyona düşse de, sınıfıbelirsizsalonlardaşarkı söylese de namuslu. [Iline erkek eli değdirmiyor. Bütün kötülüklerin içinden geçiyor, ama tcmizkalıyor. lijte bu yüzden, ilk kez sevişme sahnelerinın yer aldıgı "Mine" filmininçekimindezorlanıyor. Settekilcrin bakısjları, yatağı hedcf almıs kamera, şaskına çeviriyor. Filmı bitiriyor ama, Atıf Yılmaz'a söylene söylene. Sıkıntı, fılmi çevirmeklc de bitmiyor. Yakınlarından üç kişiyi, sinemalara yolluyor, seyircinin tcpkısini gözlemlesin diye. Bakıyor yadırganmıyor, rahallıyor. Öylc ya, televizyondaki yabaneı fılmleri izleye izleye seyirci dc artık gerçek karakterlerden yana. Sevismek de gerceklik değil mi? Gerekiyorsa, Sultan da sevişebilmeli. Yaşamının herydının her dakikasını adadığı sinemaya hiç ihanet etmediğine inamyor. Belki de oyüzden sinema da onu seviyor ve sevecek. Sinemaya adanmış bir hayat ve bir 'Sultan'.. Osmanlı 'dan buyana kimselere nasip olmayan bir unvanı var onun; "Sultan ". Otuz beş yılda ikiyüzü aşhnfilmle edindiği bu unvan Türkan Şoray'ın peşini hiç bırakmayacak gibi. Artıkonun da başka biri, sıradan bir Türkan Hanım olmaya tahammülüyok. yaşıyor ve oynuyor... Otuz beş yıldır dcfalarca yazılmasına karşın okumayan, öğrenmeyen kaldtysa vc mcrak ediliyorsa, Türkan Şoray'ın da sinemaya girişi bir tesadüf... Komşusu ve o döncmin tanınmış oyunculanndan Emel Yıldız'la bırlıkte tllm setıne gidiyor Şoray. Bir köşede sessiz sedasız otururken yönetmcn Türker Inanoğlu'nun dikkatini çekiyor. Karsı çıkmalan fayda ctmiyor; o artık Inanoglu'nun yöneteceği "Köyde Bir Kız Sevdim"in başrol oyuncusu. Nevzat Pesen'le "Aşk Rüzgân", Osman Seden'le "Güzeller Resmi Geçidi", Sami Ayanoğlu'yla "Siyah Melek" ve alıp başını gidiyor. Televizyon yok, radyo sadecc "Arkasi Yarın"larla düşleri zorluyor, "dünyayı izlemenin cn kolay yolu" olarak da gcrıyc bir tek sincma kalıyor. Devir, Istanbul'un taşıyla toprağıyla altın bilindiği bir devir. llk gecekondu semtlerı bile çoktan eskimeye yüz tutmuş. Kente alışmak da zor, kentlileşmek de. Kimlık bunalımını atlatmamn yolu, yoksulluğu altctmiş, yükselmiş birilerini perde de olsa görmcktcn geçıyor. Karakız'dan "Sultan"lığa giden yolda Türkan Şoray bir umut şimdı. Ya fakir bir kız olup lyice yakınlaşıyor onlara ya salon kadını olup fakir mahallesinde sosyete gibi davranmaMnı öğretiyor. O yıllarda "Artist olucam" sevdasına kapılıp evden kaçmalar sıklaşmasına rağmen kımseler ona kızmıyor. Ne ona ne de aynı dönemi paylaşan Hülya Koçyiğit'e, Fatma Girik'e, Filiz Akın'a kızılabıliyor. Çünkü onlar bir hayal âleminin lanrıçaları. Yakın amadokunulmaz... Türkan Şoray kırpiğı bir örgü Kamerayla stop arası... Her fılınde başka bir kadın. llk filmlerin o hep birbirinc bcnzer kararklı karakterlere nasıl büriinüyor? Önce o karakter, yaşayan biriyse onu araştırıyor. Nasıl yaşıyor? Neler hisscdiyor? Bu soruların yanıtını aldığında artık o kadın gibi hissediyor. Bir de kostüm var. O filmdeki karakterın giysilcrini giydığınde daha kolay hissedip yaşayabilıyor Şoray içın "rol kesmc" diyc bir şcy yok. Kamerayla stop arasında gCv'en sürede o fılmi, o filmın karaklerini yaşıyor. t'ğer âşık olması ge••ekiyorsa karşısındaki oyuncuya o