Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U R A K E L D E M ünya garip bir süreci yaşıyor: Bir yönüyle evrensel kültür adı altında lek tıp ve kolay tükctılen bir kültür beş kıtada alıcı buluyor, diğer yönüyle ctnik ve ulusul kimi özellikler "ıstenen yerlerdc" ön plana çıkanlarak ınsanlar birbirlerinden uzaklaşlınlıyor. Son yirmi yılda teknolojideki başdöndürücü gelişmelerden sonra iletişim ve ulaşım sistemlerinin ya^adıklan devrim, hem insanlar, hem de düşünceler için mesafeleri iyiden iyiye kısaltmış durumda. Kitle iletişim endüstrısinin çağdaş hızı ve araçlan, Nevv York'u Pekın'le, Kahire'yi Rio'yla komşu yapmaya yetecek düzeyde. Televizyon ekranlannda dünyanın her köşcsinden insan, aynı haberleri, aynı olaylan, aynı konserleri ve aynı fılmleri paylaşabiliyor. Ya da İstanbul'dan uçağa bınip sekiz saat sonra Okyanus'un öte yakasında, ABD'de ya da Tokyo'da olabiliyorsunuz. Ama şu çok sözü edilen "dünyanın küçülmesı" olgusuna karşın, dipdibe ülkelerde yaşayıp çoğu ortak özellikleri paylaşan insan topluluklan arasında, sanki kilometrelerce mesafe varmış gıbi yapay duvarlar oluşabilıyor. Ya da, aynı sınırlar içinda yaşayan etnik topluluklar bırbırlerinin küllurlerıne alabıldığıne yabaneılaştınlıp ucu/ çıkarlar uğruna düşman edılebilıyorlar. F.gemen dünya sistemi "dünya küçüldü" gürüllülcriyle "insanlann yakınlaştığından" sözü ederken, bir yandan da ışıne geldıği yerlerde ilkel bir milliyctçilıği moda halıne getırip yıllar boyu birlikte, ıçıçe yaşamış insanları bo/yap oyunu gıbi bırbırinden koparıp "böl ve yönet" senaryosunu sürdü DEMOKRASİ SAVASIMININ SARKILARI D tan geçiyor. Birbirimizin müziğini, edebiyatını, sinemasını hiç değilsö asgari ölçülerdc lanımalıyı? ki, çok renkli bir dünya kültürü mozayiği üzerinde gerçek anlamda cvrenseli yakalayabilelim. Afrika'nın, Latın Amerika'nın, Irlanda'nın, Orta Doğu'nun, Uzak Asya'nın müziklerinı tanıyıp, onlan "yadırgamaktan" kurtulduğumuz ölçüde evrensel bir perspektife yaklaşabiliyoruz. Bu, geleneksel ve etnik olanı savunma ve korumayı saplantı halıne getiren bir tutuculuk biçiminde algılanmamalı. Yalnızca çağdaş olana ulaşmada bir "ön koşul" bu. Peter Gabriel, Jean Michel Jarre, Andreas Vollenweider hep bu rüyor. Işte Ciuneydoğu Asya, ışte Güney Afrika, ışte eski "Doğu Bloku" ülkeleri. On doku/uncu yüzyılda "ilerici" ö/ellikleri olduğu varsayılabilecek milliyetçilık, bugün artık tedavı edılmediği takdirde yırmi bırinci yüzyıla ulaşamadan dünyanın başına çok ciddı işler a çabılecek bir hastalık nıteliğı taşıyor. Çözüm evrensel bir "insanlık kültürü"nü oluşturup dünyada bunu egemen kılmaksa eğer, bunun yolu iletişim devrimi uzantısında ticari ve yapay birtakım "paketler" oluşturmaktan dcğil, öncelikle "dünyalı kültürler"i tanımak' yoldan geçmediler mi? Bir diğer önemli nokta, diğer kültürlere ait geleneksel ya da popüler müzikleri dinlerken, ezgilerin, tınıların ve armoninin ötelerine uzanıp, o müzik ürünlerinin oluşmasında etkili olan toplumsal arkaplanı görmek ve ıncelemek. Çoğunlukla Batı, kendi dışındaki kültürel oluşumlara farklı bir gözlükle bakar. Bu bakışa göre "egzotik" olması önemlidir "farkh" müziklerin. Afrika'da, Uzak Asya'da, Karayipler'de üretilen müzik, onu eğlendirdiği ve farklı olduğu ölçüde ilginçtir. Dolayısıyla Latin Amenka'da askeri diktatörlüklere karşı mücadele edenlerin; Yunanistan'da Albaylar Cuntasfna direnenlerin, Zimbabvve'nin bağımsızlığı için çalışanların yaptığı ve dınlediğı müziklere pek sıcak bakılmaz. Oysa evrensellik, böylesi "sıcak" atmosferlerin paylaşılmasıyla yakalanabılır ancak. Dünyadaki her renk, her dil ve her kültürden insan için, paylaşılacak "demokrasi mücadelesi"nden da1 9 9 3 S A Y I 3 86 C U M H U R İ Y E T DERGİ 1 5 A Ğ U S T O S , 1.1) ' •• (> I l ı ••> L • 1 ,ı H i 0 1 'i 1 \ ı \) H M U 0