Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S E N N U R S E Z E R ESKİ EVLER, YENİ YASAM ygarlığın bir anlann yaşama biçimidir bence. Anadolu'da, Rumeli'de, Istanbul'da, Türklerin ya da Türkiyeliler'in çağdaş yaşam biçimini kiskandıracak bir uygarlığı yaşamış olduklarına inanınm. Mimarinin gereksinmclcre yanıt verdiği kadar güzel olduğuna. Bu yüzden şehrin dokusunu korumuş bir bölge, bir sokak kahnışsa, ille gençler de görsün isterim. Heyecanımı paylaşmak için. Safranbolu bir bülümüyle dokusunu koruyan bir kcnt. Kula, Taraklı, Bursa, İstanbul/Sülevmaniyc sÎT alanları gibi bir SİT alanı. Zonguldak Kültür ŞenliğYnin Safranbolu gezisine katılamayanlan da bu yüzden "gidin, göriin" diye yüreklendirdim. Anıa, bizim toplu gezimizde duymadiklarımız geldi kınk dökük öykülerle: "Halk, bu korumadan hiç ınemnun değil." "Badanaların kireç vc toprak boya ile yapılmasının şart olmasına kızıyor." "Müfettiş olabilıriz diye evlerin ivini görmemizi engclledilcr." Vc uyarıcı bir öykü, Cengiz GündoğdıTdan: "Bu evler yanabilir, dedim. "Yanacak inşallah" dediler. U Bir uçta niifusu biiyüyen, planlanmadan yapıma açılan Karabük, Karabük'iin artan nüfusıma çarpik kcntlcşmenin beton evlerıvle vanıt veren, Saf ranbolu'nun eski yazlığı Bağlar. Bir yanda az da olsa botonlaşması durdurulmuş SafranM bolu'nun "çarşı sı. Tüm Türkiye'nin bildiği adla Safranbolu Evleri. Eh, bu para kazanma çağında, kim ne etsin, uygarlığın estetiğini. Üç kuşağın birarada yaşamasına olanak veren evleri. Arasta'nın, Kültür Bakanlığı'nca onanlan, kirası 19 bin liradan 50 bine çıkanlmış dükkânlanndan, satılan hediyeliklerden gelen kârla yetinilme/ ki. Belki bir "ev turizmi", "Türk evleri pansiyonculuğu" başlasa, yöre halkı, bu evleri yaşatmayı düşünür. Yoksa, Boğaz'daki yalılar gibi "kaza .yangınlan" alır gidcr başını. Türk evlerlnin Işlevselllği Soyu heıncn hcmcn tükenmiş de olsa, ülkemizde bir Türk evleri ö/clliği var. Her yörenin iklım ve malzeme özelliklerine uygun, yaşama biçımıne, geldikleri yörelerden edindikleri deneyleri katan Türk evleri. Elbet, son biçimlerini yüzyıllar süren deneylcrlc edinmişler. Kendilerinden öncc, o topraklarda yaşayanlann deneylerinden, uygarlıklarından yararlanmışlar. Ama her taşın, her tahtanın bir işlevi olması gerektiği gerçeğiyle bir mimari anlayış geliştirmişlcr. Bugünün özenti beton yapılannın yaşanmışlığına inat. Ben ve benim gibi elli yaşına gelmişlerin a/ da olsa içinde yaşadığı, anımsadığı evler bunlar. Bu evlerin oluşturduğu sokaklar. önce tstanbul'daıı ba^layalım. Saçaklan birbirine değiyor, kafesleri insanın içini karartıyor diye küçümsediğimiz evlerden. Bugün acımasız sıcaklarda, habersiz bastıran sağınaklarda sık sık anımsıyorum bu evleri. Balkanlarda, korunmuş sokaklan görünce anlamıştım, nasıl yaşanacak sokaklar kurduğumuzu. Gölgelik sokaklar, "saçakaltı kuru, korunakh" yollardı önümüzde uzanan. (Elbette, Sırplann bombardimanı Bosna'da bir şey bırakmadı. Bari Üsküp kalsa.) Kafesler, panjurlardan daha pratiktı, evı dış gö/lerden korumakta, güneşten de. Ev boyu uzanan küçük pencereler evin her yönden ışık almasını sağlıyordu. Ana yapım malzemesi tahta, hem nemi önlüyordu hem depreme karşı bir güvenceydi. Tahtanın hep bir "göçcbclik" öğesi olarak görüldüğü, kınandığı çabuk yok olduğu savlannı koruyanlar ya nemli betonda yaşasınlar ya iki yüzyıllık konaklara bir göz atsınlar. Bir olanak daha var. örnekleri tek tük de kalmış ol 18 CUMHURİYETOEROİ 1 5 A Û U S T O S 1993 SAYI 386