07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

merikan spesiyalitesinin adeta gamitürü geniş yığınlar için pek fazla bir şey ifade etmez. Türk sineması o dönemde seriallerden yalnızca filmin uzunluğunu ve görkemini ortaya koymak için kısım sözcüğünü almıştır. llanlann tümünde normal filmlerin seriallerin başansını kıskanırcasına kaç kısım olduğu belirtilmiştir. Oysa seriallerdeki kısım ile normal fılmın bobinlerinden oluşan kısım arasında çok farklar vardır. Maskeli Süvari'de kısımlar heyecan doruğunun başladığı yerde biter ve başlar, Muhsin Ertuğrul'on Allah'ın Cenneti'ndc ise Münir Nurettin'in Boğaziçi'nde mehtaba karşı akuduğu şarkılarla sürüp gider. Kısacası normal u/unluktaki filmlerde seriallerden ödünç alınan kısım o yıllarda yalnızca seriallere öykünmeden (ya da alışkanlıktan) kaynaklanan bir reklam aracı olarak kulİanılır. Türk sincmasının tanhinde seriallere rastlanmaz, ama seri filmler dünyadaki örnekleri denli çoktur. Üstelik, seri filmler, neredeyse Türk sınemasının doğuşu ile eşzamanlıdır. Amerikan sinemasında seriallerin yapıldığı dönemlerde Türk sinemasında da seri filmler çekilmeye başlanmıştır. Amerikan sinemasındaki senallerle, Türk sinemasındaki seri filmlerin yapım yıllanndaki eşzamanlılık sinemamızın seriallere özenıp de çıkış yolunu seri filmlerde bulması şeklinde açıklanabılir. Sinemamı/daki ilk serı fılm Şadi Fikret Karagözoğlu'nun yönetmen, senarıst ve oyuncu olarak Malul Gaziler Cemiyeti adına 1921 yılında çektiği Bican Efcndi scrisidir. Bira/ Daniel Rich'nin Bahane (Le Pretexte), biraz Ibnürrrcfık Ahmet Nuri Sekizinci'nin Hissei Şayia, bııa/ın da ötesınde Şarlo tiplemesmden esinlenerek (esınlenme ne demek, açıktan açığa fazlaca öykünerek) kolanlan Bican Efendi serisınden hepsi kısa öykülerden oluşan Bican Efendi Vekılharç, Bican Efendi Mektep Hocası ve Bican Efendi'nin Rüyası olmak üzere üç fılm yapılmıştır. Bu filmlerin şimdilerde nerede olduğu ise pek bilinmemektedir. Muhsin Ertuğrul'un Takfon Nalyan ve Dikran Cuhaciyan'ın operetinden aynı adla sinemaya uyarladığı Ix'blcbici Horhor (1923) ile Leblebici Horhor Ağa (1934) filmleri arasında ise ne gibi benzerlikler olduğu bilinmemektedir. 1934'te yapılan birincisinin ikinci versiyonu mu, yoksa ılkinin devamı mıdır? Orası da pek bılınme/ önce Muhsin Ertuğrul tarafından sinemaya aktanlan (Nasreddın Hoca Düğünde1940) daha sonralan ise Ismail Dümbüllii'nün yaptığı Nasreddin Hoca filmlerinı ise seri fılm saymak pek olası değil. Çünkü bu filmler aynı kahramanı ele almalanna karşılık farklı oyuncularla yapılarak seri olmanın dışına çıkmışlardır. Faruk Kenç'in Murat Sertoğlu'nun CUMHURİYET D E R O İ 1 4 MA R T yapıtından uyarladığı Çakırcalı Mehmet Efe (1950) ise kimilerine göre sinemamızdaki ilk bölümlü fılmdir. Bu film o yıllara göre bir hayli uzun olması nedeniyle piyasaya ikiye bölünerek çıkanlmıştır. İlk bölüm Çakırcalı Vichmet Efe, diğeri ise Çakırcalı Mehmet Efe Nasıl Vuruldu? adlarını almıştır. Böylece tek film olarak yapılan Çakırcalı, IstanbulAnd filmin bir taşla iki kuş vurma isteği ile birden bire bölümlü (hatta bu fılmi yapılış açısından dcgil, ama uygulayış açısından Türk sinemasının ilkve son seriali saymak olası) film olmuştur. Ardından yapılan Çakırcalı Mehmet Efe'nin Hazinesi ile serıalden seri filme dönüşmüştür. Böylece tek olarak tasarlanan film hem serial hem de seri filnı olup çıkmıştır. Türk sinemasının geçmişinde böylesine garip, ama gerçekler bir hayli fazladır. Hatta bu konu üzerinde ciddi bir araştırnıa yapılacak denli. Adedi ikiüç arasında sıkışan Edi ile Büdü, Dünbüllü, İki Kafadar, Çete ve bunlar gibi birçok filmı saymaysak, Türk sinemasının önemli seri filmleri arasında şunlan sayabiliriz: Komedi türünde Cilalı tbo, Turist Ömer, tlyas Salman'lı Bilo, Kemal Sunal'lı Şaban, Hababanı Sınıfı, Kcloğlan, salon kotnedisınde Küçük llaııımcfcndi, Güllii, çocuk oyunculu Ayşccik, Yumurcak, Sezercik, argolu türde Posforlu Cevriye, Adanalı Tayfur, seks türünde le yabana kaynaklı Uçan Adam'lan Ringo'lan Maskeli Siivari'leri de bu seri filmler içine katmak olası. CllalıiboveTuplstÖmar Cilalı Ibo (Feridun Karakaya) ile Turist ömer (Sadri Alışık) hiç kuşku yok ki Türk sinemasının komedi türündeki seri filmlerinin en unutulmazı ve kendilerine özgü değişik tatlan olan yanlarıyla da en sürekli olanlandır. Bu sürekli oluşa iki usta oyuncunun bu tiplemelere getirdiği olağanüstü katkılar da önemli rol oynar. Osman Seden'in yönetmenliğıni ve senaristliğini yaptığı öncü iki fılmle bu tipi patentleştiren Feridun Karakaya her güldürü oyuncusu gibi saf, iyiliksever, her zaman âşık, güçsüzlüğünü ve zaaflannı argoya kaçan sözleri ve tavırlanyla ortaya koyan ve iyilerin yanında olan bir halk kahramanıdır. Peltemsi konuşması, onca güçsüzlüğüne rağmen küçük dağlan devırmeye yönelik tavırlan, becenkliliğinden çok beceriksizlığiyle güçlüklerin üstesinden gelme şanslılığı ile bir yandan saf, öbür yandan cin gibi açıkgöz, sıradan, kendi halinde küçük adamın bir çeşit beyazperdeye yansımış bastınlmış özlemlennin dışavurumudur. O, boyuna posunna ve konumuna bakmadan en güzel kızları sever, en güçlülen devirir, sonunda elde ettiklerini iyilerc dağıtarak sevınç satın alır. Devasa bir yaratıkla dövüşmek için Hüsnü, Behçet'lı dı/ıler, tanhsel seruven türünde ise Karaoğlan, Malkuçoğlu, Tarkan, Battal Gazi ilk akla gelenler oluyor. Tabiı bu listeyi daha da uzatmak mümkün. örneğin Cüneyt Arkın'ın hem kurban hem yargıç rolünü üstlendiği Cemil tiplemesinden oluşan filmler Parldun Karakaya'nın yarattı«ı Cilalı ibe (»n Ustta) v« Balgln Donık'un KüçUk Hanım sOTllml dfinamln bttyUk hasılat yapan fllmlarlydl. 1993 SAYI 364
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle