Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U R Ç A K E V R E N Cilalı İbo'dan Parçala Behçet'e DIZILER ONCE YESILCAM'DA DOGDU Türk sineması tarihinde seri fılmler dünyadaki ömekleri kadar çok. Üstelik bizdeki seri fılmler neredeyse Türk sinemasının doğuşuyla eşzamanlı. T elevizyon ile sinemanın flörtünden seriyallerin, pek de umutlu saytlmayacak izdivaçlarından ise seri filmlcrin doğduğunu söylemek sanırım pek yanlış olmaz. Bu evlilik tanımlamasını bir çcşit hesaplaşma düzeyinde de algılamak olası. Televizyon önce sinemayı yok etmek istemiş, sinema da sonralan tarihine gömdüğü kimi türleri günümüzün bu en yaygın ve de en etkili görsel medyasına armağan ederek kendince bir öç almıştır. Elbetteki izdivaçlar, hcsaplaşmalar ve de öç almalar işin fantezisi. Gerçek ise; bir zamanlar sinemanın neredeyse ana türü olup da sonralan unutulan (ve değerini yitiren) türlcrinin bugün tclevizyonların en gözde ı/lcnccleri arasında yer alması. Bunun adına ister alışvcriş, ister hesaplaşma deyin, lıpkı tarih gibi sinema da bir tekerrürden ibaret sonuçta. Yvfllçam'ın «n UnlU çocuk tlpl*m*l«rlnd*n Ayf*cik (Z*yn«p D^lrmancloğlu) II* Turlat öm«r (Sadrl Alışık) 'Ayfcclk Clmclm* Hanım'da. Bugün ekranda, geniş yığınlann büyük bir beğeni ve heyccanla ızledikleri 'dizi/bölüm'lerin atası hiç kuşku»yok ki sinemanın ilk dönemlcrinde (sessiz çağında) kotardığı serial/episodc ya da serial/kısım türünün günümüze uyarlanmış, gclislirilmiş şeklinden başka bir şey değil(|ir. 1920'lerde ortaya çıkan, 1930'larda altın çaginı yaşayan heyecangerilim yüklii, bol hareketli, vurdulukırdılı, kaçıp kovalamacalı, uzunlukları 15 ıle 20 dakika arasında değişiklik gösteren 12 ile 15 kısıın arasında bölümlerden oluşan seriallere İngilizce'de içcriğinden çok biçimine (anlatım şekline) göre ucurumdan sarkanlar anlamında cliflhangcrs denilmiştir. Sinemanın popülerlığini biiyük boyutlarda basite indirgeyip çocuklaştıran, duygusal ilişkiler yerine mekanik yapısıyla şablonumsu olaylarla iyi kölü tipler yaratan serialler, ellili yılların oıtalanna dek sincmadu egemenliklerini sürdürmüşler, TV'nin ortaya çıkıp yaygınlaşmasıyla da bu misyonlannı ekrana devretmişlerdir. Seriallerin ikiz kardeşi ise serifilmlerdir. Seri filmlerin doğuşu da serialler denlı pek gerilcre gitmcse de hemen hemen ikisı dc aynı döncmlerde yaygınlaşma olanağını bulmuşlardır. Seriallerin oldukça kısa olmasına karşılık seri filmler normal uzunluktadır. Ayrıca serialler kaç kısım olursa olsun aynı tip ve olay örgüsünü işlerler. Hcr kısım olayın en heyecanlı yerinde noktalanır, diğcr kısım ise o heyecan yüklü yerdcn başlayarak bir başka heyecanlı duruma dek sürdürülür. Böylece heyecan fırtınası seriallerin izlenme alışkanlığını ortaya koyar. Seri filmler de ise tipler aynı olmakla birlikte her olay konu kendi içinde biter sonuçlanır. Yani tipin dışında konusal bir devamlılığı yoktur. Bu ayrımı örneklemek gerekirse; dünün Maskeli Süvarisi ile bugünün Dallas'ı, ya da unutulmaz TV di/isi Kaçak'ı seriallere, dünün Yalnız Süvarisi ile bugünün Komiser Columbo'su ya da Cinayet Dosyası da seri filmlere (sinematelcvizyon karşıtında) eş düşer. Elbetteki amacımız seriallerle seri filmlcrin dünya sinemasındaki gecmişiniserüvenini işlemck (leğil. Nasıl olsa Alan G. Barbour "Days of Thrillis and Adventura" yapıtında bunu dört başı mamur bir şekilde anlatmış. Amacımız yalnızca Türk sinemasındaki karşılığını ya da daha iyimser bir tavırla izdüşümünü bulmakaraştırmak. Türk sinemasında seriallere örnek gösterilecek yanılmıyorsam tek bir film yoktur. Yirmili yıllarda enıekleme dönemini yaşayan, 3()'lu yıllarda ise 1 ile en fazla 5 film ürcten bir sinemanın o yıllarda seriallere harcayacak pek fazla zamanı yoktur. Üstelik yabancı filmlerin egemcnliğine bırakılan seyirci, seriallerin en dayanılmaz ve de en heyecanlısını Amerikan spesiyalitesi olarak gereğinden fazla almaktadır. Muhsin Ertugrul'un Fena Yol'u ile Milyon Avcıları başta olmak üzere bu dönemde çektiği diğer filmler ise bol miktarda üretilen AD E R O İ 1 4 M A R T 1 9 9 3 S A Y I 3 6 4 8 C U M H U R İ Y E T