Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZARIN PEIMCERESİIMDEN dan çıkan öğrencilerden biri sınavı yapan kadın profesörün makyajlı kızlara çok sinirlendiğini açıklayınca sınıfın en aşagı yarısını oluşturan kız öğrencilerin tuvalete üşüşüp rujlannı, allıklannı, ellerine ilk geçen nesneye silerek çıkmaya çalıştıklarım bir göreccktiniz. Bütün bunlar olup bittikten sonra açıklamayı yapan öğrenci "Bunun yalan" olduğunu söyleyince kızlarda oluşan infıalin ve o çocuğun güç bela kaçarak linç olmaktan nasıl kurtulduğunu da görmeye değerdi. O gün anlatılan muziplikler bunlardan ibaret değildi; ben, belleğimde iz bırakanlan aktardım. Bu muziplikler sadece birer çocukluk, okul yaşlarının yaramazlığı, birer kabına sığmazlık olayı mıydılar? Bence hayır! Bu olaylarda o muziplikleri tasarlayanlar konusunda herhangi bir çocuk rüyasından, çocuk resminden daha çok ipucu vardır. Bu olağanüstü muziplik tasanmlan o çocuklarda bulunan bazı potansiyellerin de işaretidir. Böyle muziplikleri düşünebilen gençler arasında yannın iyi öykücüleri, romancıları, tiyatro yazarları bulunabilir. Bunu geçcnlerde Paul Bowles ile ilgili bir yazı okuduğumda daha iyi kavradım: Ünlü Amerikalı yazar, Afrika'da akrep avladığını anlatıyordu bir yerde: "Akrcpleri çubuklarla avlıvorduk. Çubukların ucunu öncc tüküriiklüyor sonra akreplerin içinde yaşadıkları yuvalara gidcn deliklere sokuyorduk. Akreplerin birer istakoz gibi çubuğu yakaladıklarını hlsscdebilirdiniz. Hı/.la çckmezseniz bu yaratıklar dışarı kadar taşınama/dı. Bu şekilde yakalandıklarımızın dikenlcrini tırnak makasıyla kestikten sonra akrepler zararsızlaşırdı." Yazar ve arkadaşları bundan sonra kente döner ve bir İspanyol kahvesinde bu akrepleri tanıdıklarına atarak, ortalığa salarak herkesi korkuturmuşlar. (R. Tempest: "Paul Bowles: Çuieter Days in Tangier". Int. Hcrald Tribune, 24.2.93) lyice incelendiğinde Edgal Allen Poe ve H.P. Lovereraft gibi yazarların da özgeçmişlcrindc bu gibi tnuzipliklerin bulunacağına inanmaktayım. Okul çağında mektepteki otoriteyc karşı bu muziplikleri yapanlan ben eskiden demirperde gerisinde, şimdi de baskıcı rejimlerin, diktatörlüklerin hüküm sürdüğü Üçüncü Dünya ülkelerinde yazmaya çalışan edebiyatçılara benzetiyorum. Ycryüzünde iletişim ve ulaşım olanakları arttıkça geri kalmış ülkclcrin diktatörleri bugün sadece kendi memleketlcrinde değil Salman Rüşdü'ye ve Aziz Nesin'e yapıldığı gibi başka ülkclerde de yaşayan yazarların düşüncelerini kısıtlamak, sansürlemek, törpülemek istiyorlar. Okulda muziplik yapan çocuklan ben biraz da böyle baskı altına alınmak istenen yazarlara benzettiğim için scviyorum. Bu muziplikleri yapanlara ne olmuş? Kimi işi yakalanmadan atlatmış; bir böliimü "şanssızlık" ya da "kalleş espiyonlar" yüzünden yaİcalanmış, çeşitli cezalara çarptırılmışlar. Oysa ne büyük haksızlık! Böyle güzel muziplikleri tasarlayabilen öğrencilere hiç olmazsa mezun olduklarında üç beş ekstra puan verilmeli. Mümbit imgcleri nedeniyle dünyalannı karartnıak yerine önlerine en güzel şans kapılan açılmalıdır. M tü! öğretmenin tam oturduğu yerin ardında duran karatuhtaya, başı öğfetmenimin başının durduğu ycre gelecek şekilde eşek, inek, geyik rcsimleri çizerdim. Kiirşıdan bakınca öğretmen gcyik ya da inek gibi boynu/lu, eşek gibi uzun kulaklı görünürdü. Yatılıydık, ertesi giin imtihan vardı. Bir arkudaşımız "Ben yatıyomm, saati beşe kurdum. Sabah erken kalkıp son bir göz atacağım." deyip yattı uyudu. Saati yanm saat sonra beşe alıp çaldırdık. Yatakhanedeki bütün saatleri üşenmeyip beşe almıştık. Gerçekten "beş" zannedip uyandı, elini yüzünü yıkayıp giyindi. Tam ders çalışacakken gülmemizden olan biteni anladı... Bir yerde oturmuş birbirimize okul muzipliklcrini anlatıyorduk. Muzipliklerin daha karmaşıklan da vardı: Yabancı bir okuldaydık. öğleden sonra matematik sınavı vardı. Bizden küçük sınıfın da dersi boştu. Sınavın yansına gelen bir zamanda Istiklal Marşı'nı söylemelerini istedik. Alttaki sınıftakiler, marşa başlayınca hcp beraber ayağa kalktık. "Ne oluyor?" diye soran matematik öğretmeninc cevabımız ha/.ırdı: "Ulusal marşımı/.dır, her duyduğumuzda ayağa kalkarı/!" Bu bir türlü sonu gclmez, ulişagelmişten dört misli fazla süren marş boyunca hcrkes yanındakinc baklı, konuşabildi ve sınıfça o gün çok iyi notlaraldıydık! Lisenin son sınırıııdaydık. Organik kimya kitabının bir ycrinde, alkolde erililmiş potasyum hidrokside anilin ve galiba ctcr eklenince "fenil izosiyanid"in elde edilcccği yazılıydı. Başka bir yerinde de, "fenil izosiyarıid"in çüriik balık kokusunu kuvvetle anımsatan bir kokuya sahip olduğunu okumuştuk. Mustafa Balmumcu'dan bütün bu gerekli malzemeyi bulmuş, okula getirip karıştırıp uygun bir yere dökmüştük. Ortaya çıkan koku o kadar kötüydü ki, mektebi tam bir giin tatil etmek zorunda kalmışlardı. Kızlar gcnellikle dalıa "mülayim" şakalar yapmışlardı. "Apple pie bed" yapardık. Bu nedir? Yatağın şiltenin üstünde kalan çarşafını yandan yukan doğru kıvınr, yorganın, yastığa yakın kenannın üstünden o Muzip çocuklap n üç yaşındayken babam beni banyonun lambasını gevşetip banyo küvetindeki suya çini mürekkebi döktüğüm için dövmüşbüküp dışa devirirdik. Gören bunu iki çarşaflı, normal bir yatak sanırdı. Ancak, yorganı biraz açıp içine girmeye kalktığında, yastığın altından bir süre normal şekilde uzanan, ancak yatak ucuna kadar gitmeyip yolun yansında yönünü değiştiren, yeniden yastığa doğru yönelip yastığın alt kenannda yorganın üzerine bükülen çarşafın oluşturduğu cebe ya da çıkmazâ ayağını sokunca, aşınr, bazen de çarşafı yırtıverirdi. Bir gün, okulun ilan tahtasında "öğrencilere o hafta Voronof aşısının yapılacağını" açıklayan bir müdüriyet yazısı gördük. llanda bu aşıyı önceden yaptırmış olan öğrencilerin doktorlanndan gerekli raporu gctirmeleri isteniyordu. O hafta müdüriyet bu aşının hangi hastalığa karşı yapılan bir aşı olduğunu öğrenmek isteyen velilerden gelen telefonlarla bunaldıydı. Neden sonra çocuk doktorlanndan biri bu aşının çocuk hastalıklannın önlcnmesi için değil, cinsel dürtünün arttınlması için yapılan bir aşı olduğunu açıklayınca mesele anlaşıldıydı: Doktor Voronof maymun testislerini kesip elde ettiği dilimleri bazı insanlara nakletmiş ve bu kimselerin cinsel dürtülerinin çoğaldığını iddia etmişti. FKB sınıfındaydık. Yaz mevsiminde botanik imtihanı yapılıyordu. tmtihan 20 C U M H U R İ Y E T D E R O İ 1 4M A R T 1 9 9 3 S A Y I 3 6 4