Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İ1Jİ R ğım? Hem beni anunsarlar, hem onlan sanata çekim olur." Baska ne yapar Yekta Güngör özden? Birden gecmişe gidiyor: "Çok iyi kazaska ve harnıandalı oynardun gençliğimde. ö düllerim vardır. Hatta Pakistanlıların bir ziyaretinde, Ankara Orduevi'nde kazaska oynamıştım." O günlere dalar giderken, bizı küçük odasına davet ediyor. Kutular, kutulanm içinden başka kutular çıkanyor. 1939'dan bu yana özenle saklanan pul koleksiyonu. Cumhuriyet dönemi kagıt ve demir paralar koleksiyonu. Toruna bırakılacak olan binlerce parça anahtarlık. Baston ve tespih kolcksiyonlan. Bir dolabı açıyor. Yüzlerce krayatla birlikte rengarenk bir dünya açılıyor önümüzde. özden, yüzümüzdeki hayret ifadesinden olacak, açıklamada bulunuyor: "Değişik kravat takmayı seviyorum. Gfinde 2 kravat takıyorum bazen. Törenlere, akşam yemeklerine katıldığımda, bakıyorsunuz günde 4 kravata çıkıyor." Bunca koleksiyon, mesleği dışında bunca farklı ilgi alanı. özden, bu durumu şöyle açıklıyor, gülerek: "Çay yok, kahve yok, sigara yok, başka bir lüksüm yok, eğlencem yok, gece yaşamım yok. Kişi, görevli, baba, dede, arkadaş, eş olarak, hcpimizin büyüklii köçüklü yakınmalarımız, güclüklerimiz, sıkıntılarımız oluyor. Bu uğraşılar, bu nedenle bizim biraz daha duygu, düşünce ve sağlık yönündcn İM>/ulnıamı/ı önlcr." Özden, ne zamandır Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın haftalık konserlerine gidemedığinden yakınıyor. Adamakılh Çaykovski'yi, Shubert'i, Beethoven'ı özlemiş. Konserleri izleyememesinin iki nedeni var. Biri, iki ay önce geçirdiği ameliyat nedeniyle bir saatten fazla oturması yasak, diğeri de güvenlik. Yekta Güngör özden, söyleşimizi bitirirken, kulağımı/a eğiliyor: "Şiirden müziğinc, oyunundan resmine, sanatın hcr dalını yaşama, bir insan için onur ve erdemdir. Tıpkı, bir kişinin hak ve özgfirlükleri gibi." T E M Sabahın ilk şarkıları S ayın Demirel'in Cumhurbaşkanı olduğu günlerde Sayın Çiller'in de Başbakan adayı. Okuduğum habere inanamamıştım. Şaşırmıştım. Bir yanlışlık var demiştim. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Ingilizce düşünemez. Yanılmış da olabilirim. Yazıyı birlikte okuyalım. "önceki gece Demirel'in konuğu olduk. Keyifli bir geceydi. Söz Başbakan adaylanna geldi. Cumhurbaşkanı; 'Çiller'e çok öne çıkma sonra üzülürsün' dediniz mi? sorusuna: öyle demedim. VVatch your step (Adımına dikkat et) dedim." karşılığını verdi. Görüldüğü gıbi Türkçesi parantez içinde. danan çok az. Sabah şarkılan insanın ilk düşünceleri değil mi? Dil düşünce aracı değil mi? Neden yabancı dille? Anadolu liselerinde, kolejlerde, imam hatip liselerinde! Türkçe eğitilmiyorlar da ondan! Problemler yabancı dille çözülüyor. Türkçe yabancı dil gibi okutuluyor. Ne beklenir? Üniversiteler de açılacakmış. Yabancı dille eğitim yapacakmış. Yapanı da var ya. Olay okullardan taştı. Televizyon kanallanna da girdi. izliyor musunuz? Konuşanlar! Dudaklarını nasıl çarpıtı yat yardımcı olmuş. özden, "tnsan hakları, laiklik ve hukukla UgiU savaşımunı beğeniyle karşılayanlar, tablo armağan ettilcr. Kendim, taksitle aldım. Böylelikle 130'a yakın tabloya sahip oldum" diyor ve ekliyor: "Nikah tanıklığını yaptığun coğu kişiye, yeni ev alanlara, dostlaruna tablo armağan ederim. 130 tabloyu ne yapacaC U M H U R İ Y E T DER0İ19 ARALIK Bunun Türkçe deyımi "Ayağını denk al" değil mi? Sayın Demirel yalnızca Ingilizce söyledi de, Türkçe'ye yazar mı çevirdi? Yoksa önce İngilizce söyleyerek, Türkçeye'de kendisi mi çevirdi? Bilemiyoruz. Doğrusu bana acı geldi. Üzüldüm. Türkçe soruya İngilizce yanıt. İngilizce düşünmenin kanıtı gibi geldi. Arkasından Başbakanımız: "Kol kırılır ama yeni içındc kalır" demez mi... "Kıl kırılır yen içinde kalır" demek istedi. İngılizceden çevirince! Olacak o kadar... Çevrenize bakıyor musunuz? Türkçe düşünenlerin azaldığını görüyor musunuz? Gün gün azalıyor. Türkçe düşünmeyenler çoğalıyor. Olgu doğallaşıyor. Çocuklannıza bakın! Sabahlan hangi dille şarkı söylüyorlar? Ya da kendinize! Hangi dille şarkı söylüyorsunuz? fngilizce, Fransızca, Almanca, ttalyanca ya da Arapça. Türkçe şarkı mınl yorlar. En kötü vurgular! Konuşan eller, kollar. Sözcükler geveleniyor. Dil şaştı... Caddelere sokaklara bakın. Oteller hep hotel oldu. Lokantalar Rcstaurant. Papucun, gömleğin markası yabancı. Yerli malıyla övündüğümüz günler gerilerde kaldı. Unutuldu. Bu kendimizden kaçış? Olağan değil!.. • Haberler sürüyor. Cumhurbaşkanımi7 bayramını Antalya'da geçirmiş. Başına "Number 1" yazılı şapka takmış. Türkçesi 1 numara demekmiş. RayBan gcizlüklcriyle tam Amerikanvari bir başkan profıli çiziyormuş. Gazeteler benzetiyordu. Ben değil... Nurullah Ataç'ı anımsadım. Sağ olsaydı kahnndan ölürdü. Yabancı sözcüklerden anndırmak için dilimizi! Yıllannı vermışti. Daha nice kişiler. ömer Asım Aksoy'da öldü. Yeniden başlamak zorundayız. Rasgele... 4 1993SAYI 404