29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OzglrUiktMrası IkladMrkısaMMM 19S0 yılında çıkanlan "genel af yasası" sonucu özgürlüğüne kavuşan Nâzun Hikmet'e dostluk elinı uzatan yine eski patronu thsan tpckci olur. Ve yeniden İpek Pilm şirketinde çalışmalanm sürdürür. Bu kez Nflzım Hikmet, bu dönemdc yazdığı senaryolarda Ihsan tpekçinin kendi adını, bazen de Ipekçi'nin takma adı thsan Koza'yı kullanır. Ferdi Tayfur'un 1946'da ve 1948'de yönettiği "Senede Bir Gün" ve "Isriklal Madalyası" adlı nimlerin senaryolannı da lhsan Koza adıyla yazdığı bilinir. Nâzun Hikmet'in 12 yıllık hapisten sonraki hedefı bu kcz tarihsel konulan içeren senaryolardır 1950'de Vedat Ar'ın yönettiği "Üçüncü Selim'in Gözdesi", 1951de Baha Gelenbevi'nin yönettiği "Barbaros Hayrertin Paşa" ve yine Vedat Ar'ın çektiği "Lalc Devri", thsan Koza adıyla yazılmış Nâ/ım Hikmet senaryolandır. Bır yıl sonra Baha Gelenbevî'nin yönettiği "Balıkçı GüzdiBinikinci Gece" şairin bu kısa dönemin filme aktanlan "son senaryo"su olur. Çünkü ünlü yazar, 1951 yılının ortalannda bir daha ülkeye dönmemek üzere Rusya'ya gidecektir. Nâzun'ın yazdığı senaryolar dışında, bir de Nâzun'ın anılanndan oluşan, ünlü şairi konu alan fılmler vardır. örneğin yazann Moskova'da yaşadığı günlerde sıkı hayranı olan Azeri yönetmen Ejder tbrahimofun 1952 yılında Nâzım üzerine bir "mezuniyet filmi" çektiğini Atilla Dorsay'ın Azeri sınemacıyla yaptığı bir konuşmadan öğreniyoruz. Yani tbrahimof, bu kısa fılmle Moskova Sinema Okulu'ndan diploma almış. Azeri sinemacı Nâzun Hikmet'in peşini bırakmaz. Dört yıl kadar sonra "Bir Mahalleden tki Çocuk" adlı bir fılm daha gerçekleştirir. Senaryo Nâzun Hikmet'indir. Ve konu yazan VaNu (Vala Nurettin) ile olan çocukluk günlerini, dostluk anılannı sergiler. Vecdi Sayar'ın gösterdiği bir kaynağa göre, Fransız yönetmen Maurice Pialat'da "Memleketimin Insan Manzaralarf'mn bir bölümünden (Şu 1941 Yıllannda) uyarlayarak "Maitre GalipGalip Usta" adlı bir film yapmış. hklarla romanlanndan, şiirlerinden, anılanndan oluşan fılmlerle içte ve dışta gündeme gelecektir. Sovyet yönetmeni Ramiz Askerof, "Yaşamak Güzel Şey be Kardeşun" adlı romanından uyarladığı "Romantika" bu fılmlerden biridir. 1966 yılında çekilen ve bir "anı yuma&"nı içeren fılmden sonra 1967'de Lötfi O. Akad'ın yönetmenliğini yaptığı "KızılırmakKarakoyıuTu görürüz. "Karakoyun" 21 yıl sonra yeni bir anlayış içinde tekrar çekilen "ikinci çevirün"idir. Bu ikincisi, o güne dek Türkiye'de çekilen bir Nâzun Hikmet fîlmi olarak en düzeylisi sayılır. Akad'ın, Nâzım Hikmet'in 1946 yılında Ercüment Er takma adıyla yazdığı scnaryodan ypla çıkarak gerçekleştirdiği KızılırmakKarakoyun özellikle folklorik ögelerin kullanımı, agır basan ulusal masalsı atmosferiyle oynadığı bu uyarlama da, 1956'daaynı adla Vaclav Krşka tarafından ÇekBulgar yapımı ilk çevrimi kadar başansızdır. 1970'li yıllardan sonra Sovyet sinemasında, ya da diğer ülke sinemalannda Nâzun'ın oyunlanndan, bilinmeyen senaryolanndan ve de şiirlerinden başka fılmler yapıldı mı? Elbetteki mevcut dış kaynaİdann yetersizliği nedeniyle eksiksiz bir saptama yapabilmek mümkün değil. Ama büyük ozanın Türk sinemasındaki izi belli. tşte Türk sinemasının son dönemlerindeki Nâzım Hikmet'in izini süren filmlerden biri de 1986 yılında Ali ö z gentürk'ün yönettiği "Su da Yanar" adlı denemesi. Filmin öyküsündeki yönetmenin tüm amacı bir şairin, yani Nâzun filmini yapmaktır. Ancak böyle "yasak ğı söylenmez. Buna karşıhk *'Yolcu'*ya bugüne dek ülkemizde çekilen ozanla ilgıli lllmlcr içinde "ilk katıksız bir Nâzım Hikmet filmi" denebilir. Bu ara bir de iki bölümlük bir belgesel izledik arv kanalında. Bir bölümü Bursa'da çekilen belgeselin adı: "Nâzun Hikmet Ziyaretçi Var." Genç yönetmen Reis Çelik'in Nflzım Hikmet'in yaşamıyla ilgili belgesel, bütünüyle 60 dakikahk bir süreyi içeren bir çalışma. 1993 yılının, şimdilik şairle ilgili son filmi de Şahin Gök'ten geliyor: "KızüırmakKarakoyun"un üçüncü çevrimi... Bu üçüncüsünde Nâzun'ın 47 yıl önce yazdığı senaryo, Tuncer Cücenoğlu, Şahin Gök ikilisi tarafından destansı öykünün bütünü ne kadar korunmaya calışılmışsa da bir hayli değişime uğramış. Gerçekte efsanenin kahramanı Çoban Selim'le oba beyinin kızı Hatice'dir. Ama bu kez bu yeni çeviriminde Hatice'nin analığı Zehra bir "vamp kadın" olarak çok daha öne çıkanlmış... Üçüncü çevirim için bu, yeni bir yorum olabilır kuşkusuz... Düzeyli bir anlalım tutturan Şahin Gök, ne var kı Lütfı ö . Akad'ın yıllar önceki hatasını yinefiyor. Filmdeki tüm giysiler gıcır gıcır, sanki tüm oyuncular film boyunca bayramlıklannı giymiş sanıyorsunuz... Ve film renkli olunca hcr şey daha da belirgınleşiyor. Eldekı bclgelere göre Nâzım Hikmet'le ilgili filmleri sıraladıktan sonra bir soruya geliyoruz. Bir şiir emekçisi, bir yazı ustası olarak eserlen çeşitli dillere çevrilen Nâzun'ın Türk sinemasındaki vcri hangi çi/gidedir? Ve buj une dek Nâzım Hikmet'i şaX J nıııa yakışır biçimde Türk sincması değerlendirebilmiş midir? Yetersiz bir değerlendirme dışında kaldıysa, bu Nâzım Hikmet'in talihsizliğınden başlangıç yıllannda kendini Muhsin Ertuğnıl'a teslim etmesinden, ya da bilinen siyasal baskılardan mı kaynaklanmaktadır? Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevi'nden VaNu'ya yazdığı mektuplann birinde şöyle der: "... bana senaryo yazdınrlarken, benden ne operet, ne melodram, ne kepaze sergüzeşt mev/.uu değil, benden ciddi, realist, ağırbaşlı ve tek kelimeyle gerekirse altına ünzamı koyacağun senaryo istemeleridir. Halbuki şimdiye kadar bana yazdırdıklan scnaryoların hiçbirinin altına bir milyon verseler imzamı koymam ve hatta bunları yazdığunı bile inkâr ederim." Ve şimdi sonuç elbette ki tartışmaya açıktır... 4 Nâzra'ın Uinlıriın SMPI 3 Haziran 1963'te memleket özlemiyle Rusya'da yaşama veda eden Nâzun Hikmet, ölümünden sonra da belli araC U M H U R İ Y E T OEHal10 dikkati çeker. Resmi ideolojinin dışladığı ve adına yasaklar koyduğu yıllarda Nâzım Hikmet'le ilgili olarak, açık biçimde onu ve eserini konu alıp Türkiye'de ilk çekilen film Artun Ycres imzasını taşır. 1969'da "Onlar ki" adıyla çekilen bu deneme 15 dakikahk "kısa fılnTdir. Nâzun'ın "Memleketimden tnsan Manzaralan"nın bir bölümünden uyarlanmıştır. I978'de yılında Azeri tbrahimof yine devrededir. Üçüncü kez kollan sıvar ve bu kez, sevgili dostu Nâzm'ın "Ferhat De Şirin" adlı oyunundan bir TürkSovyet ortak yapımı olan "Bir Aşk Masalı n nı çeker. Ancak Türkan Şoray'ın b bir şairin filmi"ni gerçekleştiremez. Baskılar ve yasaklar engeldir. "Su da Yanar" tümüyle ünlü ozanın filmi değilse de genel temanın içinde bir "göriinmeyen, gi/li kahraman"dır Nâ/ım . Bir dönemin "yasaklı sanatçı"si Nâzun Hikmet ismi, bu tanhscl serüvenin sonunda ilk kez bir sinema fılminin afışine korkusuzca yazılacaktır. Bu film 1993 yılında Başar Sabuncu'nun yönettiği "YokıTdur. "Yolcu" şairin aynı adı taşıyan bır oyunundan uyarlanmıştır. Ve ilk kez devlet desteğiyle, Kültür Bakanlığı ve TRTnin katkılanyla oluşturulan bu gcrçek denemenin, ne var ki sinemasal açıdan tam bir başanya ulaştı ARALIK 1993 SAYI 4*4 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle