Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZARIN PENCERESJNDEN Ebedi sulh formülü: Tamponya uzey Iraklı Kiırt Sığınmacılar için lrak (opraklarında oluşturulan "güvenli bir bölge" konusunda uluslararası düzeyde bir kavram tartışması yapılmaktadır. ABD Başkanı Bush bu bölgeye "Safe Zone" yani "Güvenli Alan" demekte, lngiltere'nin Başbakanı ise "Safe Heaven" yani "Güvenli Sığınak" adını tercih etmektedir. Cumhurbaşkanımız ise bu tartışmalara "Tampon Bölge" önerisi ile katılmıştır. "Güvenli Alan", özel bir amaçla ayrılmış bir bölge, belli bir ırka mahsus yerleşim alanı türünden kalıcılık çağrışımları yapmamaktadır. Oysa "Tampon Bölge" nin uzun süreli belli bir kalıcılık kazanması, böylece Irak'ın toprak bütünlüğünü bozucu sonuçlara yol açması kabil. Suudi Arabistan hatta galiba ABD ve bölgenin diğer ülkeleri bunu istememekteler. Zamanla bunun, azınlıkları kaynaşma gösteren diğer Ulkeler için kötü örnek olabileceğini ileri sürenler var. Bu tür özel bir bölgenin "vur kaç" hareketlerine ev sahipliği yapabileceğinden kuşkulananlar da var. Dünya kamuoyu önce bu sakıncalara rağmen Türkiye'nin niçin "Tampon Bölge" adında ısrar ettiğini kavramakta güçlük çekti... Ancak Türkiye Cumhur : başkanı'nın buluşu, Güvenlik Konseyi'niıi geçici üyesi olan üç ülkenin temsilcileri tarafından ayrıntılı bir formüle bağlanınca, akan sular durdu; değeri anlaşıldı! Türkiye'den gelen bu öneriden esinlenen diplomatlar, bunun sadece IrakTürk sınırında değil dünyanın bütün sınırlarında uygulanmasının yeryüzünde ebedi sulha ve huzura doğru atılmış en önemli adım olacağını savunuyorlar. Bu kavram artık Roma, San Francisco Kulüpleri gibi uluslararası oluşumlarda ve arenalarda da irdelenip desteklenmektedir! öneriye göre bütün ülkelerin sınırları beş mil kadar geri çekilerek her ülkeyle komşusu arasında on millik bir şeritten oluşacak bir "tampon bölge" yaratılacaktır!.. Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan bir eksperler grubu öneriyi geliştiric; çalışmalar yapmaktadır. Bu grupta Zhao Yubin, Paul Reichman, Abba Eban, Dominique Mois gibi önemli kimselerin yer aldıkları bildirilmiştir. Zhao Yubin, Çin'in kuzeyinde, Yulin kentindeki "Kum Kontrolü Enstitüsii'nün yöneticilerindendir ve Çin'deki iç çölün yeşil bir bitki duvarıyla durdurulup vahaya dönüştürülmesi için sürdürdüğü çalışmalarla tanınmıştır. Paul Reichman, genel eğilimlerin ter K sine davranarak birçok Kanada ve Amerikan kentinde binalar, bloklar satın alan ve buraları geliştirerek güzelleştiren bir Kanadalıdır; Abba Eban ülkesinin son yıllarda izlediği politakaları realist bir şekilde eleştiren Birleşmiş Milletler'in Israil eski sözcüsüdür, Dominique Mois, Fransadaki bir uluslararası ilişkiler enstitüsünün asbaşkanıdır. Bir görüşe göre bu tampon bölgelerin Birleşmiş Milletler'in denetiminde bir araya getirilmesi ile oluşturulacak bölgenin sürekli olarak Birleşmiş Milletler tarafından yönetilmesi gerekecektir. Diğer bir görüşe göre de Kuzey Buz Denizi'nden Güney Kutbu'na kadar uzanacak olan bu tampon bölgeler, ayrı bir ülke olarak dünya sulhüne katkıda bulunabilecektir! Dünyada çok değişik ırk, dil, din ve coğrafyanın bir araya montajıyla oluşturulacak bu Ulkenin adı bile konmuştur: "Tamponya"! dam saldırmayı göze almayabilirdi... Böyle bir bölge Birleşmiş Milletler kararı ile gelecek askeri gücün ulaşması için gerekli zamanı asgariye indirirdi.. Fikrin gelişmesine yol açan başka nedenler de var mı? Olumlu, olumsuz tecrübeler var: Mesela tsviçre'nin Almanya, Fransa ve Italya'nın arasında yer aldığı nokta, bir sulh adası oluşturmuştur. Aynı potansiyele sahip olan Polonya 18. yüzyılda komşuları Prusya, Rusya ve Avusturya tarafından paylaşıldığında bu Ulkeler arasından doğrudan doğruya çatışmayla sonuçlanan düşmanüklar artmıştır. 1951'de Çin, bir tampon ülke işlevini görmekte olan Tibet'i işgal edip ortadan kaldırıca 1962'de Hindistan'la silahlı çatışmalara girmek zorunda kalmıştır. tsrail'in Lübnan'ın güneyinde ve Golan Tepeleri'nde oluşturduğu tampon bölgeler, bu alandaki çatışmaları gidermiştir. Bu yerierde yasayan insanlar Tamponya vatandaşı olmak istemezlerse ne vapacaklar? lstemeyen, başta vatandası olduğu ülkeye göç edebilir... Ama bu yerierde yaşayanlar için sağlanacak birçok avantaj Tamponya vatandaşlığını cazip kılacaktır. Ne gibi? Mesela vergi vermeyecekler... Birleşmiş Milletler'e bağlı bir 'Dünya Vatandası' statüsünde sayılacaklarından, herhangi bir ülkeye vizesiz gidebilecekler.. Dilieri ne olacak? Büyük bir olasılıkla artık dünyanın her yerinde geçerli olan lngilizce. Bir yerde Çince, başka bir bölgede Rusça gibi farklılıklar düşünülemez mi? Hayır! Burada size ABD'nin eski Avusturya Büyükelçisi Hanry GrunwaldL ın sonbaharda Time dergisinde yayımlanan bir yazısını hatırlatmak isterim: "Ikinci Amerikan Yüzyılı" baslıklı bu yazıda Grunwald şöyle diyordu: "Amerikanın insanlan kavnastıran bir pota olma niteligi süriıyor. Ispanyolca konuşan ya da Asyalı kuşkusuz bir zenci Cumhurbaşkanı görecegiz.. O cumhurbaşkanı ülkesine İngilizce hitap ettigi ve bu ülkenin kuruculannın Ukelerine uyum gösterdigi takdlrde, bu alkışlanacak bir beklenüdir!.." GörUldüğU gibi, değişik kökenlerden in Geçen hafta Tamponıa ile ılgılı çalışmaları yürüten komisyonun üyesi olan Sayın Zhao Yubin'le kentimize yaptığı kısa bir ziyaret sırasında konuştuk: Bu fikir gerçekten büyük çapta destekleniyor mu? Evet, çeşitli nedenlerle desteklenmektedir: Mesela Orta ve Güney Amerikalılar buna bir zamanlar Meksika'dan Ümit Burnu'na kadar uzanan tek bir ülke kurmayı hayal etmiş olan General Simon Bolivar'ın isteğinin gerçekleşmesi olarak görüyorlar. Bunu yüzyıllardır düşlenmiş bir ütopyanın hakikate dönüşmesi ve bir 'Dünya Devleti'ne ilk adım olarak algılayanlar da var... Körfez krizi ile fikrin oluşması arasındaki ilişki dikkati çekiyor... lrak'la Kuveyt arasında satelitlerle devamlı olarak izlenen ve bu gibi sürprizlere karşı hazırlıklı bir bölge olsaydı, Sad Peki ama çok küçük ulkeler de var yeryüzünde... Böyle bir tasan buralarda nasıl uygulanır? Doğru... Lüksemburg, Monako, Andorra, Vatikan, Singapur gibi minicik devletler konusunda yapılacaklar henüz billurlaşmadı. Bu ülkelerin, yer aldıkları bölgede zaten bir 'tampon ülke' işlevini gördüklerini unutmamalıyız. Bence bu Ülkelerin yakından incelenmeleri Tamponyanın temellerinin daha sağlam bir şekilde atılmasını sağlar! Peki, Kuzey lrlanda'da Londonderry, Isviçre'de Basel, Cenevre, Almanya'da Aachen, Hollanda'da Enschede, Çekoslovakya'da Bratislava, Türkiye'de Edirne gibi hududa çok yakın olan kentler var... Bunlar ne olacak? Bunlardan biri başşehir olarak seçilecektir. Diğerleri Tamponya'nın önemli kentlerini oluşturabilir. sanlann oluşturduğu ülkelerde dil önemli bir bağlayıcı unsurdur. Peki, bu uzunince ülkenin, hiç olmazsa yer yer, uyuşturucu kaçakçılanna, anarşistlerine yataklık edebilecegi akla gelmiyor mu? Büyük kentler de aynı insanlara yataklık etmiyor mu bugün? Fikir böylesine tutulduguna ve bu fikrin babası da bizden olduğuna göre artık önemimizin bütün dünyada anlaşıldıgını, uluslararası boyutta takdir edildiğimizi düşünebilir miyiz? Valla, fikir sizden çıktı, ama aslında bu yeni bir şey değil ki.. Konficyüs'te böyle düşünceler vardır; bir de geçenlerde Mitsotakis'in vurgulamış olduğu gibi, ilk defa Yunan filozoflarından Thales'in eserlerinde ve eski Yunanlı reformculardan Klistenes'in kaydedilmiş sözlerinde yer almaktadırlar bunlar! 4 DERGİ 28 N I 5 A N 1991 SAYI 2 6 8 14 CUMHURIYET