Katalog

S M A N S E N E M O G L U SALÂH BİRSEL'DEN BEHÇET NECATİGİL'E o y S a SalihBirsel ağdaş yazınımızın şiir ve deneme türlerindeki büyük ustası Salâh Birsel (1919), gözlem ve deneyimlerinı, yazınsal konuların ağır bastığı bir ekın birıkimıyle varsıllaştırıp ilginç bir anlatımla, daha doğrusu imzasıyla özdeşleşmiş kendine özgü bir dille, okurlarına yansıtan bir sanatçımızdır. Salâh Blrsel'in Yüzleıi adlı kitapta Refik Durbaş şunları yazıyor: "Sözcükleri onun kadar kım sevebilir? Sevdiği sözcükler ziyan olmasın diye şiirde kullanmadığını denemede, denemede kullanmadığını güncede kullanmıştır, ama mutlaka kullanmıştır. (...) Bir deneme ustası olarak ünlenmiştir. Oysa kendi macerasmı yazıya döken şair olmak daha yakışır şanına." Nasıl gerçekleştirır "kendi macerasmı yazıya dökme" ışini Salâh Birsel? Yanıtı şöyle sanatçının: "Kuralı muralı bir yana ıtecek, kalemi elinize alıp yazmaya başlayacaksınız. Herkesin ilgisinı çekecek bir kitap yazmak istiyorsanız budur bunun yolu. (...) Doğallık yazarlığın en ü;stün niteliklerinden biridir. Ama çokları buna kulak asmaz Kulak asmadıkları için de yaşamın canlılığına, sıcaklığına erişemezler." (Şiir ve Cinayet, 1975, s. 5). Behçet Necatigil (19161979), "Uzayacağa benzer./Tutuştuğumuz lâdes/işı gücü bırakıp/Mezarlığa nâzır/Bir eve taşındım./Ölüm sen benı aldatamazsın./Aklımda!" dizelerinin şairi Behçet Necatigil, şiirini en gerçek, en yaşanmış hüzünlerden ve sevinçlerden çıkartan ve dostu Salâh Birsel'ın deyışiyle "1940 şiirinin pehlıvanlan" arasında yer alan bir sanatçı. Dikkatlı okurlarımız anımsarlar, geçen yıl bu aylarda B. Necatıgil'ın S. Birsel'e yazdığı bir mektubu yayımlarken (Cumhurfyet DERGİ, sayı 210), Yüksel Pazarkaya'nın bu satırlarına yer vermiştik: " ..Mektupseninkiler gibi, gerçekten yazılmışsa, mürekkeple değıl, insanın özsuyuyla yazıldığı için hiç amaçlanmamışken, bir bakıyorsun, edebiyat denen sanatın doruğuna kuruluvermiş, şiirden, oyundan, öykü ve romandan önce..." iki yakın dostun, Birsel ve Necatıgil'in, çalışma alanlarına ilişkin konularda bırbırlerinden yardım isteyen mektupları, ıçtenlik ve dayanışma örneği olarak yazın tarihimize ışık tutacak belgeler arasında yer alacaklardır. Behçet Necatigil Q Ankaral8Kasım 1973 W Behçet Merhaba, Bu kahveler içine öyle bir girdim ki nasıl çıkacağımı bilmiyorum. Oysa ben kahvelerle ilişkimi kesmek için başlamıştım bu işc... Yeni Ortam'da(1) çarşamba günleri parça parça yazdıklarımı yayımlıyorum. Daha doğrusu yeniden yazdıklarımı. Yazın Ah Kahve Vah Kahve'yi(2) baştan sona yazdığım halde şimdiler yeniden ele ahyorum. Kitap gittikçe kabarıyor. Bu gidişle onu ikiye böleceğim galiba. Ikiye bölmek de daha iyi. Bunların bir bölüğü benim anılarım (Elit Kahvesi gibi) bir bölüğü de bir inceleme niteliğinde. Ben her kahvede bir iki ozan üzerinde duruyorum. Aybaşında Soyut'ta Cennet Bahçesi'ni okuyacaksın ya da bulacaksın diyelim. Suna Kahvesi'nden söz ederken de senin, Oktay'ın üzerinde duruyorum. O bölümün adı kitapta "Hak Hukuk Dağıtma Yeri" olacak. Gazeteye verirken adları değiştiriyorum. Bu arada bana Sokak dergisinin birinci sayısı gerekiyor. Burada, Milli Kütüphane'de yok. Orada Sabahattin Kudret'in yazısı gerek bana. Bir de o sayıdaki öteki yazı ve şiirlere bir göz atmalıyım. Anılarımı anlatırken o yıllarda çıkıp batan dergiler üzerinde de duruyorum. Yeni tnsanlık, Hamle, Gün, Yenilik, Servetifünun dergilerini inceledim. Sokak'ın ikinci sayısı var bende. Ama birinci sayısı daha önemli. Bu arada înanç dergisini de taradım. Sokak'ı bilmem bana posta ile gönderebilir misin? Gönderirsen çok memnun olacağım. Senden Sabahattin'in yazısının bir örneğini ve öteki yazı ve şiirlerin adlarını istemek çok olacak. Yeni Ortam'daki yazıları okudunsa düşüncelerini isterim. Onlarda düzeltilecek yerler varsa, onları da yaz. Ya da eklenecek parçalar varsa? Hoşça kal, sayfa bitti. A (1)Yenl Ortam, 1970lı yıllarda istanbul'da bir süre çıkan günlük gazete. (2) S. Birsel'in burada sözünü ettıği Ah Kahve Vah Kahve adlı çalışması, Kahveler Kitabı ve Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu başlıklarıyla, ıkı kitap halınde yayımlandı. C U M H U R İ Y E T DERGİ 3M A R T 1991 SAYI 260 23