Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
s P OFRA Bekri Çeşnici Cafe de Pariş Ayaküstü bifteğin seçkin lezzeti aris'in altıncı bölgesindc, Odeon metro istasyonunun çıkışındaki Danlon heykelinin tanı karşısındaki Rue de L'Ancienne Comedie sokağındaki "Procope"un kapısında, 17. yüzyılda açılmış olan bu yerin kapısında, "Burası yeryıi/.üniin en eski kahvesidir", yazan bir mernıcr levha vardır. Dünyanın en eskisi midir bilemem; ama 'kahveler kenti' Paris'in en eskisi olduğu kuşku götürıneyen Procope'un ınüşterileri arasında, kimler kimler yoktur ki, Montaigne, Rousseau, VoKaire simdi ilk aklıma gelenler... Ne var ki Procope artık kahve değil, "Restauranf'dır ve duvarlarında sürekli resimlerin sergilendiği bu lokanta Parislilerin olduğu kadar, turistlerin de uğrak yeridir. Özellikle, geyik etinin, tatlılı sosla çok nefis şekilde hazırlandığı bu kahverestoran, son zamanlarda büyük atılım yapıp, Fransız Devrimi'nin ikiyüzüncü yıldönümündeki özel devrim mönüsüyle ikinci parlak dönemini yaşamaya başladı. Kahve olarak başlayıp lokanta olarak yaşamını sürdüren Procope'un ilginç öyküsü işte bu. Paris kahvelerinin lokanta ile karıştırılmasının tek örneği Procope değil. Nişantaşı'ndaki Catt de Paris de adının gösterdiği gibi bir kahve değil, lokanta. Restoranın bu adı almasının nedeni ise, ilk kez Paris kahvelerinde ayak Ustii yenen Caf£ de Paris bifleği'ni sunması. Gerçekten 'Steak Cafe de Paris, artık dünyanın her yerinde, seçkin lokantalarda ya da yemek de veren kahvelerde sunulan bir et yemeği. Nişantaşı'nda yeni açılan Cafe de Paris, bütün tstanbul lokantalarına taş çıkartıyor. Savaşın etkisini, en iyi yerlerden, en lezzetli en ucuz lokantalara, hatta eczanelere kadar tüm işyerlerinde duyulduğu (sahi, savaş çıktı diye insanlar neden sağlıklarını da ihmal ediyorlar, anlamak olanaksız, bir dönemde Cafe de Paris'ye, önceden tclefonla yer ayırtmadan giderseniz, büyük bir olasılıkla kapıdan dönersiniz. Ben Cafe de Paris'ye ilk gittiğimde, kapıdan döndüm, ikincisinde savasa güvenip yine yer ayırtmadığım için, aynı akibetle karşılaşıyordum ki, metrdotel, saat dokuza kadar masayı boşaltmamız koşulııyla, bizi bir yere yerleştirdi. Loş, sade ama zevkle döşenmiş olan salon gerçekten doluydu. Garsonlar vızır vızır çalışıyorlardı. Salonun ilk göze çarpan o/.elliği, yemeğe geçene kadar, içkinizi yudumlayabileceğiniz barın, fazla küçük olması ve garson trafiğinden rahatça oturulabilecek o/olliğini yitirmiş bttlunmasıydı. Cafe de Paris'de mönü belli. Kruton (kızarmış ekmekli), bir yeşil salata ki, zeytinyağı, sirke ya da rokfor soslıı veriyorlar ile arkadan gelen 'Steak Cafe de Paris'. Ardından da isterseniz profiterol yiyebiliyorsunuz. Nişantaşı'ndaki Cafö de Paris'nin bu adı tasımasının nedeni, ilk kez Paris kahvelerinde ayaküstü yenen Cafe de Pans bifteğıni sunması... Salata vc sosu güzeldi. Steak Cafe de Paris'nin sosuna da diyecek yoktu. Etin yanında garnitur olarak verilen patates kızartmaları da nefisti. Üstelik Cafe de Paris de, eti az pişmiş istediğinizi söylediğinizde, gerçekten de az pişmiş getirmeyi biliyorlar. Ayrıca etlerin kayış gibi olmadığını da eklemek isterim. Ne var ki, sığır etinin bir türlü yeterince kalın sunulmasının becerilemediği ülkemizde steak Cafe de Paris de kendini bu akıbetten kurtaramamış. Evet hiç kuşkusuz bu steak, Amerikan TBon steakleri veya Nevv York sirloinları kadar kalın değil. Ama bizdeki gerçekten lezzetli ve yumuşak (dövulüyor çünku) ctler kadar da ince olmamalı. Yine de sıcak tutulacak biçimdc servis yapılan etin çok lezzetli olduğunu belirtmek isterim. Cafe de Paris'nin bir iyi özelliği de, onların dilediklerini değil, muşterinin dilediği en iyi şarapları bulabilmesi. Biz iki kişi, birer salata, bircr et ve bir tek profiterol ile bir şişe kırmızı şaraba, °/olO bahşişi ile 150 bin lira verdik. Doğrusu ye meğin lezzetine karşın, başka hiçbir seçim şansınızın bıılunmadığı, bir peynir tabağı bile tadamayacağınız bir yer için bana fiyat çok değil, ama biraz pahalı geldi. Yine de, lezzetli bir steak Cafe de Paris yemek istiyorsanız gidilebilir derim. Ama önceden yer ayırtmayı unutmayın. • CAFE DE PARİS Valikonagı Cad., 63/1 Nişantaşı Tel: 148 61 90 AÇIKLAMA: Geçen hafta sözünü ettiğimiz Asmalımescit'teki "İsmail'in yeri"nin adı "CEP" imiş. Ancak buranın eski müdavimleri mekânı hep 'Ismail'in yeri' diye anıyorlar. tşte bizim hatamızın kaynağı da bu alışkanlık oldu. Okurlarımızdan özür dileyerek düzeltiriz. (B.Ç.) GOKŞEN SÜRÜCÜ KURSU G Ö K Ş E N • Millet Cad. No: 20 Aksaray / İST. [> TEL: 525 30 00 9