Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B P AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Dışişleri'nin Ankara Palas'taki yemeği aris Büyükelçimiz tlter Tiirkmen, güzel konuşan bir diplomatımız. Bakanlığı döneminde Dışişleri Konutu'nda düzenlenen yemeklerde çok güzel seslenirdi konuklarına. O konuklardan biri de Henry Kissinger'di bir akşam. "ABD'nin Barış Guvercini" diye anılan politikacı. O gelişinde Dışişleri Bakanı değil artık. Yanında eşi Nancy Kissinger. Herkese tepeden bakan upuzun bir kadın. Dışişleri Bakanı, Çankaya'daki konutta oturuyor o zaman. Her köşede Mina Tiirkmen'in zarif elleri konuşuyor. Türk elsanatlarının en güzel örnekleri, eski gümüşler, çiniler, porselenler, çağdaş Türk ressamlarından tablolarla güzel bir konut. Sofrada da Türk mutfağının en güzel örnekleri. llter Türkmen çok güzel, esprili bir konuşmayla kadelı kaldırıyor Henry Kissinger'e. ABD'li devlet adamının kişiliğini, yeteneklerini, uluslararası politikadaki rolünü çok zarif sözlerle belirtiyor. Bir süre önce yayımlanan anılarından söz ediyor, küçük bir sitemden de geri kalmıyor. O sitem, çok zarif bir diken bence. Türk Dışişleri Bakanı, Kissinger'in kitabını baştan sona okuduğunu söylüyor. llgisini, hayranlığını, sonra da düşkırıklığını belirtiyor. Çünkü diyor, o çok kahn kitabın sayfalarında, hatta satırlar arasında Kıbrıs olay ; lanna rastlamadım hiç. Belleği çok parlak bir devlet adamı böylesine unutkan olabilir mi diye hayli şaşırdım. Bu sitem, bir diplomatın sözlüğünde daha zarif biçimleniyor kuşkusuz. Türk konuklar çok hoşlandı, Kissinger'in yanıtını beklediler merakla. Kissinger, Ingilizceyi llter Türkmen kadar güzel konuşmuyor. Kökeni diline de yansıyor ister istemez. Bunu belirtmekten geri kalmadı, TUrk meslektaşının tngilizcesinden neredeyse kompleks duyacağını söyledi rahatça. Kıbrıs olaylarıyla ilgili sitemi de kısaca yanıtladı: "Kıbrıs olaylan başladı, ama bitmedi, ben Ankara'ya geliyordum, Ecevit hükümeti islifa etli", dedi... Son günlerde Kıbrıs ile ilgili haberleri okurken bu sözleri anımsadım birden. önce CHP'de, sonra ülkemizde yasanan olaylar halka halka zincirlendi gözümde. Sıcak gecelerde 1974 yılının temmuz gecelerini anımsayanlarda neler zincirleniyor, nasıl hüzünle gülümsüyorlar kimbilir! Ecevit hükümetinde kimi bakanlar koltuklarını sallayınca istifa eğilimi belirdi, birçok sorun ortada kaldı, biri de Kıbrıs galiba. Olaylar boyunca süren telefon diplomasisi noktalandı birden. Telin bir ucunda Türkiye Başbakanı, öteki ucunda ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, birbirlerine Bülent ve Henry diye seslenirken yüz yüze konuşarak sorunları tartışmak, çözümlere yönelmek olanağını bulamadılar. Başbakan Ecevit'in çok özel yöntemleri vardı o zaman. Okyanusun ötesinden Kissinger seslenince yazı makinesine bir kâğıt geçirir, konuşmayı saptardı. O kâğıt Dışişleri'ne aktanlırdı hemen. Ecevit yaygın bir politika uygulardı dışilişkilerde. Dikey değil. Hiçbir konu kapalı kapılar arkasında kalmaz, kamuoyuna açıklanırdı gecikmeden. tktidarlarla birlikte yöntemler de çok değişti değil mi? Kuşaklar değışır, dostluklar sürer Buyükelçı Osman Olcay (arkası dönük) ve Murat Sungar (Dışişleri Suzcüsü) Müşerref Hekımofllu'nun sofrasında Masadakı diğer konuklar Alı Tıgrel (Planlama Musteşarı), Suna Kan ve Ayşegül Sarıca Şimdi çok dikey uygulamalar oluyor! 1970'li yıllarda Kıbrıs olaylan yaşanırken gecelerini uykusuz geçiren diplomatlarımızdan biri Ecmel Barutçu idi. CHP'nin yıldızlarından Faik Ahmet Barutçu'nun oğlu. Şimdi Brüksel elçimiz. önümüzdeki günlerde kızının düğUnünü kutlayacak Ankara Palas'ta. Ebnı Barutçu da baba mesleğini seçti, dışişlerinde çalışıyor ve dışişlerinden Vakur Gökdeniz ile evleniyor. Şimdi Devlet Konukevi olan eski Ankara Palas, yıllar boyunca çok duğüne sahne oldu. Günseli ve Ecmel Barutçu da orada evlendiler belki de... Dışişleri Musteşarı Tugay Özçeri'nin de güzel anılan var Ankara Palas'ta. Bir djplomatın güzel tırmanışını yaşadı bu tarihsel dekorda. Müsteşarlık görevini çok seçkin kalabalıkta kutladı, VVashingJon'a atanan eski müsteşar Nuzhet Kandemir'e "Güle güle" diyenler yeni musteşarı sevinç ve umutla selamladılar. Kfimran Güriın'ü anımsıyorum şimdi, Dışişleri Genel Sekreterliği'nin müsteşarlığa dönüşmesini önlemek için hayli direndi ama Dışişleri'ne ters bakışları değiştiremedi. Kimi cevreler Dışişleri Genel Sekreteri'ni de öteki bakanlık müsteşarlarıyla eşdüzeyde görmek istiyor nedense? Bu isteğin ters gelişmeleri düşünülmedi hiç. Ayrıca eşdüzeylik biçimsel bir olay değil. Bu yanlışlık bir gün düzelir belki... Okurlarımız bilir, benim Dışişleri'ne sıcak bir bakışım var her zaman. Onları yakından tanıdığım için belki de. Bugün çoğu emekli olan kuşaktan genç kuşaklara kadar uzanıyor dostluğumuz, birlikte yaşarız. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar birbirimize ulaşırız bir anda. Mutlu ya da mutsuz bir olayda bana sevgiyle seslenirler. Elbet ben de onlara. Yaz gelince nereye koşacağımı bilemem, yurtdışından tatile gelenleri görebilmek için soluğum kesilir. Kimini Ankara'da kimini Çeşme'dc, Bodrum'da, Aktur'da görmck sevinciyle çarpar kalbim. Tugay özçeri ve eşi Kuşadası'nda tatil yaparlardı geçen yıllarda. kadaşlannın içten sevgisiyle sarılarak tüm yorgunluğu geride bıraktı sanırım. Bakanlık ailesi bir akşam yemeğinde buluşarak sevgi ve güvenle kucakladı müsteşarı. Mesleğe yeni başlayan genç memurlardan tepelere tırmanmış genel müdürlere, büyükelçilere kadar tüm bakanlık sevgi ve güvenle Tugay özçeri'nin çevresinde kenetlendi. Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Filiz Dinçmen, ailenin sözcülüğünü yaptı, ortak duygu ve düşünceleri çok güzel yansıttı. Bir meslek dalında böylesine dayanışmaya az rastlamr. Bakan Ali Bozer'i de kutlamak gerekir. Inançlı ve bilinçli bir kadroyla çalışmak bir bakan için mutlu bir olay. O toplantı ona da güzel bir selam. Filiz Dinçmen ilk kadın büyükelçimiz, önce Hollanda'ya elçi oldu, Slrasbourg'a, Avrupa Konseyi daimi dclegeliğine atandı sonra. Büyükelçi Üstün Dinçmen de eşini içtenlikle destekledi. Bir kadın diplomatın kaçınılmaz tırmanışı elbet kocasını da mutlu eder. Müsteşar özçeri'ye kadın yardımcısının seslenmesi de Dışişleri'nin çağdaş düzeyini kanıtlıyor bence. Tüm tersliklere, zorlamalara karşın Dışişleri çağdaş düzeyini koruyan bir kamu kumluşu. Cumhuriyetin temel ilkelerine, laikliğe hiç ters dUşmüyor. Dışandan gazel Bu yıl tatile vakit var mı bilmem? Ama ar okuyanlara karşın gerçek, ulusal şarkıları söylemekten geri kalmıyor. Belli saldırılar, yıpratma kampanyaları buradan kaynaklanıyor belki. Ankara Palas'taki yemek bu kampanyalann başarısızlığını da sergiledi. Diplomatlar güzel bir dayanışma örneği verdiler. Şimdi gündemde yeni elçiler kararnamesi var. Belli beklentiler, yanıtlanır, mesleğin güzel gelenekleri zedelenmezse Tugay özçeri de rahat bir soluk alacak bence. Galiba Ali Bozer'e de belli görevler düşüyor bu yolda... Başanlar dilerim. D