24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D A OĞADA YAŞAM Haldun Aydıngün R ASGELE Raif Ertem Araştırmacı olmak isterseniz raştırma yapmak, sadece bilim adamlarına has bir uğraş mıdır? Eğer içinizdeki çocukluktan kalma tnerak ve öğrenme isteğini iyice bastırdıysanız bu soruya olumlu yanıt verebilirsiniz. Yok eğer yaşınız ne olursa olsun, günlük mtlcadeleden arta kalacak kUçük zaman dilimlmnde bir şeylerin peşine düşmek istiyorsanız, siz de gayet iyi bir "araştırmacı" olabilirsiniz. GünümUzde insanlar gittikçe hızlanan yaşamın içinde kendilerine bir şcyler yakalayabilmek için hobilere sarılıyorlar ve ister inanın ister inanmayın, sadece hobi olarak çok zevkli araştırmalar yapılabiliyor. Çünkü amatör bir araştırmacının zamana ve bir takım amirlere karşı hiçbir sorumluluğu olmuyor; kurallarını ve amacını tamamen kendi koyduğu bir uğraşı sürdürüp herhangi bir akademik başan kaygısı da taşımadığı için illa da en önemli konuların peşinde koşması gerekmiyor. Gönlü neyi isterse onu izliyor. Pek çok durumda da araştırma yapmak, yolculuk etme ve doğa sporları birbirlerini tamamlayan kavramlar oluyor. İsterseniz sözü çok fazla uzatmadan, sadece örnek olması düşüncesiyle hayali bir araştırmayı anlatalım. Sözgelimi, Biiyük tskender'in Anadolu'da izlediği yolu tekrarlamaya ne dersiniz? Hiç şüphesiz böyle bir amacı hedefledikten sonra adı geçen şahsın önce kim olduğundan başlamak üzere, genel tarih kitaplarına başvururdunuz. Hemen arkasmdan da llkçağ tarihiyle ve bizzat İskender'Ie ilgili daha ayrıntılı eserlere yönelirdiniz. Derken cle geçirdiğiniz antik ve güncel haritaların üzerinde büyük bir olasılıkla misafir odanızın halısının üstüne yayılmış bir şekilde, milim milim yolu tespite başlardınız. Böyle bir uğraş bütun bir kışınızı doldurabilirdi. Yaz geldiğinde ise aylardır düşlediğiniz tarihi sahnelerin bugünkü gerçeğini görebilmck için kendinizi "can atıyor" bulabilirdiniz. Bu tür bir araştırmanın en güzel yanı da hiç düşünmediğiniz kişilerle karşılaşma, onlarla değişik boyutlarda dostluklar kurmanız olanağı... Bir referans sormak içinçekinerek yazacağınız ünlü bir tarih profesöründen ya da Londra'daki bir enstitüden çok ilginç bilgilerin yanında, çabalarınız için sizi tebrik eden ve yttreklendiren mektuplar almanız çok mümkün. BütUn bu yukarda anlattıklarım için "Olmaz böyle şeyler" diyorsanız, sizi temin ederim ki ben yaptım ve oldu. 1986 yılının şubat ayında, zaten az çok bildiğim Nlgde Aladağlar hakkında bilgi toplamaya başladığım zaman, dağcı arkadaşlar için fotokopiyle çoğaltılacak 1015 sayfalık bir rapor düşlüyordum. On ay sonra ise elimde 60 sayfalık bir kitap, yurtiçi ve dışında yepyeni dostluklar ve bitmiş bir çalışmanın sevinci vardı... » Daha önce de belirttiğim gibi amatör araştırmacının hesap vermek zorunda olduğu kimse yoktur ve "insanlığa" karşı da borçlu falan değildir. Bu sayede seçtiği konunun kapsamını, konuya ayıracağı zamanı tamamen özgürce tespit eder. Çünkü onun için ÇÇ%ğf Ureğine yes.il dağlar düşmüşse " • İ T eğer / Bütün yollar Çatalca'dan I geçer" lşte böyle bir yerdir (,'alalca. Karadeniz'den Marmara'ya dek uzanır. Orta yerinde Çatalca kenti kuruludur. Geçmişiyle, geleceğiylc sarmaş dolaş bir Çatalca. Trakya panayırlar dizisinin son halkasıydı Çatalca. Bu yıl bir de kültür şenliği eklendi. Sanat ağırlıklı, Çatalca yaşamlı. Kutlarım Sayın Başkan Fırat Aykul. Güzel günler yaşandı. Yaşattın. Çalışma arkadaşlarınla birlikte. Av yajamını seçenler, Çatalca'sız edemezler. ilk bıldırcına Kumburgaz sırtlarında gitmiştira. Sıcak bir gündu. Elma bahçesini geçince karşımıza bostan tarlası çıkmıştı. Terk edilmiş. Kuyusuyla, kovasıyla. Kapısı düşmüş bir de çardak. Sivrisinek alayı karşılamıştı bizi. Daha doğrıısu kovmuştu. Tarlanın bekçileri ıniydi, yoksa sahiplerini dc mi kaçırmışlardı? Esintiyc yöneldik. Poyraza yenik dıiştüler. lzlcmckten vazgeçtiler. Avımızı sürdürdük. Hatta akşama tahtalıya kâldık. Bereketliydi. Çulluk dendi mi akla Hallaçlı gelıı. Yağmur sonrası bir gUndü. lslak dallar sı>ğuk soğuk boynumuzda. Sanki çalılar havalamyordu. Süngu takınış gagalarıyla. Biz doyunduk, evdckilcr de doyundu. 'Çaiul Baglan"nın adı kalmış. Yapıncal. üzümlerinin boynu bükük. öyle gördum, "öyle duruyorlar. Sahipsiz. "Çakıl Bağları" demek, tavşan demekti. llaçlı tohumlar atılmadan önce. Yapay gübreler... anılarda yıtmesin diyc. Tck tük bulunuyor. Çatalca anılan Atilla Beloğlu, Istanbul Buyükada'da rastlanan "lepiota procera" turu mantarı ıncelıyor Kımı kıtaplarda bu türun yenebıldifli belırtilmış olsa da aslında doflada rastlayacağınız her mantar turünün mutiaka bir uzman denetımınden geçirilrnesi gerekır... önemli olan yaşamın ayrıntılarda gizli küçücük zevklerini kucakhyabilmektir. Bu da ancak araştırmanın getireceği bilgilerle elde edilir. Bu söylediklerime canı gönülden inanarak şu anda bir dizi "araştırmayı" sürdürüyorum; ama gerçek kaplumbağa adımlaı ıyla ve hiçbir iddiam olmadan. Bunların ilk aklıma gelenleri, bir gün mutlaka görmek istediğim Nepal ve Izlanda. Gelecek belirsiz bir tarihte yapacağım bu yolculuklar için küçük bir kütüphane oluşturuyorum. Haritalar üzerinde hayali yürüyüş parkurları çiziyorum. Bir başka ilginç konu da "mantarlar..." Bu şevimli bitkilerle ilgili birkaç güzel kitap edindim, doğa yürüyüşlerinde rastladığını türleri tanımaya calışıyorum. Buyükada'da bulduğum ve kitaba göre çok lezzetli olması gereken bir tanesini yeme düşünccm, eşimle aramda sert tartışmalara neden oluyor. Jeoloji de bilmeyi istediğim konulardan. Gidilen dağlardaki değişik kaya yapılarını tanıyabilmeyi çok isterdim, ancak karıştırdığım birkaç kitaba rağmen şimdilik bir ilerleme kaydedemedim. Şaraptan iyi anlamak ise gerçek ten arzu ettiğim konulardan biri. Bir iki küçük kitap okuyarak, değişik şarapları (adarak, onlarca yıl sürebilecek bir uğraşa başladığımı görüyorum. Bütün bunlar, kesinlikle hiçbir iddiası olmadan, neşeyle, sabırla sürdürülecek tUr işler. Çünkü insan belli bir emek verdikten sonra nasıl olsa bir yerlere gelebiliyor ve gelinen bu yeri çok ciddiye alıp çok önem verirse; affedersiniz, 'bir halt' zannederse bununla toplumda da önemli yerler edinmeye kalkıp gereksiz gerilimlere, çatışmalara girebiliyor. Böylece ortaya ağır, oturaklı, çok bilen, burnundan kıl aldırmayan "uzman" tipi çıkıyor. D Ttrkos Gölu korkutuyor. Hiç bu haldc görmemistim. Çekıldikçe çekildi, büzüldükçe bü/üldü. Su basmayı hemen durduımak gerek. Yeni kaynaklar bulununcayadek. Kuruyacak. Yazık olacak. İçindek'. üstündeki binlerce canlıyla birlikte. Beslenen Istanbul'uyla, suyunu içcn insanıyla. İlk balık avına çıkmıştım Terkos'ta. Sandahn içinde pişirmiştik. Klarnetiyle ilıtiyarÇingene. Yavaş yavaş. Derin derin... Şişeyi zor kapmıştım elinden. Sonra Nebahattin'le çulluk aviarı. Hisarbeyll'de ördek, Celepköy'de üveyik. tzettin'de açılış aviarı. Bitmez anılan. Şimdı Balaban'dayım. Sıvatka Burnu'nda. Barınağım göle karşı. Islranca eteklerirtde domuz aviarı. Geyiklerle, karacalarla göz göze. Nerde o günler nerde... Sözde şenlikten söz edecektim. Yine takıldıın dağlara, göllere... Ne yapabilirim söyle: "Yüreğıne yeşıl dağlar duşmüşse eğer / Bütün yollar Çatalca'dan geçer" Rasgele!.. D 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle