Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
H AFTANIN KONUĞU Ö "Önce 'kuşlarımı uçurmayı' istedint Burak Eldem n beş yılı aşkın bir süredir sürekli üreten ve her aşamada kendini yenilemeyi bilen, vardığı noktayla yetinmeyip hep, "daha ileriyi" görmeye çalışan bir sanatçı İlhan İrem. Müzik dünyasındaki egemen eğilimlerin aksine, kitlenin beğenilerinin peşinden koşmak yerine, "yapmak istediği miizigi" yapmayı yeğlemiş, bu çizgisinden ödün vermemiş bir besteci, şarkıcı. Yalnızca müziğiyle değil, muhalif tavrı, çevreci ideolojisiyle de ilgi çeken İlhan İrem, aynı zamanda Yeşiller Partisi'nin de kurucu üyelerinden. Son albümü "Uçun Kuşlar Uçun"un çıkışını izleyen gunlerde, Eurovision konusunun üzerinden atlayarak, Rumelihisarı'ndaki evinde kısa bir söyleşi yaptık lrenfle. • tstersen önce son kasetinin adıyla başlayalım; niçin "Uçun Kuşlar Uçun?" Çevreci bir kaygıyı mı dile getiriyor? • Hem çevreciliği hem de özgürlüğü çağrıştıran bir isim bu. Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığım ve oldukça önemsediğim "Koridor"u gerçekleştirmeden önce, eski ilhan irem'e son bir selam verip yeni çalışmalarıma yönelmek üzere hazırladım bu kaseti. Duygusal, naif bir kaset oldu. "Koridor"la birlikte tarzım biraz daha sertleşecek, bira/ daha derinlik kazanacak. Böyle bir deneyime girişmeden önce, "kuşlarımı uçurmayı" istedim. Onların birer yarasaya dönüşmesini istemediğim için eski çizgimi bu kasetle noktaladım, geride bıraktım bir başka deyişle. • Nasıl yani? Biraz radikal bir değişim mi olacak çizginde? • Kesinlikle. On yedi yıllık müzik yaşamımda iki önemli dönüşüm yaşadım. Bunlardan biri, üzerimdeki etkisini hâlâ koruyan senfonik rock serüveniydi. Şu sıralarda hissettiklerim, düşündüklerim ise beni bir başka dönüşüm noktasına yaklaştırıyor. Adını henüz koyamadığım bir tarza doğru yöneliyorum; bu, büyük oranda, dünyamn ve Türkiye'nin son dönemde içinde bulunduğu koşullarla ilişkili. Son şiir kitabımın adını, "Kalaslrof" koydum, çünkü hem dünyamn hem de Türkiye'nin bir katastrofu yaşamaya başladığını düşünüyorum. Bu ruh hali, ister istemez müziğimi de etkiliyor. • Katastrofla neyi kastetmek istiyorsun? • Şu sıralarda yaşadığımız her şeyi. Hem dünyada hem Türkiye'de, tarihin önemli bir evresini yaşadığımıza inanıyorum. Bir yanda akla, mantığa sığmaz çelişkiler yumağı ve gariplikler; öte yanda, olan bitene inanılmaz biçimde seyirci kalan insanlar. lnsanların kendi yaşamlarına verdikleri değer bile azaldı gibi geliyor bana. Tepkiler o kadar sıradan ve o kadar dıştan gelen etkilerle İlhan İrem, eski İlhan İrem'e son bir kez selam verirken diyor ki... O Besteci ve şarkıcı İlhan İrem, "Uçun Kuşlar Uçun" adlı son kasetiyle eski çizgisini noktalamak istediğini, yeni çalışmalannda tarzım biraz daha sertleştireceğini belirtiyor. Dünyamn ve Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullardan etkilenerek radikal bir dönüşüm peşinde olduğunu söyleyen İlhan İrem, Türkiye'de sanatçıların üzerine sinmiş olan ürkekliğin, onları renksiz ve kokusuz kıldığını dadile getiriyor... yönlendiriliyor ki söz gelimi Galatasaray rupa kupalarında haksızlığa uğradığında aj ğa kalkan insanların kendi yaşamlannı ço, daha doğrudan ilgilendiren konularda umursamaz davrandıklarını görüp şaşırıyorsunuz. "Fahişeye tecavüz miibahtır" dercesine bir karar çıkıyor; "yer yerinden oynayacak" diyorsunuz; ama birkaç kuru protestonun ötesine geçmiyor olay. Daha birkaç yıl önce iki süper Ulkenin liderleri el sıkışıyor, aradan kısa bir süre geçtikten sonra biri Panama'ya diğeri Azerbaycan'a ellerini kollarını sallaya sallaya giriyorlar ve yine tepkiler çok zayıf. Daha birçok olumsuz görüntü saymak mümkün. lnsanlann içinde bulunduğu bu gerçekten ilginç tepkisizliği, bir "koridor"a bağlıyorum ben. Dünya, tarihsel bir koridordan geçiyor şu sıralar. mı? • Bu koridorun sonu sence karanhk • Hayır, her şeyden önce bir sanatçı bu kadar karamsar yaklaşamaz olaya, kapkara göremez. Koridor bence karanhk ama, öte ucunda küçük ışık parıltılan görmek de mümkün. Kimi olumlu görüntüler de söz konusu ki bunların başında gençler geliyor bence. 1980 kuşağı gençlerinin, birçok bakımdan daha bilenmiş, daha büyük zorluklar yaşamış, daha mücadeleci niteliğe sahip bir gençlik olduğuna inanıyorum, 1968 kuşağına göre. Şimdilik suskun görünseler de hiç beklenmedik bir anda ayağa kalkarak kendi geleceklerine sahip çıkacaklarına inanıyorum. Işıltılar var; ama gariplikler de devam ediyor. Laik bir ülkenin cumhurbaşkanı, Azerbaycan olaylarından söz ederken ŞiiSünni ayrımını dile getirebiliyor. Son derece hakh bulduğum "Zorunlu Askerliğe Hayır" kampanyasını destekleyen bir dergi ve bu haberi veren bir gazete küt diye toplatılabiliyor. Benim özgürlük, barış anlayışıma kesinlikle karşı olan olaylar bunlar ve ben bunları anlayamıyorum. Bir komedi olarak görüyorum olanları ve bu nedenle Eurovision parçamın adını da "Komedi" koydum. • Zorunlu askerlik konusunda ne düşünüyorsun? • Kabul etmek mümkün değil. Kampanyayı başından sonuna dek destekliyorum. Yapısı itibarıyla barışçı olan bir insanı silahlarla haşır neşir olmaya zorunlu kılmak, insan haklarına aykırı bir kere. Savaşı, silahları ve orduları reddetmek, bir kovuşturma konusu olarak değil, bir erdem olarak nitelendirilmeli diye düşünüyorum. • Yine müziğe gelelim. Dünyada pop müzik sanatçıları, içinde yaşadıkları toplumsal süreçlerden bağımsız davranmıyorlar. Bu nedenle ünlu pop müzik sanalçılarının çoğunu toplumsal hareketliliklerin orlasmda görebiliyoruz. Turkiye'deki durum ne sence? 8