Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sesini kaybeden virajlarında Cankurtaran'ın YOLBOYU/1: Refİk Durbaş HopoBorçka arasından bildiriyor Karadenu dun b90 nıetıe yuk^ıklıkte HopaBorçka arasınd.ıkı ( mkı ı t ı n n Geçıdı'ndeyız Kariar ıçındekı kırmızı ok ışaretı. sabahın aydınlıjjmda, ısrarla önümuze dıkılıyor urkçe Sözlük'te "yol"un 13 anlamı var, deyimlerin dışında tabii. Ama beni bir anlamı ilgilendiriyor: Yolculuk. "Yol"a bağlı olarak bir de "yolcu" ve "yoldaş" sözcükleri... Yolculuk: Edirne'den Kars'a, bir hüzünden bir sevince, bir şiirden bir yaşama, bir sevdadan bir başka sevdaya gidip geldiğimiz... Yolcu: Gorduğunu değil, hissettiğini yazan, yolboylarını nakışlayan... Yoldaş: Yolları fotoğraflayan yol arkadaşı. Bu kadar tanıma ne gerek var? Tümıine birden "Yolboyu" desek ne olur? T "V huküm giymenin yazıları olarak okunsun bunlar da. Yolboyunda, kar ustünde çıplak ayak izlerinin yazıları... Nereye gıtse yu/unde kelinıeler ucan yaralı kuş seslerinın yazıları yolboylarınca... Raradeniz'den 690 metre yukseklikte, HopaBorçka arasındaki Cankurtaran Gevidi'nde mi duşundum butün bunları? Karlar içinde o kırmızı ok ışaretini gördüğüm menzilini şaşırmış virajlarda mı? Sabahın aydınlığını kendisine yol belleyen, akşamın sisinin menzilinde sesini kaybeden virajlarında mı Cankurtaran'ın? Bilemiyorum. fff| Uağın üstünde: Akşam guneşıyle yuklu bir bulut var dağın ustunde." (Nâzım Hikmet) Burada, Cankurtaran'da dağın üstünde değilsin, dağların Uzerindesin. Bulutlar ayaklarının ucunda. Bir adam baltasıyla odun kırıyor. Sesi uzun namlulu tüfekler gibi patlıyor dağların koyağında. Odun değil aslında, gecenin karanlığı yakacağı... Umutları, düşleri, bir de yalnızlığı... angi menzile götürecek seni yol dönüşlerinde ikide bir karşına çıkan o kocaman kırmızı oklar? Geldiğin hangi menzilden gideceğin hangi menzile? Hangi gecenin sabahına, hangi günün günduzune? Oktay Rifat'ın dediği gibi: "Köşe başını tutan leylak kokusu Yakamı bırak da gideyim" Yüzü buz tutmuş yollar, kırmızı oklarla bezennıiş yol kavşakları, sisle nakışlan mış yolboyları bırakacaklar mı yakanı? Leylak kokuları karlar altında kalsa da... Kekik kokuları karlar altında... Genzinde hâlâ yankısı duran deniz kokusu... Cankurtaran'da... Uecitler üzerine bir uzun şiir yazmalı. Yurdumun yolları uzunluğunda bir şiir. Kargasekmez'den Zigana'ya, Gülek Boğazı'ndan Cankurtaran'a... Cankurtaran, bu şiirin ilk menzili olsun. "Ya uçurumunda yaşamak isterdim bir dağın Çok mu tehlikeli? Ya cocukluğumun dehlizinde" ilk dizeleri... Ama yalnızca yolboylannda yazılan ilk dizeleri... Gerisini yazar dağlar, uçurumlarına... Uçurumların aydınlığına...D H I olları severmişim meğer," diyordu INâzım Hikmet. İsmel Özel ise "Uzun yola çıkmaya hukum giydim." Yolları sevmenin, uzun yola çıkmaya