Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
s OFRA Bekri Çeşnici H aftanın çeşnisi Ete adını verenlerden 'Beyti' Nerede o eski etler!.. Evet böyle düşünebilirsiniz; ama "Beyîi"de, aynı lezzeti olmasabile, çokçokyakınınıbulabilirsiniz... BeytiGüler, Küçükçekmece'dekiet lokantasından bu yana, yıllar sonra da ete adını veren usta olmayı hâlâ hak ettiğini kanıtlıyor. dan değil; ama aynı zamanda Beyti Güler'in, lokantasında servis edilen etleri, Trakya'dan özel olarak seçmesinden kaynaklanırdı. Her sürüden, her yerden koyun, kuzu almazdı etin ustası. Ve kendi buluşu olan kuzu ızgara kebaba, her yerde "Beyti Kebap" deniyorsa eğer, o da bir rastlantı değıldı. Çunkü onun aldığı et daha kesiminde kekik kokardı, üstelik etlerın bekletilmesi bilinir, bu iş kıvamındayken bitirilirdi. Beyti'nin unü haklı olarak yaygınlaşıp belediye ile Güler'ler arasında anlaşmazlık çıkınca Beyti Güler, Florya'ya taşınmaya karar verdi; bugün bulunduğu yerdeki binayı yaptırması ise, çok uzun zaman aldı. Bu zaman süresinde, bizler üniversiteyi çoktan bitirmiştik ve artık sevgili dostlardan birinin, şimdilerde ancak eski Fransız filmlerinde örneklerini gördüğünüz, "Karadayı" adını verdiğimiz o çıkık çamurluklu Citroen arabasına atlayıp derslerden sonra Çekmece'deki Beyti'de, "borçlunun temerrudü" ya da 'yasalann anayasaya uygunluğunun denetknmesi yonlemkrini" tartışma olanaklarımız kalmamıştı. Belkı bir iki kez, Beyti'ye yetmişli yılların başlannda uğradık topluca, hepsi o kadar... Geçenlerde yurtdışından gelen bir dostu, Türk mutfağının ızgaralarıyla tanıştırmak için, "çok lıiks ve çok pahalı" olduğu söylenen Beyti'ye göturmeye karar verdim. Gerçekten, Florya'daki yer, lukslUğüne çok lükstü. Kabul ve kokteyl salonları, büyük otellerde bile örneğine rastlayamayacahafta sızlere, kışilık duşunulmuş bır beyti kebap Bu vereceğız malzemesı dört tarıfı Malzeme: 800 gram kuzu etı (sırt, bonfile, kontrfile, karışık); bır fıncan zeytınyağı, bır fıncan beyaz şarap, bir küçuk baş soğan. Yapriışt: Parmak kalınlığında kesilen etlenry üzerıne zeytınyağı, tuz, şarap ve soğan ılave edılır Etler, sosu 'yıyebilmesı' açısından, en az iki saat boyunca dınlendırılır Bu nokta önemlı!.. Daha sonra, bonfile ıçende olmak şartıyla, yuvarlanmış etler, üç ya da dört dakıka boyunca ızgara yapılır Izgaradan sonra beyti kebabınız servıse hazır hale gelmış demektır.. Afıyet olsun! D Kabul ve kokteyl salonları, büyük otellerde bile örnegine rastlanmayacak genışlik ve temizlıktekı tuvaletlerıyle "Beyt i " , çok luks bır gorunum yaratıyor Ama dışarıdan bunkerlerı andıran bınada, tüm özene karşın, mımarı bır uyum yok ir zamanlar tstanbul'un belediye sınırları dışında kalan Küçükçekmece'de kesilen etler daha ucuz olurdu ve Istanbullular, hele arabası olanlar, hafta sonlarından Küçükçekmece'den et almaya giderlerdi. "Bonfilesi de çok gıizel, pamuk gibi hem de ucuz" gibisinden konuşmalara tanık olurdunuz. Beyti Giiler'in et lokantası daha o zamanlarda, "islasyon"un hemen arkasında büyükçe bir bahçe ile salondan oluşan yerini almıştı. Daha doğrusu, babası tarafından açılmıştı ilk yer. Sade temiz bir salon, temiz bir bahçeden oluşan Beyti'nin mekân olarak bir özelliği yoktu. Onun özelliği etlerinde, daha doğrusunu isterseniz, koyun ve kuzu etlerindeydi. Gerçi, bonfile, dana pirzola gibi sığır ızgaraları da vardı. Ama kabul etmemiz gerekir ki geleneksel mutfağımız, sığır etinde, Avrupa'nın duzeyinde değildi hiçbir zaman. Hele hele Amerika'nın fersah fersah gerisindeydi. "Beyti" o zamanlar, lstanbul'un herhangi bır lokantasıyla aynı fiyattaydı. Yanı 1960'iı yıllarda Çiçek Pasajı'nda 2 lira olan kuzu şiş, Beytı'de de aynı fiyata yeniyordu. Tabıi iki et arasındaki farktan söz etnıek bile gereksiz. O /amanlar, döner, köfte, şış, pirzola, beyti kebaptan oluşan klasik etleri yanında salatası ve şarabıyla adam başına 10 liraya yıyebilırdtnu birkaç kışilık masada. (Tabii, her birinden azar azar olmak koşuluyla!) Şimdı bize, "millattan önce" gibi gorünen bu olay çok değil, 2530 yıl oncesinde geçiyordu ve o zamanlar henuz "Efcs", B "Tuborg" biraları piyasaya çıkmamışolduğundan millet Tekel'in güç bulunan ama kendine özgü tadı olan birasına talim ederdi ve yine bir Tekel ürünü olan, pek revaçtaki Buzbagı şarabının şışesı de 510 kuruştu... Beyti'nin etlerının seçkinliği, yalnız kömür ateşinde pişmesinden, dönercinin hünerinden, aşçıların etleri yakmayan hazırlamasın ğınız, geniş, inanılmaz temizlikteki tuvaletleriyle çok lükstü yeni Beyti. Ama bunca paranın o binaya dökülmesinin karşılığı, zevk olarak alınmış mıydı, bilemiyorum. Dışarıdan bunkerleri andıran, içeriden beton ile ahşabın iyi uyum sağlayamadığı stilistik Türk mimarisine özenen bina, bana göre, tüm temizliğine, gösterilen tüm özene karşın, sofradaki çeşninin düzeymde değildi. Ama yirmi yıl aradan sonra Beyti'nin sofrasında, aynı lezzeti demeyeyim, çünkü nerede o eski etler; ama çok çok yakınını buldum. Beyti Güler, yıllardan sonra da ete adını veren usta olmayı hâlâ hak ettiğini kanıtlıyordu. Dönerinden köftesine, pirzolasından beyti kebabına, kuzu şişine kadar, her şeyiyle Beyti, "Ben bu alanda yine 1 numarayım", diyordu. Pahahlığa gelince; üç kişı, ortaya bir mantarlı pilav, isırer salata, azar azar ama doyuracak kadar porsiyonlarla, bırbirinin ardından döner, köfte, kuzu şiş, pirzola ve "Beyti kebabf'ndan oluşan, tatlıyı pas geçtiğimiz (etin tadı damağımızda kalsın diye) yemek için, 120 bin lira verdik. Tabıı bu yemeğin yanında bir şişe de kırmızı şarap vardı. Çok ucu/ değil dıyebilirsıniz; ama emsallarıylc karşılaştırıldığında; Beyti'nin gıdilmeyecek kadar pahalı olduğunu söyk'venlerin abarttıklannı da belırtmek gerek Enınde sonunda, "koyun ve kuzunun kralının yeri"ne gıdiyorsunuz; unutmayınîU BEYTİ Et Lokantası, Orman Sokak, No: 33, Florya, Rez: 574 09 63 (Her gun, 12.0024.00 arası) Bır zamanlar Küçükçekmece'de, Istasyonun hemen arkasındakı büyük bır bahçe ile salondan oluşan bır mekânda hızmet veren "Beyti", şimdilerde, Florya'daki genış bınasında müşterılerını ağırlıyor 21