Katalog

1 Modada bireysel Moda bitti mi, yoksa yalnızca, moda"nın yerini ne dolduracak?.. Milano podyumlarından ilk izlenim doğru mu? Doksanlarm modasında geleneklere dönüş mü var?.. oksanlı yılların şu ilk aylarında, "Artık moda diye bir şey kalmadı" diyenİ£r var. Bu yargı, elbette belli bir gerçeği yansıtıyor ve bu gerçck de artık modanın eski yıllara oranla daha "bireysel" yaklaşımlara hoşgörüyle baktığı biçiminde özetlenebilir. Eğer, artık moda diye bir şey kalmadığı, herkesin istediğini giymekte serbest olduğu bir gerçekse, bazı yeni ve esnek düşüncelerin, modada zaman içinde, eskisi gibi hızla değil, yavaş yavaş gelişen dönüşümlere yol açtığı da diğer bir gerçek. Çok "devrimci" görünmeyen bu 1990 ilkbaharyaz koleksiyonlarımn sonunda, uzmanların gözüne yeni ve yeniliklere yol açan bazı orantılar, ayrıntılar, ölçüler, renk uyumları, hacimler, boylar ve kumaşlar çarpacaktır. Gelişen modadaki kibar zevkin kuralı, ölçülü olmak. Kişilerin duyguları, havaları, davranış biçimleri ve tavırları sezonun ana hatlarına yansıyor. Kimilerine göre gri, siyah, klasik, ne insanlar ne de piyasa için çok uyarıcı olmayan bir "statik moda" devrini geride bırakmaktayız. Bu fikirde bir doğruluk payı varsa da tamamen doğru sayılmaz. Evet, hem "siyah" hem de "klasik" uzun süredir hüküm sürmekteydi; fakat şimdi, zaman ve moda tarafından, başka şekillere, yaşam tarzlarına ve alışkanlıklara dönüşmüştUr. Yeni sezon bu değişikliğin farkmdadır ve 1990 ilkbaharyaz sezonu için yaratıcı fikirler üretilmiştir. Her şey, teknik kısıtlamalar olmadan, iyi yapılanmıştır. ™*Doksanlı yılların ilkbahar ve yaz podyumlarına ilk adım D Zehra Aktay VERSACE koleksıyonu' Modada bıreyselleşme esıntılerı, özgun Aztek desenlerınden Fas motıflerıne kadar uzanan genış yelpazede, egzotık bir havayla da bırleşebılıyor da her şeyde katı bir imaj yaratıldı. Bu kural, sadece orada burada görülen aplikelerdeki Uç boyutluluk patlamaları ve tüm bedeni kaplayan işlemeler için geçerli değildi. Bu denli sadelik içinde, verev kupların, volanların ve gösterişsiz hatların arasında, tanımlanması güç bir 'yabani hava' vardı. Şu günlerde "sezonu açan" ya da açma hazırlığı içinde olan Vakko, Beymen ve Vakkorama gibi firmalanmızın da ilkbaharyaz 1990 koleksiyonları şekillendi. Vakko bu sezon, bir bayram sevind yaşatıyor kıyafetlerinde. "Beymen kadııu" ise, siluetini saklamak yerine vurgulayan ve hayal gücüne yer bırakan bir havaya sahip. Vakkorama Orta ve Güney Amerika'nın yerel desenleri ile "sıcak ve neşeli" bir koleksiyon sunuyor. İlk izlenim: Geleneklere dönüş... 712 Ekim 1989 tarihleri arasında Milano kentinin fuar alanında alıcüara ve basına sunulan ünlü modacıların ilkbaharyaz 1990 koleksiyonlan ilk bakışta giymesi tatlı ve göze fazla çarpmayan geleneklere bir dönüş varmış havasını verdi. Unutulmuş parlak renk tonlanna, rahat ve kolay dikilen formlara bir dönüş varmış gibi geldi. Ancak, daha dikkatli bakınca, daha ince ayrıntılar göze çarpmaya başladı. Kısa elbiselerde ve uzun pardösülerde, "kubbe" hatları, hiç genişlemeyen, aksine etek ucunda daha da daralan elbiseler, cesurca kısa ya da çok uzun trapez hatları, "boşaltılmış" havasını veren kimi omuzlar, özenle hazırlanan kupları ve de yeniden gelişürilip, yaratılan sadelikleri ile göze çarptılar. Boylar serbesti Tüm boylar, tamamıyla kullananın arzusuna bağlı. Kısa etekler düz ve düşey, kalçayı ortaya çıkaracak şekiide biçilmiş. Kimi eteklerse, Beymen koleksiyonunda olduğu gibi yüksek belli. Bedene fazla yapışmayan bazı elastik etekler de var. Uzun, düşey hatlar na Terziliğin sıriarı abartılmıyor... BLUMARINE koleksıyonu: Egzotik hava, genellikle hafif ve serin kumaşlarla elde edilmeye çaiışılıyor Yaratıcılar, terziliğin küçuk ve büyük sırlarını tekrar keşfetseler bile, bununla bir gösteriş yapmadılar. Etek kıvnntılarındaki oyunlar, fırfırlar ve ajurlar, kupları vurguluyorsa 14