Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R AZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Opera Meydanı'ndaki dilenci î geliyor. Sergilenecek nesnelerin hemen hemen yarısı önceki Sıileyman sergilerindekilerden farklı olacak. Gerek Türkiye gerekse başka ülkelerdcn gelen malzeme için geçerli bu. ABD, İngiltere ve Japonya'daki sergilerin kataloglarını karşılaştırırsanız bazı değişikliklerin bahis konusu olduğunu anlarsınız. Müze ve koleksiyon sahipleri malzemelerinin böyle turneye çıkıp fazla yıpranmasını istemiyorlar. Serginin maliyeti 8 milyon frank ve benzerleri arasında Fransız hükümetine bugüne kadar en pahalıya mal olan sergi. Serginin açılması kararı uzun süren görüşme ve tartışmalardan sonra alındı. 1963 yılından bu yana Türkiye ile ilgili sergi düzenlenmemi^ olması bu kararın alınabilmesini sağladı. 1963'teki Osmanlı Sanat Eserleri Sergisi de öyle önemli bir sergi değildi. Istanbul projeii uzun zamandır gündemdeydi. Resmi kurumlardan malzeme almanın güçlüklerine göğüs germek gibi sorunlar halledilmeliydi.". "Serginin ilgilendiğim bölümünü, '16. yüzyıldan manzaralar ve kişiler' olarak sınırladım. Sergi, Süleyman Sergisi, ama böyle tanımlayınca II. Sclim devrini de kapsıyor. Bu devre ait üç güzel istanbul resmi bulduk: Biri Bibliotheque Natioıtale'daki ressamı bilinmeyen bır yapıt, biri Leyden'den Lorich'in eseri; biri de Viyana'dan geliyor, ressamı meçhul. 'Viyana'dan, kostümleri vc kişileri gösteren 150200 yapraklı kitaplar da geliyor. Bunların sadece bir sayfası gösterilebilir. Diğerlerini de gösterebilmek için dia çekiyoruz: Dia gösterisi yapacağız." "Mimar Sinan konusunda da bir dia gösterisi hazırlıyoruz. Böyle obje ağırlıklı bir sergide Mimar Sinan konusunda sergilenecek nesnelerin bulunamaması can sıkıcıdır. Özellikle serginin başkomiseri, Louyre Müzesi'nden Bn. Marthe BernusTaylor bu konuda, yani gerçek nesnelerin sergilennıesi konusunda çok hassasken işi dialarla götürmek zor oluyor. Ne yapalım ki elimizde Sinan'ın eserlerinin planları yok. Sadece Süleymaniye Camii'nin hesap defteri var. O devirdcn kalma sadece iki plan mevcut: Biri Topkapı'da olan bir türbenin planı. Bu, önce 18. yiizyıl planı olarak yayımlandı, ama sonra kâğıdına bakılarak 16. yiizyıl planı olduğu anlaşıldı. Diğeri iki haıııam planı 15841585 yıllaı ında Isr tanbul'da bulunmuş olan bir Alnıaıı bunları çizdirip kitabına yapıştırmış. Bu plan halcn Viyana'da. Hangi hamama ait olduğu bclli dcğil. Bu planların tekniği gunümüzün tekniğine uymaktadır: Duvarlar çift çizgiyle belirtilmiş; kapılar, pencereler bugünkü planlarda olduğu gibi gösterilmiştir. O zaman plan yapıldığını biliyoruz: Mesela Strasbourg'da halen sergilenmekte olan 'Les bâtimenfs des calhedrales' sergisinde 1314. ve 15. yuzyıla ait katedral planları ve ceplıe resimleri yer almaktadır." "Avrupa'da tapınak planlannın korunmasına karşılık bizdekilerin kaybolmasının bir nedeni olnıalı. Osmanlı, plana 'kârnamc' dermiş. Hesap defterlerinde 'kârnameler için şu kadar para verildi' diye yazıyor. Maket de yapılırmış. Makete 'resim' deniyor. Minyatürlerde, alaylarda, Mimar I oncası'nın padişahın önundcn Süleymaniye Camii'nin maketiyle geçtiği görülüyor. Hesap defterlerinin Topkapı'da iyi korunmasına karşılık planların yok olması, akla bunların ba>ka bir yerde, mesela Başmimarlık Kurumu'nda bııhıııdurulacağı düşüncesini getiriyor. Ila.ssa VIImarları Bürosu'nun arşivi bulunamamı^tır. Bu arşivin bir şekilde yok olduğu anlaşılıyor." 'Sergilenecek resimlerden neler ögreniyoruz?' "Bir defa, 16. yüzyıldaki lstanbul'un belki Roma yanında o çağda en çok resimlenen kent olduğunu anlıyoruz. Bu kente dchşetli ilgi duyuluyor. Resimler çok renklı bir hayatı yansıtıyor. Alaylarda acayip kıyafetler, tüyler, süsler, sarıklar yer alıyor. Bu resimlerde görülen alaylar, Avrupa'da Rönesans devrinde görülen alaylara çok benziyor. Yanı o yüzyılda Istanbul'da bir Rönesans havası esmiş. Aklımıza 'Bu resimleri çizen Avrupalı ressamların yakıştırmaları mıdır' sorusıı geldi. Ancak mesela 3. Murad devrindeki Surname'de yer alan sünnet duğunü minyaturlerinde vc Siileymanname'dcki ycrli eserlerde de bu resimlerin ben/erlerinin bulunması gördüklerimizin bir Avrupalı yakıştırması olmadığını yansıtmaktadır." Ressam Cafer Bater, bana suluboyanın yaglıboyadan daha iyi dayanıklı olduğunu söylemişti. O devirden kalma suluboysüar için geçerli mi bu? "Evet! Sergilediklerimizcanlı ve parlak resimler. Biliyorsunuz yağlı boya 15. yüzyılda icat edildi. önceden Avrupa'da ve Doğu'daki minyatıırlerdc suluboya kullanılıyoıdu. Suluboyada vc yağlıboyada aynı boya kullanılır. Sadece ortam l'arklıdır. Suluboyanın iyi korunmasının nedeni kitap içinde ımıhafa/a edilmcsi, yağlıboya tablolar gibi açıkta kalmaması olabilir." Bu sergi sırasında haşka elkinliklcre de yer verilecek mi? "Mart başında I. Sullan Selim Donemi konulu bir seıniner du/.enlenecck. Türkolog M.Gilles Veinslain dıızenliyor. Birçok ıınlıı Türkolog katılacak buna. Bulevard Raspail'deki 'Vfaisons des CuKures dıı Mon de'da Turk musikisi konserleri verilecek." Yçrasimos Hoca'ya tcşckkür ederek otelimc döndum. Gecc Vendfime Meydanı'nda klasik müzik çalıyordıı; mücevher dukkâuları yeni escrlcrini sergiliyorlardı. Boucheron'un önündc kalabalık birikmişti. Vitrindc deh^ctli bir clkol mim gösterisi surııyordu: Bır cl ıızanıyor kar^ı yönden gelen, bile/ıklı, yü/ııklü bir elin tuttuğu bir kutuya. Kutu geri çckiliyor. Aniden, ustten inen uçüncu bir kol, kutuyu kapıveriyor. Elleı zekicc koregrat'i/e edilmiş estetik hareketlerle bu mimi dakikalarca surduruyoılar. Havaalanına doğru yol alırken Yerasimos Hoca'nın, hastane sergisinden dilencisine, garsonundan mücevhcrci vitrinine kadar zekâyı ve inccliği sergileyen bu kentte, bu ortamda ya^ayıp çalıştığı için bu kadar verimli olabildiğini düşünüyorum. n Paris'in Opera Meydanı'ndaki dilenci' Bır çocuk arabasına kedlslyle köpeflini yan yana yatırmış, ustlenne bir battaniye örtmüş ve "evrensel sulh" yönünde atılmakta olan guncel adımları çafjrıştıran bu tabloyla Parıslilerın yenı yılını kutlayarak hasılat rekorları kırıyor. ralık başında Paris'te, Parc des Expositions'da düzenlenmiş olan Haslane Sergisi'ni gczmek için Fransa'ya gittim. "Hospital K.vpo '89", çok geniş bir alanda 600 firmamn cankurtaran, sakat arabaları, otoklav ve sterilleştirme üniteleri, görüntüleme sisicmleri, hasta banyoları, ameliyat odaları konusunda geliblirdiklerini sergiledikleri olağanustu bir fuardı. Bu fuar ve fuar boyunca düzenlenmis., tıbbi dokümantasyon, bilgisayarlardan yararlanma, bedensel özurIülere yararlı teknik gelis.meler, tıbbi etik gibi konularda verilen konf'eranslar Fransa'nın sağlık alanında bugün yeryüzünun en başta gelen ülkclcri arasında yer aldığını yansıtıyordu: Çeşitli sağlık konularının çözümü için zekice geliitirilmiş sistemlerin sergilenişinde de zekâ ve zevk bahis konusuydu.. Bu "zekâ ve ince zevk karışımı", iki günlük Paris gezimde her adımda, her kö^ede, bazen hiç beklenmedik bir anda karşıma çıkarak içimi ısıttı: Kızıma Opera Meydanı'nda 35 numara balc pabucu ararken bir çocuk arabasına kedisiyle köpeğini yan yana yatırmış, üstlerinc battaniye örtmüş bir dilenci A gördum. "Evrensel sulh" yönunde atılmakta olan güncel adımları cağrıştıran bu tablo, dilencinindehşetli hasılat yapmasına yol açıyordu. Paris 8. Üniversitesi Şchircilik Kürsüsu öğretim üyelerinden Slefan Yerasiınos'u arayıp şubatta açılacak Muhteşem Sıileyman Sergisi, özellikle bu serci içinde yer alacak onun hazırladığı 16 yy. Istanbul Sergisi konusunda bilgi edinmek istedim. "Montparnasse'da, Coupole'un karşısında Selecl'te buluşalım" dedi. Sclect'te iki masa ötemizde bir Ingilizgrubu oturuyordu. Cîarsonlardan biri, diğerine, "Sen su rozbiflere b a k ! " dedi, kendi gcldi bizden ne istediğimizi sordu. Verdiği listcde, "Croque Monsieur ve Crogue Madamc sandviçleri" vardı. Farkları nedir?" diye sordu bir hanım. "Birinde patates vardır, diğerinde de soğan" gibi bir cevap beklerken garson kurnazca gülerek, "Kfendim, Croque Mansieur, hanımlara iyi gelir, Croque Madame da beylere yarar!" deme? mi? Yerasimos Hoca, bize sergi konusunda bilgi verdi: "Sergi eninde sonunda Paris'e de 14