Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu r O Osman Hamdi'nin sarı gülü da duruyor yıljarca. Paris'te bulunduğu dönem, Riiz Oteli'nde bir baloda bu sarı saten tuvaleti giyiyor Osman Hamdi'nin torunu. XV. Louis balosunda. "O dönem, ülkemde bu lur elbiseler gjyilirdi" diyor. Büyük ilgi topluyor. Aslında yeni bir tuvalet yaptırmaya gerek görmediği için giymiş o elbiseyi. Bir de "orijinallik" ödülü almış galiba. Cenan Sarç'ın gelini Zerrin Sarç da bir baloda beyaz işlemeli bir elbiseyle ödul alır belkı. Osman Hamdi'nin elbiselerinden biri de onun sandığında. Güzel kızı Alev Sarç, o elbiseyi giycr mi bilmem? Buyük tutkusu atlar. tyi bir binici, yarışlar kazanıyor, ödüller alıyor, çizmeden, pantolondan başka bir şey giymiyor şimdilik. Giyseydi, çok yakışırdı... Ritz Oteli'ndeki baloda sarı saten tuvaletiyle Cenan Sarç da ne güzeldi kimbilir! O zaman Sarı; değil, Paker soyadı. Osman Hamdi'nin güzel kızı Nazlı'nın ilk kocası bir. diplomat, Esat Cemal Paker. Yurtdışında görev yapıyor uzun yıllar. Cenan Paker'in cocukluğu Avrupa kentlerindc geçiyor. öğreninıini Paris'te yapıyor, Sorbonne Üniversi(esi'nde edebiyat, sosyoloji, Ingiliz ve Amerikan edebiyatı okuyor. Sonra Türkiye'ye dönüyor. Neden?.. Türkiye çok güzel de ondan. Türkiye'de Ataliirk var. Atatürk'ün çevresinde umutla çalışan, geleceğe güvenle bakan insanlar var, Sorbonne'lu kız, bu havayı yaşamak istiyor; Türkiye'ye dönünce günler güzel geçiyor gerçekten. Derken Park Otel'de bir çay, eski sefirelerden Miifide Ferit Tek, masada genç bir adamla karşılıyor Cenan Paker'i. Öğrenimini Almanya'da yapan bir bilim adamı. lstanbul'da Iktisat Fakültesi'nin kurucusu Ömcr Celâl Sarç. Çay masası nikâh masasına dönüşuyor çok geçmedcn. Cenan Sarç'ın bir oğlu oluyor. Yakınlarının "Yuki" dcdıği Faruk Sarç. Şimdi Teletaş'ta çalışıyor; ülkeler arasında mekik dokuyor. Onun da roman gibi bir yaşamı var. 1939 yılında küçük bir bebek, annesi ve babasıyla Paris'e gidiyor. Savaş patlıyor birden. Celâl Sarç ve eşi Türkiye'ye dönüyor, Faruk'u Fransa'da buyükannesine bırakıyorlar. Savas sürüvor. küçuk çocuk altı yıl Loire'da bir evdc kalıyor Fransa'da, Normandiya'ya ABD birlikleri çıkıncaya kadar. Türkiye'de Hasan Saka Dışişleri Bakanı; uçakla Paris'ten geçecek bir gün, belki de San Francisco'ya giderken. ömer Celâl Sarç rica ediyor, eşi de o uçağa biniyor, oğlunu almaya gidiyor Paris'e. Altı yıllık bir özlem sona eriyor. Gerçekten roman gibi değil mi? Profesör ömer Celâl Sarç, birkaç yıl önce dünyamızdan ayrıldı; ama Cenan Sarç için hâlâ yaşıyor sanırım. Elbet dostluğunu çok arıyor. Ancak boşluğunu güzel dolduruyor, anıları, oğlu, gelini ve torunuyla. Güzel uğraşlar, çarpıntılar içindi. O güzel uğraşlarda büyükbabasının da özel bir yeri var. Onu sevgiyle, coşkuyla düşünüyor, araştınyor, belgeleri değerlendiriyor. Osman Hamdi'ye dönük çalışmaları içtenlikle destekliyor. Bir büyükbabayı iyi tanımak, iyi değerlendirmek de belli bir kultür birikimine bağlı değil mi? Belki biliyorsunu7, Osman Hamdi ailesinde bir rcssam daha var; oğlu Etfıem'in kızı, yasamını genç yaşta yitiren Nevin Hamdi; o da iyi bir ressam. Kirni lablolarını Osman Hamdi ile karıştıranlar var neredeyse! Ama arada yıllar var. Osman Hamdi'nin kadınları uzun saçlı, guzel örgüler, topuzlarla süslüyorlar başı. Nevin'ın kadınlan kısa saçlı, çızgiler çok değişik; benzerlikler bulunabilir, ama karıştırmak olanağı yok bence. Nerede Naile'nin, Nazlı'nın portresi, vazoya çiçek yerleştiren ya da leylak toplayan kız nerede? Nerede Nevin Hamdi'nin 1930'larda yaptığı kısa saçlı kadınlar? Bakış da çok değişik, çizgiler de... Gerçek yargıyı sanat tarihçileri verir elbet... Osman Hamdi'nin tabloları yüzlerce milyona satılıyor bugün. Yarın milyara belki de... Resim ve Heykel Müzesi'ndeki "Mimozalı KadııT'ın bugunku değeri ne olurdu acaba? Ya da Italyan kızın? Cenan Sarç o tabloları müzeye armağan ediyor. Herkes görsiın istiyor. Bugün duvarlarında yalnız aile portreleri var. Onları satmayı aklından bile geçirmiyor. Parasal değerleri ne olursa olsun, anısal değerleri ağır basıyor. Bir büyükanne, bir anne, bir teyzeyle aile bahçesinden bir demet var duvarda. Değeri milyonlarla ölçülmez... Arkeolog Osman Hamdi, bana daha büyük coşku veriyor doğrusu. Sonra müzeci Hamdi bey... Kurduğu müzede yer alan yapıtları seyrederken uygarlıklar tarihini yeniden yaşıyor insan. Arkeoloji Müzesi dünyanın en zengin müzelerinden biri oluyor Osman Hamdi'nin elleriyle. tskender lahdini, 'Ağlayan Kadınlar'ı seyrederken o elleri saygıyla düşünürum her zaman. Yüzyıl önceki olanaklarla toprağı nasıl kazmışlar, bu güzellikleri nasıl taşımışlar tstanbul'a? Osman Hamdi, çağdaş kişiliğiyle kultür yaşamına yeni boyutlar katıyor durmadan. Arkeoloji Muzesi dünyanın gözunü de açıyor birden. Kultür adamı olmak kolay değil. Genel ınüdür, müsteşar, bakan olmak yetmiyor. Bir kultür birikimi, belli bir bakış açısı gerekiyor. Osman Hamdi'nin kişiliğinin özu burada. tlk kadın portrelerini o yapıyor, türbanlı, peçeli kadınlar değil, saçı başı açık kadınlar dimdik duruyor, çiçek gibi, düşsel şiirsel, ama eğik ve czik dpğil. Kadınlara sevgiyle, biraz başka açıdan bakıyor Osman Hamdi, geniş bir açısı var. Uygarlıklar ülkesi Türkiye bu açıda yerini buluyor. Müzelerimizde birbirinden değerli yapıtlar yer alıyor. O yapıtların yurtdışına çıkmaması o açıdan bir yaklaşımla sağlaruyor. Tüm çalışmalarıyla bir kultür adatnının kişiliğini vurguluyor Osman Hamdi, çoksesli çağrışımlarla anılıyor her zaman. Çoksesli, çok yönlu kişilere duyulan özlemle... Ben de bu yazıyı o özlemle yazdım galiba. Cenan Sarç'tan esinlenerek bir güzellıği anlatmak istedim. Osman Hamdi'li günler yaşadım lstanbul'da. Gencay ve Kflmran Güriın'ün evinde bir akşam Osman Hamdi'nin büyükannesini seyrettim duvarda. Büyükelçi Kâmran Gurün'ün Atina'da bulunduğu dönemde elde etmişler. Ankara'da Oran'daki evde çarpılmıştım yıllar önce. Çok büyük değil; ama aydınlık bir portre, güleryüzlü bir büyükanne, başında dantel bir örtü, saçları görünüyor altından. Üzerinde Osman Hamdi'nin elyazısı, Fransızca "Büyükannem," diyor.. O tabloyu seyrederken Belkıs Cevat'ın evindeki portreleri anlattı Esin Talu Çelikkan. Osman Hamdi'nin kardcşinin kızı Belkıs Cevat, Varşova'da ölen büyükelçi Cevat Ezine'nin eşi. Onun evinde de boy boy Osman Hamdi'ler. öldüğü zaman yardımcısına kalıyor galiba. O tablolar şimdi nerede acaba? Nerede olursa olsun saygıyla seyredilir bence. Resmin ötesinde, bir kultür adamını selamlayarak... D sman Hamdi'nin güzel kızı Nazlı, sarı bir gül gibi uzanıyor duvarda. Güzel bir resim; ama ressamı Osman Hamdi değil, Lord Nevil l.ytton. "Pompei'nin Son Gunleri" kıtabını yazan Buiver Lytton'un torunu. Büyükbabanın elçiliği de var Istanbul'da... Resimdeki elbise, Boğaz'da Sadberk Hanım Muzesi'ndc birkaç yıldır Osman Hamdi'nin sevdiği bir rengi ve giysiyi simgeliyor. Daha öııcc Ceıtan Sarç'ın dolabın Osman Hamdi'nin eşı Naıle Hanım'ın "Abdullah Kardeşler" taıafından çekılmış bir fotoğralı (safl ustte) ve "Babaanne" Naıle Hanım'ın bir resmı onunde torun Cenan Sarç (üstte) Osman Hamdı'nın Gebze Eskıhısar'dakı evının bahçesinde cuma gunleri kuçuk konserler duzenlenırdı. Soldan sağa, Osman Hamdi Bey'ın çocukları Nazlı, Halıl Ethem ve Leyla Hanım 10