Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B B AŞKENT GÜNLERÎ Müşerref Hekimoğlu Türk resminde Batı kültürü Mektuplardaki Osman Hamdi bir çocuk gibiyim, buna çok Uzttlüyorum, sevgili annecigim, babacığım, gece gündüz aglıyorum, çok zavallı durumdayım, (en olgunlugum için çalısıyorum, dinlenmeye bir anım yok. Bugün pazar, evden çıkamadım, çünkü sokakları tanımıyorum henüz, bir araba tutmak için iki frangım da yok..." Mektuplarını Fransızca yazıyor, imzasını " H A M D Y " diye atıyor. Duygusal, coşkulu, çocuksu kişiliği çok iyi yansıyor mektuplarına. 19 Ağustos 1864 tarihli mektubunda da şöylc diyor: "Sevgili Babacığım, Artık kimseden borç almayacagım. Odedlgim borçların makbuzlarını da stze yollayacagım. Ögrenciler mahallesi diye tanınan bir mahallenin çok ıı/ak köşesinde bir yer luttum. Böylece, sevgili babacığım, köseme çekilip iyi bir çalışmaya koyulacagım. Ögrenimimi bir buçuk iki yılda bitirmeyi lasarlıyorum. Çünkü bu gurbet elinden çok usandım. Sevgili ve şefkatli babacığım, biraz resim yapıyorum, diye kıznıayın. Çiinkü resimden vaznn kışkırtmasıyla silaha sanldılar. Divanie mulasarrufuyla bir albayı >ehit eltiler. Ama simdi •Chassepols' marka tüfekler harikalar yaratıyor. Asiler altı bini aşkın can kaybetti bu tüfeklerle. Bu saçmalıklann nedenlerl şöyle özetlenebilir: Bagdat'ta kura lle askerliğin baslamafu. Irak'ın bu acımasız kentinde kura yöntemi uygulanmamış şimdiye kadar. Sonra vakıflann mütevellilerin elinden alınması. Bu mülevellller yaptırdıgımız hastahaneye de, şu anda 127 ögrencisi olan yetimhaneye de bir kuruş vermemiş, vakfın gelirlerini de ceplerine afmışlar. Gözardı edilemeyecek bir konu daha var, Bagdat'ın kodamanları ve şeyhleri fakir halkı istedikleri gibi soyamıyor artık. Yakında her şey düzellr insallah. Sevgili babacığım, tayln karanmın tstanbul'a ulaşıp ulaşmadıgını bilmiyorum. Bunu pasadan islemek bir an aklımdan geçmedi. Çünkü hayaümdan memnunum. Hükümetkrin degersiz berallarla dagıttıgı şan ve şerefe hiç meraklı degilim. Ben özgurüm ve özgttr kalmak istiyorum. lık bölümlerini de katması kültür birikiminden kaynaklanıyor kuşkusuz. Kadın portreleri, arkcolojik varlıklarımızı sınırlanmız içinde koruma girişimleri, yasalar, oymacılık dalında heykeli öngörmesi, bir kültür zincirinin halkaları olarak düsünülür ancak. Tüm yaşaminda biçimleniyor o kültür birikimi. Evliliği, güzel cşinin, kızlarının portreleri, Esklhisar'daki ev, o evin bahçcsinde yaşaııan müzik olaylan, cuma günleri verilen küçük konserler yeni ufuklar açıyor önümüzde. Batıya açılarak genişleyen bir yaşamı kanıtlıyor. Kimi kişiler Osman Hamdi'nin feminist oldugunu önc sürüyor. Bu yaklaşıma katılmıyorum ben. Cenan Sarç'ın duvarında oval bir çerçevede eşi NaUe'yi seyredcrken bir ressamm güzel bir kadına sıcak bakışını yakalıyorum yalnız. Bu portre Osman Hamdi'nin en gUzcl yapıtı belki de... Fırçasından sevgi taşıyor. Fransız kökenli Nailc Hamdi de dünya güzeli bir kadın doğrusu. Evlilikleri için değişik söylentiler var; ilk eşinin yeğeni olduğundan söz ediliyor, ayrıca Vİyana'da bir karşılaşmanın aşka ve evliliğe dönüşmesinden. O oval çerçevede, turkuaz kadife elbisesiyle çok sık ve zarif Naile Hamdi, yakasında işlemcler, göğsilnde pembe goncalar var. Galiba soğuk bir gün, bir de samur kürk duruyor arkada. Çok güzel bakıyor kocasına, belli o da çok seviyor. Biliyorsunuz, ölümünden sonra çok görkcmli bir cenaze töreni yapılıyor Osman Hamdi'ye Kunıçeşme'dckı yalıdan Eskihisar'a kadar uzanan bir tören. Son halife Abdülmecil, sadrazam, Mevlevi dervişleri, yabancı diplomatlar katılıyor törene. Bir kültür adamı neredeyse yüzyıl önce de böyle uğurlanıyor dünyamızdan. Kültür yaşamına katkıları güzel değerleniyor. Fransız eşi "Marie" adını değiştiriyor. " N a i l e " oluyor; ama dinini değiştirmiyor kocasımn ölümüne kadar. Osman Hamdi'yi yitirince onun yanına gömülmek istiyor Eskihisar'da ve de Müslüman oluyor. Seven bir kadın öldükten sonra da yan yana olmak istiyor erkeğiyle. Ancak bu istek gerçcklcşemiyor bir tıirİU. Şimdi gerçekleşemez mi acaba? Türk resminde ilk kadın portrelerini yapan ressamın en güzel portrelerini oluşturan kadının mezarı da Eskihisar'a daha çok yakışmaz mı? O güzel portre vaktiyle dikdörtgen bir çerçevedeymiş. Cenan Sarç Beyoğlu'nda ünlü Fruchtermann mağazasından oval bir çerçeve alıyor dikdörtgen çerçevcyi değiştiriyor. Tabloyu yerleştirirken Osman Hamdi'nin imzası da kesiliyor!.. Kimi tablolara imza gerekmez, diye 4üşünüyor belki de... O oval çerçevenin yanında iki portre daha var. Osman Hamdi'nin kızları, Nazlı ve Belkıs'm portreleri. Başlarında pembe dantel şapkalar, bir kadımn pembe yıllarını yansıtıyorlar. O döncmin şıklığı da başka doğrusu. Osman Hamdi'nin kadınları da çok güzel elbiseler giyiyor. Belki de özel elbiseler. Uzun etekler, danteller, güllerle çok kadınsı çizgiier. Sarı satenden bir tuvalet de ayrıca güzel, Osman Hamdi'nin güzel kızı Nazlı çok zarif taşıyor, Cenan Sarç'ın duvarında gülumsüyor, güllerden, lalelerden daha canlı duruyor. öykUsünü gelecek hafta anlatacağım. D akırköy'de bir ev, genç ve güzel bir kadın, çevresinde çocuklar, kocası uzaklarda, kazılara gidiyor, aylarca gelmiyor, her gelişte bir çocuk, ama babalannı tanımıyorlar neredeyse! lffet Hanım, dayanamıyor sonunda, söylentiler doğru mu acaba, bu uzun ayrılığın bir başka nedeni mi var, kocası gittiği yerde evlendi mi yoksa? tki oğlunu alıp düşüyor yollara. Ver elini Bagdat. Kuşkular boşuna, Bcdri Bey kazılarla uğraşıyor. O yolculuktan soluk bir fotoğraf var gözümde. Taşlar arasında iki erkek çocuk, küçüğü cniştem oldu sonra, Enver Kök. Babası Ahmel Bedri Bey, yıllarca Suriye'de, Irak'ta kazılar yapıyor. tstanbul'a dönünce müzede çalışıyor. ArkeoloJI Müzesl'nde müdürlügü var. Enver Kök'ün anılarında adı çok geçen biri de Osman Hnmdi; ama ayrıntılan hatırlamıyorum. Keşke yazsaydım. O zaman Cenan Sarç'ı tanımıyorum. Osman Hamdi'nin zarif torununu sevgili Berin Nadi'nin yakın dostu olarak tanıdım yıllarca sonra... Oüzel bir kadın, güzel bir insan, sevgisi, coşkusu, parıltısıyla bahar gibi kişiliği var. Büyükbabası tanısaydı ne güzel portrelerini yapardı kimbilir!.., Ama Osman Hamdi öldtlkten sonra doğuyor Cenan Sarç. Aile ağacının UçUncü dalında yer alıyor. Ağacın kökü Ibrahim Ethem Paşa, dallarında da Unlü mimarlarımız, bestecilerimiz, müzik yazarlarımız, diplomatlarımız var. Sedad Hakkı Eldem, Ekrem Reşit Rey, Cemal Reşlt Rey, Felhi Okyar'ın cşi Galibe Okyar, Osman Okyar, 1940'ların Ankara'sında güzelliği dillcre destan Nermln Kırdar da bu ağaçtan, Etibank'ın renkli kişilcrinden Cemal Sait Bark da... Onu da Ankara'da tanıdım ben, eşi Duşize Bark başkentin çok sevilen bir kadınıydı vaktiyle. Güzel değil; ama pırıl pırıl zekâsıyla nice güzelleri söndüren bir kadın. Ibrahim Ethem Paşa, kültür yaşamımızda Öncülcrden biri. Tarihimizde ilginç bir tırmanışı sergiliyor. Sakız Adası'nda küçük bir çocuk; adadaki isyan sırasında ele geçirilen kölelerle tstanbul'a gcliyor. Sokakta satılacak belki de. Kaptanı Derya Husrev Paşa alıyor onu, özçocuğu gibi seviyor, cgitiyor, tstanbul'dan Paris'e ilk giden dört gençten biri oluyor îbrahim Ethem. Atlarla Paris'e kaç günde varıyorlar kimbilir! Sakızlı delikanlı madcn mühendisi oluyor; Osmanlı tmparatorluğu'nun bakanları, sadrazamları arasında yer alıyor sonra... Osman Hamdi, Batı kUlturü alan bir babanın oğlu her şeyden öncc. O baba oğulunu da Paris'e yolluyor, hukuk öğrenimi yapmasını istiyor, ama Osman Hamdi derslerle değil, resimle ilgili. Bugün buna seviniyoruz elbet. Kültür yaşamımızı boyutlandıran olaylar bu ilgiden kaynaklanıyor. Ancak 1957 yılında durum başka! Genç Osman Hamdi bunalımlar geçiriyor, babasına karamsar mektuplar yazıyor, Paris'teki yaşamın hesabını veriyor. Bir de Ahmet Vefik'ten dert yanıyor. Resim tarihimizde güzel natürmortlarıyla yer alan Şeker Ahmel Paşa'dan!.. Bir mektubunda şöyle diyor Osman Hamdi: "Olurdugum yerl seviyorum. Yemekler lyi, yatak rahal. Ama Ahmet Vefik çekilir gibi degil. Böyle giderse Paris'le bir an durmam. Beni Istanbul'a aldınn. sokaga ancak haftada bir çıkıyonım, hiç özgürlügüm yok, sekiz yaşında Osman Hamdi'nin şimdlye kadar yayımlanmamış bir fotoğrafı: Vİyana'da dostlarıyla (soldan üçüncü), ikinci eşi Marie'yi de burada tanıyor buyük bir ihtimalle... geçemem. Resim çalısmalanmda iyi ilerlemeler yaptım. Kısa süredeki ilerlememe herkes şasınyor. Bu mektup tstanbul'a vardıgında sizin de dönmüs olacagınızı umut ediyorum. Elveda sevgili ve şefkalli babacığım. Si/i candan kucaklıyor, önceki mektuplannızda dilediklerinizi yapacagıma söz veriyorum... Bir de Bağdat mektubu var. 29 Kasım 1869'da yazıyor babasına. Biraz siyasal havası var, ama asıl Osman Hamdi'nin babasına bakışını, yaşam felsefesini belirtiyor: "Sevgili babacığım, Son mcktubunuzu aldım, her zamanki gibi paşaya okudıım. Paşa islifasının, daha dogrusu istifa gerckçesinin tstanbul'da olıımlu karşılanmasına sevindi. Komulanlık gorevi ona yeniden verilince isler çok düzeldi. Çalışmayı titizlikle sürdiirüyoruz. Burada yapılacak çok şey var, çünkü Divanie ve chamieler isyan havasındalar. Buranın eşrafı, ileri gelenleri valilik yönetimine, öngördiigümüz kesin reform girişimlerine ters bakıyorlar. Hırsızlıga, ruşvete, haraca başvuramadıklan için bize tümüyle ters düşüyorlar. Bagdat halkı aşagılık entrikalara dayanamadı, isyan etti bir gece. Suçluları gecikmeden yakaladık, yüz elli kişiyi tutukladık. Haber aşiretlere ulaşınca ortamı uygun buldular, Cemil Zade, Sait Selman ve Samih Paşa gibi yerli domuılaBuradaki gort'vim sona erince insan olarak, o/.ellikle özgür bir insan olarak kalacagım.^özgur bir insan olmanın ölçülemez degcriyle yaşayarak her yerde, herkesten saygı görecegim. Size gelince SCVKİIİ babacığım, saygıda hiç kusur etmcdigini/.i söylediginiz devlei buyüklerinin ödüllendirmesine erişcıneyeccksiniz hiçbir zaman. Çünkü kişiliginizden ödün vermediniz hiç. Hükümet düzeni buna dayanamaz. Ayrıca siz çok düriistsünüz, bu aşırı düriistlükle bir yere varamazsınız. Üstelik cahil de degilsiniz. Bu da size büyük zarar veriyor. Bu özelliklerden yoksun bir imparator olmanızı degil, bu ozellikleri koruyarak yaşamanı/ı yegliyorum ben. Kaygulanmayın sevgili babacığım, belki zengin olamayız ama onurlu yaşarız. HAMDY" Osmanlı Hamdi için çok yazıldı, kitaplar yayımlandı, konuşmalar yapıldı; ama bu Uç mektubu, Cumhuriyet okurları için ilk kez yayımlıyoruz. DERGt'mizde. Bence çok öncmli bir gerçeği vurguluyor bu mektuplar. Batı kültürüyle oluşan bir kişiliği her şeyden önce. ö z gür bir insan olmak özlemini, özgürlüğün yaşaınsal değerini, onurlu bir yaşamın erdemini. Paris'te okuyan bir baba oğulun güzel ilişkisini ve dayamştnasını... Osman Hamdi'nin ressamlığı, arkcolojik çalışmaları, müzeciliği, güzel sanatlar akademisine gravür ya da oyınacı 11