Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAĞLIK Erdal Atabek; Mercimeğîn tadı kaçtı Hayvansal proteinler "yüksek kaliteli", bitkisel proteinler "düşük kaliteli"dir. "Yeşil kıyma" diye bilimsel bir terim yoktur, olamaz da. Mercimeği, nohudu tanıyalım, yararlanalım... Ama doğru beslenmenin ilkeleri çerçevesinde !.. aftalar boyunca süregclen televizyondaki beslenme programları ve gazetelerde, dergilerde boy boy ilanlar artık toplumun tepkisini çekmeye başladı. "Oelelim mercimeğin faziletlerine..!' diye başlayıp, akla gelen gelmeyen binbir çeşit yemeğini sayıp döknıenin giderek insanları bıktıracağı her zaman olduğu gibi düşünülmemişti. Neydi bu "mercimek", "nohut" propagandası? Ne olmuştu da yıllann "mercimeği", "nohut"u şimdi göklere çıkarılıyor, neredeyse, "Hanım, bir su ver, merdmeksiz olsun!" denecek boyutlara getirilmişti? Olan şuydu: Mercimekle nohut gereğinden fa2İa üretilmişti. Dışsatınıları istenen düzeyde gerçekleşmemişti. lçerde ponıpalanması isteniyordu. Oysa, hapisanelerde, karavanalarda, yatılı okullarda nice yıllann dostuydu mercimek, nohut, fasulye. Ş.mdi, bu mOnülcr kimbilir nasıl çeşitlenmiştir diye dUşündüm. Mercimek çorbasıyla başlarsınız, arkadan şöyle nefis bir mercimekli mercimek yemeği, derken efendim zeytinyağlı mercimek, ortaya nefis bir mercimek salatası (nohut garnitürlü), mercimek tatlısı ya da hoşafı, üstüne de okkalı bir mercimek kahvesı. El insaf ki insaf. Yeter artık. Bu kampanyanın bilim temsilcisi Prof. Ayşe Baysal, değerli bir beslenme uzmanıdır. Tanıdığımız, yıllar önce birlikte çalışmalar yaptığımız, iyi niyetli, gayretli bir insandır. Bu konuya da bu ürünler ziyan olmasın diye katılmıştır. Bilmiyorum, kampanyanın aldığı bu biçimden biraz rahatsızlık duymamakta mıdır? Çünkü, baklagiller sadece mercimekle no llaç olan bitkiler Kinin, pabucu dama atılacak ilaç değildir • Güney Amerika'da And dağlarında yetişen bir ağacın kabuklarının ilaç olarak yararlı olduğu anlaşıldı. Bu ağaç, "kınakına" ağacıydı (Çinkona ağacı). Bitkl kökenli ilaçların en eskilerinden birisi olan "kinin", bu kabuktan çıkarılan alkaloitlerden bir tanesidir. Bırçok eski uygarlığın belası olan sıtmanın kininle sağaltımı tarihin büyük olayiarındandır. Unutmayalım ki Efes kentınin halkını yok eden de sıtmaydı. H HEKİIAEfc OEYiP hut değildir. Bakla, barbunya, fasulye, börülce, bezelye gibi baklagiller de mercimek ve nohut gibi yüksek bitkisel protein ve diğer besin değerlerini taşırlar. Çünkü, hayvansal protein taşıyan hayvansal besinlerin yerine baklagillerin bitkisel proteinlerini önermek, "Biri ötekinin yerini tuCar," demek bilimsel açıdan yanlış olmaktadır. Kuşkusuz Prof. Ayşe Baysal, boyle bir şey söylememektedir. Yazdığı kitapta, et yemeyle ilgili şu satırlar önemlidir: "GUnlük et tüketimi, genellikle, Kuzey Amcrika, Okyanusya ve Batı Avrupa iilkelerinde fazla,gelişmekte olan ülkelerdc arzu edilenden cok aıdır. Örnegin, birey başına yıllık ortalama et tüketimi Amerika Birleşik Devlellcri'nde 82 kg. Danimarka'da 60 kg. iken, Turkiye'de 22 kg. olarak tahmin edllmiştir. Ülkemizde, halkın çoğunluğu bu miktarın altında et tiiketebilmektedir. Örnegin, hane halkı besin tüketimi araştırması, birey başına ortalama 52 gm. (yılda 19 kg.) et tii Bu mevsimde, "faringit"e dikkat! kBoğazda kuruma, yanma, gıcıklanma. Kuru bir öksürük. Kimi zaman nöbet gibi ortaya Fçıkan rahatsız edlcl öksürük sonunda güç çıkarılan boğaz salgısı. Bu rahatsız edici durum, "taringit" dedığimiz, üst solunum yollarının çoğu kez suregen yangısıdır. Genel bellrtlleri azdır. Ateş yükselmesi, halsizlik, iştahsızlık gibi belirtller görülmez. Görüldügü zaman "akut yangı"yı düşünmek garaklr. Genel belırtilerln azlığı Önem verilmemeslne yol açar. Bu da sagaltım için gereken önlemlerin alınmasına, savsaklanmasına, gecikmesine neden olur. Oysa, "süregen faringit" sanıldığından daha önemll bir hastalıktır. Hem kişide sürekli bir rahatsızlık duygusu yaratır, hem de yakın dokuların hastalanması olasılığını dogurur. Boğazın yangılı hastalıklarında an|ln dediğimlz boğaz lenf dokusu yangısını, amlgdal yangısını (bademclk haatalıgı), kulakları. burnu da göz önüne almak gereklr. Bu nedenle de tıp uzmanhğında "kulakburunboğaz hastalıkları birlikte ele alınmıştır. "Farangif'lerin son yıllarda artmasının hava kirlenmesinln artmasıyla ilgisi vardır. Hava klrliliğinin irritasyonu (rahatsız etmesi), sigara içilmeslnin yarattığı rahatsızlık etkenlerinden önemli birisıdir. Çok sıcak ve soğuk yiyecek, içecekler de rahatsız edicidir. Yakın komşuluğu nedeniyle kimi zaman olaya, "larlnks" de katılır. Bu durumda ses kısıklığı da ortaya çıkar. Sağaltımın llk koşulu, boğazın korunmasıdır. Boğazın soğuktan korunması, terleyip Oşütmelere dikkat edilmesl, klrli havadan uzak kalınması, sigara ıçilmemesi, sigara dumanına maruz kalınmaması, aşırı sıcak ve soğuk yiyecek içeceklerden sakınılması, uzmanların önerileridir Ağrıya karşı ağrı kesıcıler alınmalıdır. Uzmanlar, akut durumlar dışında antiblyotik kullanılmasını önermezler Ihlamur, sıcak llmonata yararhdır. D ketildiglni göstermektedlr. Bu mlktar, bttyiik kentlerde giınluk 82 gr'ye çıkmakta, köylerde 17 gm'ye duşmektedir. Özellikle son yıllarda et fiyatlarının hızla artması, az gelirli ailclerin et yeme olanagını ortadan kaldırmıştır." "Beslenme" adındaki kitabın tarihi 1979'dur. Ya şimdi durum nedir? 1988 yılında et fiyatları 5 bin liralara ulaşmıştır. Bu durumda, beslenme uzmanlannın halka döııüp de "Et yiyemiyorsanız mercimek yiyin," demcleri mi gercklıdir? Yapılan "mercimek, nohut" propagandası, bu sözler söylenmediği halde bu imgeyi uyandırmaktadır. Yanlışı buradadır. Tek yanlı beslenme nasıl yanlışsa, tek yanlı besin propagandası da o denli yanhştır. Yayınların çektiği tepki de bu nedenledir. Halkın, okur mektuplanna kadar ulasa/ı tepkisi yanında, lstanbul ve lzmir'deki bilim çevreleri de tepki göstermişler, "ctin yerine mercimek" önerilmesine karşı çıkmışlardır. tslanbul Tabip Odası, kendi orgütünü uyarmak gereğini duymuştur. Bir hastamın bana söylediği gibi: "Halkın mercimek, nohut yemesi isteniyor, peki etleri, pirzolalan, bonflleleri kimlerin yemesi uygun göriilüyor?" Bilim adamlarının görevi, ekonomik politikanın yanlışlarına araç olmak değildir. Bilim âdamlan, bilimsel doğruları söylerler. tnsanların hayvansal protein almaları gereklidir. Çocukların 04 yaş arasında hayvansal proteinden yoksun beslenmesi, onların gelişmelerini, zekâ gelişmesini olumsuz etkiler. Gelişmiş ülkelerle a? gelişmiş Ulkeler arasında beslenme açısından büyük bir fark vardır. Gelişmiş ülkeler hayvansal proteinleri yeterince alır, az gelişmiş ülkeler yeterince alamazlar. Bu da aradaki farkı daha da arttırır. Hayvansal proteinler "yüksek kaliteli", bitkisel proteinler "düşük kaliteli"dir. "Yeşil kıyma" diye bilimsel bir terim yoktur, olamaz da. Mercimeği, nohudu tanıyalım, yararlanalım. Ama doğru beslenmenin ilkeleri içinde tanıyalım, bütün besin maddelerinin içinde (etler, sebzeler, meyveler, baklagiller, tahıllar) tanıyalım, beslenme dengesinin içinde tanıyalım. Konuyu zorlamak, çarpıtmalara yol açar ki bu da Prof. Ayşe Baysal başta olmak üzerc, bılinı adamlanna, beslenme bilimine, toplııma haksızlık demektir. U Biz kinini sıtma ilacı olarak biliriz, ama kinin sadece sıtmaya iyi gelmekle kalmaz. Kinin, aynı zamanda bir "ağrı kesici", "yangı gidericidir": Analjezik ve antiinflammatuar. Kinin, kalbin uyarı duyarlığını azaltır, iletim hızını yavaşlatır. Kasların artan gerginliğini azaltmak, çevresel damar hastalıklarında görülen gece kramplarını önlemek ıçin kininden yararlanılır. Sagaltım dozlarında gebe uterusun (rahim) kasılmasını sağlar. Bu özelliğinden doğumu başlatmak için yararlanılır. Kininin acı tadı iştahı uyarır, bu nedenle hazırlanmış Kininli sular vardır. Çinkona ağacı, OOrmy AnrmrikaVa And dağlarında yetlşlr "Kına kına" dlye da anılan bu ağacın kabuklanndan çıkarılan '•alkalolflerdan blrl de "klnln"dır Bugün, sıtmayı da kapsayan birçok hastalık için başka ılaçlar bulunmuş, bunlar kinin yerine kullanılmaya baslanmıştır. Ama, bir ağacın kabuğundan çıkarılan bu değerli ilacı unutmamamız gerekir. "KİNİDİN" de kınakına ağacından elde edilen bir diğer alkaloittir. Kinidin, kalbin ritim bozukluklarında, bugün de başarıyla kullanılan bir ilaç. Kalbin çeşitli ritmik bozuklukları (taşikardiler, ekstrasistol denilen prematüre atımlar) kinidinle başarıyla sağaltılırlar. Bu alanda başka, yeni ilaçlar da bulunmasına karşın, kinıdın bu hastalıkların sağaltımındaki yerini korumaktadır. L ı 15