22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Atmacalar ufukta görününce Masallardaki ormanlarda gezinen padişahların, kralların elinde, zaman zaman bir atmaca beliriverir. Oysa bugün de, < u.i atmaca Ile avlanmanın meraklıları pek çok; «f özellikle de Doğu Karadeniz'de. Diğer 'yırtıcı' kuşlar gibi fare, kurbağa, yılan yemeyen atmacalar, yalnızca kuş etiyle beslenirler. Ortalama ömürleri on yıl olan atmacalann çok değjşik türleri vardır. Hem eğitim hem de avcılığı açısından, meraklılarının tercih ettiği belli başlı atmaca türleıi, "beyazaçık", "karaaçık", "karabeyaz", "açık sarı", "karanın büyuğü", "sannın büyüğü", "yanmış sarı" ve "bozkızıl"dır. Bunlar, eğitimdeki başanlan, avcılıktaki üstünlükleri ve güzellikleri açısından, diğer türlere göre üstünlük sahibidir. Göğsü ve sırtı tamamen beyaz olan, ancak bölgede, on yılda bir yakalanabilen "ıspiri" adındaki atmaca türü, en değerlisidir. Yaklaşık 5 milyon TL'ye alıcı bulabilen bu atmaca türüyle avlanılmaz; yalnızca ehlileştirilip beslenir. Çünkü, böyle değerli bir türün av sırasında kacıp gitmesini hiçbir 'meraklı' gözc alamaz! Atmaca avı ıçın, saatlerce süren uzun bir tırmanıştan sonra, bölgede 'Bagenl' diye anılan ahşap yayla evlerinde günlerce kalınır. Atmaca göçü sırasında, yöre halk, "gaço" denilen "çekirge kuşıT'nu canlı yam olarak kullanır. Bir çubuk üzerine bağlanan "gaço", gerilen büyük bir ağ arkasında tutulur. Atmacanın avını görmesini sağladıktan sonra ge. risi kolaydır artık! Atmaca hızla avına saldırır; ancak avıran Önündeki ağı göremez ve yakalanır. Çekirge Jtuşu, atmaca için sıradan bir yemdir; ancak yapılan birtakım işlemlerden sonra bu yem, 'cazip' bir hale getirilir: Çekirge kuşunun her iki gözüne de deri parcaları yapıştırılarak kapatılır. Böylece kendisine saldıran atmacayı görmemesi sağlanır. Çekirge kuşu kendini savunmak için saklanmaya çalışmaz ve atmacanın gözünde, "kolay bir yem" hissini uyandırır. Oysa çekirge kuşu öyle hiç de kolay bir yem değildir! Ağın arkasından bir çubuğa bağlı olarak hareket ettirilen çekirge kuşu, tehlikeden habersiz zıplayıp durur. Atmaca onu gördüğü an kendisini göstermeden saldırıya geçer. Avını gördükten sonra alçalır ve gizlice, yerden süzülerek, avını yakalamaya uğraşır. Bazen de çok yukseklerden 5060 kilometre süratle bir yumruk gibi toplanarak mermi gibi saldınr. Avına yaklaştığı anda hızını kesmek için ters döner, kanatlarıyla kendisini geriye itmeye çalışır. Toplu iğne kadar sivri, jilet kadar keskin penceleriyle avını yakalamak için öne uzanır... Bir kez atmacanın penceleriyle tanışan herhangi bir avın, kurtulma şansı yoktur... D "Avcı" bir atmaca, ilk kez, ayağındaki iple birlikte "ava salınır"; eğer bu deneme başarılı olur, hayvan kaçmaya da çalışmaz ise, ip çözülür. tyi yetiştirilmiş bir atmaca, bıldırcın gördüğü aııda, sahibinin kolundan fırlar. Eğitimi az olanlar ise, sahibinin avuçlarında, elle bıldırcının bulunduğu yöne doğru fırlatılır. Bir atmaca, günde 5060 kadar bıldırcın yakalayabilir. Bugün Türkiye'de atmaca avcı'ığı 'yasak'tır. Ancak, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde av mevsimi geldi mi, surekli gündemde olan konu, atmacalardır. Binlerce atmaca merakhsı, bu işi, babadan oğula geçen bir tutkulu gelenek olarak sürdürür. Yaz aylarında, Doğu Kafkasyada ve Orta Asya'da konaklayıp yavrulayan atmaca sürüleri, kışın Kuzey Afrika'ya göç eder. Bu göç sırasında, Karadeniz'in kıyı şeridinden geçip Küçükçekmece ve TVakya Uzerinden yollarına devam eden atmacaların küçük bir bölümü ise Sinop dağlarında kalıp kışı orada geçirir ve orada yavrular. Kıyı şeridinde ise, atmacaların göç yoluna en yakın yerleşim bölgeleri, Borçka, Murgul, tskep, Kemalpaşa'dır. Yavuzselim Dagı, Arhavi'deki Armonik ve denizden yaklaşık iki bin metre yükseklikteki Meto yaylaları da bu göç yolu uzerindedir. "Avcı" atmacaların dişisi makbuldur lyi eğitilmiş bir dişi atmaca, "göklerin kralicesi"dır ve havadakl bütun kanatlılar ondan çekintr Atmacalar, göç yollarını asla değiştirmezler. Mart ve nisan aylannda aynı yolu izleyerek geri dönen atmacalar, her yıl hep aynı yuvaları seçerler. Mayıs ve haziran ayları ise, atmacanın çiftleşme dönemidir. Doğadaki birçok canhnın aksine, erkek atmacalar, dişilerine oranla daha küçüktür. Karadeniz Bölgesi halkı, erkek atmacalara pek değer vermez ve onlara "atmaca" bile demez. Erkek atmacaların yöredeki adı, "mamuçili" ya da "horozcuktur." Dfşilerinden üçte bir oramnda küçük olan erkek atmacalar, dişileri kadar güçlü ve "avcı" da değildir; ancak küçük kuşları avlayabilirler. R A S G E L E RaifErtem Kendi avını kendin üret! v Doğa Silah Dergiüi, bir kampanya başlattı. "Kendi avını kendin iırct!" Oluııılu bir kampanya! Verimli dc olur. Ancak ufak bir "ama"sı var! Onu da yazımızın sonunda açıklayacağız. Derginin dc değindiği gibi: "Tarih boyunca hep yoğalttık." Devletin avlaklarında, kanııı avlaklarında doya doya avlandık, döne döne avlandık. Yaban hayvanı ba/ı yörelerde çok azaldı, bazı yörelerde hiç kalmadı. Avcıyı doyurmuvor artık topraklarınıız. Çok günler eli boş dönüyoruz. Uretmeden avlanma olanağı kalmadı, Anlaşıldı!.. Ülkemizde hiç uretim yapılmıyor dcğil. Yapılıyor! Tarım ve Orman Bakanlığı Avcılık Şubesi'nin çeşitli yerlerde üretme ve korunma sahaları var. Daire Başkanı Sayın Sabit Tarhan çırpınıyor. Bir şeyler yapmağa uğraşıyor. Olanaklar kısıth. Kadrosu dar. Yeterli olamıyor, olunamıyor! Eğer avlanmak istiyorsak bu kısır donguyü kırmak zorundayız. Yöntemi dc ürctmek! Kendi avımızı kendimizin üretmesi! Nasıl olacak? Köyler kentler kendi sahalarında, özel ve tüzel kişiler kendi yerlerinde çaba göstcrecekler. Ülkemizde eskiden bol olan, yaşayan sülün, keklik, çil gibi hayvanları buralara salacaklar. Belli bir süre koruyarak ava açacaklar. Tarım ve Orman Bakanlığı da isteyene ucuz fiyatla sülün ve civciv veriyor. Eğer kampanya tutar da çalışmalar hızlanırsa daniı/iık sağlanabilecek. Ülkemizde azımsanmayacak kadar ekime elve rişli olmayan mera var. Özellikle köy meraları. Ufak bir çabayla eski canlılığına kavuşturulabilir. Köye de sürekli gelir getiren bir kaynak olur! Özel avlak sistemi doğal olarak paralı avlanmayı getirecektir. Bu da zorunlu. Dünyada parasız avcılık kalmadı. Doğa kaynaklarından da kimseyi karşıhksız yararlandırmıyorlar. Bir bizde kaldı; onun için kıymetini bilmiyoruz. Hovardaca harcıyoruz. Destekliyoruz derginin kampanyasını. Yukarıda da söyledik. Ufak bir "ama"sı var. Yaşatmak!.. Ülkemizde yaban hayvanlarını kırıma götüren yalnız avcılar değil. Daha büyük zaraılar açan bir olay var! Tarım ilaçları! Bu zehir tarlalara atıldığı sürece hayvan yaşatmakmümkün değil!.. tlkbaharda, otların yeşediği, ekinlerin uç verdiği aylarda hayvan, yumurtasının üstünden kalkacak, yavrusunun UstUnden kalkacak, tarlaya inecek. Yaylıma... Zchirli ilaçlar atılmıştır. Çiğle birlikte otlara yapışmıştır. Yiyecek hayvan, doyunacak... Sonra ne ola, cak?.. tçinde bir yanma. Kavruluyor. Su. Eri yakın suyun başına. Dindiremeyecek acısını. Kıvranacak, çırpınacak. Bir süre sonra dermandan düşecek. Salıverecek kendini. ölecek!.. Kitle halinde ölecek. Üstünden kalktığı yavruları ölecek! Yumurtaları çürüyecek!.. Bahar aylarında, su başlannda on on beş kekliği, çili çok görmüşümdür. Bir arkadaşım 25 tane saymış. Tarım ilaçlarından zehirlenerek ölen tavşanlann resimlerini daha önce gazetemizde gördünüz... Bizden başka ktmsenin kullanmadığı bu zehirli tarım ilaçlarını önleyemediğimiz sürece yaban hayvanı yaşatmak olanaksız. Yalnızca yaban hayvanları değil, 1520 yıl sonra insanlar da yaşama olanaklarını kaybedecek. Anızları yak. Dayan yapay gübreyi. Arkasından zehirli ilaçlar. Doping! Topraklarımızın kanser olduğunu bilim adamaları yazıp duruyor. Anlaşılan?.. Bizden sonrası tufan!.. Rasgele....D A art ve nisan ayları geldi mi, Doğu Karadeniz'in yüksek dağlarının yamaçlarından süzülerek, Kafkaslar'a, Orta Asya'ya doğru uçup giden atmacalar, Karadeniz'in kıyı şeridinde beliriverince ortalığı garip çığlıklar kaplar. Bu çığlıklar, atmacalardan değil, onları ufukta görünce birbirlerini uyaran ve "saklanacak delik arayan" diğer kanatlılardan yükselmektedir... Gökyüzündeki tüm 'kanath' yaratıklar, atmacalardan çekinir. Aslan nasıl ormanların kralı ise, atmaca da göklerin kraliçesidir... Duruşu, 'kurbanını' pençeleriyle kavrayışı, iri gözlerindeki etkileyici bakışlarıyla, atmaca, kartal kadar, hatta belki de ondan daha 'soylu' bir "hava" yaratır insanoğlunun ve diğer yaratıkların Uzerinde. Kendinden daha iri hayvanlar ve büyük kanath yırtıcılarla mücadeleye girmekten çekinmeyen atmaca, çevikliği ve pençeleri sayesinde hiçbir mücadeleyi kaybetmez. Işte bu yüzden atmaca avı Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, yaklaşık iki yüz yıldır süregelen geleneksel bir avdır. Ancak atmaca avcılığının, diğer avlardan oldukça farklı, özel bir yanı vardır... Canlı yakalanan atmacalar, eğitilerek "avcı" yapıfır. Avlanan her atmacayı, sıkı bir "av egitimi" bekler. Yeni yakalanan atmaca, "insan elinden" pişmiş yumurta yiyerek sakinleştirilir, sahibine, eğiticisine ahştırılır. Ayağına bağlanan iple sürekli "kolda tiinemeye" alıştırılır. Böylece bir yaşını doldurmamış "vahşi" bir atmaca, iki üç günde eğitilerek, "avcı" bir atmaca olup çıkar. M Mehmet Yazıcı/RİZE "Avcı" bir atmaca, unce avlanır: Bir atmaca avlayabilmek İçin, ahşap yayla evlerinde günlerce konaklayıp uzel aölar, hazırlamak ve çekirge kuşlarmı canlı yem olarak kullanmak gerekır. 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle