Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dükkânlarıru gezmeye başlıyoruz köprünün; yıllardır bir yığın insanın ekmek teknesi olan dükkânlan. Otuzdan fazla dükkân bulunuyor. Çoğunluğu, balık lokantası, bir kısmı da birahane olarak çalışıyor. tki dükkânda da tnüzik kaseti ve plak satılıyor. Eminönü "iskeleler" tarafından girişte, sizi avaz avaz bir arabesk müzik karşılıyor. Dükkânların önünde de durup bu müziği dinleyen bir kalabalık. Sonra sırasıyla birahane ve lokantalar uzayıp gidiyor... Iki de eski çayhanesi var Köprilaltı'nın. Eskiden kalma dttkkâıılardan son örnek, kahvehaneler. Biri, "Madamm Yeri" olarak bilinen, diğeri de girişinde "Nargllecilere Aittir" yazıh olan. Bu ikincisinde, nargilecilere ait yerlere, nargile içmeyenter oturamıyor. Duvarında sıra sıra rengârenk nargile hortumlan asılı. lçeri giren yeni müşterilerin genzi, ham tütünden oracıkta sarılan "tömbeki"lerin kokusuyla yanıyor. ı i Her gece "Köprüaltf Balıkçılar... Renkli kişilikleri ve hiç bitmeyen deniz öyküleriyle kaynaşıp gidiyorlar kahve ve birahanelerde genç üniversite öğrencileriyle. Bunlardan birisi de "Mehmet Reis" diye tanınan Ahmet Asım Taşcı. T&şçı, gençlik yıllarında, çoğu gecesini "Köpriialtı"nda uyuyarak geçirdiğini söylüyor. Sabahları erken saatlerde sefere çıktıkları için böylesinin daha kolay olduğunu belirtiyor Mehmet Reis. Meraklıları, "Bjz alışmıştık bu köprüye, yenisl kazıklı olacak; böylesine güzel sallanmaz ki" diye hayıflanıyor. Ama emektar Galata Köprüsü'nün hurda niyetine sökülüp yok olmamasından da memnunlar. "Ben yirmi yılı aşkındır buraayım. Eskiden buralar çok daha şendi. Halta bir gece köprii üstünde, horon teptigimizi bile halırlıyorum. O zamanlar gençtık tabii. Mangal yapardık, sıcak şarap içerdik. Buraya gelen turistlerden dil bile öğrendim. Ama şimdi öyle degil. (lençler bir garip. Saç sakal kansık dunımda. Ilepsi çapulcu gibi. Ancak iyi çocuklar, iyi kızlar. En iyi tarafları da sürekli okuyup, konuşuyorlar." Köprü deyince, konuştuğumuz çoğu insanın aklına hemen anıları geliyor. KÜaraköy lskelesi tarafında, "Babanın Yeri" diye bilinen bir eski meyhane hâlâ özelliklerini koruyor. Duvarları hasırla kaph, tavanı balık ağlarıyla ve deniz ürünleriyle süslenmiş "Babanın Yeri"nin yeni adı "Dünya". Bundan beşaltı yıl öncesine kadar, buraya gelenler, kanserden ölen "Baba"yı, iri göbegi, yaglı önlüğü ve kırmızı yanaklarıyla hatırlıyorlar. Aynı yeri bugün işleten Ahmei Yıldız, "Baba bir başkaydı. Adını kimse bilmezdi; ama 'Baba' deyince tanınırdı. Vakit biraz geç olsun, bir dedevamlı miışterisi varsa, gider masaya kenarından ilişir sohbcte ba^lardı. Yani meyhaneci külturune sahipli. Hir sürı sonra, masaya gelenler karışır, hesap istenince de 'Baba', 'Atın bir şeyler; ne güzel muhabbet ettik' deyip çıkardı işin içinden" sözlcriyle naklediyor bize "Baba"nın anılarını... KöprünOn bir diğer özelliğini ise yeni yeni "balıkekmek ızgara'Mar oluşturuyor. Giderek ağırlaşan hayat şartlanndan dolayı, müşterilerin azaldığını belirten lokantacılar, kapı önlerine koydukları ızgara tezgâhlarında Galata Köprüsü'nün Haliç'e bakan yakasında, "Köprüaltı" mudavımleri. balıkçısından umversıte öğrencisine. Istanbul'u her mevsim saat be saat yaşarlar beş yüz liraya, "Yanm ekmek arası balık" satıyorlar. Bu tür müşterilere de "ayakçı" deniyor. Köprüde, eski yönetmeliklere göre, bütangaz tipi ocak kullanmak yasak. Ancak bu da yıllann içinde işlemez hale geliyor. Şimdi isteyenc kömür ızgara, isteyene yeni tekniklerle donatılmış ocaklarda balık kızartılıyor. Üniversiteli gençlerin ugrak yeri ise "Arzunun Yeri" diye anılan birahane. Yaşlarının toplamı 4O'ı geçmeyen iki kardeş tarafından işletiliyor burası. Adem ve Şenol Bagcılar adlı kardeşler, kendileri gibi gençlere hizmet veriyorlar. Genel olarak Zülfü Livaneli'nin kasetleri çahnıyor, edebiyat ve sanat sohbetleri yapılıyor "Arzunun YerC'nde. Bira beş yüz, tuzlu fıstık ve leblebiden oluşan çerez iki yüz lira. Bu özelliğiyle de gençlere göre ucuz olduğu için tercih ediliyor. Buranın en ünlü menüsü "Uludag salatası". Bu da bildiğimiz Amerikan salatasının Türk yoğurdu ile karıştırılmasmdan oluşuyor. "Arzu" adı için, çeşitli rivayetler dolaşıyor. Kimi, "Adem'in eski sevgilisi" derken, kimi de "Esklden de adı buydu" diye iddia ediyor. Ama bunun ne önemî var ki artık! Yerine yenisi gelip kurulduğunda, "Bizim Galata Köprümüz" daha birçok yönüyle birlikte, anılann sisli bulanıklığına gömülmeyecek mi?.. Evet, genciyle, yaşlısıyla pek çok insan, bir varlık gibi söz ediyor Galata Köprüsü'nden. Yıllardır binlerce insanın durup dinlendiği, sevgililerin gun batımını sarmaş dolaş izlediği, rakı ve balıgın damaklarda ayrı bir tat bıraktığı Galata Köprüsü, yakında tarih oluyor. Yerine yeni gelecek köprüde de dükkânlar, lokantalar, kahvehaneler bulunuyor; ama eskisi gibi hafif hatif sallanmayacak. Çünkü Haliç'e çakılan kazıklar Uzerinde, sabit sistemle inşa ediliyor. Genci've yaşlısıyla herkesin merak ettiği, "Ne olacak köprümüz?" soru.sun% tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan yanıt veriyor. Dalan'a göre, 80 yaşındaki emektar, Eyup ve Sütliice arasına çekilip, zincıre vurulacak ve "kiiltür köprüsü" yapılacak. Altındaki dükkân ve kahvehaneler aynen korunacak. Tabii Haliç'in bu iç kısımlarında, özellikle yaz aylarında yayılan kokular arasında, geleni gideni olursa...D Istanbul'un bütün kahvelerinde tavla oynanır, ama yoflun tratiOin bırkaç metre ötesın Köprünün altındaki kahvelerde, akşamustieri, Istanbul'un her semtlndekınden çok daha farklı bir biçimde sarmalar ınsanı Tömbeki kokuları da bu havayı destekler de, flünlük hay huydan uzaklaştıran tavla şakırtıları bambaşka bir keyıf verır 13