Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ayasofya'da kırkbin bilinmezliğin kaynağı Öylesine davetkârdı ki, kimse parmağını sokmadan önce, o deliğin tarih boyunca parmak soka soka delik haline geldiğini umursamıyordu. .Herkes aynı noktayı elleye elleye kocasütunda bir delik açmış, sonra kendi açtıklan deliğe tapmaya, delikten dilekler dilemeye başlamışlardı. ni umursamıyordu. Herkes aynı noktayı elleye elleye koca sütunda bir delik açmış, sonra kendi açtıklan deliğe tapmaya, delikten dilekler dilemeye başlamışlardı. Nitekim Kırıkkale'Ii Veysel Kuzeytepe, parmağı daha deliğin içindeyken yöneittiğimi/., "Neden parmagınm soktunuz?" sorusuna, "Herkes sokuyordu ben de soktum." yanıiını vermişti. Ama clini herkesin soktuğu gibi sokmamıştı. Ne Fransızlar gibi baş parmağını ters sokııp deliğe bir düğüm atar gibi etrafında dönmüştü, ne de Ingiliz gibi çevresinde dolaşıp sonra urkekçe seıçe parmağı ile deliğin içini yoklayıp parmağını geri çekmişti. Veysel Kuzeytepe, gayet sakin ve kararlı bir tavırla, tombul işaret parmağını deliğe sokmuş, " N e varmış içinde de elinizi sokuyorsunuz, işte soktuk, bişey olmadı," diyen gözlerle ctrafa bakmıştı. Sonra da parmağını sert bir hareketle delikten çekmiş, parmağını ve parmak sonrası deliği mefâk bile etmeden yüruyüp gitmişti. Deliğe olan ilgisi sadece anlıktı; merakın zirvede olduğu an. Buna karşıhk, deliği sanki yoklarmış gibi serçe parmağını sokan Ingiliz, elini çıkardıktan sonra, deliği bu kez avucuyla okşamış, serçe parmağını seyretmişti. Ancak elini delikten çektikten sonra, Fransızlar gibi burnunu dayayarak, Kutsal Deliğin kendine has bir kokusu olup olmadığını kavramaya da çalışmamıştı. Deliğin çevresinde geçiıdiğimiz yarını gün içinde, en çarpıcı yanıt ise Jacqueline Rapaz adlı Fransız turistten gelmiştı. Delik beni emiyor sanki. Ama herkesin ve her ırkın delik karşısında kendine özgu bir üslubu vardı: Raguel Urarte, uzun boylu, esmer, balıketi bir Ispanyol. Dudaklarını ısırarak parmağını deliğe soktu. " N e hıssediyorsunuz?" "Hiebir şey!" Brigitte Piannezze, Alman. Deliğe, deliği görıiıekten /iyade, deliği anlamak ıçın bakıı. Parmağını sokmadan elini deliğin ustundegezdirdi, sonra soktu: " N e hıssedıyorsunuz?" Yanıt pragmatık: "Islak mı diye baklıın" Patrick Durroussy şupheci bır Iransız. Deliğin bulunduğu sutunun etrafıııda 34 tur attıktaıı sonra yaklaştı, elini deliğe doğru uzattı; ama son anda sokmaktan caydı. Gerıye doğru bırkaç adıın attı, gerildi gerildi, fırlayıp parmağını soktu: "Ne hissediyorsunuz?" Yanıt da Fransız: "Şu an kendimi, elimi bu kutsal deliğe sokmadan evvelki halitne kı>asla elimi deliğe sokmuş olarak hissediyorum." Hasan Deınir. Türk. Ağlayan Sütun'a kararlı adımlarla gelip, parmağını deliğe soktu. çiyor, delikle mi belli değil: "Vasıtasız, Allah'la göruşiiyorum." Fakat en çok çocukların deliğe parmaklarını sokuşu rituel haz taşıyordu. Küçük parmaklarını deliğin içinde dolaştınyor, sanki gizli bir dünyayı keşfediyorlardı. Selcan Alpaslan adlı ilkokul öğrencisi parmağını neden deliğe soktuğu sorusuna kendi kadar küçük bir "Bllmem" ile yanıt vermişti. Sınıf arkadaşı Giiler Tanju ısc, "Bu delik ne deliği?" sorusuna, "Dilek deliği" yanıtı yerine sözcükleri karıştırarak "Delik dilegi" deyivermişti. Bu Kutsal Delik Ayasofya Müzesı'ndekı Kutsal Delik'e parmağını sokan ziyaretçilerden hiçbirisi. "Niye durup dururken parmağınızı duvardakı anlamsız bır deliğe soktunuz?" sorusuna yanıt veremiyordu. Çünkü deliğin karşı konulamaz meydan okuyuşu karşısında çaresızdı ziyaretçi.. Ufuk Güldemir armağı içeri sokunca, tüm benliği, parmaktan yayılan tatlı bir serinlik kaplıyordu. Ayasofya'yı ziyarete gelenlerin Ağlayan Sutun'daki Kutsal Deliğe parmaklartnı sokmadan geçememelerinin nedeni, herhalde o sıcak serinlik idi. Araa tek neden bu olamazdı; delik öylesine karşı konulmaz, öylesine davetkârdı ki, çağrısına kapılmamak elde değildi. Tıpkı Foça yakınlarındaki Siren Kayalıkları'ndan gelen çağrı gibi. "özlenmiş bir sevgilinin çağrısı" numarası yapan ölümün davetine kapılıp kayalıklarda parçalanmamak P 12 için tek çare, nasıl ki kendini yelken direğine bağlatmaksa, Kutsal Deliğin karşısında da işte böyle çaresizdi insan. Serin ama sıcak, taştan ama yumuşak bir Kutsal Delik. Fakat aynı zamanda tehditkâr ve meydan okuyan. Ayasofya'yı ziyaret edenler acaba bu yüzden mi parmaklarını deliğe sokuyorlardı? Acaba bu yüzden mi parmaklarını çıkardıktan sonra gözlerini dayayarak "deliğin içinde ne olduğuna bakıyorlardı". "Niye durup dururken duvardaki bir deliğe parmağınızı soktunuz?" sorusunun affetmcyen düz mantığı ile karşılaşınca, paniğe kapıhyorlardı. Ve neden hiçbirisi duvardaki küçuk bir deliğe parmağını niye soktuğunu bilmiyordu?' Kimbilir belki de deliğin, "Benim ivime parmağını sokabilecek cesaretin yok!" diye meydan okuyuşuydu onları deliğe çeken. Ama kuşkusuz, zincirleme bir çağrı vardı; meydan okuyuş; içerde ne olacağı korkusu; deliğe hayranlık. Böylece insan deliğin karşısında içgüdülerine karşı koyamıyor ve parmağını sokuyordu. Ama sokrnamak için de sonuna kadar mücadele vermesine engel değildi bu teslimiyet. Kutsal Delik öylesine davetkârdı ki, kimse parmağını sokmadan önce, o deliğin tarih boyunca parmak soka soka delik haline geldifti Neden soktu? Yanıtıyla bizinıle mi dalga gc