Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S A Ğ L I K Erdal Atabek Tanrı'nın gazabı mı, şeytanın oyunu mu? AIDS hastalığının sağaltım yolu henüz bulunamamıştır. Bir virüs hastalığı olarak aşı bulunması olasılığı yüksektir. Belki sağaltım yolları da bulunacaktır. Ancak, bugün için sağaltım yolunun bulunamamış olması, hastalığı ölümcül kılmaktadır. er şey, melekler kentinde şeytanın bir oyunu olarak başladı. 1981 yılında Los Angeles'ta (ABD'nin ünlü kenti) beş erkek eşcinselde garip bir pnömoni görüldü. Pnömoni, akciğerlerin yangılı has (alığı. Alışılan türlerin hiçbirine uymayan bu hastalıkla birlikte sonradan "çağın vebası" de ııccek olan AIDS hastalığı sahneye çıkıyordu Hastalığın eşcinsel erkeklerde ortaya çıkma sı, doğrusu ya çok kimse için güvence demek ti. Öyle ya, eşcinsel olmayanın korkacak bıı şeyi yoktu. Eşcinsellerse, eh ne yapalım, do ğaya aykırı davranışlarının cezasını da çek sinlerdi. Hastalığın bir başka bulaşma biçimi de bu "ahlakçı hastalığın" bir ceza olduğu kanısını Hİıçlendiriyordu: Uyuşturııcu kullananlarda damar içi şınngalarla da AIDS bulaşıyordu. Uyuşturııcu kullanmayanların da korkacak biı şeyi yok demekti. Ne ki, yeni hastalık olayları ortaya çıktıkça, olgular incelendikçe, AIDS'e yakıştırılan bu "Tanrı'nın gazabı" niteliği, yavaş yavaş yerini "şcytanın oyunu" nitelemesine bırakıyordu. Çünkü, hastalığın normal cinsel ilişkiyle dc geçtiği anlaşılıyordu, kan nakliyle de hiçbiı "günahı" olmayan kişilerde de görülüyordu. Böylece, bütün güvenlik barikatları yıkılıyor, AIDS hastalığı insanların çağlar boyunca en çok zevk aldığı iş olan cinsel ilişkiyi tehdit edeıck sahneye çıkıyordu. Ülkemizde bir sürc "dünyanın bir ucunun hastalığı", "sapıkların hastalığı" rahatlığı yaşandı. Ama sonra birdenbire Türkiye'de AIDS hastalarının bulunduğu haberi bomba gibi patladı. Bir keredaha "dünyanın küçiik olduğu" anlaşılıyordu. Şinıdi ne olacaktı? Hastalarda görülen belirtiler nelerdir? Neden hastalığın tipik bir tanısı konamamaktadır? BUtün "yeni tanınmaya başlanan" hastalıklar gibi AIDS de özelliklerini deneyimsiz dünyamıza yavaş yavaş sergilemektedir. Hastalığın asıl özelliği de, değişik belirtilerin görülmesidir. AIDS hastalığının asıl özelliği, bedenin ka/anılmış dircncini azw!tmasıdır. Bu direnç azalınca çeşitli mikroplar, virusleı hastalık yapiıa ortamı bulmakta, böylece değişik hastalık tabloları ortaya çıkmaktadır. llk hastalar alışılmamış tipte pnömoni ile görülmüşlerdir. Hatta bu hastalarda hem pnömoni (akciğerlerin yangılı hastalığı) hem sitomegalovirüs enfeksiyonu (bir virüs hastalığı) hem de Kaposi sarkomu (kötü urlu hastalık) görülmüş, böylece dikkati çeken bir üçlü (triad) oluşmuştur. Gene beden direncinin azalmasına bağh diğer belirtiler görülmüş, hastalarda ateş yükselınesi, durmayan ishaller, kilo kaybı, lenf düğumlerinde buyüme, beden kınklığı, kanda lftkosit sayısının azalması ortaya çıkmıştır. Hastalık, kendine özgü belirtilerden çok, azalan direncin oluşturduğu ortamdan yararlanan hastalık etkenlerinin yarattığı belirtilerle görüldüğü için, bu aşamada hekimlerin, sağlık personelinin AIDS konusunda eğitimi çok önemlidir. Hastalığın etkeninin bir virtts olduğu anla H şılmıştır. Bedenin edinilmiş direncinin önemli bir hücresi olan Tlenfositlerini azaltmasıyla ilgili olarak bu virüse, Human t Lenfotrop Virüs sözcüklerinin baş harfleri olan HTLVIII virüsü denmiştir. Bir diğer virüs de Lenfadenopati Assosiye Virüs Lav olarak saptanmıştır. Hastalığın korku ve utanç verici yanının denetim bakımından büyük bir engel olduğu unutulmamalıdır. Virüsün alınışıyla hastalığın ortaya çıkışı arasındaki sürenin çok uzun olması da, bulaşmayı kolaylaştıncı bir diğer ctkendir. Kan nakliyle alınan virüsün hastalık yapışına kadar geçen sürenin 22 ay olduğu anlaşılmıştır. Eşcinsel erkeklerde bu süre 15 ay, 48 ay, hatta daha u/un olabilmektedir. Böylece, virüsü almış kişiler bir yıldan fa/Ja, iki yıl, dört yıl sağlam görünmekte, hastalık belirtileri sonra çıkmaktadır. Bunun ne denli büyük bir tehlike oluşturduğu açıktır. Hastalıktan korunma bugün için sağaltımı bilinmeyen AIDS için yaşamsal önemdedir. Temel korunma, kişiler bakımından cinsı ilişkinin denetimidir. Cinsel ilişki nasıl dene1 lenebilir? Güvenilir korunma yolu, cinsel ili; ki sırasında prezervatif kullanmadır. Bu me kanik korunma yolunun cinsel organlar are sındaki değmeyi ortadan kaldırması, onu e güvenilir yol kılmaktadır. Bugün için, virüsü öldürücu, etkisiz bırakı cı kimyasal maddeler güvenilir değildir. Belk gelecekte bu yöntemler güvenilir olarak kul lanılabilecektir. AIDS bakımından cinsel eş de çok öneml olmaktadır. Değişik kişilerle cinsel ilişkide bu lunanların daha büyük risk altında olduğı saptanmıştır. TUrizm hareketleri içinde geleı ve giden kadınların, erkeklerin bu bakımdaı büyük bir risk oluşturdukları kuşkusuzdur. Yi neleyeyim, hastalık belirtilerinin olmaması, ki şinin AIDS bakımından güvenilir olması an lamına gelmemektedir. Damardan yapılan enjeksiyonlar ve kaı nakli, kamusal ve özel sağlık kuruluşlannın so rumluluklarını arttırmaktadır. Burada kişile rin yapabilecekleri pek bir şey yoktur. Dama içi enjeksiyonların yapıldığı enjektör ve iğne ler ya gereğince kaynatılmalı ya da atılarak ye nileri kullanılmalıdır. Hastalara verilecek kanların da AIDS ba kımından denetimi mutlaka gerçekleştirilme lidir. Dudaktan öpüşme, başkasının kullandığı eş yayı kullanma yollarıyla AIDS virüsünün geç tiği bugune kadar kanıtlanamamıştır. Cinse organların ağızla buluşmaları ise (fellatio, cun nilingus) risk taşımaktadır. Hastalığın adı nereden gelmektedir? Hastalığın adı olan AIDS sözcüğü, Aquired lmmune Dei'iciency Sendrom sözcüklerinin baş harflerinden oluşmuştur. Bu da Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu demektir. Türkçt bir sözcük aranırsa EBES olabilir. Sağaltım... Hastalarda görülen nedir? Hastalığın bulaşması ve sıklığı Hastalığın bugüne kadar anlaşılan bulaşma yolları cinsel ilişki ve damardan yapılan enjeksiyonlardır. Cinsal ilişki yoluyla bulaşma, başlangıçta sadece homoseksüel erkeklere özgü bir bulaşma yolu samlmışsa da böyle olmadığı anlaşılmıştır. Daha çok bu yolla bulaşma görüldüğü halde, AIDS virüsünün cinsel ilişki yoluyla erkekten kadına ve kadından erkeğe de bulaşabildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan kimse güvenlik içinde değildir. Bu durumun bilinmesi çok önemlidir. Damardan yapılan enjeksiyonlar ve AIDS virüsü taşıyan kan nakli önemli bir bulaşma yoludur. Bu durumun bilinmesinin de önemi büyüktür. 1985 yılında yapılan bir istatistik, doğrulanrruş AIDS hastalannın sayısını 10.768 olarak vcriyordu ve altı ayda iki katına yükseldiği yayında yer alıyordu. Gerçekten de, AIDS hastaları sayısının yüz bini geçtiği anlaşılmıştır, bunun da aynı biçimde arttığı gözönüne alınırsa tehlikenin büyüklüğü çok açıktır. Hastalar kadar önemli bir konu kendisi hasta olmadığı halde, ya da hastalık belirtileri göstermediği halde hastalığı bulaştıran tasıyıcı' ların varlığının anlaşılmasıdır. AIDS hastalığının sağaltım yolu henüz bu lunamamıştır. Bir virüs hastalığı olarak aşı bu lunması olasılığı yüksektir. Belki sağaltım yol ları da bulunacaktır. Ancak, bugün için sağal tım yolunun bulunmamış olması, hastahğ ölümcül kılmaktadır. BugUn için tek çarc, AIDSTi bir dünyada ya sadığımızı bilmek'ut... D UTANDIRAN HASTALIKLAR... Cinsel ilişkiyle geçen hastalıklar neden hep sıkıntıyla konuşulur, gizli kapaklı kalır, kulağa söylenir? Bunun nedeni, toplumsal değer yargılarının yasakçı, baskıcı, ayıplayıcı etkisidir. "Bir kadından hastalık kapmış olmak' nice genç erkek için çok sıkıntılı bir durumdur. Tanıdıgı bir doktora bile ezile sıkıla söyleyebildiği bu durum, pek çok insan için kendi haline bıraktığı bir hastalık demektir. Bir kadın için eşinden geçmiş bile olsa, cinsel ilişkiyle geçen bir hastalığa yakalanmış olmak ayıbı, hastalığı bir doktora açmayı bile engeller Cinsel ilişkiyle geçen hastalıkların bu denli yayılmasınm önüne geçilememesinin temel nedeni budiır. Topluma, doğru bir cinsel eğitim vermenin önemli bir nedeni de budur. BUNLARI Dünyada her yıl 250 milyondan fazla insanın belsoğukluğu hastalığına yakalandığını.. Dünyada her yıl 50 milyon yeni insanın sifiliz hastalığına yakalandığını.. Tifo, paratifo gibi hastalıkların da cinsel ilişki yoluyla bulaşabildiğini.. Amipli dizanteri hastalığının cinsel ilişki yoluyla bulaşabildiğini.. Bu hastalıkların hepsinin sağaltımının başarıyla yapıldığı halde yakalananların sayısının sürekli arttığını.. BİLİYOR MUSUNUZ? 22