Katalog

Devekuşlarında çiftleşmenin kuralı Önce makyaj, sonra yuva İnsanlar için geçerli olan bir özdeyişe göre "yuvayı dişi kuş yapar." Bu özdeyiş devekuşları için şöyle söylenebilir: "Yuvayı erkek kuş yapar ama bir şartla, önce makyaj yapması gerekir." ir kadının devekuşu yumurtaları uzerinde kuluçkaya yatması herhalde çok sık rastlanan bir olay değildir. Bu ilginç olayı gerçekleştiren, zoolog Letvis HunUal'ın eşi bayan Nancy Huratal'dı. Her ikisı de devekuşlarının çıftleşmelerinı ve yavrularını inceliyorlardı. Bu arada ağır bir ameliyat geçiren ve haftalarca yatması gereken Bayan Hurxtal, 6 aciet greyfrut büyüklüğündeki yumurtanın uzerinde kuluçkaya yattı. Bu ilginç olay soni'cu, sağlam ve sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen devekuşu yavruları, Bayan Hurxtal'ı annelerı bellediler ve onun peşinden her yere gitmeye başladılar. Annelerini bir an bıle gözden kaybetseler hemen bağrışmaya başlıyorlardı Devekuşlarının çiftleşmelerini inceleyen Hurxtaller, sonuçta, az bilinen bu alanda yeni bilgiler edindiler. Kendıne eş arayan bir erkek devekuşu, mayıs veya haziran ayında bu isteğinı belirtmek için renk değiştirir Bacakları ve boynu gosterişli bir kırmızıya boyanır. Er keklerin eş ararken bıı göre\len de, kumda guzel bir yuva kazmaktır. Dişiler, en gosterişli ve en guzel yuvayı kazanı yeğlediklerinden, çiftleş me döneminde bekâr kalan devekuşları da olabilır. Dişileri temmuz ayında ortaya çıkar ve seçimlerini yaparlar. Ama tumu de aynı şekilde davranmazlar. Üç dişiden bir tanesinin niyetı ciddıdır. En beğendiğı erkeğe yaklaşır ve ona "sırnaşır." Heyecanlanan \e sevınen erkek kanat çırpmaya başlar, se B vincinden kendini yere atar ve boynunu bükerek bir aşk çığ lığı atar. Çiftleşme sona erince, aradaki ilişki daha samimileşir ve dişi, erkeğine birkaç yıl boyunca sadık kalır. Bir mevsimde, dişi yaklaşık 7 yumurta yapar. Bir buçuk kilo ağırlığında bir yumurta yumurtlamak kolay değildir ve bu yüzden anne, bu yumurtaları ikişer gün arayla yuvaya bırakır. Kuluçkaya yatmak her ikisinin de görevidir. Geceleri erkek, günduzlerı de dişi yatar yumurtaların üzerine. Ekim veya kasım aylarına doğru yumurtalar açılır ve tam yağmur mevsiminde yavrular dünyaya gelir. Yağmurlar yüzünden topraktan taze otlar da fışkırmaya başlamıştır. Bunları yiyerek beslenen devekuşu yavruları hızla büyürler. D 1 tkiAvustralyalı Connie Clavins Vog«* nin kapa&nda. en çok aranan Ellt MacP hersonbt bir spor dergislnin kapagmda İtalyan ve İngiliz fotomodellerden sonra Avustralyalılar kapakta Son yıllarda aranan fotomodellerin Avustralya'dan çıkmasınıh bir nedeni olarak, 'Vogue' ve 'Bazaar' dergilerinin b. kıtada basılmaya başlanması gösteriliyor. merikan ve Avrupa dergilerine verdikleri pozlarla soı yılların en revaçta olan fotomodelleri Avustralyalılaı Ayrı bir dünyalan olan fotomodellere, uluslararası şık lığın kutsal kitabı olan "Vogue"un kapağından spor dergıle rıne kadar her yerde rastlanıyor. Sağlıklı, neşeli ve guzel olaı bu kızların büyük çoğunluğu 5. kıtadan geliyor. Buyük bi mode! ajansının yöneticısi olan Kalie Ford, bunu tarihsel bi bakış açısıyla şöyle açıklıyor: "Özel bir durum soz konusı değil burada. Yılİara gorr degişen bir sîireç kunusu. 6O'lı yıl larda Alman kızlar gozdeydi, 70'li yıllarda ise, İtalyan kızla rı. 80'in başlannda ise İngilizler aranan fotomodellerdi, amı onların da modası geçti." Son yıllarda çok aranan fotomodellerin Avustralya'dan çık masının bir nedeni olarak da, Vogue ve Bazaar dergilerınir Avustralya baskılarının yapılması ve orada da yerel modelle rin kullanılması gösteriliyor. Avustralyalı bir fotomodel ve belki de yurttaşlarının en un lüsü ve arananı olan Elle MacPherson, bir Fransız dergısi ta rafından 86 yılının en güzel vücutlu kızı seçildi. 21 yaşındak bu genç kız, yılda 150 milyon Turk Lirası kazandığını söylü' yor: "Bence bizim başanmız, folograf makinesinin karşısın da ne y^pmamız gerektiğini iyi bilmemiz. Evet, sağlıklı görü nümümüz var, giizeliz, ama bu her şey demek değildir." New York'ta dışa kapalı bir çevre olan ünlu fotomodelleı dunyasında şimdiden 30 Avustralyalı bulunuyor. Onları se çenlerse buna neden olarak, kızların heyecanlarını ve vücut larını gösteriyorlar. Pauline adlı ajansın yöneticısi olan Shawn Vale, bu konu da şunlan söyluyor: "Çok başkalar. Onlann en sevdigimiz yan lan, davranışları. Şimdiye kadar bulamadıgımız bir kendin güven havası laşıyorlar." Acaba gerçekten özel bir Avustralyalı güzelliği var mı? Ford Ajansı'nın sahibi Katie Ford'a göre böyle bir şey yok "Gerçekte Californiyalı kızları anımsatıyorlar. Ama yüzleı değişik. Yuzlerinden hem bir lazelik, lemizlik hem de bir ka rarlılık okunuyor. Bugun okuyucunun görmek istedigi de bu. A Çiftleşme dönemlerinde erkek devekuşunun boyun ve bacaklan gözahcı bir kırmıu renge buninür. Amaç dişi devekuşuna çekici görünmek. Dişi erkeğe sırnaşmaya başladığı zaman çifleşme de başlar. Bu barda içki yok Philippe Gangloff adlı bir Fransız, Paris'teki barında, Türkiye dahil dünyanın dört bir yanından getirttiği sularla müşterilerine hizmet veriyor. aris'te yeni açılan bir barın, "Barâ Eaux", yani "Su Barı..." Adı uzerinde, bu lokalde sudan başka hiçbir şey satılmıyor ve içilmiyor... Müşteriler, canları bir şey içmek istediklerinde, 165 değişik " m a r k a " su arasından bir seçim yapabiliyorlar. "Su Ban"ndaki 140 marka Fransa'dan toplanıyor, 25 marka da değişik ülkelerden geliyor. Barın sahibi, doğal beslenmeye ve sağlığına çok düşkün, iri kıyım ve bıyıklı bir Fransız: Philippe Gangloff. Müşterilerine değişik su tadları sunmayı aklına koyan bu /eki ve girişimci Fransız, işin hiç de zor olmadığını farketti. Fransa, su bakımından son derece zengin bir kaynaktı. ÜIkede 100'den fazla marka su şişelenmekteydi ve Fransızlar iyi su tüketiminde dünyada "bir numara" olmuşlardı; Fransa'daki tüm şarap tüketimine rağmen!.. Uluslararası markaları edınmek için de, Paris'teki yabancı lokantalara başvuran Gangloff, pizzacılardan ltalyan markalarını, Arap ve Alman lokantalarından da bu ülkelerin şişe sularını edindi. Paris'teki "Su Ban'nın müşterilerinin bir kısmı, doğal beslenme meraklıları, bir diğer kısmı da bir önceki akşamın toksinlerini bu sularla atmak isteyenler... Ama büyük bir çoğunluk da, Paris'in bu en son gözde lokalinin adını duyup da, "moda dışı" kalmamaya özen gösterenlerden oluşmakta. "Su Ban"nda satılan ilginç adlardan bazılan da, TürkiSu bannın becerikll sahibi Hhilippe OangtoJ/ 'un son zamanlarye'den, Zambiya'dan, Uruguay'dan, Guadalup'tan ve hatta dakien büyük düşüncesi, birkaç çeşitsuyun kanşımmdan naSeyşel Adaları'ndan gelen markalar...ı | sıl bir kokteyl ortaya çıkacağive tutup tutmayacağı. P