Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• On yedi yasındaykcn, annemin arkadaşı Joan Cravvford'un çimenliğinde badmington oynamaya gitmek alışkanlığı edindim. Kort, tam havuzun yanındaydı. Bir gUn joan ile birlikte havuza girdim. Susamıstım. Coco ikram etti. Bana doğru cğildığındc gözlerimi ondan ayırmadım. "Büyudıigünü söylüyorlar" dedi. Tavlanmıştım. Karmaşık, nükteli ve seksi oldugunu sandıJtm bir cevap verdım... "Gtaen iyi olur deUkanlı" yanıtını verdi. Ancak, gitmedim. Tam tersine ona yaklastım. Ayağa kalktı. Değer biçermiş gibi bir havayla bana baktı. Sonra, bütün perdeleri indirdi. Joan Crawford ile seviştım. Ya da daha çok o benimle sevişti. Bunu izleyen altı ay içinde sekiz, dokuz kez daha aynı olayı yaşadık. Her zaman gecenin geç saatlerinde sevişiyorduk. Işin içinden her zaman tatlılıkla sıyrüıyor, annemle Uvey babam uyurlarken evden çıkıyordum. Joan Fontaine ve milyarderin albenisi "Born lo bc bad" filminin çekimi sırasında Hotvard Hugues, RKO studyolanru satın aJdı... Duvarları, para fonJan ve Fontaine Ue yapılmış kontratla birlikte. On yıldan bu yana evlcnme teklıf ederek peşimı bırakmayan • adam, patronum oluvermis ve beni bürosuna çağırmıştı. Orada biilüo gece günluk ko;uşmalan gözden geçıreceğimiü söylcdi ve ona söylcdıgim gıbı, evlıliğımın gerçekten (Okmeye ytlz (uıup tutmadıgını sordu. Eğer dogruysa, benimle evlenecekti. Böyle başladı... "Neden ben, Howard? Neden ben?" ÇünkU işi biliyorsun, seyahat etmeyi, uçağ&i>inmeyi seviyorsun... Senaryolan birlikte okur, birlikte golf oynayabiliriz!" Aynı gece, her seyi kocama anlattım. Bill, dUşünceli görünüyordu. "RKO'yu yeni ba$tan yönetmek isterdım" dedi sonunda. "Ve sonra evliliğimi? büyük bir şey ıstemez..!' Kuşkusuz Howard'a âjık dcğıldim. Bana biraz korku veriyordu. GUcü ve parasıyla gözümü korkutuyordu. Ne olayların gülUnç yanlannı görebiliyordu ne de neseliydi. "Neşe" sözcüJünün ne anlama geldiği konusunda hıçbir fikri olmadjğını da sanjyorum. Gelecekteki mutlu evhlığımize ilışkin çızdiği tabloda her sey daha çok aramızda yapılacak bir "is"e benziyordu. Ancak bu iste para ve seks vardı. Kuşkusuz, Howard, bol bol "paraya basvuracakü!". Tamamıyla cesaretini kaybetmi; olarak evime telefon ctmeye basladı. Bir keresinde Bill açtı ve "Tann Mni anyor" diyerek telefonu bana uzattı. Bill, bunu eglenceli bulmuş gibiydi. Bense eglenceli bir yan gormüyordum. Bill, sonuçta RKO'daki eski bürosuna kavustu. Joan Fontaine'in "No bed of roses" adlı kıtabından, 1978, WiUıam Mormw Yaymlan. Scvişme konusunda derin bilgi sahibi bir profesör gibiydi. Otuz yasını biraz geçmişti. Bense on yedi yaşımdaydım. Beni yıkıyor, pudralıyor ve kokular sürüyordu. Sonra yeniden sevişmeye başlıyorduk. YUksek topuklu ayakkabılar, bir jartıyer vc geniş kenarlı bir şapka giyiyor, aynanın önünde poz veriyor ve her anlamıyla "Buraya bak" diyordu bana. Ancak, bundan fazla etkilenmiyordum. Bu kadının bıraz kafadan catlak oldugunu dUşünmeden edemiyordum... Ancak, olağanüstü bir tekniğe sahip olduğunu goruyordum. Erkeklerin birçoğunun'kesinlikte bilmedıklenni ondan öğrenıyordum. Onunla ne ıçki içiyor, ne de uyuşturucu kullanıyorduk; bir büro işi yapar gibı, çok örgütlüydü. Aynlırken gelecek buluşmayı defterine kaydediyordu. Bense, uzun süre bekleyemiyordum. Bir gece, sevişmemizin sonunda, son kez buluşıuğumuzu söyledi. "BUlttn anılannı sil. Bir daha aklına geimedn" dedi. Sonra bana son bir öpücük verdi ve "Her zaman dosl kalacagız" diye ekledi. Annemin arkadaşı Joan Cravvford Jackie Cooper'un "Please doni sfıoot my dog" (Hollywood'un Unlü çocuk yıldızlanndan biri) adlı kıtabından, 1981. • Ev sahibım, "Bayan Monroe"' dedi, "Slzl Joe DIMagglo Ue tamştırayım." Bir sporcudan çok senatöre benziyordu. DıMaggıo tüm gece boyunca konuşmadı. Sessizliği merakımı uyandırdı. HoHyvvood'da insanlar kendileriyle övünürlerdi. Ancak şampiyon ağzını bile açmıyordu! Tuhaf bir şey dikkaümi çekti. Erkekler, her zamanki gibi dikkatimı çekmek ıçin hiçbir davranışta bulunmuyorlaardı. Gözleri DıMaggıo'dan başkasını görmüyordu. Bu, bir yenilikti. Hiçbir kadın, beni böylesıne gölgede bırakmamıştı'. "Yalıuzca bcnim bir sanatcı oldugumu rau biliyor? Zaman kaybediyorum" diye düşündüm. Ev sahıbıne yorgun oldugumu, yaıacagımı soyledim. Bay DiMaggio da yatacaktı. "Arabanıza kadar stze eşllk edeylm." Ve şımdi, hemen hemen bana söylev çekiyordu. "Fazla uzakta kalmıyorum. OteUrne kadar bana eslik etmek caıunıa sıkar mı?" DıMaggıo, konuşmaya başladı "Eve ddnmcktatemiyorum.Dolaşmayı surdursek, canınız sıküır mı?" Carum mı sıkıhrdı? Sanki kalbim yerinden fırladı. Uç saat dolaştık. Sonuçta DiMaggıo'dan kendı hakkında bir iki şey ögrendım. Bir kızla çıkması başkalarmda kaygıya yol açıyordu. Uk buluşma iyi gidıyordu, ancak ıkinci beraberhk sorun yaratıyordu. UçUncU buluşma ise çok enderdi. George Sololaire adındaki sadık dostu, çevresindeki kızlan uzaklaşurmakla mev guldu. "Bana çabuk ortadan kaybolmamı soyledifeinde canını fazla sıkmamaya çaliftnm" diye mınldandını. "Bu kez Sololaire'den yardım )steyec«tbıu sanmtyorom" dedi. Bundan sonra, yanm saat konuşmadık. Ancak, umurumda degildi. Marılyn Monroe ve Mılton Greene'in "My Story" (Benım öyküm < adlı kıtabından 1974.