Katalog

Hiçbirimiz böyle bir Türkiye'nin olmasını istemiyoruz. lşte bunların hepsi bugün Kubilay'ın yeniden anılmasını gerektirecek nedenlerdir." • 'Atatürk devrimlerinin savunulması zorunluluğu var, ben de bir genç sanatçı oiarak bunu bir kere daha hatırlattım' diyorsun... • "Evet; laik bir Türkiye Cumhuriyeti kolay şartlar altında kurulmadı. Ve bunun yaşatnası ancak bizim verebileceğimiz mücadeleyle olur. Şu da var: Sanat, politik olmaya mecbur değildir. Aıtıa sanat bir düşünce taşıdığına göre, politik düşünce de taşıyabilir. Ama bunu yaparken, sanatsal öğcleri unutmadan, sanat yapmak gerekir diyorum..." Bcdri'yle konuşmamız bir ressamın Türkiye koşullarında nasıl bir yaşam standartı tutturabileceğine gelince, şunları söylüyor: "Bir ressam Türkiye'de senin de iyi bildiğin gibi, çok zor yaşar. Aslında buna, dünyanın her yerinde zor yaşar dememiz gerekir. Çünkü resim, dünyanın en zor mesleğidir. Aslında en çok rekabeti olan mesleğidir. Tıp fakultesinden mezun olan her doktor para kazanacaktır. Ama dünyada okulu bitiren her ressam para kazanmaz. Çok zor bir olay bu. Türkiye'de bu daha da zor hale geliyor. Çağdaş resim piyasası 75'ten beri daha yeni gelişmektedir. Ve bir ressamın Türkiye'de yaşaması çok girgin olmasına bağlıdır. Ve fırsatlan iyi kullanmasına, iyi resim yapmasma bağlıdır. Bir de bunları iyi anlatması gerekir tabii." FOTOROMAN OKURDAN Karılarımızm anneleri bizim neyimiz olur? Hay alllaht... Dur şimdi 'Çağdaş Sanat Sergileri' çerçevesindeki Mimar §inan Hamamı çalışmalarının seyirci ile sanat arasındaki mesafeyi kısaltmayı amaçladığını belirten Baykam, olumsuz tepkinin izleyiciden değil, sanat çevrelerinden geldiğini söylüyor. • Senin çabalarma göz attığımızda basında oldukça söz edildiğini görüyoruz. Basımn her kesiminde böyle. Magazin yayınlarından cîddi yayın organlarma kadar, hepsiyle ilişkilerin iyi. Senin kendi açından propaganda olanaklarını kullamrken bunları iyi bir şekilde değerlendirdiğin söylenebilir mi? Bu konuda bazı eleştiriler var. Söylemek istediklerin nelerdir? • "Şimdi Türkiye'de, "Art in America" gibi dünyada 60 bin satan bir sanat dergisi yok. GünlUk basında sanata az yer ayrıldığı için, ben magazin basınını bir tramplen oiarak kullanıyorum. Magazin basınında halkın ilgisini çeken içerik verip, ama somut sanatsal yaklaşımlarda bulunup magazin basınını izleyen halkın, daha ciddi dergi ve etkinliklere atlamasmı sağlıyorum. Yani ciddi yayın organlarının yokluğunu, elde ve ortada olan ve şu anda Türkiye'de var olan yayın organlarını sanatsal oiarak kullanmakla değerlendiriyorum. Bunu yapmam şart. Çünkü ben resimle geçiniyorum. ye resim yapmak senin de çok iyi bildiğin gibi, pahalı bir olay. Sanat yaşamı pahalı bir olay; bu da ancak resim satarak mümkün. Bunun için de ne yaptığımızı halka anlatmak gerekir. Bunlar birbirine bağlı öğeler. C J Hıahhhahahah! Kaynanalar" Vaktiyle Atatürk'ün de ilgisini çekr<iş ünlu ve değerli mımar Sedad Hakkı Eldem'in eserlerinden Yalova Termal Oteli'nin yıktırıldığını, Taşlık Şark Kahvesi'nin ise yıktırılmak üzere olduğunu Cumhuriyet DERGİ'nin 15 Kasım 1987 sayısında üzülerek okuduk. O Yalova Termal Oteli ki, Atatürk'le ilgili anılan da barındınyordu bünyesinde. Taşlık Şark Kahvesi ise çağdaş mimarlık sanatımızın seçkin örneklerinden bıriydi. öteden beri süre gelerek son yıllarda daha da artan bu tür olaylar karşısında insan şöyle düşünuyor ister istemez: Bir de milli ve manevi değerlere bağlı geçiniriz! Milli ve manevi değerlerden anladığımız şey de galiba dini değerlerdir üaha çok. Oysa Yunus Emre, "bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil" demişti. Biz gönüllerle birlikte daha neleri ve hem de kaç kez yıkıyoruz da, kıldığımızın namaz olduğunu sanabiliyoruz yine de. Eh, buna da şükür mü diyelim? Ya dini değerlere de pek bağlı bulunmasaydık ne yapardık acaba? Herhalde cami ve mescit gibi namaz kılınacak mekânlardan çoğunun yerini de çoktan dermeçatma yapılarla doldurmuş olurduk. iyi ki yüzyıllar önce Islamiyet diye bir din doğmuş yeryüzünde ve biz de o dine girmişizl. YILMAZ AYBAR/Utanbul Buna da şükür mü diyelim? Şiîrin yaygınlaşmasında derglnin işlevi büyük Dergiyi özellikle "Şaırler Şiirler" köşesinı hafta sonlarında hem zevkle hem de arkadaşlarla birlikte tartışarak okuyoruz. Kısa bir süre içinde ne kadar etkili olduğunu ve şiirin yaygınlaşması için, sevilmesi İçin önemli bir işlev taşıdığını burada yaşayarak görüyorum. Cezaevinde bulunmanın getirdiği bir takım kısıtlamaların yanında, insanın kendi kendisiyle en çok başbaşa kaldığı bir alan olarak, özellikle düşün ve yazın alanında hiç de yakınmıyorum. Şiiri hem vaşama hem okuma olanağım eminim kı dışanda bu kadar olamayacak. Evet yaşama dedim. Burada iki çekiç bir örs arası yaşıyoruz. Koşullardan yakınma anlamında söylemiyorum bunu. Içerde olmanın zorunlu sonucu bu. Eluard, "Ozan yaşamı yeniden üretmeye can atar" diyor. Maddi yaşamdan alarga durduğumuz zorunlulukta; düşünsel uğraş sonucu elde ettiğimiz üretimdir, yaşadığımız. Ayrılığın uçbeyi seferlerinde, bir mektup, bir şiir, bir göruş, ayaküstü bir sohbet bir dostla ve kendi sürecimizi sorgulayan yaratıcı bir gözlem. lşte bu süreçte sizler bizim için bir parçası oldunuz günlük yaşamın Biliyorum sıze ulaşan mektuplara tek tek yanıt vermeniz olası değil, ancak köşenizde kimlerın çalıştığı bir merak bizim için. Gerçı öğrenmek o kadar önemli değil, aynı dalga boyundayız şiirin. Sadece öğrenebilir miyım diye duşunüyorum. Özleriz baharı, gülü yaprağı özleriz, özleyenlerin öpülmelere yakın yanaklarına düşen gamzeleri özleriz ama kolay gelmez bahar. Saban yüzü görmemış bakir toprakları bellemek ve yağmurlarda demlenen çay yapraklannı toplamak İçin kimi hükümleri çok gerilerde bırakmak gerek. İnsanın insana hükmüyle; yollara, sokaklara, evlere inen hazanın bütün sonuçlarını da geride bırakmak gerek. işte şiir bir kez de burada/yan yana çökertilmiş elleri bağlı öfkelerın/dili ve sevincı olacak. HAOİ GÖZÜTOK/Erzlncın tstanbul ValisiNevzat Ayaz ve "Kaynanalar" dizisinin oyuncusu Tekin Akmansoy ALİ